• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 18 °C
  • Antalya 28 °C

Başka Alaçatı yok.

Başka Alaçatı yok.
Alaçatı'de iki gün geçirdik. Düzenlenen çalıştayda yaptığımız konuşmada da belirttiğimiz gibi başka Alaçatı yok. Kıymetini bilmeliyiz bu ‘yufka gibi’ denizin...

Alaçatı Çalıştayı 

nedim.atilla@aksam.com.tr  

 

Geride kalan hafta sonunu Alaçatı’da geçirdik. Yazın boğucu kalabalığından eser kalmamış Alaçatı’nın tenha ama korunmuş sokaklarında dolaşmak başlı başına bir keyifti, Avrupa-Türkiye Turizm İş Konseyi Başkanı Hüseyin Baraner ile Alaçatı Turizm Derneği Başkanı Zeynep Öziş dostumuzun ev sahipliğinde “korumacı turizm” modeline gönül vermiş Alaçatılı girişimcilerle iki gün geçirdik. Düzenlenen çalıştayda yaptığımız konuşmada da belirttiğimiz gibi başka Alaçatı yok. Kıymetini bilmeliyiz bu ‘yufka gibi’ denizin...

 

Çalıştay notlarına gelince... Geçtiğimiz 5 yıl içinde kendine özgü havasıyla Alaçatı, Türkiye turizminin en gözde tatil beldelerinin rakibi haline geldi. Dünyada rüzgar sörfü için en uygun konuma sahip bir kaç beldeden biri olan Alaçatı, yakınındaki şifalı termal suları ve bu sulardan yararlanan büyük otellerin yanı sıra onarılmış eski Rum evleri, korunmuş rüzgar değirmenleri ile konuklara bambaşka bir hava sunuyor. Günümüzde hep birbirine benzer konumları olan, benzer hizmet ve lezzetleri sunan büyük otellere alternatif olarak Alaçatı küçük otellerini, keyifle yemek yenen “slow food” restoranlarını ve huzurlu kafelerini sunuyor. Ama ne yazık ki ‘sezon çok kısa’... Sezonu uzatmak için de başka argümanlara gereksinimi var...

 

Midilli ve Sakız örneği

 

Bugünlerde hemen karşıdaki Sakız Adası’nda otellerde yer bulamazsınız çünkü ‘agroturizm’ gereği reçellik Sakız Mandalini (Bizde daha çok Karaburun türü diye bilinir) hasadı var. Hakeza Midilli de öyle. Dünyanın her yerinden Yera Körfezi’ne gelmiş ‘kuş gözlemcileri’ ile zeytin hasadını izlemeye gelmiş turistler nedeniyle Midilli’de otellerde yer yok... Ama Çeşme bomboş, Alaçatı yüzde 10-15 dolulukta... Bir iki kongre olmasa beş yıldızlı oteller bile kan ağlayacak. Onların da kaç paraya sattıklarını merak ederim odalarını...

 

Komşumuzun başarısı ‘korumacı turizmcilikten’ geçiyor. Türkiye kıyılarını koruyamadığı, ‘turizmde sürdürülebilir kalkınmayı’ başaramadığı için özellikle Ege’de yan gelmiş yatıyor. Bu modelin dünya turizmindeki yeri çok önemli... Alaçatı, Ayvalık-Cunda, Beypazarı... Daha kaç örnek gösterebilirsiniz ki... Ne Kuşadası’nı koruyabilmişiz ne de Fethiye’yi... Şimdi 10-15 euroya satılan Pamukkale otellerinin düştüğü duruma yanıyoruz...

 

Konuşmacılar dikkatle dinlendi

 

Çalıştay’da Ayşegül Denizci’den ‘Kırsal Lüks’ü, Sevan Nişanyan’dan ‘enteresan’ deneyim ve gözlemlerini, Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği’nden Selçuk Meral’i, Sunexpress’ten Emre Bahtoğlu’nu ‘Bir havayolunun bölgesel turizmin gelişmesine katkısını’ dinledik... Tur operatörleri panelinde TUI’den Melih Yetiş ve Vasco’dan Gülgün Yurdaer, Alaçatı örneği ve tur operatörlerinin yaklaşımını yansıttılar.

 

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Erdoğan Kahya’nın moderatörlüğünde biz gazeteciler nasıl baktığımızı anlattık Alaçatı’ya... Turizm medyası ve basını, Özkan Altıntaş anlattı. TUYED Başkanı Kerem Köfteoğlu’nun değerlendirmesi ile zorlu maraton sona erdi. Bu çalıştayla ilgili olarak yayımlanacak bildiriyi de bu köşede tartışacağım sizlerle...

 

Alaçatı’nın Türkiye’deki diğer beldelere örnek olması gerek ama önce kendisini koruması gerek. Nezih Öztüre ile birlikte 2005’te yayımladığımız Alaçatı kitabımız için Reşat Kutucular’ın dedikleri aslında bize yol gösteren nitelikte: Fakir kaldığı için değişmeyen, değişmediği için kıymete binen, ana akışa direndiği için itibar gören şu Alaçatı, bakalım sevenlerine karşı vefalı mı çıkacak vefasız mı? Zamana uyup daha da hırslanacak mı, yoksa aslına sadık kalmaya mı çalışacak. Anlayacağı gün geldiğinde birileri söylemeli o çocuğa: Yükselirken neden yükseldiğini iyi bilmeli insan bilemeyince kader düşüş oluyor.

 

Kafalarda farklı farklı Alaçatılar var... Benim Alaçatım’da ‘gelenler kalanlarla birlikte mevcudu koruyarak yaşıyorlar’...

 

Reşat’ın dediği gibi bitirdim konuşmamı: Yerleşik olanlar ticari kazanç kaygısıyla ses çıkarmayıp yeni gelenlerin dümen suyuna mı gidecekler yoksa inatla dokuyu muhafazaya mı çalışacaklar? Kısa vadeli pırıltılar hatırına orta vadeyi tehlikeye atacaklar mı atmayacaklar mı? Efendim zaten mevsim kısa, şunun şurasında iki ay dişimizi sıkıp işimize mi bakalım demeyip bu bozulmaya itiraz edecekler mi yoksa ellerini mi ovuşturacaklar? Gelişiyoruz kandırmacasına kendilerini kaptıracaklar mı kaptırmayacaklar mı?Alaçatı bu ülkenin emek emek ortaya çıkmış hoş bir köşesi. Köy havasında, kendi halinde ve kişilikli olduğu için hoş. Yerelle geleni dokuyu fazlaca bozmadan iyi kaynaştırdığı için. Savunulacak kaç kale kaldı ki zaten...

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.