• BIST 10643.58
  • Altın 2504.005
  • Dolar 32.1989
  • Euro 34.8984
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 10 °C
  • Antalya 19 °C

Binali Yıldırım ve havacılık

Musa Alioğlu

Ülkenin  geleceği ve yarınları  konusunda nasıl ki herkes, "Ne olacak bu memleketin hali" diyerek ahkam kesip, derin mevzulara giriyorsa, biz de ülkenin ekonomisini ve halkın cebini ilgilendiren bir konuda büyük sözler etmeden biri iki konuya değinmek isteriz..
Türk halkının medeniyet kavgasında kağnıdan başlayan ulaştırma serüveni, ilk ve en büyük devrimini motorlu kara taşıt araçları ve kara trenle tanıştığında yaşamıştır. Yıllarca süren bu hikayeye gökyüzünde kuşlar gibi uçan, uçaklar daha sonra dahil olmuştur. Ama bu hikayenin bir devrim yaşaması için çok zamana ihtiyaç olduğunu herkes biliyordu. Hiç kimse de bu devrim ateşini yakmaya , kıvılcımı tutuşturmaya niyet etmiyordu. Edemez di çünkü,  "Dediğim dedik, çaldığım düdük"  diye hareket eden  ceberrut devlet anlayışı bu konuda hiç kimseye taviz vermiyordu.
Birileri "Bu uçaklara neden herkes binemez"  diye sorsa, alimallah  gomonist diye fişlenir, içeri de alınabilirdi. Belki artık zamanı gelmişti diyenleriniz olabilir, ama ben izninizle buna katılmıyorum.
Yani gökyüzünde sivil havacılık alanında bir devrim yapmanın kime nasip veye kısmet olacağını ben de bilemezdim. Gökyüzünde uçmak, uçak yolculuğu yapmak  artık bir imtiyaz olmaktan çıkıp, bir hak haline dönüşmüşse bunda ülkeyi yöneten siyasi kadroların payı vardır ve de çok büyüktür.
Şayet, Başbakan Erdoğan,  "Bu konudaki engelleri ortadan kaldırın" demeseydi ve bu işi layıkıyla yapacak bir adamı bu işin başına getirmeseydi Türk halkı yine karada sürümeye mahkumdu. Eğri oturup, doğru konuşmak gerekirse Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bu işin hakkını verdi. Türk halkının orta direk diye tabir ettiğimiz kesimini de uçakla tanıştırdı. Ülke bu arada bir seçime gitti ve halk bu siyasi kadrolara tekrar iş başına gelme vizesi verdi.
AKP'nin bu kadar yüksek oy almasındaki en önemli nedenlerden birinin sağlık alanında yaptığı  kolaylıklar olduğu söyleniyor. Bir SSK emeklisi olarak ben bu görüşe canı gönülden katılıyor ve buna bir de sivil havacılıkta yapılan devrimi eklemek istiyorum. Yani, hayatında ilk kez uçağa binen yüzbinlerce insan birilerine dua etti ve AKP bunun da semeresini gördü.
Seçimden önce bakanlığı  devreden  Binali Yıldırım'a,  başta sivil havacılık sektörünün çatı örgütü olan Türkiye Özel Sektör Havacılık İşletmeleri Derneği (TÖSHİD) ve denizcilik sektöründeki kuruluşlar  gazetelere boy boy ilanlar vererek teşekkür etti. Bu teşekkürler onun Erzincan'dan tekrar milletvekili olması için değildi.
Çünkü Binali Bey nereden seçime girse kazanırdı. Bana göre bu ilanlar Başbakan'a bir mesaj olsa gerek. Yani "Biz bu bakandan memnunuz, onu tekrar bakan yapınız" demeye geliyordu. Nitekim öyle oldu ve Ulaştırma'da 2. Binali Yıldırım dönemi başladı. Kendisini bu sektör için bir şans va kazanç olarak görüyoruz, başarılarının devamını diliyoruz. Tabii, bu başarılarda SHGM ve DHMİ Genel Müdürlükleri'nin de hakkını teslim etmek durumundayız..

 

UÇAK YOLCULUĞU VE PROMOSYONLAR

 

Gelelim,  ikinci konumuza. Türk halkının uçak yolculuğu yaparken cebinden daha az para çıkması için daha başka neler yapabiliriz. Devlet, vergileri kaldırırken, bir yandan da petrol fiyatlarının dolu dizgin artacağını hesaba katmamış olabilir. Zaten "Orası beni ilgilendirmez" de diyebilir, çünkü petrol dışa bağımlı bir girdi ve bunun önüne geçme şansımız yok.  Maliye Bakanı, en sevimli haliyle "Babalar gibi alırım " diyerek havayolu şirketlerinden ne kadar çok para koparabilmenin hesabını yapabilir. O da onun görevi. Örneğin, havayolu şirketlerinin yurt dışı harcamalarının KDV'den muaf tutulması  gibi bir konu var.
Halen, Gelir İdaresi Başkanlığı'nda bekleyen bu konu ve buna benzer konularda yapılacak olan kolaylıklar havayolu şirketlerinin zam yapmasının önüne geçmek için tek çıkar yoldur. Tabii bir de en önemli gider kalemleri olarak SHGM ve DHMİ ücret tarifeleri var ki,  bunların da bazı kalemlerinin yeniden revize edilmesi doğru olabilir diye düşünüyorum.

Zaman zaman sokakta karşılaştığımız vatandaştan gelen sorulara cevap vermek durumundayız. Şirketler yaptıkları  duyurularda, örneğin "25.-YTL'den başlayan  fiyatlarla " derken halkın kafası karışıyor. Herkes 25 YTL'ye bilet alabileceğini sanıyor. Acentelerden, kalmadı cevabını aldıklarında "Kim aldı bu biletleri, yakınlarınıza mı sattınız gibi itirazlarda bulunuyorlar.
Onlara açık ve seçik olarak bir uçakta en ucuz koltuk sayısının kaç olduğunu, ondan sonraki bilet fiyatlarının ne kadar olacağını ve kaç koltuk olduğunu çok net bir şekilde anlatmak lazım. Promosyonel ücretler adı altında yapılan bu uygulamalardan yolcular şikayetçi oluyor, Bana göre başta THY olmak üzere tüm havayolu şirketleri her şeyi tam ve açık bir biçimde, gizlemeden halka sunmak zorundadırlar.
 Örneğin THY, fiyat veriyor, ama altında altı puntoluk harflerle  "Bu fiyata, vergi ve harçlar dahil değildir " ibaresini koyuyor. Bir uçakta yanyana oturan insanların farklı fiyatlarda uçmasının mantığını halkın anlaması için gereken ne varsa yapmak zorundayız. Hiç bir kimse kandırıldım düşüncesine kapılmadan, güvenerek bilet almalı ve seyahat etmeli.
Bu konuda gazetelere, tüketici derneklerine, Ulaştırma Bakanlığı'na yapılan şikayetlere cevap verebilmek için ombudsmanlık görevini  birilerinin üstlenmesi gerekir.
Halkın hala daha büyük bir bölümü uçağa binemiyorsa, şirketler şapkayı önlerine koyup biraz daha düşünmek zorundadır. THY'de   737-800 ile gidip A- 330 konforuyla döndüğüm  3.5 saatlik Londra uçuşu için 600.-YTL  verirken, British Airways'de bu rakkamın 400.- Pound olduğunu görünce helal olsun diyebiliyorum, ama bir özel sektör kuruluşunda 55 dakikalık iç hat uçuşuna 230.- YTL verdiğimde aynı kelimeyi kullanamıyorsam,  bu işte bir yanlışlık var demektir.

malioglu@sagaairlines.com

Bu yazı toplam 1287 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.