• BIST 9693.46
  • Altın 2508.306
  • Dolar 32.5811
  • Euro 34.833
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 24 °C
  • Antalya 21 °C

Zeytinin Başkenti neresidir?

Zeytinin Başkenti neresidir?
“Ölmez Ağacı” da denilen zeytinin meyvesi, yağı, yaprağı ve çekirdeği hepsi ayrı bir nimet. Her yükselen değere göz diken çok olduğu gibi söylentisi de çok olur

FİKRİ TÜRKEL
GEMLİK- “Ölmez Ağacı” da denilen zeytinin meyvesi, yağı, yaprağı ve çekirdeği hepsi ayrı bir nimet. Her yükselen değere göz diken çok olduğu gibi söylentisi de çok olur. Ardından kafa karışıklığı gelir. Zeytin ve zeytinyağında da öyle…

Zeytin ağacı, bu toprakların geleneksel bir kaynağıdır. Sadece ekonomik değeri, tadı için değil kültür varlığı bakımından da sahip çıkılması gerekmektedir. Bunun için de sürdürülebilir bir ekosistem oluşturulması gerekiyor.

zeytin-001.jpgGeçen hafta zeytin ve zeytinyağı sektör temsilcileri, önemli zeytin üreticisi merkezlerimizden Mersin’in Mut ilçesinde sezon öncesi bir “Ortak Akıl” toplantısı yaptı. Hafta sonu da Gemlik’te Uluslararası Zeytin Festivali vardı.

Zeytin rekoltesi

Tahminler, Türkiye genelinde 2 milyon ton zeytin üretiminin aşılacağı yönündedir. Bu kadar zeytinden de 200 bin tonu aşan zeytinyağı elde edileceğini ümit ediyorum. Geri kalanı yemeklik olacak şekilde salamura, sele, kurutma, ezme vs. şeklinde sofralarımıza gelecek. Daha bilimsel verileri, Eylül sonu itibariyle uzmanları açıklayacaktır.

zeytin-002.jpgGemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, festivalin açılışındaki konuşmasında bir kaç kere “Gemlik Zeytin Başkenti” vurgusu yaptı. Daha sonra Ticaret Borsası Başkanı Özden Çakır da bu iddiasını sohbetimizde yineledi. Başkan Sertaslan’ın iyi niyetinden şüphem yok. Elindeki marka değerini kullanabilirse, bambaşka bir “Gemlik Zeytini”ni konuşabiliriz.

“Zeytinin Başkenti” iddiası

Zeytin üretim merkezlerinin hangisine giderseniz gidin, yerel yöneticiler aynı şeyi söyler: “Zeytinin Başkenti burasıdır”. Mut, Ayvalık, Aydın, Akhisar, Kilis vs. Mesela, “Kleopatra, güzelliğini Mut Zeytinyağına borçluydu” diyorlar.

Gemlik Zeytini, güçlü bir algı. Zeytinde Gemlik, Zeytinyağında Ayvalık… Marka değeri yüksek ve geleneksel üretim alanları içinde önemli bir merkez. Ancak, Başkentini hak eder mi, bilemiyorum. “Sofralık” ve/veya “lezzet” kavramlarından mı yola çıkacağız, yoksa üretim miktarından mı?

zeytin-003.jpgÇocuklarımız zeytin yemiyor

Son 20 yılda zeytin üretiminde çok şeyler değişti. Dikim ve hasat yerleri, üretim yöntemleri, tüketim şekilleri veya daha önemlisi ihracat hedef ülkeleri ve markalama çalışmaları…

Zeytin sektörünü sadece üretime indirgemeyelim. Tüketim, daha önemli bir sorun haline gelmeye başladı. Mesela, çocuklar artık zeytin yemiyor. Gelecek nesillere yönelik, zeytin tüketimini artıracak yeni yollar ve tatlar bulunmalıdır. Zeytinli hamburger mi, zeytinli tost mu, zeytinli kebap mı olur bilemiyorum. Üreticiler, yerel yöneticiler, gurme ustaları ile bu konuya da el atmalıdır.

Zeytin tarımı, Gemlik için önemli bir üründür. Bunu yanında siyah incir de üretilmesine rağmen, sınırlı ve engebeli araziye rağmen geleneksel zeytin ürünü algısını korumaya çalışıyorlar. Sektör temsilcileri komşu ilçeler İznik, Mudanya, Orhaneli ile birlikte ilçenin konumunu güçlendirmek istiyorlar.

zeytin-004.jpgİsviçre’ye zeytin satan köy!

İstemek ve iyi niyet yeterli değildir. Yine de, güzel örnekleri alkışlayalım: Mesela Gemlik Katırlı Köyü, neredeyse üretiminin tamamını İsviçre’ye kendi köy markasıyla satıyormuş. Yine Gemlik Adliye Köyü de tuzu azaltılmış, kurutulmuş zeytin üretimine başlamış. İki çeşidi de tattım, çok başarılı buldum. Bu örneklerin sayısı artmalıdır.

Türkiye’de 180 milyon civarında zeytin ağacı varlığı tahmin ediliyor. İki yıl önceki rakamlara göre, meyve veren zeytin ağacı sayısı 151 milyon civarındadır. Diğerleri daha yeni ekilmiş fidanlardır. Bazı bölgelerde yabani zeytin ağaçları olduğu biliniyor. Bunların da çoğu geçen on yılda aşılanıp, tarım sektörüne kazandırıldı.

Yeni zeytin fidanlarının çoğu geleneksel ekim alanlarına değil, yeni bölgelere dikildi. Mesela, 60 yıl önce Mut’ta bilinen zeytin ağacı sayısı 60 bin adet iken, bugün 12 milyonu aşan bir rakama ulaştı.

zeytin-005.jpg“Tütüncü Akhisar, Zeytinci Akhisar” oldu!

Yer Fıstığının Başkenti olan Osmaniye bugün, yaklaşık 4 milyon zeytin ağacına sahip. Antep Fıstığının Başkenti Gaziantep’in sahip olduğu zeytin ağacı sayısı 10 milyona yaklaştı. Artık Mardin’de, Tekirdağ’da hatta Artvin’de bile zeytin ağacı varlığından bahsedebiliriz.

Bakın, 20 yıl öncesinin Tütüncü Akhisar’ı bile artık Zeytinci Akhisar oldu. Bana göre, Türkiye’de zeytin ve zeytinyağı pazarını domine eden bir merkezdir. Ama “Zeytinin Başkenti” dememiz için başka kriterler de gerekiyor.

Muhtemel ki, önümüzdeki süreçte zeytin pazarına yeni bölgeler de girecek. Dahası uluslararası rekabette de yeni oyuncular baş gösterecek. Tunus, Fas, Suriye ve hatta Çin ve Amerika bile bu alanın oyuncuları olmak istiyor.

Şu anda küresel ticarette zeytinyağı için İtalya, zeytin için İspanya başrolde görünüyor. Türkiye, doğru bir markalama ile kısa zamanda hem zeytinyağında hem de zeytinde küresel pazarı domine edebilir. Ancak marka olma iddiasının yanı sıra “sağlıkta zeytin” algısına yönelik yoğun çalışmalar içine de girmeliyiz. Bunun için önümüzde Güney Kore’nin “ginseng”, Kanada’nın “akçaağaç şurubu” konumunu nasıl oluşturduğunu incelememiz gerekiyor.

zeytin-006.jpgZeytinyağı veriminde Muğla başı çekiyor!

Son 20 yılda zeytin ağacı sayısı ikiye katlanırken, yani 90 milyon fidan dikilirken ağırlıklı olarak Gemlik Tipi Zeytin Fidanları tercih edildi. Ne yazık ki bu talepten, yani sertifikalı fidanların marka değerinden Gemlik hiç nasiplenmedi. Diğer taraftan, her bölgenin ürünü yağlık veya sofralık olarak aynı kalitede sonuç vermiyor. Türkiye’de ortalama ağaç başına 10 kg zeytin alabiliyoruz. En fazla verimi ağaç başına 20 kilo ile Osmaniye’de alırken, en az verimi 2.4 kg ile Muğla’da elde ediyoruz. Halbuki Muğla zeytinyağı veriminde, bir kilo yağ için 4.9 kg ile başı çekiyor. Adana’da bu verim 7.6 kg’dır.

Makineleşme veya emek yoğunluğu başta olmak üzere başka parametreler de maliyet hesaplarını etkiliyor.

Oturup yeniden verimlilik hesabı yapmalıyız. Ve buna göre yağlık veya sofralık diye ekim yapmalıyız. Hatta duruma göre, başka meyve seçeneklerini de değerlendirmeliyiz.

Avrupa pazarına tuzsuz sofralık zeytin!

Zeytin sektörünün bir diğer hedef alanı ihracattır. Genelde Avrupa’daki Türklere yönelik ihracat yapıyoruz. Maalesef, yabancılar tuzlu zeytin yemiyor. Tuzsuz sofralık zeytin, ezme, ızgara, salamura çeşitlerimizi dünya sofralarına sokacak şekilde üretmemiz gerekiyor.

Daha da önemlisi, dünyanın en büyük trendi olan sağlık alanında, zeytin ve zeytinyağının sağlık etken maddeleri ve gıda takviyesi bakımından yeni bilimsel makalelerle güçlendirmeliyiz. Sağlık algısı üzerine yeni bir strateji yürütmeliyiz. Dünyanın bütün diyetlerine mutlaka zeytinyağı girmelidir.

zeytin-007.jpgNe acıdır ki dünya listelerinde Türk zeytin ve zeytinyağına yönelik yeterli belgesel bulunmuyor.

Önümüzdeki Ekim ve Kasım aylarında, pek çok ilimizde zeytin hasat şenlikleri başlayacak. Ne olur, birbirimize değil dünyaya mesaj verelim ve sağlığımıza ve kişisel bakımımıza yönelik yeni ürünler ile de zeytinin katma değerini artıralım.

Bu haber toplam 7696 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.