• BIST 8876.22
  • Altın 2877.277
  • Dolar 34.2018
  • Euro 37.5403
  • İstanbul 25 °C
  • Ankara 22 °C
  • Antalya 25 °C

Cehennemi cennete çevirenler

Can Pulak

Dubai yanıyor, dışarısı cehennem sanki, klimalar olmasa nefes almak mümkün değil. Rutubet felaket, sokaktaysanız kafanız fırındaymış gibi dolaşıyorsunuz. Ama bu coğrafyada, bu iklimde adamlar cenneti yaratıyorlar. Modern caddeler, bulvarlar, Newyork'u kopyalayan yüksek binalar, Marinalar, denize kurulu mahalleler, palmiye adaları. Görmeden inanması güç manzaralar.
Dünyanın sermayesi, bankaları, borsası, uluslararası ticaret merkezi, markaların tümü burada.Birleşik Arap Emirliği Başkenti Abudabi'nin petrolü var. Dubai'de petrol filan yok ama, kızgın kumun göbeğine toplamışlar dünyayı ve parayı. En ileri teknoloji, en çağdaş projeler,en iyi çalışan kafalar biraraya gelmiş ve bu mucizeyi yaratmışlar. Yabancı sermayeye açık bir pazar, bizdeki gibi bürokrasi yok, kazanmadan vergi yok, ama İngilizler tarafından kurulan ve tıkır tıkır çalışan bir sistem var.
İstedin mi oluyor işte. Elin arabı bile yakalıyor başarıyı, istikrarı, sağlam yönetimi. Hem de çölde, hem de cehennemi sıcakta...
Biz cennet gibi bir ülkeye sahibiz. Niye bir türlü yakalayamıyoruz istikrarı, neden bir türlü oturtamıyoruz sistemi? Kavgadan, gürültü patırtıdan, itişip kalkışmaktan başımızı alamıyoruz ki.Bizde demokrasi var ama kültürü yok. Kendimizi doğru dürüst yönetmeyi öğrenemedik bir türlü. Her gelen iktidar kafasına göre şekil vermeye kalkıyor Türkiye'ye. Oysa Anayasan, yasaların,köklü ve güçlü kurumların, herşeyin var ama, uymuyorsun ki bunlara. Ya da işine geldiği gibi uyguluyorsun yasaları. Öyle olunca da, bir sultanın parmağında oynayan Dubai'ye bile özenir hale geliyorsun.

Dubai 2016 Yapı Fuarı’nda bunları düşünüyorum. Bir dostumun dediği gibi, Araplar cehennemi cennete çevirmeye çalışıyorlar, biz elimizdeki cenneti cehenneme çevirmekte yarışıyoruz. Dini ağırlıksa, Dubai'de bizden fazlası olmalı değil mi? Gidin görün, laik bir ülkede dolaşıyorsunuz sanki. Sokaklarda mini eteklilerden, dekolte kıyafetlilerden geçilmiyor. Dönüp bakan yok. Oteller, restoranlar, gece kulüpleri tıklım tıklım. Gece hayatı oldukça hareketli, kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Ama görünmeyen bir disiplin, terbiye ve görgü hakim ortalığa.
Geçen yıl Dubai Fuarı daha canlı, hareketli ve renkliydi. 60 Türk firması katılmıştı fuara. Bu yıl 26 firmayla temsil edildik ki, daha doğrusu flama salladık. Elbette bunun çeşitli nedenleri olmalı. Bir kere ülkemizin içinde bulunduğu durum, uluslararası organizasyonlara katılım iştahını azalttı. Darbe teşebbüsünün olduğu, terörün giderek azgınlaştığı, güvenlik sorunu yaşayan ve harbeden bir ülkeye yatırım yapılır mı? Sadece Araplar değil, Türkiye'deki yatırımlarını kapatıp ülkeden ayrılan yabancılar da aynı şekilde düşünüyorlar. İstediğimiz kadar garanti verelim, istediğimiz kadar teşvik dağıtalım, istikrar ve güvenin olmadığı bir yere kimse gelmez.

dubai.20160912145628.jpg

Türk müteşebbisini ve işadamını kutlamak lazım.Tüm olumsuz şartlara rağmen, herşeyi göze alarak yine de fuarlara katılıyorlar. 26 Türk firması Dubai fuarına yaklaşık 25 milyon dolar ödedi. Sanırım ciddi bir satış da yapamadılar. Ama Türkiye'yi başarıyla temsil ettiler ya, bunu da bir kazanç saymalıyız. İş dünyamız canını dişine takarak, ekonomimizi yere düşürmemeye çalışıyor. Bizi yönetenlerin de, bu gayretlerin gereğini yerine getirmeleri, en azından artık olumsuz şartları körükleyen rüzgarları estirmemeleri lazım.
Türk iş dünyasını siyasi fırtınalardan koruyabilsek, ülkede huzur ve istikrarı bir sağlayabilsek, yasalarımızı eşit ve adil şekilde bir uygulayabilsek var ya, Türkiye'yi kimse tutamaz. Belki bizi düşmanlarımız bunun için rahat bırakmıyorlar. Dış tuzaklara düşmememiz için, milletçe birlik ve beraberlik içinde olmalıyız. Ülkemizin gücünü kimse küçümsemesin. İyi yönetilsek, idarecilerimiz tarafından milletçe kucaklansak, ayrılık gayrılık peşinde koşmasak, gerçekten zengin bir ülkeye sahip olur, milli gelirimizi kat kat arttırırız.
Eskiden Türkiye'nin Birleşik Arap Emirliği’nde büyük itibarı ve saygınlığı vardı. İmkanı olanlar, ülkemizden ev alırlar, yatırımlara ortak olurlar, servetlerinden bir kısmını bize kaydırırlardı. Bu gidişimde gördüm ki, o dostluk ve sevgi köprüsü hatırı sayılır yaralar almış. Bunda kusurlu olduğumuzu kabul etmeliyiz. Öyle ya, durup dururken terör teşebbüsünü Birleşik Arap Emirliği’nin finanse ettiğini söylersek, medyamızdaki yayınlara sessiz kalırsak, resmi bir yalanlama yapmazsak, adamlar da gücenir ve sizinle ilişkilerini gözden geçirmek zorunda kalır. Bugün emirlik Türk'lere kolay vize vermiyor. Oturma ve çalışma izinlerinde büyük engeller çıkarıyor. Nereden nereye geldik, insan duydukça şaşırıyor ve üzülüyor.
Fuarın yıldızı, geçmiş yıllarda olduğu gibi yine Ali Ağaoğlu idi. Ama bu yıl Ağaoğlu, projelerini tanıtmak ve dairelerini satmak yerine, Türkiye'nin bozulan imajını düzeltmeye çalıştı. Fuara gelen Dubai Emir'i Makdum, sadece Ağaoğlu'nun elini sıktı ve başarılar diledi. Ağaoğlu'nun Dubai'de çok geniş muhiti,sultan ve prens arkadaşları, eşi dostu vardı.Bunlar Ağaoğlu'nu evlerinde ağırlamak için yarışırken, Ağaoğlu da beraberinde götürdüğü profesör ve uzmanlarla birlikte Türkiye'nin zorlu günleri atlattığını, istikrar ve huzura yelken açtığını, terörün üstesinden yakında gelineceğini anlatmaya çalıştı. İnandılar mı bilemem ama, Ağaoğlu'nun Türk Büyükelçisinden daha başarılı çalışmalar yaptığını açıkça söylediler. Yeri gelmişken bir hassas konuya dikkatleri çekmek istiyorum. Bizimkiler, en azından Dışişleri Bakanı filan Birleşik Arap Emirliğinin gönlünü alsınlar, asılsız suçlamalar için özür dilesinler.
Şurası bir gerçek ki, Türkiye büyük ve güçlü bir ülkedir. Morallerimizi bozmayalım, olan bunca olumsuzluğa rağmen, Atatürk Türkiye'sine inancımızı kaybetmeyelim. Anayasamıza ve yasalarımıza sıkı sıkıya sarılırsak, yasalarımızı herkese eşit ve adil şekilde uygularsak, dini siyasetten uzak tutarsak, Atatürk ilke ve inkilaplarına, laikliğe sahip çıkarsak, devletin imkanlarını hovardaca harcamazsak, bizi kimse tutamaz.
Bu duygularla Dubai-Istanbul uçağından Sabiha Gökçen havaalanında inerken, ciğerlerimi aşığı olduğum güzel ülkemin oksijeni bol havasıyla dolduruyor ve Türk olduğum, Türk doğduğum, bu güzel vatanda yaşadığım için Allah'ıma şükrediyorum.
Ne Mutlu Türk'üm diyene.
 

Bu yazı toplam 2301 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.