Abdurrahman Büyükkeskin
Manavgat/Antalya - Antalya'nın İbradı ilçesi Ormana Mahallesinde bir yıl önce açılan Yeniçeri Ahmet Ağa Konağı hem Osmanlı dönemi hemde Osmanlı döneminin askeri sistemi Yeniçeri askerlerinin yaşamına ışık tutuyor.
Yeniçeri Ahmet Ağa Konağı Antalya'nın yoğun olarak Akseki ve İbradı ilçeleri ve köylerinde uygulanmış yöreye özgün mimarisi yapısı olan Düğmeli Evler tamamen taş v
e ağaçtan yapılan harç ve çimento kullanılmadan yapılan yapılar. Yapılarda ise ağaç olarak genelde yörede bulunan Toros Sediri (Katran Ağacı ve Andız Ağacı) kullanılmıştır.
Bu yapılarda taş duvar asıl taşıyıcı gibi görünsede eci ahşap iskelet taşıyor. Duvardan taşan hatıl uçlarının düğme(Pil Duvan) gibi gözükmesinden dolayı bu evlere ''Düğmeli Evler'' debiliyor. Ormana Mahallesinde bulunan Yeniçeri Ahmet AğA Konağı yöresel mimarisiyle 2 katlı Düğmeli Ec olarak inşa edilmiş. Ulaşılan kayıtlara Konak 1898 yılında yapıldığı görülmekte Konağın ilk sahiplerinden biri olan Keleşoğlu soyundan gelen Genç Osman'dır. Yeniçeri 56. Ortanın son komutanı Keleşoğulları soyundan gelen ve ailenin 7. Kuşak arası olan Ahmet Ağa'nın anısına ithaf edilerek Yeniçeri Ahmet Ağa Konağı adını almış. 
YENİÇERİNİN KALDIRDIĞI KAZAN ORMANADA
Müze içinde 1700 Osmanlı dönemi askeri sistemi Yeniçeri'yi anlatan eşya bulunmakta. Ahmet Zerrin Ellialtıoğlu Vakfı tarafından kurulan müzenin kurulmasına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy olmuş.Müze hakkında bilgi veren Yeniçeri Ahmet Ağa'nın soyundan torunu olan Leyla Ellialtıoğlu, müzede sergilenen tüm eserlerin büyük babaları Yeniçeri Ahmet Ağa'nın nesilden besile korunarak korunan eşyalar olduğunu söyledi.

Leyla Ellialtıoğlu, ''Müzede sergilenen eserlerle Osmanlı dönemine ışık tutuyoruz. Müzeye yerli turistler kadar yabancı ülke turistleri de yoğun ilgi gösteriyor. Müzede sergilenen Yeniçeri kazanı yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Müzesinde sergilenen Yeniçeri kazanı orjinal Yeniçeri kazanı Tarihte hep Yeniçeri askerlerinin hakiki kazanı , yeniçeri askerleri yemeği beğenmezlerse kazan kaldırır varmış Ayrıca yeni doğan çocuklar için Osmanlı döneminde akika şekeri dağıtılırmış Bizde bu geleneği hale Ormanada sürdürüyoruz.'' diye konuştu.
Kazan kaldırmak isyan etmek anlamında kullanılan bir deyimdir.
Kazan aslında yeniçerilerin mensup olduğu Bektaşi Tarikatını simgelerdi. Çünkü inanışa göre yeniçeriler ilk kurulduğunda Hacı Bektaş-ı Veli kazanda çorba kaynatmış ve bu kazandaki çorbadan tüm yeniçerielere kâseler halinde dağıtmıştır. Ama gerçekte Hacı Bektaşı Veli Osmanlının kurulmasında çok önceleri yaşamıştır. Ama bu inanış öyle yer etmştirki Osmanlıda padişah üç ayda bir dağıttığı yeniçerilerin maaşı (ulufe) öncesi divana çağrılan yeniçeri ağasına önce bir tas çorba ikram edilirdi. İçerse bir sorun yok o zaman ulufe dağıtmak için gerekli hazırlıklar yapılırdı.
Ama eğerki yeniçeriler bir durumdan hoşnut değilse ayaklanmaya hazırlanıyorlarsa yeniçeri ağası kendisine ikram edilen çorbayı içmezdi. O zaman saraydakiler telaşa kapılır ve sorunu anlamak için kendi aralarında müzakere yaparlardı.
Yeniçerilerin her ortasının matbahı ve aşçısı ve aşçı ustası vardı; ve her orta kendi yemeğini kendi arzusuna göre ayrı ayrı pişirirdi; bunun için orta efradı kendi yevmiyelerinden her hafta kumanya parası olarak levazım heyetine bir para verir ve bu para ile bir haftalık yemek ihtiyacı temin edilirdi; hükümet bunların iaşeleriyle uğraşmazdı; yalnız yeniçerilere verilecek etin fiyatı muayyen olup et fiyatı ne kadar yüksek olursa olsun yeniçerilere o fiyattan fazlaya verilmezdi. fakat hükümet bu miktardan fazlasının parasını zarar-ı lahim ismiyle hazineden kasaplara öderdi. yeniçerilerin yemekleri her ortanın matbahında pişerdi; yemek pişen kazan oda halkı tarafından mukaddes addolunurdu. Bir isyan vukuunda bu kazanlar meydanlara çıkarılırdı ki buna tarihlerde kazan kaldırma denilmektedir.
Sarayda söz sahibi olan harem ağalarının dolayısıyla zincirleme olarak yeniçeri ağaların, önemli mevki sahibi olmak isteyen paşaların kışkırtmasıyla piyon olarak kullanılan yeniçeriler ayaklanır ve et meydanından kazanları kaldırarak at meydanına oradan da kimi zaman sarayın enderununa kadar nerdeyse içeri girerlerdi ve kışkırtmanın etkisiyle şu ve şu kişilerin kellesini isterik yoksa padişah efendimiz sonrasına karışmayız diyerek tehdit ederlerdi ve o kazan istediklerine muaffak olmadan yere inmezdi. Onun içindirki kazan kaldırma deyimi Osmanlının başına gelebilecek en kötü olaylardan biriydi...



































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.