• BIST 10918.51
  • Altın 5758.636
  • Dolar 42.5135
  • Euro 49.5215
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara -1 °C
  • Antalya 12 °C

Sağlık Turizminde İstikamet Neresi?

Tümay Mercan

Sağlık turizmini daha fazla konuşmaya ihtiyaç var. Yakın zamanda gerçekleşen “Türkiye Sağlık Turizminde Nasıl Lider Olur” konulu Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) ın paydaşlarıyla düzenlediği toplantıda “Sağlık turizminde zaten lideriz, liderliği nasıl koruyabiliriz” diye düşünen konuşmacılar da oldu. Liderliği kaybetmek üzere olduğumuzu düşünenler de.

Sonuç: Sağlık turizminde bir durup geriye bakıp nerde hata yapıyoruz, neyi iyi yapıyoruz, değerlendirmesi yapma zamanı gibi görünüyor.

Dünyada sağlık turizmine bakış açısında farklılıklar oluştukça, yeni rakipler ve stratejiler devreye girdikçe bu değerlendirmeleri yapmak normal. Hatta bu değerlendirmeleri gelecekte daha sık yapmak zorundayız. Değerlendirmeler ne zaman işe yarar? Belli, bütünsel bir stratejiniz varsa işe yarar.

Bizim ülke olarak sorunumuz bütünsel stratejimizin olmaması. Var gibi ama yok. Herkes ülkemizde sağlık turizminin daha da gelişmesi ve kalitesinin artmasını istiyor gibi ama değil.

Yani sağlık turizminde uygulayıcılar tarafından söylem ve eylem farklı oldukça, lider olsak da  koruyamayız. 

Merdiven altı devam ettikçe koruyamayız. Herkes bunun farkında. Peki, merdiven altını kim besliyor, koruyor, devam ettiriyor? Sektör kendi içinde kimin ne olduğunu bilmiyor mu? Neden olumsuzluklar devam ediyor?

Sağlık turizmi çok boyutlu çok paydaşlı bir konu. Devlet tarafı var, özel sektör tarafı var. Devlet özel sektörün taleplerini dinlese de özel sektör daima “ biz böyle istememiştik bu kurallar uygulanamaz “ diyor. İlgili devlet kurumları karar alırken birçok faktörü ve çarpan etkisini düşünmek zorunda. İşin içinden çıkmak zor gibi görünse de değil aslında.

saglik-002.jpgKarar verici ve uygulayıcılar arasında ortak noktaları artırmak, uyumlu hale getirmek gerek. Nasıl olacak? Türkiye sağlık turizmi hedef ve vizyonuna ilgili bütün kurumların ve bireylerin inanması ve uygulaması ile olacak.  Öncelik uzun vadede ülke markası olmak zorunda. Sorun da burada yaşanıyor zaten.  Her bir sağlık kuruluşu diğeriyle yarışıyor ve ortaya uyumsuz bir orkestra çıkıyor. 15 sene önce yazdım. Orkestrada bir melodi ve uygun notalara odaklanmazsa her kafadan bir ses çıkarsa dinleyici kaçar.

Biz şimdi tam da bu noktadayız.  Hatta hala orkestrayı kim yönetmeli diyoruz.  Mesleğim kurumsal iletişim uzmanlığı ve marka oluşturma. Yapılanları gördükçe çok üzülüyorum.

Bu arada orkestra örneği çok kullanılan bir ifade olduğuna göre hatırlamak gerekebilir. Vikipedia’ daki tanımına göre;

“Orkestra şefi, bestecilerin eserlerini seslendirip yorumlayan orkestrayı düzenleyip yöneten müzik sanatçısıdır.

Orkestra şefi, elinde baton denilen ince ve küçük bir değnek ile, orkestrayı meydana getiren müzisyenler topluluğunu kesin bir otorite ile yönetir. İcra edilecek eserin yorumlanış tarzına karar verir, orkestrada yer alan her müzisyene gerekli gördüğü ritim ve nüansları empoze eder. Şef, müzik eserini çeşitli tonalite anahtarları (sol anahtarı, fa anahtarı, do anahtarı) içinde okumayı bilir. Orkestrasını yönetirken, ister telli, ister vurma, ister nefesli olsun, bütün çalgıların partisyonlarını ihtiva eden ve kondüktör denilen partisyondan yararlanır.”

Haydi burada kıssadan hisseyi çıkaralım. 

Sektörün farklı ve birbirini tamamlayan aktörleri tam da bu aralar bir araya gelerek ülkesel hedeflerle taşları doğru yere oturtmak zorunda.  Niyetler iyi olsa da strateji tam olmayınca ve/veya benimsenmeyince beklediğimiz sonuçları alamayacağız. Bulunduğumuz noktadan aşağı düşmek bile söz konusu olabilir.

Çünkü biz burada suçlu arar, birbirimizi suçlarken rakipler boş durmuyor. Biz ne kadar dağılırsak rakip her ülke kendi içinde o kadar toparlanıyor.

Bu kadar kaliteli sağlık kuruluşu, yetenekli hekim ve diğer alan çalışanları varken, devlet bu kadar destek oluyor ve dövize de ihtiyacımız varken hala neden debeleniyoruz.

Kazan kazan helva yapıp yiyebilecekken hala bir kazan helvayı öyle mi böyle mi yapalım diye konuşuyoruz.

Alt yapısı daha iyi döviz getirebilecek bir alanda zaman ve döviz kaybediyoruz. Alandaki her yeni sektör oyuncusu/paydaş kendince/kendi yararına kural getirmeye çalışıyor. Bu alanda tecrübelerden faydalanılmıyor.

Sözün özü; defalarca yazdım yine yazıyorum. Sağlık turizmine bütünsel bakmadıkça, konuyu bireysel kazanç değil, ulusal, ülkesel bir mesele ve kazanç olarak görmedikçe, “önce ülkem, önce Türkiye” demedikçe elimizden kayar gider, farkında bile olmayız. ” Çözüm, Önce Ülkem ve Önce Türkiye sağlık turizmi demekten geçiyor. Paydaşlar bireysel kazanç değil, geleceğe yönelik ülkesel kazanç odaklı olunmak zorunda.  Böyle bakılmazsa ne yazık ki paydaşlar bir bardak soğuk su arayacak.

Not: Bu yazı yazarı tarafından organik zeka ile yazılmıştır.

 

Bu yazı toplam 2946 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.