MURAT EMEN-EMEN&EMEN
Haftanın Ekonomik Görünümü 1-7 Kasım 2011
İSTANBUL- Euro bölgesi liderleri, Yunanistan’ın borcunu yüzde 50 azaltma ve Avrupa Finansal İstikrar Fonunun (EFSF) büyüklüğünü 1 trilyon euroya çıkarma konusunda anlaştı. Anlaşmanın yarattığı olumlu havayla euro, dolar karşısında 1.40'ı geçerek yedi haftanın zirvesine çıktı. İçeride ise önce 1.75 TL'nin altına kadar gerileyen dolar yeniden 1.76'nın üzerine çıktı.
Dönem Başkanı Sarkozy'nin yaptığı açıklamaya göre;
Yunanistan'ın borçlarının yarısı silinecek,
Bankalar sermaye artıracak,
Fon 1 trilyon euroya çıkacak
Avrupa ülkeleri arasında büyük gerilime neden olan borç krizi, Yunanistan'ın borcunun yarı yarıya azaltılması konusunda yatırımcılar ve bankaların ikna edilmesiyle zor da olsa aşıldı.
Çözümü Merkel'in blöf mü yoksa ciddi mi olduğunu bilemediğimiz “Ya yarısını siersiniz, ya da iflasını ilan ederiz” resti sağladı.
Üzerinde uzlaşılan anlaşmaya göre, bankalar ve finans kuruluşları ellerindeki Yunan tahvillerinde yüzde 50'li indirimi gönüllü olarak kabul etti. Böylece Yunanistan'ın borç yükü 100 milyar euro azalacak ve ülkenin yüzde 160 olan borç seviyesi 2020 yılına kadar yüzde 120'ye düşecek.
Anlaşma kapsamında euro bölgesi tarafından Yunan özel sektörüne 30 milyar euroyu bulan destek de sağlanacak. Taraflar, anlaşmanın yılsonundan önce tamamlanmasını ve bu sayede Yunanistan'ın 2012'den önce ikinci finansal yardımı elde edebilmesini amaçlıyor.
Euro bölgesi yetkililerinden alınan bilgilere göre, ayrıca son yapılan değişiklikle Yunanistan için Temmuz ayında belirlenen 109 milyar euroluk yardım programının miktarı da 130 milyar euroya çıkacak.
Brüksel'deki zirvede liderler ayrıca 440 milyar euro büyüklüğündeki EFSF'in 1 trilyon euroya çıkarılması konusunda da uzlaşmaya vardı.
Sarkozy Yunanistanı Euro Bölgesine almanın hata olduğunu söyledi.
Sarkozy, Fransız kanalına yaptığı açıklamada Yunanistan'ın o dönemde Euro'ya katılmaya hazır olmadığını, ekonomik verilerinin asılsız olduğunu; bu nedenle buna izin verilmemiş olması gerektiğini anlattı.
Ancak mevcut Yunan yönetimine güvendiğini ekleyen Sarkozy, dün akşam Brüksel'de varılan anlaşma sayesinde Atina'nın borç krizini aşmasına yardımcı olunacağını ifade etti.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Stavros Lambrinidis ise BBC'ye yaptığı açıklamada ülkesinin Euro Bölgesi'ndeki krizin sebebi olmadığını, herhangi bir ülkeyi günah keçisi yapmanın yanlış olduğunu söyledi.
BBC ekonomi muhabiri ise Sarkozy'nin, bir çok iktisatçının daha Yunanistan'ın Euro Bölgesi'ne ilk girdiği günden bu yana bildiği bir şeyi dile getirdiği yorumunu yaptı.
Avrupalı liderlerin 10 saatlik maraton görüşmeler sonucunda vardıkları anlaşmayı sabaha karşı 4'te basın mensuplarına açıklayan dönem başkanı Fransa'nın lideri Nicolas Sarkozy yorgun fakat kendinden emindi.
• Yunanistan'ın borçlarının yarısının silinmesi konusunda alacaklı bankalarla uzlaşma sağlandı.
• Zirvede üzerinde anlaşılan ikinci nokta ise, gelecekte herhangi bir ülkenin temerrüde gitmesinden kaynaklanabilecek kayıplara karşı bankaların sermayelerini güçlendirmesi kararı oldu.
Buna göre AB bankaları sermaye yeterliliklerini artırmak için Haziran 2012'ye dek 106,4 trilyon ek sermaye bulmak zorunda kalacaklar.Bunu öncelikle piyasalardan kendi imkanlarıyla bulmaya çalışacaklar; başarılı olamazlarsa kendi hükümetlerinden, hükümetleri de yardımcı olamazsa Avrupa Mali İstikrar Fonu'ndan yardım isteyecekler.
Buna göre Yunan bankaları 30 milyar euro, İspanyol bankaları 26 milyar euro, İtalyan bankaları 15, Fransız bankaları 9 ve Alman bankaları da 5 milyar euro bulmak durumunda.
• Uzlaşma sağlanan üçüncü nokta ise Avrupa Mali İstikrar Fonu'nun 440 milyar eurodan 1 trilyon euro seviyesine, hatta bunun da üzerine çıkarılması.
Ancak bunun için üye ülkelerden ek katkı istenmeyecek, "mali mühendislik" diye adlandırılan ve ayrıntıları Kasım ayına bırakılan yöntemlere başvurulacak.
Fonun nasıl artırılacağı konusunun muğlak bırakılması, planın en zayıf noktalarından biri olarak görülüyor.
Pek çok lider fona katkılarının artmasını siyasi açıdan riskli buluyor, meclislerine ve kamuoylarına kabul ettiremeyeceklerini düşünüyordu.
Fransa, fonun gerekirse Avrupa Merkez Bankası'ndan borç alarak desteklenmesini istemiş; ancak Almanya bunu engellemişti.
Fransa lideri Sarkozy, Çin gibi gelişmekte olan ülkelere gidilerek fona katkı isteyeceklerini söyledi.
Merkel'in Tehdidi-Bir AB ülkesi iflas edebilirmi? Yeni Çözümün Alternatifi İflas mı idi?
Harvard Universitesi Profesörlerinden Jefferey Miron'un görüşü:
'Yunanistan iflas edip Euro'dan çıkmalı'
Yunanistan parlamentosu, Avrupa Birliği'nden alabileceği yardımların sürmesi umuduyla yeni tasarruf önlemlerini onayladı.
Memurlar işten çıkarılacak, vergiler yükselecek ve sendikaların pazarlık gücü azalacak.
Yunan halkının tepkisi şiddetli gösteriler ve grevler oldu. Avrupa Birliği'nin tepkisini ise zaman gösterecek.
Yunanistan'ın karşı karşıya olduğu ikilem, şimdiki yolunda devam edip etmemekle ilgili.
Yapılan, fazla faydası olmasa da, tasarruf önlemleriyle bütçe açığını azaltmaya çalışarak, yalnızca ekonominin batmasını önlemeye yetecek tutardaki AB yardımını beklemek.
Ya da bir diğer seçenek, malumun ilamı olarak, devlet borçlarını ödeyemeyerek iflas etmek, euro'dan ayrılmak ve kendi yolunu çizmek.
İflas sonrası senaryo
Eğer Yunanistan ikinci yolda ilerleyip, temerrüde giderse, ülke ciddi bir borç faizi yükünden kurtularak, daha makul bir bütçe açığına sahip olacak.
Bu durumda, tasarruf baskısı da azalacak. Ve ülke, borcu azaltmak pahasına vergileri artırarak büyümeye engel olmak yerine, büyümeyi teşvik eden politikaları tercih edebilecek
Euro'dan ayrılmak, daha uygun bir değere sahip yeni para birimiyle, Yunanistan'ın uluslararası alandaki rekabet gücünü de artırabilir.
Bu, artan iç ve dış talep sayesinde, daha fazla istihdamın oluşmasını beraberinde getirebilir.
İflas sonrası beklenen sıkıntılar
Yunanistan'ın bu yolu tercih etmesi halinde yüzleşme ihtimali doğacak olumsuzluk, bir süreliğine uluslararası kredi piyasalarından uzak kalması olabilir.
Ancak bir süreliğine yabancı borç alamamak o kadar da korkunç bir şey değil. Tam aksine, bu durum kamu harcamasındaki israfın ortadan kalkmasına vesile olabilir.
Borçları ödeyemeyeceğini ilan edip, iflas bayrağı çekmenin barındırdığı daha büyük tehlike ise, Yunan ekonomisinde bazı temel sorunların çözümlenmesi yönündeki baskının ortadan kalması ihtimali.
Kayırmacı kapitalizm, devrinin gerisinde kalmış vergi düzeni, aşırı devlet müdahalesi ve bir hayli şişkin kamu sektörü kadroları gibi köklü sorunların üstesinden gelinmesi için gereken irade zayıflayabilir.
Ülke şu an ne yönde ilerlerse ilerlesin, eğer bu konularda reform yapılmazsa, büyüme hızı yavaşlar ve yeni bir kriz ufukta görünür.
İflas soluklanma fırsatı
Bu yüzden iflas etmek Yunanistan için her derde deva bir iksir değil. Gelişmelerin ne yönde seyredeceği, iflastan sonraki adımlara bağlı.
Ancak yine de borçlarını ödeyemeyeceğini ilan edip iflası kabullenmek, Yunanistan'ın iktisat politikalarını sakin ve mantıklı bir biçimde gözden geçirebilmek için ihtiyacı olan soluklanma firsatını sunacaktır.
TÜRKİYE
Economist: Van'da dayanışma ve gerilim bir arada
Economist dergisi, bu haftaki sayısında Van'da yaşanan yıkıcı deprem sonrasında güçlü bir dayanışma sergilendiğini, ancak çatışmaların da sürdüğünü yazıyor.
"Hükümetin afete yanıtı hızlı ve etkindi ama Başbakan Erdoğan, çadır sıkıntısının binlerce kurbanı soğuk ve yağmura maruz bıraktığını da kabul etti" diyen Economist, İran sınırında dağlık ve yoksul bir bölge diye nitelediği Van'da uzlaşmacı ortamın bozulmaya başladığına işaret ediyor.
Van'ın "PKK'nın güçlü kalelerinden" olduğunu belirten ve Van Belediyesi'ni yöneten BDP'nin de "isyancılara sempatisini gizlemediğini" yazan Economist, iktidar partisiyle BDP'nin birbirlerini, yardım çabalarını siyasi kazanç için kullanmaya çalışmakla suçladıklarına dikkat çekiyor.
BDP'li belediye başkanının Van valisini kurtarma çalışmalarında eşgüdüm sağlama çağrılarını yanıtsız bırakmakla suçladığını aktarıyor.
Dergi, PKK'nın son aylarda saldırılarını yoğunlaştırdığını, Hakkari'de 24 askerin, ayrıca düzinelerce polis ve sivillerin öldürülmesine ise hükümetin, Kuzey Irak'taki PKK üslerine karşı hava saldırılarıyla karşılık verdiğini ifade ediyor.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in, 17 Ağustos'tan bu yana 270 PKK'lının öldürüldüğü açıklamasına yer veren Economist, bununla birlikte "ordunun performansı konusundaki şüpheler de artıyor." diyor.
"Amerika 2007'den bu yana PKK'nın Irak içindeki hareketlerine ilişkin gerçek zamanlı istihbarat sağlıyor. Türkiye Amerikalı dostlarından daha fazlasını istiyor, buna Cobra saldırı helikopterleriyle silahlı Reaper insansız uçakları dahil.
Ancak "son dönemde Başbakan Erdoğan'ın İsrail'e karşı tehditlerinin askeri yardımı onaylaması şart olan Amerikan Kongresi'ni sinirlendirdiğine" dikkat çeken Economist, bir Batılı yetkilinin "Kongre, bu yardımların Hamas'a yardım etmekte kullanılmayacağından emin olmak istiyor" şeklindeki sözlerini aktarıyor.
14 yıldan sonra ilk banka lisansı verildi
300 milyon dolar getirip 6 milyar doları gösterdi 14 yıl aradan sonra ilk lisans Lübnan'lı Bank Audi’ye verildi

BDDK 14 yıldan sonra ilk kez Lübnan’ın en büyük ve Arap dünyasının 4’üncü bankası Audi’ye lisans verdi. BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, “Bank Audi’nin gelişi Türkiye’ye güveni gösteriyor. Artık Türk bankacılığının şerefiyesi 300 milyon dolar oldu” dedi. Bankanın kurucu ortağı Freddie Baz, “Türkiye ile Arap dünyası arasındaki ticarete katkı yapacağız. 6 milyar dolar nakitle kurumsal bankacılıkta fark yaratırız” diye konuştu.
PİYASALAR
Eylül ayı ihracat rakamları cari açık sorununun devam ettiğini gösteriyor. Dokuz aylık açık 63 milyar dolar.
İthalat yüksek kura rağmen arttı, ihracat ise yavaşladı. Dövizdeki artışın etkisiyle ağustos ayında hızlanan ihracat eylül’de hız kesti. Bu karşılık ithalat yeniden hızlandı. Buradan cari açık sorununun kısa vadede çözülemeyeceği anlaşılıyor.
Merkez Bankası eylem planını açıkladı. Bundan böyle faiz silahını kullanacak.
Bilindiği gibi TCMB geçtiğimiz haftalarda faiz makasını açarak %12.5 borçverme faizi açıklamıştı.
Bu resmen faizin yükseltilmesi operasyonu idi. Yani parasalsıkılaştırmaya gidiliyor.
Bu şekilde ;
İthalatta talebi kısmak, Bunun için biraz dövizi yükseltmek gerekirdi. Ancak ölçü biraz fazla kaçtı. Dövizi 1.75’lere oturtmak için yoğun müdahaleler gerekti.
Yüksek faiz ülkeye hem yeni döviz getirici etki yapacak, hem de içeride tüketimi yavaşlatacak.
Bütün bunlar olurken de enflasyonu artırmamak gerekiyor. Esasen TCMB‘nin faiz artırım kararında “enflasyon hedeflemesi doğrultusunda sıklaştırıcı para politikası uygulayacaklarından faizi artırdıklarını açıklamıştı.
Bu arada bankaları rahatlatmak için zorunlu karşılık oranlarında tedrici azaltmalara gitti.
Dolar 1.75’in altında tutunamadı
TCMB’nin faiz koridorunu artırım kararı ile başlayan TL değerlenmesi, sert bir iniş arkasından gelen yabancıların kar satışları ile 1.75’in altında tutunamadı. Diğer taraftan Euro, AB kararları çerçevesinde dolar karşısında değerlemeye devam etti. Ulaştığı 1.4146 ile eylül başındanberi en yüksek değerine ulaştı. Bu arada yabancılardan çıkış yaşandı. Piyasalar bunu 1.90 lardan 1.75’e inişin düzetmesi olarak normal görüyorlar.
Haftayı 1.74'den kapatan doların 1.75-1.78 bandı içinde hareketi bekleniyor. Euro haftayı 1.4147 parite üzerinden 2.46 olarak kapattı.
Tahvil Faizleri
Yükselen faiz koridoru, gecelik repo faizlerini en düşük 12, ortalama 12.43 ve en yüksek 12.50 olarak belirledi. Tahvil bono faizleride ortalama 9.75, valörlüde 9.94 olarak görüldü.
Faizler konusunda yükseliş beklentisi var. Şöyle ki;
630 günlük bir tahvilin yıllık getirisi 13.50 olursa bunun gecelik getiri,si 12.50 dir. Bugünlerde gösterge tahvil %10 getiriye sahip ve gecelik faizi %9.75. Eğer TCMB gecelik faizin 12.50’de kalmasına rıza gösterirse yakın vade de faizler yükselecek demektir.
Borsa bankalar önderliğinde yükseliyor
Daha önce sert bir düşüş yaşayan banka hisselerinin tekrar değerlenmesi endeksi yukarı çekti. 56.616 seviyelerindeki endeks haftanın son günü 57.450'lere kadar yükselip 57.042'den kapandı. Bu hafta banka hisselerine bağlı olarak azda olsa yükselmesi bekleniyor.
Bildiğiniz gibi ülkemizde sahibi AB ülkesi bankaları olan Denizbank, Eurotekfen ve Finansbank belirsizliklerini koruyor. Son AB kararı bu bankalara yoğun bir sermaye tezyidi şartı getirince karlıda olsa iştiraklerini elden çıkarma durumundalar. Bu bakımdan önümüzdeki aylarda bu konuda dedikodular artabilir.
Ülkemiz 24 şehit verdiğimiz Çukurca saldırısının yaralarını sarma gayreti içinde iken, Van ve özellikle Ercis kazasında hissedilen 7.2 şiddetindeki depremin acıları ile karşılaştı. Milletçe gösterdiğimiz yardım özverisi gerçekten takdire şayan. Can kaybımız yüksek. Binalar çürük.Kağıt gibi yıkılan toz olan yapıların sorumlularının peşini bırakırsak daha çok böyle afetler yaşarız. Onların cezalarını adalet verecektir ama önemli olan yeni Veli Göçer'ler yaratmamak için belediyesinden kontroluna kadar işi sıkı tutmak. İnşallah kısa zamanda tekrar konuyu unutmayız.
Esenlikle Kalın
(DİKKAT: Haftalık ekonomik ve politik yorum Emen&Emen tarafından turkiyeturizm.com için hazırlanmaktadır. İzinsiz kopyalanıp kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Aksi takdirde Basın Yasası ve Telif Hakları Yasası'na göre yasal işlem yapılacaktır)



































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.