Çetin Altanın deyimi bu.
Üstad diyor ki;
Son 80 yılda savunma harcamalarıyla, silah alımlarına harcanan yüz milyarlarca doların, bir bölümü de altyapı yatırımlarına yönlendirilseydi; köy ve kasabalardaki topluluklar da, toplumsallaşmaya ve yaşadıkları bölgelerde aradıkları refahı bulmaya başlarlardı.
İstanbul 2020 yılında 30 milyon. Yani İstanbul Devlet, Anadolu Vilayet.
Yerel şeçimler bitti. İstanbul Belediye Başkan adaylarını günlerce dinledik.
Her şeyi konuştular ama İstanbulun geleceğini kimse konuşmadı.
Göç sorununa ve çarelerine kimse değinmedi.
İstanbul bu nufus yoğunluğunu kaldıramıyacaktır.
Ne yolları, ne altyapısı, ne suyu, ne traiği bu artışı gögüsleyemez. Mevcut araziler ve yapılaşma bu nufusu barındıramıyacağından, ormanlar tahrip edilecek ve buralarda yeni gecekondu alanları oluşturulacaktır.
Sorun sadece Istanbulun değil, göç alan Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerimizin.
Geçtiğimiz hafta Ankarada Dikmen taraflarında idim.
Büyükesatın arka taraflarına gittim.
Pursakları dolaştım.
Tanıyamadım 15 yıl önce bıraktığım Ankarayı.
Bütün buralarda mevcut konut açığı gecedondu ile çözümlendiğinden, çirkinliklerle dolu bir yapılaşma alıp yürümektedir.
Kabahat bavulunu alıp gelende mi?
Hayır!
Ülkeyi kurtarmak isteyenler önce Anadolu gerçeğini öğrenmelidir.
Çetin Altanın dediği gibi, son 80 yılda savunma harcamalarıyla, silah alımlarına harcanan yüzmilyonlarca doların, bir bölümü de altyapı yatırımlarına yönlendirilseydi, köy ve kasabalardaki topluluklar da, toplumsallaşmaya ve yaşadıkları bölgelerde aradıkları refahı bulmaya başlarlardı.
Anadolunun unutulması, ihmal edilmesi göç sorununun en büyük nedeni.
Yarın daha geç olmadan uyanın politikacılar.




























