Gazete haberi , Japonya'da 11. yüzyıldan bu yana eğlence hayatında erkek müşterilere klasik Japon müziği, dans, sohbet ve oyunlarla eşlik eden geyşa kadınlarının ekonomik krizde zor günler geçirdiğini yazıyor.
1920'lerde 80 bin civarında olan geyşaların sayısı 1980'lere gelindiğinde kültürel dezenformasyon ile 10 binlere kadar gerilemiş. Birbirinden değişik ipek kimonoları, alımlı beyaz makyajları, ilginç aksesuarları ve aldıkları eğitim ile Japon kültürünün önde gelen unsurları arasında yeralan geyşaların sayısı bugün 1000 civarında imiş. Geyşaların ekonomik krizden olumsuz etkilendiği belirtilirken geyşa organizasyonlarındaki rezervasyonların krizde yüzde 50 düştüğü öğrenildi.
Bloomberg'in haberine göre ekonomik koşullar nedeniyle geyşalar geleneksel hizmetlerinin yanısıra turistler için barlarda ve restoranlarda 'barmen kız' olarak da hizmet veriyorlar.
Japonyaya turist olarak giden her yabancının mutlaka görmek istediği geleneklerden biridir Geyşalık. Kendine özgü yetiştirme tarzı ve terbiye sisteminin ürünü olan Geyşalığı en iyi Bir Geyşanın Anıları kitabında tanımak mümkün. Bir köyden alınıp, geyşa olarak yetiştirilen ve sonradan çok zengin olan bir kadının anıları.
Bende Japonyaya Türk-Nippon sigorta şirketinin kuruluş görüşmelerini yapmak için gittiğimde, o zamanlar İstanbul Swiss Otelin kurucu ve sahibi olan muhatabım sigorta şirketinin yetkilileri, beni ve yardımcımı bir akşam bir Geyşa Restoranına götürmüştü. Tokyonun en meşhur Geyşa restoranında, bağdaş kurup nasıl oturacağımı kara kara düşünürken, ayaklarımı masanın altındaki çukura sarkıtınca çok rahatlamıştım.
Hizmet için iki geyşa geldi. Biri herhalde yirmisinde bir dünya güzeli, diğeri ben diyeyim yetmiş siz deyin seksen yaşında. Genç olan nefis İngilizcesi ile hatırımızı sordu. Meğer eğitim için gönderildiği ABDden yeni gelmiş. Karşınızda hafif çekik gözleriyle Ava Gardnerin gencini düşünün. Ağır misafir olarak bana , o zamana kadar gördüğüm en güzel Japon kızı diyebileceğim genç olanın hizmet vermesini beklerken, geleneğin kurbanı olarak yaşlı ve tecrübeliye razı oldum. Nefis bir gece idi. Ama özel yemek odasına her giriş ve çıkışta geyşaların Japonların o sürgülü kapısını açıp kaparken oturup kalkmaları, beni onlardan fazla rahatsız etti. O gün bir Sayonora filmi gibi idi. Ben ve yardımcım dostlarımızla unutamayacağımız kadar zarif ve güzel bir gece geçirdik.
Ben eski kafalı değilim ama bu tür geleneklerin yaşatılmasından yanayım. Turizm için de gerekli. Hele Japonya deyince akla geyşalar geliyorsa muhakkak yaşatılmalı.
- 00:48 - Rami Kütüphanesi’nde Ayasofya yolculuğu
- 23:00 - BlockDown Festivali’nde yapay zeka destekli müzik deneyimi
- 22:00 - Bodrum’da Yapay Zekâ Buluşması
- 21:00 - Accor, 2028'de Zimbabve'de Novotel Victoria Falls'u açıyor
- 20:00 - Antalya'da engellilerin ulaşımı kolay olacak!
- 19:00 - Yabancıya konut satışı dibe vurdu
- 18:00 - Ramada by Wyndham Gambiya Banjul‘da tatil köyü açıyor
- 17:00 - Türkiye dolar milyonerleri artışında lider
- 16:00 - Sedir ormanlarına mermer ocağı yapılırsa eko turizm biter!
- 15:00 - CityBlue Hotels, Kenya'daki ilk sahil tesisini açıyor
- 14:00 - Bungalov dolandırıcılığında 263 milyonluk vurgun yapıldı
- 13:00 - Antalya '' Erişebilirlikte ''27'nci sertifikayı aldı
- 12:00 - THY, Dünya Golf Kupası'nde finalistler yarışacak
- 11:00 - Hilton, Afrika'da 160'tan fazla otel ile üç katı büyüyor
- 10:00 - Acıbadem, Bayındır Sağlık Grubu’nu alıyor
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.