İZMİR-İskender Dilek, Tahtakale’de yetişti, Londra’da okurken garsonluk yaptı. Londra’da ilk kuyumcu mağazası açan Türk oldu. 2000 yılında turizm sektörüne girdi. Çeşme Sheraton’la adını duyurdu. Şu anda müşterilerinin yüzde 90’ı Türk olan tek otel olduklarını söyleyen Dilek, yakında İstanbul ve Bodrum’da Sheraton otelleri açacak.
Ilıca'daki Turban Oteli 7 yıl kadar önce yenilendi, makyajlandı ve Çeşme Sheraton oldu. Bundan 10 yıl önce İstanbullular için Çeşme cazip bir tatil yeri değildi. İzmirliler’in ise “biricik Çeşme’si” vardı. Denizi, kumu, rüzgarı, kumrusu, sakız dondurmasıyla bambaşka...
İstanbullular Çeşme’yi, Alaçatı’yı keşfetti, hareket ve bereket geldi. İskender Dilek, Çeşme’yi ve Çeşme’nin açığını keşfeden genç bir işadamı. Ağabeyi Adil Dilek’le birlikte Çeşme Sheraton’u açtı. Üstelik bu Dilek kardeşlerin ilk turizm denemesiydi. Şimdilerde yeni oteller sırada bekliyor, Çeşme Sheraton ise farklı bir yere oturuyor. vatan gazetesinden Elif Ergu, İskender Dilek'le röportaj yaptı. İşte sorular ve cevaplar:
Nasıl girdiniz turizm sektörüne?
1997’de Çeşme’deki oteli kaba halde aldık. İnşaatı tamamladık. 2000’de de Çeşme Sheraton olduk.
Bir anda turizme girelim mi dediniz? O dönemde turizm sektörü Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra yaşanan kriz döneminin yaralarını sarıyordu...
Evet. Biz ’Aaa turizm çok cazip girelim’ demedik. Mali müşavirimiz Turban Oteli’ni biliyordu. Yeni yatırım yapsak diyorduk, Bize önerdi ve gidip baktık.
Çeşme’de tatil yapmış mıydınız?
Bir kere. O da çok uzun değil. Çok beğendim Çeşme’yi. Havası bunaltıcı değil, deniz muhteşem. Otelin konumu harika. Hemen ‘Tamam’ dedim.
Sheraton nasıl oldu?
Uzun yıllar Londra’da yaşadığım için ilişkilerim vardı ve bu işe girerken farklılık yakalamamız gerektiğini biliyordum. Sheraton, Starwood Grubu’na bağlı. Onları ikna ettim. Turizmci değildik ama ağabeyim ve benim çalışma azmimiz, vizyonumuz vardı. Benim İngiliz vatandaşı olmam da etkili oldu.
Siz nasıl gittiniz Londra’ya ve ne kadar kaldınız?
Londra’da işletme okudum. 1980-1992 arasında Londra’da yaşadım. Orada okurken çalıştım. Garsonluk yaptım. Sonra Londra’da emlakçılık yapmaya başladık.
Ne okumuştunuz?
İşletme. Vefa Lisesi’nde okuyordum. Tam 1980 öncesi. Olaylar artınca ailemle karar verdik ve Kıbrıs’a gittim. Orada okumam avantaj oldu. 1980 sonrasında yurtdışına çıkma yasağı olduğu dönemde Kıbrıs vatandaşı olduğum için Londra’ya gidebildim. Hayatımın dönüm noktası.
Aslen Gazianteplisiniz... Babanız ne iş yapıyordu?
Tahtakale’de ticaret yapıyordu. Biz de işin içinde büyüdük. İlaç sektöründeydi. Gripin’in aynısını yapıyorduk. Kinadin diye soğuk algınlığına karşı ilacımız vardı. Tek rakip bizdik. O dönemde bakkallarda bile satılırdı. Babam o günün şartlarında lisansını Gripin’e sattı. Çekirdekten ticareti öğrendim. Yurtdışında olmak da büyük avantaj oldu daha sonradan.
Londra’da hep emlakçılık mı yaptınız?
Hayır. Kuyumcu dükkanı açtık. İlgi vardı, kuyumcu da yoktu. Onların kültürü farklı. Biz Londra’da kuyumculuk yapan ilk Türkler olduk. Şimdi aynı caddede 16 Türk kuyumcu var. 1992’de de başka işe girdik. Uzakdoğu’dan ithalat yapıyorduk.
Türkiye’ye dönmüştünüz...
Döndükten sonra yurtdışından elektronik aletler getirmeye başladık. Televizyonlar, müzik setleri... 1997’ye kadar ağabeyimle bu işi yaptık. Elektronik sektöründe mücadele verdik, baktık kârlılıklar düşüyor ve herkes Uzakdoğu’yu keşfetti, biz o işlerden çekilmeye karar verdik.
Ve turizme girdiniz...
2-3 yıl sürdü otelin hazırlanması ama açılış yapamadık. Sektör krizdeyken doğru olmaz dedik. İşadamı intiharları, sermayesini sıfırlayan şirketler tadımızı kaçırdı ve açılış yapmadan açıldık.
Çeşme son yıllarda çok değişti. Ama bir türlü yabancı turist gelmiyor, neden?
Çeşme belde olarak şanslı. Konumu çok iyi. Pazarlanmaya ihtiyacı var. Ulaşımı, havası, denizi mükemmel. Biz açılışımızdan sonra tur operatörleriyle anlaştık. Hepsi 1-2 yıl deneyip kaçtılar. Çeşme tanınmıyor yurtdışında. Türkiye’yi tanıtan kitaplarda 20 sayfa Antalya var, yarım sayfa Çeşme. Otel de yok denecek kadar az. 3-4 otelle destinasyon olamazsınız. Çeşme’deki otellerin yatak sayısı Antalya’daki bir otel kadar.
Size de yabancı turist pek gelmiyor. Bunun nedeni ’herşey dahil’ sisteminde olmamanız değil mi?
Bizim yıl doluluğumuzun yüzde 10’u yabancı. Yarım pansiyonla kazanıyoruz. Her şey dahil yapsak Çeşme’deki her yer öyle olur ama yazık olur. Çeşme harika bir yer. Kısa vadede kazanç düşünmemek lazım. Biliyorsunuz her şey dahile girince çıkamıyorsunuz.
Biz her şey dahil uygulamasını İspanyollar’a bile öğrettik...
Valla bulaştırdık. Yunanistan’da çok ada olduğu için farklı bir pazarlama stratejisi izliyor. Adalarında 30-40 odalı butik otelleri var.
Yerli turistlerin beklentileri nedir?
Yerli turist konusunda çok tecrübeliyiz. Yerli turist kolaylık istiyor. Örneğin biz şimdi, kış kampanyamızda “Uçaklar bizden” diyoruz. İsterlerse havaalanından alıyoruz, isterlerse araba kiralıyoruz.
Yeni yatırımlar var diye duydum...
İstanbul’da kongre turizmi yapılacak bir yerde otel istiyoruz. Yani merkezde. Bodrum’da başlamış bir projeye girdik. Yalıkavak’ta 100 dönümde 135 villa, 200 odalı otel... Amaç rezidans, otel ve villalara Sheraton hizmeti vermek. Villaları Sheraton olarak satıp otel hizmetlerinden yararlandırmak. 3 hafta sonra tamamıyla kesinleşecek, şimdilik bu kadar söyleyeyim.
Kongre turizmine yönelik olarak da yenilendiniz. Kış aylarında dolu musunuz?
Önümüzde 17 kongre var. Çok büyük bir yenilenme yaşadık. Ben şunu kabul etmiyorum; neden 12 ay çalışmayalım. 2 bin 200 kişilik kongre imkanımız var. Ayrıca termal bölümü yeniledik. Mükemmel oldu. 12 aya yayıldık. Türkiye’nin her yerinden termal sudan yararlanmak için geliyorlar. Afyon’dan daha elverişli bir konum. Havaalanına yakınız. 12 ay hizmet hep aynı, hep çalışıyoruz.
