TÜRKİYE MARKASI ÜZERİNE
Ülkemizi çok kaliteli ürünler ihraç eden, dünyaca ünlü ürün markaları olan bir ülke olarak tanımlayabilmek çok önemli bir zorunluluktur kanısındayım.

20 Ocak 2009 Salı 19:00
Tevfik Dalgıç
Bundan iki yıl kadar önceydi. Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Salonu'nda gerçekleştirilen 2.İDA -İletişim Danışmanları Derneği-Konferansın gündemi "AB sürecinde Türkiye'nin Tanıtımı" idi. "Türkiye'nin tanıtımında bir şeyler eksik"başlıklı konferansın bu başlığı bile nelerin eksik olduğunu belki de ortaya çıkarıyordu. Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesinden Ali Atıf Bir moderatör olarak, Bersay İletişim Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, 1970'li yılların Milliyet Hey dergisinden beri arkadaşlığımız ve mesleki işbirliğimiz sürüp gelen değerli dost Ali Saydam, Hill&Knowlton Brüksel Ofis Direktörü Abigail Jones ve ben de konuşmacı olarak katılmıştık. O yıl İDA Başkanlığını yürüten değerli iletişimci arkadaşım Meral Saçkan da derneğin çalışmalarını anlatmıştı.
Ben konuşmamda "ülke pazarlanması" konusunun bir ekonomik çaba olarak nasıl ve hangi aşamalardan geçtiğini kısaca anlatmış ve bölük pörçük, hedefi belirlenmemiş, ölçekleri belirsiz çabaların boşa gitmeye aday olduğunu belirtmiş ve Türkiye'nin dışarıda nasıl algılandığı konusundaki görüşlerimi paylaşmıştım.
Dünya Bankası etkisi
Şimdi esas konumuza girelim. Tanıtım ile marka ilişkisi birlikte yürür. Önemli olan belirli bir hedef kitlenin kafasında olumlu bir izlenim yaratmaktır. Bir ülkenin pazarlanması konusunda ilk ciddi ve bilimsel çaba Dünya Bankası'ndan geldi. Banka uzmanlarından Alvin G Wint, Louis T. Wells tarafından hazırlanan "Marketing a Country: Promotion as a Tool for Attracting Foreign Investment" (Bir Ülkenin Pazarlanması-Yabancı Yatırım Çekmek için Tanıtımın bir Araç Olarak Kullanılması) isimli rapor daha sonra yenilendi. Halen de bu konudaki derli toplu bilimsel nitelikli çabaların başında gelir.
Bugün size ülke markalaşması konusunda bazı önemli noktaları ele almak istiyorum. Önce şu sorulara bir bakalım: Fransa olmadan modayı, Almanya olmadan çok kaliteli üstün performanslı lüks otomobilleri, Japonya olmadan elektronik eşyaları düşünebilir misiniz? Peki Türkiye deyince aklınıza ne gelir? Bu soruyu bir de yabancılara sorun bakalım ne yanıt alacaksınız? Ülke ve ülkenin markası konusunda en büyük zorluk amacın ne olduğu konusundaki farklı görüşler, amaçların ölçümü ve bunun uygulamaya geçirilmesi konusundaki, farklılıklar, markayı yaratacak girdilerin-faktörlerin kontrolündeki otorite boşlukları, markanın üretiminin-çıktılarını sonuçlarını denetleyecek yetki ve otorite yokluğu, sınırlı esneklik ve göreceli olarak eksik olan pazarlama bilgisi gibi önemli noktaları hesaba katmak gerekir. Bazen ülke içindeki kurum ve kuruluşlar ile şirketler arasındaki rekabet ortak bir amaç etrafında anlaşmayı güçlendirir.
Ülke ürün değildir
Ülkeyi bir ürün markası gibi düşünmek son derece sakıncalıdır. Çünkü ürün markasından sorumlu olan bir marka yöneticisi vardır, ama ülke markasını hükümetler kontrol edemezler. Çünkü buna katılan çok sayıda örgüt, işletme, faktör ve değişken vardır. Hükümet kararnameleri ile ülke markası yönlendirilemez. Çoğu ülkede ülke markasından sorumlu olduğu ileri sürülen kişi veya kurumlar, şirketlerdeki gibi pazarlama bilgi ve deneyimine sahip değildirler. Bazı ülkelerde pazarlama kavramı bile henüz tam anlaşılmış değildir. Bütün bunlar olsa bile etkili bir marketing mix veya pazarlama karmasını yaratabilip, uygulamak güç bir iştir. Şirketler ürünlerini pazarlarken gereken değişmeleri yapmakta serbestçe hareket edebilirler ama aynı şeyi ülke markası konusunda yapmak çok güçtür. Slogan değiştirmek, konuşlandırmak, işaret ve alamet değiştirebilmek çok zordur. Bu kafalarda kavram kargaşası, zihinlerde kuşkulu imaj yaratılması gibi sonuçlar doğurabilir.
Bazı ülkeler kendi içlerinde marka yönetecek kişi ve kurumlar bulamayınca ülke dışından kişi veya kuruluşlara bu işi havale etmişlerdir. Ama bazıları kendi yatırım ajansları eliyle başarılı olmuşlardır. Örneğin Kosta Rika, Brezilya, Şili ve Meksika'yı yenerek Intel'in Latin Amerika'daki yatırımını kazanmıştır. İrlandalar ise İngiltere ve Almanya ile diğer büyük Avrupa ülkelerini geçerek Intel'i ülkelerine getirebilmişlerdir. Türkiye'de bölük pörçük, bağlantısız, amacı belirlenmemiş çabaların bir araya toplanmasının gerekli olduğuna inanmakla beraber, ülkemizi çok kaliteli ürünler ihraç eden, dünyaca ünlü ürün markaları olan bir ülke olarak tanımlayabilmek ise bu alandaki çabalara yönelik çok önemli bir zorunluluktur kanısındayım.
Bundan iki yıl kadar önceydi. Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Salonu'nda gerçekleştirilen 2.İDA -İletişim Danışmanları Derneği-Konferansın gündemi "AB sürecinde Türkiye'nin Tanıtımı" idi. "Türkiye'nin tanıtımında bir şeyler eksik"başlıklı konferansın bu başlığı bile nelerin eksik olduğunu belki de ortaya çıkarıyordu. Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesinden Ali Atıf Bir moderatör olarak, Bersay İletişim Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, 1970'li yılların Milliyet Hey dergisinden beri arkadaşlığımız ve mesleki işbirliğimiz sürüp gelen değerli dost Ali Saydam, Hill&Knowlton Brüksel Ofis Direktörü Abigail Jones ve ben de konuşmacı olarak katılmıştık. O yıl İDA Başkanlığını yürüten değerli iletişimci arkadaşım Meral Saçkan da derneğin çalışmalarını anlatmıştı.
Ben konuşmamda "ülke pazarlanması" konusunun bir ekonomik çaba olarak nasıl ve hangi aşamalardan geçtiğini kısaca anlatmış ve bölük pörçük, hedefi belirlenmemiş, ölçekleri belirsiz çabaların boşa gitmeye aday olduğunu belirtmiş ve Türkiye'nin dışarıda nasıl algılandığı konusundaki görüşlerimi paylaşmıştım.
Dünya Bankası etkisi
Şimdi esas konumuza girelim. Tanıtım ile marka ilişkisi birlikte yürür. Önemli olan belirli bir hedef kitlenin kafasında olumlu bir izlenim yaratmaktır. Bir ülkenin pazarlanması konusunda ilk ciddi ve bilimsel çaba Dünya Bankası'ndan geldi. Banka uzmanlarından Alvin G Wint, Louis T. Wells tarafından hazırlanan "Marketing a Country: Promotion as a Tool for Attracting Foreign Investment" (Bir Ülkenin Pazarlanması-Yabancı Yatırım Çekmek için Tanıtımın bir Araç Olarak Kullanılması) isimli rapor daha sonra yenilendi. Halen de bu konudaki derli toplu bilimsel nitelikli çabaların başında gelir.
Bugün size ülke markalaşması konusunda bazı önemli noktaları ele almak istiyorum. Önce şu sorulara bir bakalım: Fransa olmadan modayı, Almanya olmadan çok kaliteli üstün performanslı lüks otomobilleri, Japonya olmadan elektronik eşyaları düşünebilir misiniz? Peki Türkiye deyince aklınıza ne gelir? Bu soruyu bir de yabancılara sorun bakalım ne yanıt alacaksınız? Ülke ve ülkenin markası konusunda en büyük zorluk amacın ne olduğu konusundaki farklı görüşler, amaçların ölçümü ve bunun uygulamaya geçirilmesi konusundaki, farklılıklar, markayı yaratacak girdilerin-faktörlerin kontrolündeki otorite boşlukları, markanın üretiminin-çıktılarını sonuçlarını denetleyecek yetki ve otorite yokluğu, sınırlı esneklik ve göreceli olarak eksik olan pazarlama bilgisi gibi önemli noktaları hesaba katmak gerekir. Bazen ülke içindeki kurum ve kuruluşlar ile şirketler arasındaki rekabet ortak bir amaç etrafında anlaşmayı güçlendirir.
Ülke ürün değildir
Ülkeyi bir ürün markası gibi düşünmek son derece sakıncalıdır. Çünkü ürün markasından sorumlu olan bir marka yöneticisi vardır, ama ülke markasını hükümetler kontrol edemezler. Çünkü buna katılan çok sayıda örgüt, işletme, faktör ve değişken vardır. Hükümet kararnameleri ile ülke markası yönlendirilemez. Çoğu ülkede ülke markasından sorumlu olduğu ileri sürülen kişi veya kurumlar, şirketlerdeki gibi pazarlama bilgi ve deneyimine sahip değildirler. Bazı ülkelerde pazarlama kavramı bile henüz tam anlaşılmış değildir. Bütün bunlar olsa bile etkili bir marketing mix veya pazarlama karmasını yaratabilip, uygulamak güç bir iştir. Şirketler ürünlerini pazarlarken gereken değişmeleri yapmakta serbestçe hareket edebilirler ama aynı şeyi ülke markası konusunda yapmak çok güçtür. Slogan değiştirmek, konuşlandırmak, işaret ve alamet değiştirebilmek çok zordur. Bu kafalarda kavram kargaşası, zihinlerde kuşkulu imaj yaratılması gibi sonuçlar doğurabilir.
Bazı ülkeler kendi içlerinde marka yönetecek kişi ve kurumlar bulamayınca ülke dışından kişi veya kuruluşlara bu işi havale etmişlerdir. Ama bazıları kendi yatırım ajansları eliyle başarılı olmuşlardır. Örneğin Kosta Rika, Brezilya, Şili ve Meksika'yı yenerek Intel'in Latin Amerika'daki yatırımını kazanmıştır. İrlandalar ise İngiltere ve Almanya ile diğer büyük Avrupa ülkelerini geçerek Intel'i ülkelerine getirebilmişlerdir. Türkiye'de bölük pörçük, bağlantısız, amacı belirlenmemiş çabaların bir araya toplanmasının gerekli olduğuna inanmakla beraber, ülkemizi çok kaliteli ürünler ihraç eden, dünyaca ünlü ürün markaları olan bir ülke olarak tanımlayabilmek ise bu alandaki çabalara yönelik çok önemli bir zorunluluktur kanısındayım.
Yorumlar
SON DAKİKA
Voyager Station adlı uzay oteli geliyorOrbital Assembly CEO’su Rhonda Stevenson, uzaya yapılacak gezilerin süresinin dört gün kadar kısa veya iki hafta kadar uzun olmasının planlandığını ve “Bu, misafirlerin bütçesine ve bir uzay ortamına alışma becerisine bağlı”diyor12 Aralık 2025 Cuma 22:00KONAKLAMA
Notre-Dame Katedrali, yangın sonrası yeniden hayata döndüNotre-Dame'ı Katedrali kapılarını 8 Aralık 2024 itibarıyla yeniden açmasının üzerinden bir yıl geçti ve ziyaretçi yoğunluğu ile rekor kırdı.12 Aralık 2025 Cuma 21:00TURİZM
Japonya çorapları nasıl en havalı hediyelik eşya oldu?Marketlerde satılan basit bir çift çizgili çorap, Japonya'nın en beklenmedik kült hediyelik eşyalarından biri haline geldi ve yabancıları, gezginleri ve TikTok içerik üreticilerini kendine çekti.12 Aralık 2025 Cuma 20:00GÜNDEM
Yaratıcı sektörlerin OpenAI-Disney anlaşması endişesi!Sendika, 1 milyar dolarlık (740 milyon sterlin) anlaşmayla ilgili üyeleri arasında "gerçek bir endişe" olduğunu söylüyo12 Aralık 2025 Cuma 19:00MICE
Seyahat dünyası en sevilen geleneğini kurtarabilir mi?Dijital iletişim ve sosyal medya, seyahat ederken anında iletişimde kalmamızı sağlıyor, ancak geleneksel posta yoluyla gönderilen kartpostallar hala gezginleri bir araya getiriyor.12 Aralık 2025 Cuma 18:00TURİZM
Rusya, Ukrayna limanındaki Türk gemisini vurduUkrayna'nın Odesa bölgesindeki Chornomorsk Limanı'na düzenlenen saldırıda bir Türk gemisi isabet aldı. Kiev yönetimi, Rusya'nın limana İHA'larla saldırdığını açıkladı.12 Aralık 2025 Cuma 17:00ULAŞTIRMA
Turizm bölgeleri İspanyol ekonomisinin itici gücü olduFuncas CEO'su Carlos Ocaña'ya göre, Balear Adaları, Kanarya Adaları, Endülüs, Madrid ve Katalonya, 2025 ve 2026 yıllarında GSYİH'leri en çok büyüyecek bölgeler olacak.12 Aralık 2025 Cuma 16:00TURİZM
Dünya yenilikçi ve dijital turizme doğru hızla gidiyorCanarias Destino Hızlandırma Programı, adaların turizm sektöründeki işletmelerin çevrimiçi satışlarını ücretsiz olarak etkinleştirmelerine yardımcı oluyor.12 Aralık 2025 Cuma 15:00TURİZM
Uçakta kavga çıkaran dokuz kişi gözaltına alındı .Perşembe gecesi Palma Havalimanı'nda (Mallorca) kalkışa hazırlanan bir uçakta çıkan olay sonrasında dokuz yolcu gözaltına alındı .12 Aralık 2025 Cuma 14:00ULAŞTIRMA
Alanyalı kadınlar hayallerine pedal çeviriyor!Kadınların sosyal hayata katılımlarını desteklemek, spor yaparak kendine güvenlerini artırmak ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanmalarını sağlamak amacıyla başlatılan proje, büyük ilgi gördü.12 Aralık 2025 Cuma 13:00MICE
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2005 Türkiye Turizm











Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.