• BIST 11007.37
  • Altın 5743.85
  • Dolar 42.5228
  • Euro 49.5529
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 12 °C
  • Antalya 10 °C

Derbi maçının düşündürdükleri

İsmail Emen

Futbola bulaşıklığım olduğu için futbol maçlarının seyrine doyamam. İçimde çocukluğumdan gelen o futbol kıvılcımı hiç sönmemiştir. Okuldan kaçıp, ceketlerimizde kaleler yapıp bozuk zeminlerde nasıl koşturduğumuzu hiç unutmadım. Önceleri toptan başka herşeye benzeyen şeylerle oynarken zamanla düzgün bir topa sahip olunca nasıl sevindiğimizi, daha ileriki yıllarda aramızda topladığımız paralarla forma yaptırdığımızı ve mahalle maçlarına gidişimizi, mahalledeki hayvan pazarında oynadığımız maçları ve o atmosferi hiç unutmadım. Yoklukların içinde yaratılan bu atmosferi bugünün çocukları tahayyül bile edemezler. Onlar yemyeşil ve kaleli sahalarda rengarenk formalar ve kramponlu adidas ayakkabılar içinde aynı zevki alıyorlarmı acaba diye düşünüyorum.

Tabii günümüz futbolu çok değişti. Drogba'lar ve onun gibi dünya çapında o kadar çok yabancı oyuncu geldiki futbolumuz evrenselleşti. Futbolculara verilen paralar dudak uçuklatan seviyelere gelince, eskiden futbolcu olmamıza kızan anne-babalar şimdi çocuğunun elinden tutup götürüyor “eti senin kemiği benim” demeğe başladılar. İşin o güzel amatör şirazesi bozuldu gitti. Artık eskisi gibi “serserimi olacaksın” diyen hocalar yok.Milli maça giden basketçi talebeye derste yok diye sıfır basan lise hocalarının nesli tükendi artık. Para herşeyi satın aldı.Ama beraberinde sporun erdeminide aldı galiba.

Futbolumuzun geliştiğini görüyoruz., Avrupa çapında başarılar elde ediyoruz. Gerçi işin milliyetçi tarafı kalmadı. Çünkü takımda sekiz tane yabancı oynuyor. Bizimkiler kenarda oturuyorlar. Bir derece alınca da vay diye havalara sıçrıyoruz. Hemen hemen sporun her dalında bu var galiba. Onu da kabullendik, içimize sindirdik zamanla. Eskiden Turgay Şeren derdik, Can Bartu derdik. Şimdi Drogba diyoruz. Hagi diyoruz. Sanki Avrupa Birliğine girdik.
Ama gelin görinki seyircinin bu kadar büyük paralara rağmen o kadar kötü maçlar ve futbolcu diye seyrettiği oyuncularda o kadar hazımsız şımarıklıklar görüyorki, hala kendine göre yüksek bilet ücretleri ödeyip maçlara gitmesini anlamak mümkün değil. Nedir o son derby maçındaki maskaralıklar. Türk futbolu adına çok büyük bir ayıp. Bir değil birkaç olay var ki gerçekten utanılacak şeyler.

Birincisi o son beş dakikadaki Sabri-Volkan takışması. Fenerbahçe ve milli takımın yıllardır kalecisisin be kardeşim. Hiçmi Rüştü' yü seyretmedin kalesinde. Sportmenlik nedir öğrenemedinmi. Takımını nasıl riske atarsın son beş dakikada bu kadar önemli bir maçta. Sinirine hakim olmamak değil bu resmen şımarıklıktır. Ama bunlar sadece oyuncuların değil, FB'nin zaafiyetlerinden kaynaklanan şeyler. Başkan uzun zaman içerde kalmış şaibeli bir durumu var. Camia ve sporcular ona sahip çıkmışlar. Bunlar başkanın otoritesini sarsan yumuşak karınlar. Diğer taraftan takım koçu aynı bezginlik içinde. Bütün lig boyu gitti gidecek diye bakılmış. Gitmiş ama zorla bıraktırılmış havası veriliyor. Onda da bunların zaafı var. İkisi birleşince takımda kıdemlilerin borusu fazla ötüyor. Onlarda öttürmeğe meraklı kişiler. Ama geriye bakarsanız FB takımında isim vermeyelim herzaman böyle borusunu öttürenler vardı.
İkincisi Drogba'ya gösterilen muz meselesi. O da başka bir terbiyesizlik.Bir kişinin marifeti ama koca bir ülke ve camia lekeleniyor. Ne kadar düşüncesizce aptalca yapılan şeyler. Otur be kardeşim sana Drogba gibi adamı seyretme imkanı tanımışlar. Daha ne istiyorsun. Dünyada kaç tane Drogba var. Nerden aldın bu görgüsüzlüğü. Ülkenin başını derde sokabileceğini düşünemiyormusun.

Üçüncüsü ki hala kabullenemiyorum. Maçlara bir tarafın seyircisi alınmıyor. Nasıl bir maç terbiyesidir bu. Daha iyiye gideceğimize daha kötüye gidiyoruz. Biz çocukluğumuzda gençliğimizde rakip takımları tutardık ama kolkala maça gider ve yanyana seyrederdik. Ne oldu da bu ayrışma oldu. Anlamak mümkün değil.Neyi paylaşamıyoruz da cinayete kadar varıyor bu işler. Oyuncular kavgalıda olsa bir maçtan sonra sarmaş dolaş sahayı terketseler inanın seyircinin tansiyonu da düşer. Hiçbir olay olmaz. Ama sporcu bizim bildiğimiz sporcu değil. İtiş kakış şampiyonu mübarekler.

Ne oldu sonunda. Hükümet 10.000 kişilik polis ordusu kurma kararı aldı bu olaylardan sonra. Şimdi polisin olduğu sahada daha kötü şeyler olacağının altını çiziyorum. Çünkü polis coplayacak. Biber gazı sıkacak. Dövecek .Al başına belayı. İnsanlar yavaş yavaş sahalardan uzaklaşacak. Bunumu istiyoruz. Herhalde değil. Devletin amacı başka. Ama işi öyle bir noktaya taşıyorsunuz ki sanki çare imiş gibi gözüküyor. Yanlış yoldayız beyler. Uyanalım.

Yıllar önce Stern Mecmuasında Alman Milli Takımının ve Bayern'in takım kaptanı olan Franz Beckenbauer'in bir resmini görmüştüm. Takım elbiseli ve kravatlı, çalışma masasında, önünde daktilosu ve arkasında kitap dolu kütüphanesi. İşte profesyonellik bu demiştim. Belki bindebir böyle çıkar. Hakkını veren sporcu için profesyonellik ekmeğini yediği kapı. Ama bazıları bu kapıya ihanet ediyorlar.
 

Bu yazı toplam 1429 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.