• BIST 9079.97
  • Altın 2324.29
  • Dolar 32.3523
  • Euro 34.9406
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 12 °C
  • Antalya 15 °C

Farklı bakışla, başka, Almanya

Farklı bakışla, başka, Almanya
Senem Tongar gitti. Gezdi, gördü ve yazdı. Tarihiyle kültürüyle Almanya’yı bir başka gözle ve bakış açısıyla izleyerek, bilmediklerinizi öğreneceksiniz.

SENEM TONGAR


İSTANBUL- Almanya"yı ne kadar tanıyorsunuz? Senem Tongar gitti. Gezdi, gördü ve yazdı. Tarihiyle kültürüyle Almanya"yı bir başka gözle ve bakış açısıyla izleyerek, bilmediklerinizi öğreneceksiniz.

Münih
Bavyera eyaletinin başkenti olan Münih"te (Baverya dilinde= Minga) yaklaşık 1,3milyon kişi yaşıyor. Kentin kökenini manastırlarını burada kuran keşişlere dayanır. Şansıma gittiğim gün şehrin 835. yaş günüydü. Dolayısıyla yerel halkı bölgeye ait yerel kıyafetleriyle görme şansım oldu. Erkekler Ledersone, bayanlar ise Dirnldl giymişlerdi. İnsanları eski kıyafetlerle görünce senenin 2010 olduğuna inanmak zorlaşıyor.



Eski şehrin merkezindeki Marienkirche (Merjem ) kilisesi ve yanındaki Marienplatz meydanını mutlaka görülmeli. Marienplatz ortaçağ"da Münih"in tuz ve tahıl pazarıymış.



Burada kurulan sahnede yerel müzisyen ve dans grupları gösteriler yapıyordu . Tam meydanı gezerken köylü kıyafetleriyle çok uzun bir konvoy geldi. İçinde atlılar, çocuklar, çiftçiler eski kıyafetleriyle geleneklerini yaşatmaya çalışıyorlardı. Munih bölgede ve ülkede önemli bir yere sahip bir şehir. Teknolojik, dini, tarihi ve maddi anlamda. Almanya"nın eyalet bazında en büyük ekonomisine sahip. Dünyaca ünlü şirketlerin merkezleri burada örnegin Siemens, MAN ve tabiî ki BMW. Şu andaki Papa 16. Benedikt Munih"in bir önceki kardinaliymiş. Adolf Hitler bu bölgeden yükselerek ülkede gücünü göstermiş. Münih hem modern hem de eskiyi yaşatan bir şehir, burada herkesin bir laptop"u ve Lederhose"si var. 

 

Hofbrauhaus 1589 yılından beri faaliyette olan şehrin eski ve tarihi restorantlarında biri. Adolf Hitler ve yandaşları siyaset hayatının başlarında burada sık sık toplanıp tartışmalar ve konuşmalar yaparlarmış. Burası bir nevi tarihin yazıldığı bir yer olmuş. Burada halen insanlar eski zamanlarda ki gibi uzun masalara oturmuş klasik "Blaskappelenmusik"ler dinliyo, bira içiyor "Halbes Hendl" (yarım tavuk veya yarım kaz) yiyorlar. Burada yenilen başka bir klasik menü ise et sote,lahana salatası, haşlanmış patates ve Bretzel.


 
Munih"in zengin bir şehir olduğunu şehirdeki envai çeşit lüks model arabalardan da anlamak mümkün.


 
Şehrin çok kalabalık olmamasına karşın şehrin ulaşım hatlarının haritası beni hayrete düşürdü. Haritayı ilk gördüğümde burada kaç milyon insan yaşıyor? dedim. Aldığım cevap 1.3 milyon kişi olunca gerçekten altyapı , planlı büyüme ve gelişmişliğin önemini bir kez daha anladım. 1972"deki olimpiyatların metro ve tramvay hatlarınının gelişmesinde önemli katkısı olmuş tabii ki.





Münih"deki ilginç sokaklardan biri de Türkenstrasse yani Türk sokağı. Neden bu isim verildiği bilinmiyor? Bu sokakta sanılanın aksine Türkler yaşamıyor yada Türk dükkanları yok.



Munih"te başka ilginç bir nokta da şehir içinde surf yapabileceğiniz Isar nehri. Büyük İngiliz parkının girişinde olan nehirde sörfçülere rastlamak çok doğal. Onun hemen yanında Almanya"nın en lüks ve seçkin gece klübünü bulabilirsiniz ,P1 club. Bayern Münich takımın oyuncularını orada görürseniz şaşırmayın.Tabii buraya girmek için davetli listesinde adınızın olması gerekli.
Münih"e gidince Fransız mahallesine mutlaka uğrayın nezih mimarisi ile birçok restoran ve bar yan yanadır. Sabah kahvaltısı için size Cafe Voila"yı tavsiye edebilirim. Kahvaltısı ve servis yapan elemanları o muhitte çok meşhurmuş.Ayrıca Fransız mahallesindeki Negroni Bar"a uğrayıp şehrin en iyi kokteyllerini tadabilirsiniz.



Nymphenburg Sarayı
Avrupa"nın en güzel saraylarında biridir. Bavyeralı asil yöneticilerin yazlık sarayı olan bu saray bahçeleri, pavilyonları ve mimarisiyle dönemindeki en iyi örneklerden biriymiş.Bu yapı İtalyan mimar Agostino Barelli tarafından İtalyan sitili bir villa olarak yapılmış.Saray 1664 yılında yapılmaya başlanmış, her hükümdar saraya yeni bir bölüm ve bahçe ekletmiş . Günümüzdeki halini ise 19.yüzyılda almış.



Güzellerin içinden…..
Sarayın birçok salonu muhteşem olmakla beraber Saray"daki en ilginç odalardan biri Kral 1. Ludwig"in “Güzeller Odası”.1826-1850 yıllarında Kral olan 1. Ludwig ressam Stieler odadaki 36 bayanın güzelliklerini resmetmesini emretmiş. Güzellerin hepsi farklı sosyo-ekonomik sınflardan gelmekte; ayakkabıcı kızından kral kızlarına kadar geniş bir yelpaze var. Kral 1. Kudwig gençliğinden beri güzel kadına düşkün biriymiş ve yönetimi sırasında sanırım bu güzellikleri sanata kazandırmak ve ebediyete ulaştırmak istemiş.





Heidelberg
Neckar nehrinin kıyısında kurulu şehir gerçekten ” Almanya"nın en romantik şehri” lakabını hak ediyor.Tarihi belgelerde ilk kez ismine 1196 yılında rastlanan Heidelberg ülkenin en eski hukuk ve eczacılık fakültelerine sahiptir. Şehir ve sakinleri elit,varlıklı. Almanya"nın en eski üniversitelerine ev sahipliği yapan şehirde ilk üniversite 1.Ruprecht tarafından 1386"da kurulmuş. Heidelberg tam anlamıyla bir üniversite şehri. Üniversitenin değişik birimleri ve fakülteleri şehrin her tarafına yayılmış.Ülkenin en eski eczacılık fakültesi burada yer alıyor.Kalede güzel bir eczacılık müzesi var. Burada eskiden ilaçların nasıl yapıldığını görmek çok ilginçti





Heidelberg aynı zamanda matbaa makineleri ile ünlenmiş bir şehir. Konusunda 1 numara olan makineler gerçekten çok sağlam ve halen Türkiye bunların ilk modelleri matbaalarda kullanılıyor.
Eski şehirdeki binaların birçoğu çok iyi bir şekilde korunmuş ve halen kullanılmakta . Arada bir şehrin sokaklarında dolaşırken acaba hangi yüzyıldayım? Diye kendinize sormadan edemiyorsunuz. Nehrin kıyısında yeşil tepenin üstüne yer alan villalar gerçekten şehrin zenginliğini gözler önüne seriyor.





Nehrin diğer tepesindeki Heidelberg Kalesinin manzarası ise enfes, tüm şehir ve Neckar nehri ayaklarınızın altında. Kalenin yapımı 1.Ruprecht döneminde başlamış 17.yüzyıl sonlarına kadar sürmüştür.Kale 16.yüzyıldaki tadilatla Almanya"nın en güzel Rönesans şatolarından biri haline gelmiş. Ancak Otuz Yıl Savaşları(1618-1648) ve Fransa"yla yapılan 1689 savaşı yapının büyük kısmına zarar vererek bu görkemi sona erdirmiş.Kaledeki bir diğer ilginç şey ise 220bin litre kapasiteli 4 adet devasa şarap fıçılarıydı. Johann Casimir bu fıçıları 1589-1592 arasında inşa ettirmiş. Bu dört fıçının biri sadece 3 kere tamamıyla doldurulmuş. Kim demiş Almanlar biracı diye ?



Neckar nehrinin üzerindeki 1284 yılında yapılan köprüyle şehrin diğer tarafına Filozof tepesine bir yürüyüş yada daha doğrusu bir tırmanış yapmanızı tavsiye ederim. Çıkarken benim kulaklarımı bol bol çınlatabilirsiniz ama şehrin manzarasının tadını çıkarmak, yeşillikler içinde yürüyüş yapmak, düşünmek ve en güzel fotoğrafları çekmek için en doğru yerlerden biri bence. Eğer vaktiniz olursa mutlaka Neckar nehrin üzerinde bot turlarını kaçırmayın ve yeşil ormanlar içinde tarihe yolculuk yapmaya ihmal etmeyin.







Frankfurt
“Frankfurt am Main” ne demek olduğunu Almanya"ya gidince öğrenmek nasip oldu. Çoğu kişinin bildiği Frankfurt şehri Main nehrinin kıyısındadır. Almanya"nın doğusundaki Oder nehrinin kıyısında da bir Frankfurt şehri (Frankfurt an der oder)olduğundan bu şehirlerin isimleri karışmadın diye Main kıyısındaki Frankfurt anlamında “Frankfurt am Main” ismi verilmiş.
Almanya"nın 5.büyük şehri olan Frankfurt"un semaları dünyaca ünlü finans kurumlarının gökdelenleriyle dolu. Burası Almanya"nın satın alma gücü bakımından en zengin şehri. Burası en fazla yabancı nüfüsun olduğu şehir ,aynı zamanda en fazla Türk"ün olduğu şehir.
Tabii bu kadar çok Türk olduğundan mı yoksa büyük marka ve bankaların ofisleri mi burada olduğundan burada Türkiye"den tanıdık markalara rastlamak mümkün.



Eski şehrin merkezi 2.Dünya Savaşından sonra eskisine uygun olarak yeniden restore edilmiş ve inşa edilmiş. Modern binalar ve gökdelenler arasında kalan küçük eski medyanı,binalar ve kiliseler sayesinde şehrin eski bir yüzünün olduğunu da fark ediyorsunuz.









Frankfurt"ta çok uzun zaman geçiremesem de şehrin manzarasını en iyi görebileceğim 200 metre yüksekliğindeki MainTower"a çıkma fırsatım oldu. Burada şehri kuşbakışı görebiliyorsunuz. Çok fazla zamanınız yoksa Ebbelwei Express"te tramvayla turistik bir şehir turu yapmak için ideal. Birçok farklı duraktan inme ve binme seçeneğiniz var, gezi sırasında da Frankfurt"un elma şarabı da ikram ediliyor. http://www.ebbelwei-express.com/



Şehirde en hoşuma giden şeylerden biri yol kenarlarındaki park işaretleriydi. Binaların altındaki otoparklardaki boş araba sayısını gösteriyor. Umarım en kısa zamanda İstanbul"da da bunun gibi otopark uygulamalarını görürüz.



Alman Mutfağı
Her gittiğim ülkede olabildiğince yerel insanların yaptığı şeyleri yaparak günlük hayatı yaşamaya çalışıyorum. Bunlardan biri de yemek tabii ki  ilk öğün olan kahvaltıyla başlamak istiyorum. Buraya giderken de hep Almanlar"ın nasıl bir mutfağı olabilir? şeklinde şüphe ve soru işaretleriyle gittim. Çünkü dünyanın birçok yerinde yaşayan ve yayılan Almanlar olmasına rağmen Alman restoranı hiç görmedim yada uluslararası bir menüde Alman usulü bir şey yoktu. Sabah kahvaltısında aslında bizim yediğimiz şeylere yakın şeyler yiyorlar. Omlet, peynir, reçel, yağ, domates, salatalık, yumurta, çay, meyve suyu ve tabii ki ekmek. Yalnız Almanlar fırın, pasta işlerinde epey iyiler. Bizdeki gibi sadece birkaç çeşit ekmek yok orda başta kara ekmek olmak üzere çok çeşitli ekmekleri var. Birde Almanya"da Avrupa"nın birçok ülkesinde şekil olarak rastlayabileceğiniz burada tadı daha farklı olan Bretzel"leri meşhur. Aslında onların yemek kültüründeki simit gibi. Bunu çeşitli şekillerde yiyorlar.






 
Sabah kahvaltıların yedikleri bir çeşit peynir olan Obatza"da Bavyera bölgesinde kahvaltıların ve yemeklerin vazgeçilmezi. http://www.food.com/recipe/bavarian-cheese-dip-obatzda-85034





Münih"deki panayırda yediğim ilginç şeylerden biri ise, ateş üzerinde pişirilen yassı kekleri oldu. Buna benzer tatlı hamur işlerini farklı ülkelerde yemiştim onlarındaki yoğrulmuş hamurda yapılırken buradaki koyu kıvamlı bir kek karışımın silindirik yatay bir borunun etrafına sürülmesi ve bunun yavaş yavaş döndürülerek pişirilmesiyle yapılıyor. Sonra üstü genellikle çikolata ile kaplanıyor. Çok güzel ve hafif olan kek pandispanya kekini andırıyor.



Almanlar"ın da meşhur Elmalı turtaları var, eminim duymuşsunuzdur. Diğer ülkelerdeki gibi vanilya sos ve sıcak ikram edilmesi açısından benzemekle beraber diğerlerinden biraz farklı.



Munich"te 1 Michelin yıldızlı Shubeck restoranına gitmenizi öneririm. Gerçekten A"dan Z"ye hizmet,servis, güler yüz ve tat olarak çok başarılı bir yer. Tabii ki tüm bu özelliklerinden dolayı biraz fiyat olarak ortalamanın üzerinde ama denemeye değer.
Bavyera mutfağı oldukça çeşitli ve ünlü aşçılarıyla ve restoranlarıyla marifetlerini sizlerle paylaşıyor. Örneğin Schuhbeck hemen Hofbrauhaus yanında .Bir göz atmadan ve zengin şarap listesine bakmadan geçmeyin. Bavyera bölgesine aslında ağırlıklı bira tüketilmekle beraber Rheinland Pfalz ve Baden Württemberge bölgesinin meşhur üzümü Riesling"den yapılma şaraplarını tatmanızı tavsiye ederim.
Almanya"nın güneyinde bolca yetişen ve çeşitli yemekleri yapılan Kuşkonmaz"ının mevsimi Mayıs Haziran. Şansıma bu mevsime denk geldim, gittiğim tüm restoranlarda özel kuşkonmaz çorba, salata yemeklerini yeme şansım oldu. İnce yeşil ve kalın beyaz olanlarını çok güzel soslarda servis yapıyorlar.



Kartoffelpuffer, patatesli omletinde üzerine elma püresi (apfelmus) koyup yiyorlar. Pek beğendiğim söylenemez sanırım benim yediğim omlet biraz yanıktı ama burada da Almanların çok kullandığı patates ve elmayı görmek mümkün.





Frankfurt elma şarabıyla ünlüdür. Almancası "Appelwein" dır ama Hessen yani Frankfurt"un bulunduğu eyaletin lehçesi ile Ebbelwei diye yazılır.Tek başına içince biraz acı bir şey ama fanta, sprite ile karıştırıp da içilebiliyor. Bunun için " suess" diye sipariş etmeniz gerek.



Knödel daha çok Bavaria bölgesinde yapılan ve yenilen bir yemek. Türkçeye çevirmek zor ama bir nevi mantı, suda haşlanan Knödeller patates, ekmek, mantarlı çeşitleri var. 





Rhabarber mı Işgın mı?
Ayrıca teker teker tatmaktan büyük zevk duyduğum alman pasta, kek ve tatlıları çok güzeldi. Gerçekten bu işi iyi yapıyorlar. Yediğim keklerden en ilginci de Rababa Kek"ti. Bu kekin içine Rhababer denilen bitkiyi koyuyorlar. İlk gördüğümde renginden dolayı çıkaramadığım bitki bizde Doğu Anadolu"da yetişen ışgın bitkisiydi. Bizde rengi yeşil olan ve tuzlanıp erik gibi yenilen bitki burada pastalarda kullanılan çok kullanıyor ve buraya özgün bir tat olarak karşımıza çıkıyor.


Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.