• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 19 °C
  • Antalya 30 °C

Turizmde kış kaybı 4 milyar dolar

Turizmde kış kaybı 4 milyar dolar
Avrupa-Türkiye Turizm İş Konseyi Başkanı Hüseyin Baraner, “Başbakana açık mektup”ta Türk turizminin kış kaybının 4 milyar dolar olduğunu yazdı

ANTALYA- Avrupa-Türkiye Turizm İş Konseyi Başkanı Hüseyin Baraner, 19 Ocak Cumartesi günü bir dizi açılış için Antalya’ya gelecek olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı bir mektupla turizm konusunda uyardı. Baraner, “Başbakana açık mektup” başlıklı yazısında turizmde vizyon ve strateji özürlü olduğumuzu anlattı, kışın yeterli turist gelmediği için oluşan kaybın 4 milyar dolar olduğunu bildirdi. Baraner, turizm yörelerindeki küçük esnafın isyan çığlıklarının Avrupa basınına da yansımaya ve Türkiye'ye ciddi zararlar vermeye başladığını vurguladı.

Kış aylarında otelleri makul ve kabul edilir düzeyde doldurmaktan başka çare kalmadığını kaydeden Baraner, “Sayın Başbakanım” diye başladığı mektubunda şu görüşlere yer verdi;

“Ben 1978 yılından bu yana Avrupa -Türkiye arasında turizm yapan ve 8 yıldır Antalya'da kurulu olan Turizm Araştırma ve Strateji Merkezi Şirketi’nin sahibiyim. Birkaç haftadır manşetlerden düşmeyen turizm yörelerindeki küçük esnafın ‘isyan çığlıkları’ artık Avrupa basınına da yansımaya ve Türkiye'ye ciddi zararlar vermeye başladı. Bu demeçler ve gazete manşetleri Avrupa seyahat acentelerinin kış aylarında Türkiye'yi müşterilerine tavsiye edişlerinde tedirgin ediyor. Özellikle zayıf geçen kış aylarında benzer manşetler birbirini kovalıyor: Esnaf isyan ediyor, esnaf kepenk kapatıyor, esnaf siftah bile yapamıyor, çarşı yanıyor, esnaf iflasın eşiğinde, vs. vs. vs… Avrupa basını da artık Türkiye ile ilgili bu manşetleri gösteriyor.  Kış aylarında otellerimizi makul ve kabul edilir düzeyde ve fiyata doldurmamız zaruridir. Başka yolu yok. İnsan kendine soruyor, sihirli değnek mi bekliyoruz? Neyi neden bekliyoruz. Yıllardır kış turizmini canlandıralım, ayağa kaldırım deyip dururuz. Tüm ilgili kurumların üstünde anlaştığı ve sımsıkı sarıldığı ve takip ettiği proje üretemiyoruz. Vizyon ve strateji özürlü bir bekleyiş içerisindeyiz”

               

ODA SAYISI KADAR ESNAF VAR

Kış aylarını hesaba katmadan ölçüsüz otel inşa edildiğine dikkat çeken Hüseyin Baraner, mektubuna şöyle devam etti; “O yörede kış aylarında turistleri çekecek sosyal ve kültürel faaliyetler yoksa, altyapı kış ayları için müsait değilse, üstelik o yörede, oda sayısı kadar küçük esnaf varsa, o küçük esnafın ve yöre halkının kış aylarındaki isyanları önceden programlanmıştır.”

Antalya bölgesinin yazın ürettiğini kışın yer duruma geldiğini ve bunu değiştirecek hiçbir kıpırdama olmadığını kaydeden Baraner, “Serbest piyasaya müdahalenin her türlüsüne karşıyım. Ama konu her kış sezonunda yüzbinlerce işsiz insanın isyanına yol açıyorsa, Türkiye'nin yurtdışındaki imajına zarar veriyorsa, belki bir daha düşünmek gerekmez mi?” diye sordu. Baraner,  kış aylarında turizm yörelerinde kültürel faaliyetlere ağırlık ve hız kazandırılması gerektiğini belirterek şunları açıkladı; “İspanya'da sıradan bir müzeyi gezebilmek için 20 Euro giriş parası verip, 45 dakika sıra bekleyen turistler, Antalya'da dünyanın en önemli 4’ncü arkeolojik ve etnografya müzesi bulunduğunu bilmiyorlar bile.”

 

TURİST KIŞIN NE YAPSIN?

Antalya ve diğer turizm yörelerindeki festival ve konserlerin sadece ilkbahar, yaz ve sonbahar mevsimlerinde yapıldığını belirten Baraner mektubunda, “Antalya'da oturan kendi vatandaşımız bile kış aylarında can sıkıntısından ne yapacağını şaşırıyor. Turist kışın ne yapsın, neden otelinden çıksın?” diye sordu.

Baraner, kış aylarını canlandırmak için yapılması gerekenlerden bazılarını ise şöyle sıraladı; “Türkiye'yi dışa tanıtırken, pazarlarken tur operatörlerine bazı etkinlikler ile ilgili bilgiler ve garantiler vermiyoruz. Neden müzelerimiz, kongre merkezlerimiz, alışveriş imkânlarımız, yaylalarımız, spor imkânlarımız, Anadolu şehirlerimiz, mağaralarımız, sergilerimiz, insanlarımız, kış güzelliklerimiz gibi zenginliklerimizi bunları tur operatörlerinin programlarına alınmasının çalışmalarını yapmıyoruz?”

 

TAHMİNİ ZARARI AÇIKLADI

Baraner önerilerini şöyle sürdürdü; “Kış aylarında yapılacak ve dünyaca ünlü markaların katıldığı fuarlar, dünyaca ünlü sanatçıların katıldığı konserler, dünyaca ünlü kişilerin katıldığı seminerler, toplantılar, festivaller vs. simgeleşmede çok önemli unsurlar. Kış aylarını iyi yapılandıramadığımızdan dolayı yaptığımız tahmini zarar: 4 milyar dolar”

 

MISIR’I TÜRKLER TANITIYOR

Kış aylarının daha iyi değerlendirilmesi halinde zincirleme biçimde birçok olumlu gelişmeyi tetikleyeceğini söyleyen Baraner, mektubunu şöyle bitirdi; “Kış aylarında işsiz kalan yüzbinler, kalifiye turizm elemanına dönüşecek. Kış aylarında gelen turistler yaz ayları için birer elçi olacaklar. Esnaf rahat bir nefes alacak. Zira kış aylarında gelen turist daha çok para harcamaya meyilli. Kış aylarında iyi bir doluluk oranı elde etmenin faydaları 4 milyar dolarla kıyaslanamayacak kadar çok. Olurda, başı-boşluk devam ederse, Antalya pek yakında Mısır'ın yazlık bahçesine dönüşür. Şimdiden yazın Antalya'ya gönderdikleri turistlerden kazandıkları parayı kış aylarında Mısır tanıtımı için kullanan Rus tur operatörleri var. Yazın Antalya, kışın Mısır. Bu konuda Mısır bizden daha şanslı. Mısır'ı Ruslara, Türkler tanıtıyor. Hangi parayla? Antalya'ya yazın gönderdikleri turistlerden kazandıkları parayla.”

 

Hüseyin Baraner’in, “Başbakana açık mektubu”nun şöyle;

 

Sayın Başbakanım

Ben 1978 yılından buyana Avrupa Türkiye arasında turizm yapan ve 8 yıldır Antalya'da  kurulu olan 

Turizm Araştırma ve Strateji Merkezi Şirketinin sahibiyim.

 Birkaç haftadır manşetlerden düşmeyen turizm yörelerindeki küçük esnafın "isyan çığlıkları" artık Avrupa basınına da yansımaya ve Türkiye'ye ciddi zararlar vermeye başladı.

Bu demeçler ve gazete manşetleri Avrupa seyahat acentelerinin  kış aylarında Türkiye'yi müşterilerine tavsiye edişlerinde tedirgin ediyor.

Özellikle zayıf geçen kış aylarında benzer manşetler birbirini kovalıyor: Esnaf isyan ediyor, esnaf kepenk kapatıyor, esnaf siftah bile yapamıyor, çarşı yanıyor, esnaf iflasın eşiğinde, vs. vs. vs.

Avrupa basını da artık Türkiye ile ilgili bu manşetleri gösteriyor,

Kış aylarında otellerimizi makul ve kabul edilir düzeyde ve fiyata doldurmamız zaruridir. Başka yolu yok.

 

Sayın Başbakanım:

İnsan kendine soruyor, sihirli değnek mi bekliyoruz? Neyi neden bekliyoruz.

Hatırlıyorum: Yıllardır konuşulur durur; Kış turizmini ayağa kaldıralım diye, ama görünen oki: her yıl daha kötüye gidiyor kış aylarında turizm. Yazın kazandığımızı kışın yer durumundayız ve bu düştüğümüz kendi kazdığımız kuyudan bir türlü çıkamıyoruz.

 

 İş ciddi.

 Artık hemen tüm ilgili kurumlar ve tur operatörleri bir araya gelerek şimdiden gelecek kış sezonu için teknik çalışmaları şimdiden başlatmalılar. Bir 'kış aylarında turizm pazarlama' projesine sımsıkı sarılıp tüm gerekenleri birliktelik içersinde yapmak ve takip etmek mecburiyetindeyiz.

Yoksa Türk turizmi ve turistik beldelerimiz bu ticari dengesizliği artık daha fazla taşıyamaz.

 

Kış kaybımız büyük:

Sayın Başbakanım: Türkiye’mizde kış aylarındaki kaybımız benim hesabıma göre 4 milyar euro'yu geçiyor:

Ciro kaybı, KDV kaybı, ödenemeyen SKK primleri, yapılmayan alışveriş, turist olmamasına rağmen yapılması zaruri belediye hizmetleri: bunların hepsi para. yani kasalarda olmayan para.

Türk turizmi kış aylarında özellikle sahil kesiminde vizyon ve konsept özürlü bir tavır içersinde kendi haline bırakılmış bir şekilde bekletiliyor.

Sektör ve ilgili ve sorumlu birimler  piyasaları harekete geçirecek, piyasalara güven verecek bir sunum, bir teminat, bir söz veremiyor kış ayları için.. Koordinasyon yok. Kim ne yapıyor, ne istiyor, ne sunuyor veya sunamıyor bilinmiyor avrupa piyasalarında.

"Kış aylarında bu otelleri nasıl doldururuz sorusuna hep sonra düşünürüz" diyerek ve bu aylar için gerekli olan çalışmaları, müşteri talepleri doğrultusunda gerekli olan etkinlikleri hep sonraya attık. Bu cümledeki "sonra" şimdi geldi ve "şimdi" oldu. Bana kalırsa, o "sonra", aslında "dündü".

 

Sayın Başbakanım

Kalifiye elemanlar, özellikle en gelecek vaat eden, ileride en ihtiyacımız olacak kalifiye elemanlar turizmi terk ediyor diğer mesleklere geçiyor.

Eğer Türk Turizmi Türkiye’mizin geleceği ise, o zaman bu durum tersine olmalı, diğer sektörlerden kalifiye elemanlar turizme geçmeli.

 

Sayın Başbakanım diğer bir sıkıntımız ise: Belde Belediyelerinden kaynaklanmaktadır:

 

Sadece Antalya'da, yani Alanya ve Kaş arasında, sahilde 100'den fazla turistik beldemiz var. Gelin bakın ki, bu beldelerin her biri siyasi anlamda kendi "krallıklarını" kurmuşlar.

A Belediyesi sarı, 5 km uzaklıktaki B Belediyesi mavi ve yine 5 km uzaklıktaki C Belediyesi yeşil diyor ve buna inanıyor. Sanıyor musunuz bu 20 km.lik sahil şeridinde 3 ayrı düşünce renginden oluşan harika bir uyum gökkuşağı doğuyor. Çoğunlukla maalesef hayır, tam aksine, çoğunlukla birbirine zıt bir düşünceler çamuru ortaya çıkıyor.

Gerçek şu ki, Alanya Kaş arası 100 ayrı Belde'de, 100 ayrı renk, 100 ayrı talep, 100 ayrı düşünce ve 100 ayrı iddia var. Sahil şerinde ki il ve beldelerimizdeki vali ve kaymakamlarımız insan üstü çabalarına rağmen turistlerimize ve piyasalara gerçek bir 'destinasyon kalitesi' sunamıyoruz.

 

Bu gelişmeler ve tehlikeler karşısında  "Turizm Üst kurulunun" ne kadar önemli olduğunu şimdi görüyoruz.

Bu, bağımsız ve yaptırım gücü olan üst kurulun sadece tavsiye eden veya "Ombudsman" görevi olan nitelikte değil, sınırlama ve yaptırım yetkisi olan bir güce sahip olması, hayati önem taşıyor.

Bir kanun kapsamında belirlenecek bir üst kurulun amacı elbette sadece esnaf ve yatak sayısını belirlemek veya bir otel yapıldığında, o otelin kış aylarında makul bir doluluk oranını garantileyerek yapımına izin vermek olmayacak. Bütün uzun vadeli turizm stratejimizi çizecek ve gerekli yerlerde, müdahale edebilecek ve sektörün her alanından bir temsilcinin bulunacağı bir kurul olacak.

Tayland bile böyle bir kurulun önemini anladı ve kurdu: TAT (Tourism Authority of Thailand). Bugün bu kurulun 30 kişilik yönetiminde 12 yabancı yönetici de görev alıyor.

Bu kurul, hükümete bağlı değil ve kanunla korunuyor. Yani hükümet veya Bakan değişse bile, kurul değişmiyor. Bizdeki Anıtlar yüksek kurulu gibi yani.

20 milyar Dolar girdi sağlayan bacasız sanayi olan turizmin belirleyici kanunu… Yok.


Sayın başbakanım: Böyle bir kurulu oluşması için gerekli çalışmaları başlatmanızı sizden  talep ediyorum.

 

Diğer bir çözüm, kış aylarında turizm yörelerindeki arz edilen kültürel faaliyetlere ağırlık ve hız kazandırmamız gerekiyor. İspanya'da sıradan bir müzeyi gezebilmek için 20€ giriş parası verip, 45 dakika sıra bekleyen turistler, Antalya'da dünyanın en önemli 4. arkeolojik ve etnografya müzesi bulunduğunu bilmiyorlar bile. Bu yıl bir Latin Amerikan ülkesi olan Peru'ya bile etkinlikler sayesinde binlerce turistin kış aylarında gelmesini sağlayan Noel Baba'yı kendi topraklarında biz es geçiyor dışlıyoruz. Bu evrensel kutsal değeri gün ışığına  çıkarıp dünyaya kendi yerinde etkinliklerle sunmalıyız.

Türkiye'yi dışa  pazarlarken: Müzelerimiz, kongre merkezlerimiz, alışveriş imkânlarımız, spor imkânlarımız, Anadolu şehirlerimiz, restoranlarımız, sergilerimiz, insanlarımız, kış güzelliklerimiz… bunları da kataloglara koyduralım. Bu sayfaların masraflarını karşılayalım.

Kış aylarında yapılacak ve dünyaca ünlü markaların katıldığı fuarlar, dünyaca ünlü sanatçıların katıldığı konserler, dünyaca ünlü kişilerin katıldığı seminerler, toplantılar, festivaller vs. simgeleşmede çok önemli unsurlar, özellikle kış aylarında. Ve unları seyahat acenteleri ile bir yıl öncesinden koordineli bir şekilde paylaşalım, onları bu fikirlere ortak edelim.

Dünya turizmi yapacaksak bu gündemi, bu konuları, bu sorunları günlük meselemiz haline getirmeliyiz. Cebimizde not olarak taşıyıp her gün ilgilenelim her gün takip edelim.

 

Sayın başbakanım
Kış aylarını daha iyi değerlendirebilsek, sadece 4 milyar dolar daha fazla ciro olarak kasamıza girmeyecek, zincirleme biçimde birçok olumlu gelişmeyi tetikleyecek. Kış aylarında işsiz kalan yüz binler, kalifiye turizm elemanına dönüşecek, kış aylarında gelen turistleri yaz ayları için birer elçi olacaklar, esnaf rahat bir nefes alacak, zira kış aylarında gelen turist daha çok para harcamaya meyilli. Kış aylarında iyi bir doluluk oranı elde etmenin faydaları 4 milyar dolarla kıyaslanamayacak kadar çok.

Sadece şunu düşünün, konserler, sergiler ve diğer sanatsal ve kültürel etkinlikler sadece yabancı turistleri çekmeyecek, kendi insanımıza sağlayacağı medeni katkıları bir hesaplayın.

Bunların bir yıl öncesinden Türkiye'ye turist gönderen yaklaşık kırk ülkedeki 200 bin seyahat acentesine göndersek bu acenteleri  sıkı takibe alsak, onlar ile Türkiye adına kurumsal irtibata geçse, çalıştıkları tur operatörlerini kış aylarında yapacağımız günlük etkinliklere dahil etsek, onlara her türlü maddi ve manevi desteği versek de yüz binlerin kış aylarında geçimini garanti altına alırız diye düşünüyorum..

Bu arada biz hala tartışırken: Mısır Antalya yazlık bahçesine dönüştü. Şimdiden yazın Antalya'ya gönderdikleri turistlerden kazandıkları parayı kış aylarında Mısır tanıtımı için kullanan Rus tur operatörleri var. Yazın Antalya, kışın Mısır ve bu piyasalarda gelenek ve alışkanlık haline dönüşüyor. Bu gidişatı durduracak piyasa iin gerekli önlemleri sektör ile birlikte almalıyız.

Şimdi sıra bizde.  Ciddi bir çalışma ortaya koymamız gerekiyor. Yazın turizm yapmak, pazarlamak kolay.

 

Tüm ilgili kurumlar, belediyeler, esnaflar,ticaret odaları, tur operatörleri, seyahat acenteleri, rehberler ve oteller bu işin Türkiye'de kış aylarında da sizin bizlere vereceğiniz manevi destek ile olabileceğini piyasalara gösterelim.

Yeni müşteriler jenere edelim, çalışalım, şikayet etmeyelim.

Şikayet edenleri çalışmaya, koşturmaya, terlemeye, iş yapmaya davet edelim.

 

Enerjimizi yaratıcılığa ayıralım..

12 ay tıkır-tıkır çalışan, işleyen, kazanan, kazandıran, insanlık dostu, huzur kaynağı, heyecan, merak ve macera yumağı, sağlık, kültür ve barış fışkıran bir turizm endüstrisi yaratalım.

Sloganımızda 'memnuniyet' osun. Bu sözü turizmde Türkiye dünya piyasalarında fazlası ile hak ediyor.

Bu söz bizim, bu iddia, bu inanç bizim Türkiye’mizin  olmalı ;

Türkiye eşittir memnuniyet

Bu anlayışla saygılarımı sunar başarılar dilerim.

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.