• BIST 11007.37
  • Altın 5743.85
  • Dolar 42.5228
  • Euro 49.5529
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 12 °C
  • Antalya 10 °C

Tarihteki hac seferleri

İsmail Emen

Yanlış anlaşılmasın. Haçlı seferlerinden değil, hac seferlerinden bahsedeceğim. Elime 1866 yılında  bir Fransız yazarı olan Eugune Morel’in bir  kitabı geçti. Orada buldum bu bilgileri. Günümüzde hac seferlerinin nasıl yapıldığını bildiğim için geçmiş çok ilgimi çekti. O nedenle özetle anlatmak istiyorum.

Mekke yolculuğu ahret mutluluğuna erişmenin koşullarından biri sayılır. Dindarlıkta yerine getirilen hac ruhu günahlarından temizler ve gelecekteki yaşamda salt mutluluğu kazandırır.

Elimdeki bilgilere göre ; hacılar Mekke’ye çeşitli yollardan gelirlermiş. Güney Arabistan, Hindistan, Sumatra ve Java Müslümanları,Nubya arapları Kızıldeniz yoluyla gelir, Cidde limanına inerlermiş. Fas, Cezayir, Tunus . Trablus ve Mısır Müslümanları bir beyin önderliğinde karayoluyla gelirlermiş. Türkiye ise biri Bağdat, öteki Şam üzerinden gelen kervanlar gönderirmiş. Yasa tüm hac boyunca ticarete imkan tanırmış.

Hac sürdüğü sürece ne kadar canlı, etkileyici bir görünüm verirse, bitişi de o derecede karanlık, iç karartıcı ve acılı olurmuş.uzun bir yolculuk boyunca katlanılan yorgunluklara, kötü beslenmenin ve sağlığa  elverişsiz konutlarda barınmanın sonuçları gelip eklenir. Bu nedenler ve kimi zaman  hiç yiyecek bulunamayışı camiyi cesetlerle ve >Kabeyi görerek iyileşmeleri için oraya taşınan cançekişenlerle dodurur diyor yazar.

Mekke’ye girebilmek için temel koşul Müslüman olmaktırYerine getirilecek işler, ayın ilk günü her ülke için özel olarak saptanmış yerlerde başlar. Buradan, Müslüman ehram denilen hac giysisini alır, ne kadar kirlenirse kirlensin bir daha bunu değiştiremez.Mekke’ye gelindikte, İbrahim tarafından kutsanmış kara taştan başlayarak Kabe’nin çevresini yedi kez dolanır, dudakları i alnı ve sol yanağı ile bu taşşa dokunur. Yedinci dönüşten sonra zemzem kuyusuna gelir, oradan iki kova su çeker, birinci kovadan su içer, ikincisi ile baştan ayağa vücudunu ıslatır. Sonunda Arafat dağını ziyaret eder. Burada kurbanını keser. Bu törenden sonra hacı saçlarını, sakallarını traş eder. Tırnaklarını keser. Bu tuvaletin artık  Mina denilen yerde üç parmak derinliğe gömmek zorundadır. Ayın öndördüncü günü hac’ın bütün törenleri bitmiş olur. Müslüman bundan böyleMekke ziyaretini yapmış olan anlamına gelen hacı onur sanınıkazanmıştır.bu sıfat inanan kişinin adının önünde yeralır.

Yazar 1866 yıllarında bunları yazmış. O çağların sıkıntı ve imkanları malum. Günümüzde lüks oteller,aircondition lı lüks arabalar veya  uçaklarla yapılanlarla mukayese edilirse o dönemin hacılarının allah katında sevapları herhalde çok daha fazladır.

Hac olayının ulvi yönüne büyük hayranlık duymaktayım. İhram dediğiniz cebi olmayan kefen gibi bir şey. Mesajı: bakın cebi yok. Öbür tarafa giderken götürebileceğiniz bir yer yok. İkincisi ihramlar giyinmiş, yanyana çadırlarda yatan yüzlerce binlerce insan. Kimin kim olduğu belli değil. Ama törenler bitince yanınızdaki almaya özel uçak geliyor. Diğerini lüks bir araba. Ama allah katında hiçbir farkı yok. Mesajı alabilen alıyor.

Allah uzun ömürler versin Aydın Boysan, Teşvikiye camiinde rahmetli Raif Dinçkök’ün  musalla taşındaki tabutuna yaklaşmış. Üstündeki örtüyü kaldırıp “nerede paralar yahu” demiş. Zenginlerimize en güzel örnek.

Sağlıcakla kalın.

Bu yazı toplam 960 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.