• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 11 °C
  • Antalya 15 °C

Üçler mezarlığının sırrı (5)

Üçler mezarlığının sırrı (5)
Konya ve yöresi halkı evlenme, çocuk doğurma, sevda konularında başları sıkıştığında, üç kızlar şehitliğine gider burada Allah'a niyazlarda bulunur.

ÖZKAN ALTINTAŞ-TÜRKİYE TURİZM
KONYA-
Konya mezarlıkları tarih boyunca içinde barındırdıkları önemli isimlerle ve efsaneye dönüşen hikâyelerle ziyaretçilerin uğrak yeri haline geliyor. Hele Üçler Mezarlığı, evlenmek isteyen, hamile kalmak isteyen veya yakınlarına başarı isteyenlerin akınına uğruyor.
Konya'nın kalbinde bulunan iki büyük mezarlık önemli konukları nedeniyle ziyaret edilir. Bunlar Üçler Mezarlığı ve Musalla Mezarlığıdır. Büyüklükleri ve barındırdıkları tarih ile ayrı ayrı ziyaret edilmeyi hak ederler.

ucler-mezarligi-2.jpg

Düzenli ve bakımlı Üçler Mezarlığı’nda bir çok Mevlevi üstadının mezarı bulunur. Mezar taşlarının üzerindeki sarık şeklinde Mevlevi oldukları anlaşılır. Üçler Mezarlığı Mevlâna ile özdeşleşmiştir. Mevlâna Türbesi'ne ve Mevlâna Kültür Merkezi'ne komşu olduğu için yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeker. Tarihi Üçler Mezarlığı, bünyesinde yapılan "İstiklal Harbi Şehitliği" artık Konyalı ve Konya'ya gelen tüm yerli ve yabancı ziyaretçilerin uğrak yeri haline gelmiştir.

ucler-mezarligi-eva2.jpg

Ünlü Mevlana aşığı Fransız Bilim insanı merhum Profesör Eva de Vitray-Meyerovitch’in de vasiyeti üzerine defnedildiği Üçler Mezarlığı tarihi Konya ile adeta özdeşleşmiştir.
Ancak Üçler Mezarlığı’na adını veren, Haçlılara şehit düşen üç kızın sevgisi ve aşk uğruna fedâkarlığı dilden dile dolaşarak günümüze kadar gelmiştir.

ÜÇLER MEZARLIĞI’NIN SIRRI ÜÇ GENÇ KIZ

Konya'da Mevlânâ türbesinin arka bahçesinde dizi dizi mezar taşları vardır. Mevleviler, bu mezarlığa Hâmuşan (susanlar) der. Birçok Mevlevî büyüğü burada yatar.
Bahçe duvarının arkasındaki ikinci mezarlığın adı ise Üçler mezarlığıdır. Üçler mezarlığı, sanduka biçimindeki üç Selçuklu mezar taşından dolayı bu adı almıştır. Mezarlığa ‘Üçler’ dendiği gibi, ‘Üç Kızlar Şehitliği’ de denir.
Konya ve yöresi halkı evlenme, çocuk doğurma, sevda konularında başları sıkıştığında, üç kızlar şehitliğine gider burada Allah'a niyazlarda bulunur.

MEZARDAN ÜÇ TAŞ ALAN EŞ BULUYOR

Üçler Mezarlığı’na girdiğimizde üç mezar taşının bulunduğu ve çevresi demir parmaklıklarla sarılı mezardan taş almaya çalışan hanımlar vardı. Sorduğumuzda “Ben kendime iyi bir koca bulmak istiyorum. Ankara’dan geldim” dedi. “Peki dileğiniz nasıl gerçekleşecek?” diye sorduk. Bir arkadaşının buraya gelip üç taş alıp, bir kâğıda sararak yanında götürdüğünü ve dileğine kavuştuğunu söyledi. “Ben de üç taş alıp aynısını yapacağım” dedi. Bizde iyi bir koca bulmasını diledik.

ucler-mezarligi-halil-tuncer1.jpg

GAZETECİ HALİL TUNCER MEZARDAN BİR TAŞ ALABİLDİ

Konya’yı birlikte dolaştığımız gazeteci Halil Tuncer’de demir parmaklıklar arasından taş almaya gayret etti. Sen niye alıyorsun diye sorduk “Belki iyi bir kısmet çıkar diye alıyorum. Ancak bir taş alabildim. Belki buna da çıkar” dedi. Müzmin bekâr Halil Tuncer’e Üçler Mezarı’nın uğur getirmesini diledik.

sille--halil-tuncer1.jpg

Üçler Mezarlığı’ndan sonra gittiğimiz Sille Köyü’nde yollara döşenen küp şeklindeki Sille taşını alan Halil Tuncer “Üçler Mezarlığı’nda bir taş bulmuştum. Gerisini Sille taşı ile tamamlayacağım” diyerek hepimizi güldürdü.

HAÇLILAR KONYA’YI KUŞATIR

Gelelim Üçler Mezarlığı’nda yatan üç kızın hikâyesine….
1144 yıllarında Sen Bernar adında mutaassıp bir rahip. Avrupa'da kapı kapı dolaşarak İkinci Haçlı seferi'ni yapabilmek için adam ve para topluyor Fransa kralı Lui VII ve Almanya imparatoru Konrad III ordularını dizip Kudüs'ü fethetmek üzere yollara dökülüyor, Anadolu'ya geçiyorlar. Ordular, o çağların geçit şehirlerinden biri olan Konya Kalesi etrafında birleşiyorlar. Ve şehir çok sıkı bir kuşatma ile çevriliyor.
Lui'nin ve Konrad'ın orduları, oraya kadar esaslı bir direnmeye uğramadıkları için yıpranmamışlar, teçhizat bakımından da hayli güçlüler.
Konya, çok ciddi bir tehlike ile karşı karşıya. Neredeyse Kale düşecek, şehir gidecek
Kaleyi savunan Selçuk ordusunun en bahadır ve imanlı gençleri doğudaki kale kapısından "Küffar" üzerine amansız saldırılar yapıyorlar ama kuşatmayı yarmak bir türlü mümkün olmuyor.
Akşama doğru savaş biraz hafiflemiş ve güneş batarken, her iki taraf yaralılarını çekmek üzere geçici bir silah bırakışması yapılmıştır. Buna rağmen, gündüz çok kızışmış olan dövüşmenin etkisiyle, ortalıkta sükûnet sağlanamıyor ve kale bedeni hâlâ emin bir hâle gelememiş.

ucler-mezarligi-1m.jpg

ÜÇ YİĞİT KUMANDAN ŞEHİT OLUR

Selçuk ordusunun en levent, en yiğit üç genç kumandanı ardı ardına oklanıp, kale kapısının hemen yakınında, ağır yaralı olarak yatıyorlar.
Vuruşma biçiminden, kıyafetlerinden, etraftaki hareketten önemli kişiler olduğunu anladıkları için, haçlı ordusu, yerde yaralı yatan bu üç kumandana bir türlü rahat vermiyor, yaralıları içeri almak için yapılan her girişim müthiş bir ok yağmuruyla karşılanıyor.
Bu üç bahadır Türk'ün üç de güzel nişanlısı vardı. Bunlar, yiğitlerinin, güneşin altında, aldıkları sayısız yaraların etkisiyle "Su! Su!" diye inlediğini görünce, çılgına dönmüşler, "Bu günde işe yaramazsak ne güne duruyoruz?" diye gayrete gelmişlerdi.
Savunma komutanı, kavaklar gibi nazlı, narin bu üç güzel kızın önünde durdu,
"Ne yapıyorsunuz?"
Ama dur durak zamanı değil ki... Can pazarıydı bu! Erleri bir yudum su içmeden, bir tatlı söz duymadan mı ruhlarını Allah'a teslim edeceklerdi?
Kızlar, içi buz gibi su dolu testilerini kaptıkları gibi kale kapısından dışarı fırladılar. Onlar sadece bu testileri yaralıların yanına ulaştırabilmeyi düşünüyorlardı.

ÜÇ GENÇ KIZ AŞK UĞRUNA ÖLÜRLER

Gerçi geçici bir silah bırakışması yapılmıştı ama haçlı ordusuydu bu! Kızların (bilgi yelpazesi.net) vücutları oklarla delik deşik edilmişti. Buna rağmen kökünden kesilen nazlı kavaklar gibi, nişanlılarının üstüne devrilen kızlar testilerini onların yanan dudaklarına değdirebildiler.
Gün iyice çekilmiş, ortalık zifiri karanlık olmuştu. Yaralılar ancak göz gözü görmeyen o saatte rahat rahat içeri alınabilirdi.
Konya kalesi içinde sanki her ev bir hastaneydi. Herkes gidenlere ağlıyor, kalanları iyi etmeğe bakıyordu. Üç şehit kız o gece şehit düştükleri yere gömüldü.
Haçlı ordusu Konya kalesi kapısında darmadağınık edildikten ve geri kalan birkaç şövalye kıtası ile kral, perişan bir halde Kudüs'e doğru yola düzüldükten sonra, kızların gömüldüğü yere mezarları yapıldı.
O gündür, bu gündür, bu üç sevda şehidi, sevdim, deyince ne türlü sevmek gerektiğinin timsali olarak, halkın gönlünde ve dilinde yaşayıp gezdiler.

sille--eski.jpg

KONYA’DA ESKİ BİR RUM KÖYÜ: SİLLE

Konya’ya araçla 10 dakika uzaklıkta bulunan Sille tarihtir, kültürdür, medeniyetlerin buluşma noktası olan eski bir Rum köyüdür. Köy mistik havası ile misafirlerini hemen etkisi altına alır. Sille, geçmiş ile gelecek arasında bağlantı kuran bir köprü olarak karşınıza çıkar.
Sille Kapadokya öncesinde mağaralarda Hristiyanlığın ilk yerleşim merkezlerinden biri olarak biliniyor. Mağaraların zeminlerinde mezarlar yer alıyor. Mağaralar günümüzde çocukların oyun alanı haline gelmiş. Ancak yine de ziyaretçilerin uğrak yeri oluyor.
Sille taş ve ahşap karışımı eski evleri ile gelecekte Safranbolu, Alaçatı veya Şirince benzeri bir turizm merkezi olmaya aday görülüyor. Orijinal hali bozulmadan onarılan evler, turistik malzeme üreten atölyeler, kafeteryalar ile turizme hazırlanıyor. Ortasından geçen derenin üzerindeki tarihi köprü yenileniyor, yollara yeniden Sille taşı döşeniyor. Sille turizm geleceğine hazırlanıyor. Tarih haziresi Sille büyük bir değişim yaşıyor. Televizyon dizi setlerine ev sahipliği yapan Sille, artık kendini hatırlatmaya başlıyor.

sille--aya-helene1.jpg

sille--kilise2.jpg

Roma İmparatoru Konstantin'in annesi Helena'nın Küdüs'e hacca giderken uğradığı Sille'ye armağanı Aya Eleni Kilisesi aradan geçen süre içinde oldukça hasar gördüğü için yeniden onarılıyor.

sille--ak-hamam.jpg

Meydanın hemen yanındaki köy kahvesinde içilen çaylar içimizi ısıtıyor. Meydanın sol tarafındaki tarihi Ak Hamam ise kültür merkezi olarak Sille’ye hoş geldiniz diyor. 
Son bir yıldır yoğun olarak süren restorasyon çalışmaları beldeyi bir şantiye haline getirse de Sille’nin tarihi güzellikleri yavaş yavaş yeniden merhaba diyor.

sille--manastir.jpg

Arkeolojik veriler Sille’nin 6000 yıl öncesinde kurulduğu yönündedir. İsminin kökeni konusunda çeşitli açıklamalar vardır. İlki Yunan mitolojisindeki Silen (Silene)'den geldiği yönündedir. Yine 'Silenos' isminin, kaynayıp, coşarak, köpürüp akan su, kelimesinden türediği de kabul gören bir açıklamadır. Bu açıklama Sille barajı yapılmadan önce bölgenin sürekli sel suları altında kalmasından dolayı oldukça gerçeğe yakın gelmektedir. 

sille--eski-bina.jpg

sille--bakkal2.jpg

sille--bina1a.jpg


sille--cafe1.jpg

sille--cami.jpg
Selçuklulardan kalan cami onarılıyor

Sille, Roma, Bizans, Kudüs yolu üzerinde yer aldığı için önemli bir dini merkez olmuştur. Dünyanın en eski ve en büyük manastırlarından biri olan Ak Manastır, Sille sınırları içindedir. Günümüzde bu manastır askeri bölge içinde olduğundan ziyarete kapalıdır. 

sille--bina4.jpg

sille--nargile.jpg

sille--cami2.jpg
Tepede ahşap minareli bir cami daha bulunuyor

sille--mahalle.jpg

Sille, Roma devrinde olduğu gibi Selçuklu döneminde ve Osmanlılar devrinde de tarihi İpek ve Baharat yolları üzerinde olması nedeniyle önemini hiç yitirmemiştir. Sille, Cumhuriyet öncesinde gelişmiş, 18.000 nüfusa sahip bir kenttir. Nüfusun çoğunluğunu Rum halk oluşturuyordu. Cumhuriyet döneminde alınan kararlar doğrultusunda gayrı Müslim halk yurt dışına çıkarıldı.. 

sille--ekmek2.jpg

sille--ekmek.jpg
Yolda yürürken "Ekmek çıktı" diye bir ses duyduk ve koştuk. Sımsıcak tandır ekmeği fırından çıkmıştı. Ekmek yapan reklamı bağırarak yapıyordu. peynirli ve otlu ekmek muhteşemdi.

sille--sille-konak.jpg

sille--kopru.jpg
Tarihi köprü anırım görmüş

sille--tokmak3.jpg

sille--kapi-tokmagi1.jpg
Tarihi evlerin kapılarında çift tokmak var. Büyük olanı çalınca kapıyı erkek açıyor. Halkalı olanı çalınca kapıyı bayan açıyordu.

Sillenin ekonomik ve ticari hayatına egemen olan bu toplumun mübadelesi ile birlikte bu halkın yerini dolduracak yeni imkânlar hazırlanmadığı için Sille önemli bir sarsıntı geçirmiştir. Günümüze kadar süren bu süreç bölgenin turizm ile tanışması sayesinde yavaş yavaş sona eriyor.

sille--magara1.jpg

sille--magara33.jpg

sille--magara-mezar.jpg

sille--cocuk.jpg

sille--magara2.jpg

Dere yatağının sonunda Kapadokya bölgesindeki gibi kayalara oyulmuş kiliseler bulunuyor. Burasının Kapadokya’dan bile eski hristiyan yerleşim merkezi olduğu bilinir. O dönemde mağaralarda yaşayan halk kaya oyuklarını mezar yapmışlar. Duvar süslerinden geriye sadece üzeri kazınmış birkaç freskin kaldığı görülüyor. Çevrede yaşayan çocuklar mağaraların sürekli olarak hazine avcılarının akınına uğradığını söylediler.

sille--cafe-grup.jpg

sille--badem.jpg

sille--uzum.jpg

Köy kahvesinde çay içerken çevreyi izledik. Badem, üzüm ve kuru kayısı yedik.Oradan ayrılırken Sille'nin çok değil iki yıl sonra tanınmayacak derecede turizm köyü olacağını düşündük.

YARIN: ATEŞBAZI VELİ TÜRBESİ, ÜNLÜ KONYA MUTFAĞI VE TAVUS BABA'NIN SIRRI

 

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.