• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 19 °C
  • Antalya 30 °C

TİM Başkanı: Arkamızda TMSF yok

TİM Başkanı: Arkamızda TMSF yok
TİM Başkanı Oğuz Satıcı, “Biz hesabı iyi yaparak ayakta duruyoruz, aksi taktirde batarız. Battığımızda ise bankalar gibi arkamızda duran bir TMSF yok dedi

İSTANBUL- TİM Başkanı Oğuz Satıcı, 'Kazanmıyorsanız, neden ihracat yapıyorsunuz' eleştirilerine “Biz hesabı iyi yaparak ayakta duruyoruz, aksi taktirde batarız. Battığımızda ise bankalar gibi arkamızda duran bir TMSF yok dedi

 

Türkiye'de üretimle ihracatın sadece destek ve moralle hedeflerine ulaştığını söyleyen TİM Başkanı Oğuz Satıcı “Net olarak kösteklendiğimiz bir ortamda 125 milyar hedefine koşmak gerçekten inanç meselesi ve yürek işi” dedi. Geçen sene 100 milyar dolar hedef koyduklarını, bunu da ortaya koydukları coşku ve heyecanla aştıklarını belirten Satıcı, “Risklerimizi iyi biliyoruz, hesaplarımızı doğru yapıyoruz, aksi taktirde batarız. Battığımızda ise bankalar gibi arkamızda duran bir TMSF yok”dedi.

 

İşte bu çarpıcı sözlerin ayrıntılarının olduğu TİM Başkanı Oğuz Satıcı şunları söyledi:

 

Geçen yıl kur baskısı ve maliyetlerden çok şikayetçiydiniz. Bu yıl için ne düşünüyorsunuz?

 

Bu yıl girdi maliyetleri ile ilgili zamlar, döviz kurlarındaki baskı, yüksek faizin devam ediyor olması, faiz lobisinin baskısını arttırması, bizim üretici ve ihracatçılarımızı bir kez daha sıkıştırmış durumda. Evet özel sektörden, bürokratına, siyasetçisine kadar biz son 7 yılda ihracatı 26 milyar dolardan 106 milyar dolara taşımış bir ekibiz, ama yapılanlarla sorunlarımızı azaltmak yerine arttırıyorlar. Bunu anlamak mümkün değil.

 

2008'İ İHRACATÇI KURTARACAK

 

İhracatçının ekonomideki yeri ne?

 

Türkiye'de büyümenin patronu olduk ve gayrisafi milli hâsılada da önemli bir yer tuttuk, tutmaya da devam ediyoruz. Türkiye'nin fiyat istikrarını, reel politikalarını, enflasyonla mücadele programlarını, güçlü ekonomiye geçiş programlarını destekledik. Onların arkasındaki dayanak, güç olduk. Yarattıkları tüm bedeli, Türkiye adına biz ödedik. 2008'e de her ne kadar buruk başlamış olsak da umudumuzu kaybetmiyoruz. Üretim, ihracat, dış satım, dış döviz kazandırıcı işler, merkezine yerleşeceği umuduyla 2008'in Türkiye'de kurtarıcısı ihracatçılarımız olacak.

 

Peki 125 milyar dolar hedefi?

 

125 milyar hedefi zor bir hedef, ama imkânsız değil. Kendimizle yarışan bir ekibiz. Üretim programında 118 milyar dolarlık bir hedef var. Biz her zaman hedefleri yukarı çekip yola devam ediyoruz. Burada 'biz' kavramını iyi tanımlamak gerekiyor. İhracatın siyasi, bürokratik ve sivil yüzü burada bizi oluşturuyor.

 

Firmalarımızla zenginleşebiliriz

Bugün bir Türk yatırımcı Godiva'yı aldı. Yarın Ikea'yı da bir Türk yatırımcı alabilir. Mühim olan birilerinin kâr etmesi ve sermayeyi biriktirebilmesi. Bizim burada acımasız olarak yaptığımız şey, Türkiye'deki üretici ihracatçıları kâr ettirmeden köle gibi çalıştırmak. Kâr etmiyorlar, sermaye biriktiremiyorlar, yeni yatırım yapamıyorlar, yeni istihdam alanı yaratamıyorlar. Ar-Ge çalışmalarını yapamıyorlar. Birçok şey var. Bozmamız gereken ezberlerden bir tanesi de bu. Türkiye güçlenecekse, Türk insanı zenginleşecekse, firmaları kâr ettirmeliyiz.

 

Maliyet çok dedik yeni zamlar yedik

 

Belki bu zam kaçınılmazdı ama ortada çok ciddi bir zamanlama hatası oluştu. Hükümet bu zammı bu kadar tutmamalı, zamanın içine yaymalıydı. Ben sizin baktığınız yönden şunu söylüyorum, zaten yüzde 50'nin üzerinde çekirdek enflasyonla döviz kurları arasındaki kolerasyonu hesap ederseniz, ihracatçı üreticiler olarak bu zammı yüzde 50-60 olarak ödedik. Şimdi birde yüzde yüzde 10'luk bir zam ödüyoruz. Bunun adı zam. Şu gün için bizim bütçelerimizde elektrik maliyetleri yüzde 10 arttı. Neticede daha çok üretebilmemiz, ihracat yapabilmemiz, yatırım yapabilmemiz, istihdam yaratabilmemiz için kâr etmemiz lazım derken, bizim kârlarımız içerisinden elektrik ve doğalgaz zammı yoluyla yeni maliyetler oluştu.

 

Bizi doğru hesap yapmak kurtardı

 

Biz Türkiye'nin sinir uçları gibiyiz. Sinir uçlarının bir tarafı üretim bölgelerine, diğer bir ucu da Çin'e Almanya'ya, Fransa'ya, Tanzanya'ya, Hindistan'a, Endonezya'ya, Gama'ya, Güney Afrika'ya dayalı. Kendi üreticimizle uluslararası rekabet arasını kim iyi okursa, kim Türk üreticisini ihracatçısını üretim ve uluslararası rekabet konusunda bir rasyonele oturtturursa zaten gerçek başarıyı o kazanacaktır. Biz bunların hepsini bu iki tarafı okuyarak beceriyoruz. Herkes farklı şeyler söyler. Ama mühim olan bunları okuyabilmek. Türk üreticisi, ihracatçısı geçtiğimiz 3-4 yılı dolar bölgelerinden alıp euro bölgelerine satmakla geçirdi. Biz hesabımızı iyi bildiğimiz için bu söylem ve talep içerisindeyiz. Hesaplarımızı iyi bilmesek, bu talepleri yapmayız.

 

Kararlar alınırken sonucu görülmüyor

 

Maliye durup dururken ufak tefek nedenlerle ani bir kararla leasing KDV oranlarını yüzde 1'den yüzde 18'e çıkardı. Belki vergiden kazanmak istedi ama küçük ve orta boy işletmelerin kendi tesislerine alacakları makine ve diğer şeylerin de önünü kesmiş oldu. Bugün makine imalat sanayi büyüyüp gelişmek için destek istiyor. Ama yapılan bu uygulama, bırakın destek olmayı, makinacıların önünün kesilmesi anlamına geliyor. Yatırım indirimini kaldırıyorsunuz, leasingde KDV'yi arttırıyorsunuz. Ancak faizleri ile birlikte, kira bedelleri ile birlikte siz bunu 18 ya da 48 aya yayarak alıyorsunuz. Tanımlamaları doğru yapmıyorsunuz, kökünden bir şeyi kesip atıyorsunuz. Bunu yapmamalısınız.

 

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.