• BIST 10058.63
  • Altın 3038.428
  • Dolar 34.8698
  • Euro 36.7145
  • İstanbul 6 °C
  • Ankara 0 °C
  • Antalya 11 °C

SHGM ve DHMİ İstanbul’a taşınmalı

Musa Alioğlu

İnsanoğlunun alışkanlıklarını değiştirmesi çok zordur. Bildiğinden vazgeçmeyen insanın, yeni olana, farklı olana her zaman tepkisi vardır. Bir takım kuralları kendimiz koyarak, sonra da bunları asla ve kat'a değiştiremeyiz diyen de yine bizler değil miyiz? Oysa kuralı koyan biz olduğumuza göre, neden değiştiren de biz olmayalım. Örneğin, devletlerin başkentleri kolay kolay değişmez. Hiç mi derseniz, hayır bazıları pekala değişir. Devlet yapısı içinde neyin olacağı, neyin olamayacağı yine devleti idare edenler tarafından belirlenir.

 

Osmanlı'nın başkenti İstanbul'du. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra bir takım stratejik, siyasal ve sosyal sebeplerden ötürü  Ankara başkent yapılmış. Devletin bütün kurum ve kuruluşları  Ankara'da kurulmuş ve faaliyete geçmiştir. 1900'lü yılların başında Ankara'yı tahayyül ettiğinizde bozkırın ortasında büyükçe bir kasabadan başka bir şey düşünemiyoruz. Ankara'nın başkent olarak hızlı gelişeceğini hesaba katanlar büyük binalar yaptılar, geniş yollar açtılar, ama bütün hizmetlerin Ankara'dan görülemeyeceği gerçeğini bence unuttular. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve tüm bakanlıkların Ankara'da olmasından daha doğal ne olabilir ki? Buna itirazımız yok ve de olamaz.

 

Fakat gelin görün ki,  örneğin ülkenin tuz ihtiyacını karşılayan Konya'daki Tuz İşletmeleri'nin genel müdürlüğünün Ankara'da olmasını nasıl izah edebiliriz. Daha düne kadar devletin en önemli kurumlarından biri olan  ve en büyük kağıt fabrikaları İzmit'te olan SEKA Genel Müdürlüğü neden İzmit'teydi diye soran oldu mu ? Neden bu genel müdürlük Ankara'da  değil diye itiraz eden olmadı. Çünkü işin mantığına uygun bir durumdu bu. Taş Kömürü neredeyse, Taş Kömürü İşletmeleri Genel Müdürlüğü de orada olmuştur.

 

Bu ve buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama fazlasına gerek yok. Neyi anlatmak istediğimi hemen söyleyeyim. Bu ülkenin sivil havacılık faaliyetlerinin ve sivil havacılık kuruluşlarının yüzde 80'i İstanbul'dadır. Peki bu sektörü  devlet adına sevk ve idare eden Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) nerededir diye sorarsanız, tam 450 kilometre uzaktaki başkent Ankara'dadır, derim. Acaba neden diye sorgulamakta ve irdelemekte yarar var sanırım.

 

Egemenliğin sembollerinden biri de elbette başkentlerdir. Ama başkentleri koca binalarla dolduran hantal devletin bir işe yaramadığını görmek bizi üzmektedir. Devlet üzerine düşeni yaparken olaylara biraz daha kurallardan uzak, biraz daha akılcı ve mantıkla yaklaşırsa daha büyük başarılara el atabilir.

 

Bu ülkede bir süre önce T.C Merkez Bankası'nın finans merkezi olan İstanbul'a taşınması gündeme geldi. Bu konularda muhafazakar veya diğer bir deyimle tutucu davranan kesimler ayağa kalktı ve bu işe karşı çıktı. Ama onların bu karşı duruşu hiç bir işe yaramamış olacak ki, Merkez Bankası için İstanbul - Ataşehir'de yer bakılıyor. Düşünen ve hayata geçirecek olanları şimdiden tebrik ediyorum. Doğrusu budur.

 

Havacılık sektörünün devlet kapısındaki işleri Ankara'da, Ulaştırma Bakanlığı'nın hemen yanı başındaki SHGM'de başlar, ama orada bitmez. Çünkü sektör büyük çoğunlukla İstanbul'dadır. Yani işin özü, SHGM artık İstanbul'a taşınmalı ve İstanbul'da olmalı. SHGM'nin Atatürk Havalimanı'nda iki odadan oluşan temsilcilikle 300'e yaklaşan uçak filosunu uzaktan denetlemesi bana göre zor olmakta, zamana ve maddi kayba neden olmaktadır.

 

Tabii bu arada denizi olmayan Ankara'dan, İstanbul'da  ve diğer illerde bulunan denizcilik sektörünün faaliyetleri de yöneten bürokrasinin durumu belki bize garip gelmiyor ama, örneğin yabancılar bunu yadırgıyorlardır. İşte tüm çarpıklıkların önüne geçmek için sivil havacılık sektörünün büyük oranda faaliyet gösterdiği Atatürk Havalimanı arazisine eklenen alana her türlü yatırım yapılabilir.

 

Atatürk  Havalimanı'nın  tam ortasında kalan teknik ünitelerin, yönetim binalarının ve hatta Florya'nın değişik yerlerindeki genel müdürlük binalarının bile bu kompleks içine alınması mümkün olabilir. Böyle bir kompleksin tam ortasına en azametli binayı  da yapıp, kapısına Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün tabelasını asmak çok mu yanlış olur. Belki de Devlet Hava Meydanları İşletmesi'ni bile Ankara'dan İstanbul'a  almak akılcı ve mantıklı olabilir.

 

Askeri tesislerin, askeri müzenin, uçak koruganlarının ve çok anlamsız bir şekilde konuşlanmış olan askeri lojmanların da buradan başka yere taşınmasıyla AHL, bugünkü durumundan daha işlevsel bir hale gelecektir. Bu konunun uzun uzun tartışılmadan hayata geçmesini sivil havacılık sektörü sabırsızlıkla bekliyor.

Bu yazı toplam 1634 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.