• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 19 °C
  • Antalya 30 °C

Amazonlar ülkesi Ukrayna

Kâmil Yüceoral

Amazonları, Karadeniz kıyılarımızda yaşamış efsane kadın savaşçılar topluluğu olarak biliriz. Ukrayna’yı görünce, Amazonların çağımızda da var olduklarını düşünüyor insan. Nereye bakarsanız bakın, kadınlar hep çoğunlukta ve yönetimde. Sokakta dolaşanların %70 i, gece dışarıda yemek yiyip, kız arkadaşları ile kahvelere gidenlerin %80 i kadın. Temizlik işçisi, üst düzey bürokrat, memur, polis, bankacı nereye bakarsanız bakın, çevrede kadınlar hep çoğunlukta. Ukrayna da ev ve devlet, kadınların sırtında gidiyor. Lokantada garson olarak çalışan güzel bir kız, sabah saat sekizden gece saat bire kadar sadece bahşiş karşılığında mesai yapıyor. Ne zaman uyuyabildiği bile belirsiz.

GENÇ KIZLARIN YURT DIŞINA ÇIKIŞLARI KISITLANMIŞ
Ukraynalı erkeklerin tembellikleri ise bu ülkede yaygın bir espri konusu. Lviv kenti nüfusunun %85 inin kadınlardan oluştuğu iddia edilse de, 45 milyondan fazla olan (46 ya yakın) fakat her gün azalan Ukrayna nüfusunun 21 milyonu erkek, 24 milyonu kadın. Bunun sebebi de erkek çocuk doğum oranının yüksek olmasına karşın, ölüm oranlarının daha da yüksek olmasından kaynaklanıyormuş. Kuşkusuz Ukraynalı genç kızların %75 inin, yurt dışına çıkarak bir yabancı ile rahat evlilik yapma niyetlerinin de bundaki katkısı büyük.
Sovyet sistemi çökmeden önce nüfusu 52 milyon olan Ukrayna’nın, 45-46 milyona düşüşünün de bu sebepten olduğu, 4-6 milyona yakın kişinin ülkeyi terk ettiği var sayıldığından, devlet, genç kızların yurt dışına çıkışlarını kısıtlamış.
Pasaportları olsa bile, yalnız seyahat etmelerine çok sıkı kurallar getirilmiş. Bekar kızlar, sadece grup seyahatlerine katılabiliyorlar yada dönüşleri garantili çıkışlara müsaade ediliyor. Söz dinlemeyenlerin ise ülkeye tekrar geri dönmeleri mümkün değil. Çok garip gibi gözükse de demokratik ve AT adayı Ukrayna’daki şaşırtıcı gerçeklerden birisi de bu. Eğer kızları ve kadınları ülkeyi terk ederse, hayatın felç olacağından emin Ukraynalılar. Bize göre de, pek de haksız sayılmazlar.

70 KİŞİLİK TÜRK HEYETİ TÜRKİYE’Yİ ANLATTI
Ukrayna ya gidiş nedenimiz; Türkiye Sağlık Turizmi Konseyi’nin koordinasyon ve sponsorluğunda yapılan Medikal Turizm Fuarı ve Kongresi idi. 2013 yılında 700 bin turist aldığımız Ukrayna’dan gelen medikal turist sayısının aynı oranlarda olmamasının nedenini anlamaya ve arttırmaya çalışıyorduk hepimiz. 32 özel ve üniversite hastanesi temsilcisi, 70 kişilik Türk heyeti, bir hafta boyunca yaptığı görüşme ve temaslarla; ülkemizdeki medikal tesislerin kalite, başarı ve ekonomikliğini anlattılar. Sadece 30 bin kişilik milyonerler topluluğu olan, gelir seviyeleri çok dengesiz ve düşük Ukraynalıların, sağlık harcamalarını dışarıda yapabilenlerinin de, öncelikle İsrail ve Almanya hastanelerini tercih ettiklerini öğrenmek bizler için sürpriz olmadı.

ÇÖZÜM YEREL HASTANELER AÇMAK
İsrail in Ukrayna üzerinde ciddi kültürel, siyasi ve ekonomik etkisi var, bunda Ukrayna zenginlerinin neredeyse %99’unun musevi kökenli olmaları kadar, İsrail’e göç etmiş bir milyon musevi Ukraynalının da (İsrail nüfusunun %25 i) katkısı büyük.
Öte yandan Ukrayna devletinin Kamu yönetiminde fazla etkili olamaması, çalışanların çok kısıtlı hastalıklar dışında sağlık sigortalarının bulunmaması (bir başka inanılmaz gerçek olarak), toplumsal sağlık ihtiyaçlarını doruk noktaya çıkarmış gözüküyor. Avrupa, Afrika ve Arap pazarında temsilcilik açarak buradaki hastaları, Türkiye deki hastanelerine davet eden kurumlara, Ukrayna da yapılan önemli tavsiye ise; "operasyonlarını, yatırımcı Türklerin yönettikleri, yerel hastaneler açmak" oldu. Ukrayna pazarı her tür yatırım ve hizmete aç. Burada yapılan tüm yatırımların çok kısa sürede, dörde beşe katladığını da, seyahat boyunca karşılaştığımız herkesten dinledik.

KİEV PARFÜM KOKUYOR
Sovyet sistemi dağıldığında bedavaya yakın fiyatlarla yapılan haksız özelleştirmelerle, zenginleşen oligarkların yönetimindeki devlet ve parlamento, maalesef bu ülkeyi daha güzel günlere taşımakta başarılı olamamış. Rüşvet her ortamda yaygın ve mevcudiyeti normal kabul edilen bir virüs olarak her alanda görülse de, Ortodoks hristiyan kültürü ve %99.7 okuma yazma oranı olan bu medeni toplumun, zarafet ve kibarlığını, birlikte huzur içinde yaşama azmini ortadan kaldırmaya henüz yetmemiş. Evler, caddeler, kaldırımlar, otobüsler hüzünlü bir eskilik içinde, polis suçlara karşı ilgisiz. Bütün bu olumsuzluklara karşı, neredeyse karşılaştığımız tüm Ukraynalılar, "eğitim seviyesi yüksek toplumlarda, gelir seviyesi düşük olsa da, hayat kalitesi yüksektir" gerçeğine uygun olarak, beraber, güzel ve iyi görünmek için büyük çaba sarfediyorlar. Her taraf spor ve kuaför salonu ve marka mal satan mağazalarla dolu. Kahveler fabrikalar, hep parfüm kokuyor.

UKRAYNALILARI RUSLARLA KARIŞTIRMAMALI
Avrupa ve Rusya’nın karşılıklı olarak çekiştirdikleri bu ülkenin, kimin elinde kalacağı henüz belli değil. Maden kömürü, kereste, boru, hurda demir gibi ürünler ihraç eden, Nükleer enerji, IT teknolojileri, uçak yapımı gibi çağdaş konularda çok ileri olan bu ülkede fazla bir ticaretimiz, etkimiz ve tanıtımımıza rastlanmıyor. Kiev şehri girişin de farkettiğim "Muhteşem Yüzyıl" filminin reklam panosu, fuarımız, THY’ları standı ve büyükelçiliğimizin gayretli personeli dışında, Türkiye’yi, turistik tesislerini, sağlık ve ticaret şirketlerini tanıtan bir ilan yada ciddi bir çabayı fark etmedim.
Hava alanı ve stadyum gibi bazı büyük inşaatların, Türk inşaat şirketlerince yapılmış olması, Turkcell’in büyük ortaklığı, Efes Pilsen in bira üretimi gibi toplam 300 milyon dolara yakın yatırımlarımıza, kafe, otel, lokanta, okul gibi başarılı işletmecilerimize karşın, bu pazarda, Türkiye pek fazla hissedilmiyor. Çarşı pazarda Türk ihraç ürünlerine rastlanılmıyor. Ukraynalıları Ruslarla karıştırmamız ve hafife alarak ucuz ülke olarak görmemizin olumsuz sonuçları, bizlere ciddi zararlar olarak dönüyor.

TÜRK ERKEKLERDEN KÖŞE BUCAK KAÇIYORLAR
Yakında bir milyona çıkması beklenen, Ukraynalı turist sayımızın artırılması yönünde ciddi bir tanıtım kampanyasına da rastlamadık. Buna rağmen, Türkiye ye Daça (tatil evi) diye bakan Ukraynalılar ve Türk turistlerden oluşan, haftada 75-80 in üstündeki uçak, karşılıklı olarak tıklım tıklım çalışırken, bu kapasiteyi artırmaya yönelik kamusal bir çaba hissedilmiyor.
Bunun tam tersi olarak Ukrayna ya ve onun ağır koşullarda yaşam savaşı veren Amazonlarına, çok yanlış biçimde, kolay kadınlar ülkesi gözüyle bakan, sırf bu konu için turistik turlar düzenleyen biz erkeklerin oluşturduğu, çok itici bir izlenimimiz var. Sanıldığının aksine genel olarak normal Ukraynalı kızlar bu yüzden Türk erkeklerden köşe bucak kaçıyorlar ve hepimizi aynı kategoride görüyorlar. Birlikte toplantı yaptığım bir bayan müsteşar bile "Biz Türkleri tanıyoruz, her şeye söz verir, hiçbir şey yapmazsınız" diyerek, devlet düzeyinde bile var olan ön yargı ve tepkiyi belli ediyordu.

GERÇEKÇİ PLÂNLARA İHTİYAÇ VAR
Toplumda, Sovyet tarihinin öncesi fazlaca bilinmiyor. Ukrayna’nın 900 ‘ncü yıllara kadar Hazar Türk imparatorluğu, İskit (Saka) Türkleri, Altınordu Türk Devleti, Hunlar ve 17 yüzyıla kadar da Osmanlı devletinin etkisi altında şekillendiğini bilene rastlamak zor. Diğer yandan Türkiye tarafında da Ukrayna tarihini ve her yönüyle ülkemiz açısından önemini idrak edebilmiş kişi ve kurum sayısının çok az olduğu ortada.
Önümüzdeki yıllarda öncelikle yapılması gereken: Ukrayna-Türk ortak yatırımları, ticareti, turizm, kültür ve sağlık turizmi alanlarında gerçekçi, Stratejik Eylem Planlarının TİKA, İGEME gibi kurumlarımızca hazırlanması ve uygulamaya sokulmasıdır. Çok fazla sayıda Türkçe öğrenmek isteyen Ukraynalı genç olmasına rağmen, TÖMER gibi kuruluşların bu ülkede hala faaliyete geçmemiş olması, bir Türk Kültür merkezinin bulunmayışı da, anlaşılamamıştır. Bu ilgisizliğimizin devam etmesi halinde, bu kadar yakınımızda ve büyük imkanlar vadeden bir ülkeyi, göz göre göre başkalarına kaptırmamız doğal olarak kaçınılmaz olacaktır.

ZEVKLİ BİR ŞEHİR TURU
Sizleri, değerli bir adaşımın, Kiev şehrine yakıştığını düşündüğü; Guiseppe Verdi’nin La Traviata operasından Addio Del Passato müziği ve kendi çektiği resimlerle oluşturduğu, zevkli bir şehir turuyla baş başa bırakıyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=84dTiK66ZHs&feature=youtu.be

"Gün batarken Özgürlük Meydanından otelime doğru yokuş aşağı yürüyordum. Kulağımda bu şarkı çalıyordu. İlk fotoğraftaki kızıl manzara ve binaların camlarında yansıyan turuncu rengi bu müzikle yakaladım". Kamil Sözen

Not: Ukrayna ile ilgilenen yada yatırım yapmak isteyenlerin; Sayın Emre Akıncı tarafından hazırlanarak bu hafta "yayınlanan; "Ukrayna Yatırım Sanatı " isimli kitabı okumalarını tavsiye ederim. www.emreakinci.com

Bu yazı toplam 8507 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.