Aile şirketleri, meslek hayatım boyunca yakından takip ettiğim ve zaman zamanda görev yaptığım alandır. 1960'lı yıllarda başladığım mesleki yaşantımın üzerinden tam 50 yıl geçti. Bunun bir kısmı Hesap Uzmanı olarak kamu hizmeti ama gene bu tür kurumlarla içiçe diğer yıllar doğrudan bu tür işletmelerin içinde geçti. İyi anılarda var kötü olanları da var. Üzülerek mücadele ettiğim ama duvarları yıkamadığım zamanlar oldu. Artık günümüzde bu konu daha bir evrensellik kazanırken, aile şirketlerinde gerçek anlamında kurumsallaşma örneklerini görüyoruz. Ama bunun yanında körgözüm parmağım misali bile bile uçuruma gidenleri de var..
Bu konunun öyküsü benim hatırladığım kadarıyla Türkiye'nin büyüme süreci ve bu sürece aile faaliyetlerinin ayak uydurarak büyüme gayreti içine girmeleri ile başlar. Büyüdükçe şirketleşme gerekliliği duyulur. Bir yere kadar hele hele birinci jenerasyonda hiç sorun yoktur. Onlar anlaşarak, birlikte büyüterek ve aile geleneklerini gözeterek misyonlarını götürmüşlerdir. İşte bu rahatlık zaten sonraki çözülmelerin nedenidir. Zannederler ki hep öyle gidecek. Ama bilmezler ki sonra işin içine önce kardeşler, sonra gelinler, damatlar girecektir. Bir çok sendrom vardır bu konuda. Bunlardan gelin ve elti semptomu çok popülerdir.
İşte rahmetli Sakıp Sabancı'nın liderliğinde Sabancı ailesinde hiçbir zaman sorun çıkmamıştır. Ama ölümünden sonra kopuşlar başlamıştır. Benim ilk hatırladığım aile şirketi ihtilafları arasında Komili ailesi gelir. Bir zamanların büyüklerinden Ayvalık kökenli bu aile, kurumsal yapısını oturtamadığı için kendi sonunu hazırlamıştır. Ailenin fertleri eğitimli olmalarına ve Halis Komili TÜSİAD başkanlığını da yapmasına rağmen rağmen içerde karar mekanizmasında bu birliği devreye sokamadığı için istemeden küçülme ve sonrasında aile fertleri arasındaki hukuki ihtilaf bu büyük aileyi bitirdi.
Sonraki yıllarda karşımıza çıkan aile ihtilaflarına örnek olarak meşhur Massey Furguson traktörlerini üreten Uzel firması bir nevi enişte kayınbirader firması idi. Çocuklar büyüyüp çoğalınca iki aile arasında ihtilaf çıktı. Cemal Atay'ın çocukları nakit alarak gruptan ayrıldı. Diğer taraf ta ise Uzel kardeşler arasında çıkan soruna çare bulunamadı. Mal kaçırmalar falan derken o güzelim tesisler atıl hale geldi. Aileler arasındaki ihtilaf önce firmanın parçalanmasına sonrada bitmesine neden oldu.
Üzüldüğüm aile şirketlerinden biride Pepsi kola ve Tamek firmaları yanında madencilikle de ünlenen sahibi Sipahioğlu ailesidir. Ailenin kızları birleşerek anne ve babalarına karşı çıktılar. Büyük mahkemeler derken o isim ve firma kayboldu. Adana'nın meşhur Ahmet Sapmaz ve ailesi bu konuda unutulmazlar arasındadır. Bu çözülmede bir zamanların devi Ahmet Sapmaz'ın büyük payı vardır. Aynı şekilde Kozmetik ve tekstilde Adanalı Başer Kardeşler de sonradan dağılan aile birliğini götüremeyen şirketlerdendir.
Olayı kurumsallaşma noktasına getirdiğimizde bunu becerebilen önemli aileleri gördükçe tılsımın burada olduğunu söylemeğe gerek yok. İşleri profesyonellere bırakıp üst te kalmak bugün Koç grubunun başardığı bir formüldür. Ancak Koç Grubunun bir şansı veya şanssızlığı Rahmi Bey dışında diğer kardeşlerin çocuklarının olmamasıdır. Ayrıca Vehbi Bey'in ileri yaşlarda işi bırakması işleri yoluna koymuştur. Diğer bir gruba bakıyoruz. Onlarda yılların oturmuş grubu. Ama iki kardeş birleşip diğer kardeşi ve onun çocuklarını yönetim dışında bırakabilmiştir. Akkök grubunda bugün bu yaşanıyor. Buna karşılık Boyner Grubu zamanında “Family Constitution” dediğimiz aile anayasasını yapabildikleri ve babadan sonra Cem Boyner gibi dirayetli bir ikinci kuşak yakaladıkları için başarı ile götürüyorlar.
Sonuç olarak özellikle bizde bu işin tılsımı “Aile anayasası” dediğimiz anlaşmadan geçiyor. Bu şart. Aile bireylerinden kimler yönetimde görev alır. Kimler hangi koşullarda grupta idareci olabilir. Bütün bunlar tek tek bütün ortaklarca taahhüt altına alınıyor. İkinci faktör mümkün olduğunca profesyonel yöneticiye yer vermek gerekir. Üçüncüsü de halka açılarak, halk gibi üçüncü ve tarafsız bir oy sahibini içeri almaktır.
Ben bu konunun kompetanı değilim. Ancak yaşadıklarım ve gördüklerimden esinlenerek aklıma gelenleri satırlara döktüm.
- 14:00 - Akseki'nin Çimili Keçi Peyniri Coğrafi İşaretli oldu
- 13:00 - IIFF'nin bu yılki teması: “Sürdürülebilirlik"
- 12:00 - Dünyanın en iyi 100 şehri içinde İstanbul yer aldı
- 11:00 - Marsilya’da 1 Euro’ya gurme yemekler yiyebilirsiniz!
- 10:00 - Turistik Tuz Ekspresi 10 bin ziyaretçiyi Çankırı’ya taşıdı
- 09:00 - 2026'da iş seyahatleri ve MICE nereye gidiyor?
- 08:00 - Noel tatilinin gözdesi Antalya'ya Alman ve Rus akını
- 07:00 - Antalya'ya 1 milyar 350 milyon TL'lik dev otel yatırımı geliyor
- 06:00 - Karavanla denize sürüklenen Rus turistler kurtarıldı
- 05:00 - Üç otel Conde Nast Johansens üyeliğine kabul edildi
- 04:00 - Avrupa turizm devinin 2026 rotasında Antalya öne çıkıyor
- 03:00 - Mustafa Kemal Atatürk’ün Bilecik’e gelişi canlandırıldı
- 02:00 - Londra'ya turist vergisi getirilmesi bekleniyor
- 23:00 - Dünya Kupası kuraları Washington'da çekildi
- 22:00 - Gov4 Green Med Projesi Hibe ile Antalya'yı rahatlatacak
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.




























