İstanbul turizmi ve trafik işkencesi

Turist sayısı her geçen yıl inanılmaz hızla artıyor. Her yer turist kaynıyor. Turizmde muhtelif alanlarda gözle görülür bir “ kaliteli nitelik “ yükselmesi yaşanıyor. Örneğin bundan 10 yıl kadar önce Sultanahmet civarında doğru dürüst yemek yenebilecek bir yer bulamazdınız ama şimdi en küçük kafelerde ve restoranlarda bile inanılmaz lezzette yiyecekler bulmak mümkün; güzel servis de cabası. Eskiden kılıksız tipler servis yapardı, şimdi canavar gibi yakışıklı genç kız-erkekler servis yapıyor ve çoğu da turizm otelcilik eğitimi almış bunların.
Daha 10-15 yıl öncesine kadar Sultanahmet ucuz oteller ve bitli turistlerle doluydu; şimdi hepsi butik otel oldu ve en ucuzunun geceliği 300 dolardan başlıyor. “Çok güzel hareketler bunlar…”
Ancak bu güzel ve hızlı gelişmeye ayak uyduramayan ve tamamen kamu yönetiminden kaynaklanan bazı sorunlarda beraberinde geliyor.
Bunların başında trafik sorunu var.
Yayalaştırılan Sultanahmet bölgesine her gün binlerce turist dolaşmak için geliyor.
Geziyorlar, yiyorlar, içiyorlar, alışveriş yapıyorlar ve binlerce kişilik bir istihdamı finanse ediyorlar.
Kamu yönetiminin bu bölgeyle ilgili en önemli görevi buraya gelen giden insanların Sultanahmet bölgesine rahat ve kolaylıkla ulaşabilmesi ve rahatlıkla çıkabilmesidir. Bu da ciddi ve akıllı bir trafik planlaması gerektiriyor.
Şu anda turizm araçlarıyla Sultanahmet bölgesine girişler Sirkeci’den Valikonağı’ndan yukarı doğru çıkılarak ve Çatladıkapı’dan olmak üzere 2 kanaldan yapılıyor. Çıkışlar ise Cankurtaran’dan ve Gülhane yolundan oluyor.
Limanda çok sayıda geminin olduğu günlerde bu giriş-çıkış noktaları ne yazık ki inanılmaz şekilde kilitlenerek geçit vermez hale geliyor.
Turistlerin zaten vakitleri kısıtlı olmasına rağmen saatlerce yollarda ve araç içlerinde vakit geçirmekteler ve adeta İstanbul’a geldiklerine pişman oluyorlar.
Sonuç olarak Sultanahmet bölgesinin yayalaştırılması ve sadece turizm araçlarına açık hale getirilmesi trafiğe bir miktar rahatlama getirmiş olsa da yetmediği görüldü. Kamu yönetiminin acil olarak yeni yollar açması gerekiyor. En azından daha iyi bir planlama yapılana kadar acil olarak uygulanabilecek en kolay ve pratik öneri şu olabilir. Gülhane turizm araçlarının geçişine açılmalıdır.
Sirkeci’den gelen turizm araçları Gülhane içinden geçerek Sultanahmet’e ulaşabilir ve yolcuyu indirdikten sonra tekrar Gülhane’ye dönerek park edip bekleyebilirler. Tur bitimi Gülhane’nin Sarayburnu çıkışından çıkarak bölgeyi terkeder ve Eminönü’nden limana veya Taksim bölgesine doğru gidebilirler. Hele bir de Topkapı Sarayı’nın alt kapısı da 2. bir kapı olarak açılırsa insan sirkülasyonuna müthiş bir rahatlama gelebilir.
Turist vakti kısıtlı olan insandır ve bir şehir gezerken en kısa sürede en fazla yeri gezmek, görmek ister. Bu insanları saatlerce yollarda bekletmeye hakkımız yok. Sadece yol olsa gene iyi…
Müzeye girişte bilet alırken bekletiyoruz, Camiye girerken bekletiyoruz, Ayasofya’da headset kuyruğunda bekletiyoruz. Zavallıların vaktinin çoğunu kamu yönetiminden kaynaklanan sorunlar nedeniyle resmen gaspediyoruz. Buna hakkımız yok.
Bir de bu “ hop-on hop off“ denilen ve turist gezdiren 2 şirkete ait otobüsler Sultanahmet bölgesinin tam kalbinde istedikleri yere koca otobüsleri çekiyorlar ve tarihi yapıların resimlerinin çekilmesin, engelliyorlar. Yetkililerin mutlaka buna da bir çözüm bulmaları gerekiyor.