İnsanoğlu garip. Dün dündür bugün bugündür anlayışı yerleşti. Nereden geldiklerini unutanlar var. Neredeyse Atatürk'e bile dil uzatanlar bugünlerde rahmetli İnönü'yü dillerine doladılar. Ucuz politika yapıyorlar. Bu ülke hangi koşullarda nerelerden nerelere geldi ve kimler sayesinde. Bunları çabuk unutuyorlar veya hatırlamak istemiyorlar. Ziyaret ettiğim yabancı ülkelerde Atatürk deyince hayranlıkla ülkesine yaptıklarını hatırlayan ve hatta kendilerine idol seçen yabancılar var. Herzaman Atatürk ve silah arkadaşları büyük başarıları ile dünyanın hayranlığını kazanmışlardır.
İsmet Paşa ikinci adam. Atatürk'ten sonra bu ülkenin ikinci adamı. Benim için partilerüstü bir şahsiyettir. Askerliği ve kazandığı zaferlerle, müzakereciliği ve basireti ile Atatürkten devraldığı bu ülkeyi çok partili rejime taşıyıp sonrada iktidar bayrağını metanetle devreden adı ve ailesi ile hiçbir pisliğe bulaşmamış bir milli kahramandır.. Ama düşmeye göresin bizim gibi ülkelerde. Hemen tu kaka edebiyatı başlar. Zamanın tetikçileri devreye girer. Yalan ve iftiralarla bezenmiş mevcut iktidar tarafından beslenen yeni bir yandaş edebiyat başlar. Necip Fazıl Kısakürek gibi gerçekten yetenekli ama yandaş yazarlarımız bu geminin dümenine geçerler. Olmadık şeyler yazılır. Demokrat Parti iktidarı ile bu ülkede bu konuda çok kötü karalamalar yapılmıştır. Utanılacak şeylerdir bunlar.
Necip Fazıl'ın Büyükdoğu Dergisinde 1950li yıllarda yazılmış onun bir yazısını okumuştum. Mevhibe Hanım hakkında. Sulugöz Türk filmlerine taş çıkartacak bir senaryo idi. Sözde Mevhibe Hanım, Ankara'da Kız Teknik Ögretmen Okulu'na gider. Evlenecek olan kızı Özden Hanım'a gelinlik diktirmek için. Ancak orada hazır bir gelinlik görür. Çok beğenir. Ancak o gelinlik yakında evlenecek bir talebe için arkadaşlarının düğün hediyesi olarak diktikleri bir gelinliktir. Mevhibe Hanım'a lisanı münasiple durumu anlatırlar. Ama milli şefin eşi mazeret dinlemez. Alır gelinliği.
Bu hikayeyi sizde okusanız, öfke kusarsınız. Hele büyük üstadın kaleminden dökülen satırların kudretini düşünürseniz. Tabii hepsi yalan dolan. Uydurma. Tıpkı Merinos Fabrika'sından hediye edilen bir elbiselik kumaş gibi. Faturası yayınlanır sonra ama çamur at izi kalsın.. Bugün siyasilere verilen hediyeleri aklınıza getirirseniz, bir kuponluk kumaş gülünç kalır. Ama niyet istismar etmektir, karalamaktır.
Rahmetli eniştem İnönü'yü sevmezdi. Harp yıllarında tonlarca bugdayı silolarda çürüttü, halkı aç bıraktı derdi. Harp yılları tedbirlerinin abartılması ve halkın kandırılmasıdır bu. Filizlenmekte olan o zamanın demokrat partisinin propagandasıdır ve semere vermiştir. Cahil halkı bugün nasıl kandırıyorsak, her dönemde aynı taktiklerle kandırıyorduk. Düşünmez ki, bu paşa ülkeyi koskoca bir ikinci dünya harbinin dışında tuttu. Kimsenin dişi kanamadı.Kimse yetim kalmadı. Onu görmez ama Paşa aleyhine yapılan kötü propagandanın aleti olur.
Sayın Başbakan'ın da Hitler benzetmesi çok üzücü idi. Bir milli kahraman, bu ülkenin ikinci cumhurbaşkanı . Şimdi kendini savunacak durumda olmayan biri için yapılan yakışıksız bir benzetme. Üzülüyor insan.




























