• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 26 °C
  • Ankara 26 °C
  • Antalya 36 °C

TMMOB:Tarihi Yarımada yok oluyor

TMMOB:Tarihi Yarımada yok oluyor
TMMOB, Tarihi Yarımada nazım ve uygulama imar planlarının, yeniden gözden geçirilerek katılımcı bir anlayışla yeniden düzenlenmesi zorunluluğu vardır.

İSTANBUL- Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nce 15-16 Kasım 2007'de düzenlenen ve koruma sorunlarıyla çözüm önerilerinin tartışıldığı Tarihi Yarımada Sempozyumu'nun sonuç bildirgesi yayımlandı.

 

 TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nce "Tarihi Yarımada'yı Çağdaş ve Bilimsel Bir Yaklaşımla Korumaya Çağrı" başlığıyla yayımlanan bildirge şöyle

 

"Doğal ve kültürel değerlerimizin yok edilmelerine yönelik uygulamalar son yıllarda giderek akıl almaz boyutlara ulaşmıştır. İstanbul'un kentsel mekanı ve bu çerçevede tarihi ve kültürel değerleri de uluslararası sermaye politikalarının ve maddi-manevi değer tahribatının giderek açığa çıktığı bir pazara dönüştürülmektedir.

 

Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul'un tarihi merkezinde eşsiz bir kültürel birikimi barındıran ve tüm dünya için ortak bir miras değeri taşıyan Tarihi Yarımada 12.07.1995 tarih ve 6848 sayılı Kurul kararıyla Tarihi ve Kentsel Sit, Kentsel ve Arkeolojik Sit ve 1. Derece Arkeolojik Sit ilan edilmiş; "koruma amaçlı imar planları"nın hazırlanıp onaylanarak askıya çıkartılmaları 10 yıl sürmüştür.

 

2005 yılında askıya çıkartılan bu planların uygulanması halinde, Tarihi Yarımada'da ciddi bir değer tahribatı yaşanacak; bir arkeolojik miras hızla yok edilirken ve sivil mimari miras çağdaş bilimsel koruma kriterleriyle açıklanamayacak bir restorasyon sürecine sokulurken bir yandan da tarihi Türk evi örneklerinden tiyatro dekorları oluşturulmaktadır.

 

Bu nedenle çağdaş koruma bilimi ve anlayışıyla asla bağdaşmayacak ve uygulanması halinde geri dönülmez tahribatlar yaratacak Tarihi Yarımada nazım ve uygulama imar planlarının, yeniden gözden geçirilerek katılımcı bir anlayışla yeniden düzenlenmesi zorunluluğu vardır. Bu düzenlemede, yaşanan dönemlerin hiçbir izinin silinmemesi ve tarihi yanıltacak hiçbir taklit uygulamaya yer verilmemesi olmazsa olmaz koşul olmalıdır.

 

Tarihi Yarımada'nın karşı karşıya olduğu tehlikelerden bir diğeri de söz konusu imar planları dahi yok sayılarak yapılan "kentsel yenileme projeleri"dir. 5 Temmuz 2005 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak uygulamaya giren 5366 sayılı "Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun"un getirdiği fırsatları değerlendiren belediyeler, "koruma" adı altında birtakım "yenileme" projeleri üretip uygulamaya koyma doğrultusunda ciddi adımlar atmışlardır. Bunlardan birisi, korumanın sosyal ve kültürel boyutlarını yok sayarak, 1000 yıldan fazladır Sulukule'de yaşayan Romanları ve Roman kültürünü buradan atmayı öngören projedir. Bir diğeri ise, İstanbul'un sivil mimarlık mirasını barındıran Süleymaniye'yi, bir sahne dekoru anlayışıyla ve Osmanlı canlandırması adı altında rant süreçlerine açan projedir. Bu projelere, her geçen gün, Balat gibi diğer yenileme projeleri de eklenmektedir. Birer "kültürel cinayet" olan bu projelerin derhal durdurulması ve yeniden değerlendirilmesi zorunludur.

 

Tarih, kültür ve doğal varlıklarımız olan sit alanlarımızın tüm değerleri ile korunarak yaşatılması için alınacak tedbirlerden daha çok; bu alanların mülkiyetlerin değişimini, fiziksel ve sosyal olarak yenilenmesini, farklı fonksiyonlar ve kullanıcılar tarafından kullanılmasını öngören 5366 sayılı "Yıpranan Tarihi Ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması Ve Yaşatılarak Kullanılması'' hakkındaki kanun "2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu" nu engel görerek onu aşmaya çalışma yürürlükteki planları yok sayma çabalarından ibarettir.

 

Tarihi Yarımada'daki sahte bir tarih ve fiziksel çevre yaratmaya yönelik sözde yenileme projelerin de dayanağı olan "Koruma düşmanı"5366 sayılı yasanın derhal iptal edilmesi gerekmektedir. Bu gereklilik; tarihi ve kültürel değerlerimizi koruyabilmenin ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti çerçevesinde sürdürülen çalışmaların bilimsel bir temelde yürütülebilmesinin olmazsa olmaz koşuludur.

 

Dünya mirası İstanbul'un tarihi alanları 1985 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne kayıtlıdır. Uluslararası bir değer ve aynı oranda sorumluluk anlamına gelen bu kayıt, İstanbul'un tarihi alanlarında yapılacak her türlü çalışma ve uygulamaların çağdaş, bilimsel yöntemlerle ve uluslararası uzmanlık desteğiyle gerçekleştirilmesi fırsatı olarak yorumlanmalıdır. Oysa son dönemde tarihi alanda yapılan uygulamalar ve alınan kararlar bu düşünceyi desteklemek yerine engellemek eğilimi göstermektedirler. 2006 Nisan ayında yaptığı inceleme sonucunda alan için kapsamlı bir rapor hazırlayan Unesco ve Icomos ortak heyeti burada değinilen sakıncalara önemle dikkat çekmektedir. Söz konusu alanda, getirilen uyarılar paralelinde acil önlemler alınmadığı takdirde, Unesco Dünya Mirası Komitesi, 2008 Temmuz'unda gerçekleştirilecek 32. Dönem toplantısında İstanbul'u, "Risk Altındaki Dünya Mirası" listesine alabilecektir. 2010 yılında Avrupa'nın Kültür Başkenti seçilen İstanbul, bu süreçten de izlenebileceği gibi, bir taraftan kültür başkenti olmaya hazırlanırken, diğer taraftan da öz kültür değerlerini yitirme sürecine girmektedir. Bu çerçevede, bütüncül bir koruma yaklaşımının koordinasyonu ivedilik kazanmaktadır.

 

Tarihi ve kültürel çevrelere yapılan bütün bu saldırıların, kentin bütününde yaşanan sorunlardan soyutlanarak değil onun bir parçası olarak ele alınması gerektiğini asla unutmadan, ne kültürü, ne tarihi, ne doğayı, ne kenti, ne de kentliyi umursamadan, öncelikli hedefini "İstanbul'un pazarlanması"na yönlendirmiş olan hakim anlayışa karşı, birlikte ve gücümüzü giderek artırarak karşı çıkmak ve "dünyanın göz bebeği" İstanbul'umuzu korumak, çağdaş ve bilimsel bir planlamanın yaşama geçirilmek için tüm meslek odalarının, üniversitelerin, koruma kurullarının, sivil toplum örgütlerinin ve duyarlı tüm İstanbulluların işbirliği ve dayanışmasını zorunlu gördüğümüzü bir kez daha vurgulamak isteriz.

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.