Bazı özel okulların başlattığı bu yöntem, okul taksitlerini ödeyecek anne-babanın bankaların denetiminden geçmesi anlamına geliyor. Banka nezdinde kredi verilebilir iseniz çocuğunuzu o okula kaydettirebilirsiniz. Yoksa maalesef mümkün değil.
Özel okul bir banka ile anlaşıyor. Sizin çocuğunuzun sınavla istediği okulu kazanmış olması yeterli değil. Kayıt sırasında okul sizi anlaştığı bankaya havale ediyor. Banka sizin mali şecerenize bakıyor. Sicil affı falan hak getire. Sizin geriye dönüp, kredi kartındaki aksamalarınız, bireysel kredilerdeki geç ödemeleriniz bütün bunları tek tek inceleyip sizi kredi verilebilir bulursa işler yürüyor. Yoksa yandınız. İsteseniz de o okula kayıt yaptıramıyorsunuz. Banka sizi kredi verilebilir görmediği için onay vermiyor. Okulda kayıt yapmıyor.
Bir veli olarak düşünebiliyor musunuz yaşayacağınız ızdırabınızı. Çocuğunuza nasıl anlatacaksınız bunu. Çocuğunuz çalışmış kazanmış ve okumak istiyor. Ama babanın birkaç yıl önceki birkaç hatalı takipsizliği veya daha açık söylemek gerekirse, bir anlık sıkıntıları nedeniyle ödeme gecikmeleri yüzünden çocuğunuzu okutamıyorsunuz. Bu işin şeceresi çıktı. Uçkur kaçtı demek lazım. Bankaların hakim olduğu bir düzene doğru gidiyoruz.
Veli olarak hesap kitap yapmışsınız, çocuğunuzu o okulda okutmak istiyorsunuz. Belki üç ayda bir aldığınız ikramiyeleri bu işe ayırdınız. Belki borçlanıp taksitleri ödeyeceksiniz. Belki birkaç şeyinizi satıp ödeyeceksiniz. Mutlaka ödeyeceksiniz. Bu sizin çocuğunuzun istikbali, itibarı. Ama sizin siciliniz buna mani. Sanki adam öldürmüşsünüz gibi karşınıza banka çıkıyor ve geçen ay kredi kartı ödemeni geç ödemişsin diyerek icazet vermiyor. Nedamet getirmeniz, bir daha yapmayacağım demeniz fayda etmiyor. Sizin geçmişteki hatanız çocuğunuzun istikbalinin önüne geçiyor. Ben öyle işadamları biliyorum ki bankalara olan borçlarını belki yirmi yıldır ödememişler. Ama maşallah itibarlar yerinde. Borçlu olduğu bankanın genel müdürü ile kokteyllerde kadeh tokuşturuyor. Ona bir şey yapılamıyor. Sizin 10.000.-TL.lık krediniz için hayır diyorlar. Bana bunu anlatan velinin ızdırabını kırk yıllık bankacı olarak ben yaşıyorum ve isyan ediyorum.
Olmaz böyle şey. Anayasa da yer alan okuma özgürlüğüne aykırıdır bu durum. Milli Eğitim Bakanlığının bu işe el koyması gerekir. Doğmamış suçtan cezalandırmaktır bu insanı. Araştırıyorum bu konuyu ve gerekli yerlere müracaatımı yapacağım. Gerekirse Milli Eğitim Bakanlığına gideceğim. Bir banka için bu tür bir durumda bunu çözmenin değişik yolları vardır. Önündeki tabloya bakıp kararı veren hayır diyen 22 yaşındaki üç aylık bankacı hanım kıza bırakılamayacak kadar hassas bir konudur bu.
Değerli banka yöneticileri, insan hayatına bu kadar girmeniz fazla. Tadını kaçırıyorsunuz bu işin. Okul ile anlaşabilirsiniz. Ama veli ile okul arasına bu tarz bir uygulama ile giremezsiniz.




























