• BIST 9057.84
  • Altın 2293.152
  • Dolar 32.3114
  • Euro 35.0969
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 22 °C
  • Antalya 20 °C

Yemyeşil Korfu Adası-4

Yemyeşil Korfu Adası-4
Yunanistan'ın Korfu adası 600 yıllık zeytin ağaçları,mitolojik yapısı ve pırıl pırıl denizi ile Avrupalı turistlerin tercihi olmayı sürdürüyor.
ÖZKAN ALTINTAŞ-TÜRKİYE TURİZM GEZİ-4

KORFU/YUNANISTAN- Ocean Majesty gemisi Pire"den saat 16.00"da hareket ederek muhteşem Korint Kanalını geçip 240 deniz mili uzaklıktaki Yunanıstan"ın Korfu adasına doğru yol alıyordu. Korfu adasına 9 Ağustos sabahı 09.00"da varacaktık.



Geminin güvertesinden ayrılamıyorduk. Akşam üzeri gün batımına kadar Korint Kanalı"nı daha sonra 24.00 sıralarında dünyanın en uzun asma köprülerinden Rion-Antirion Köprüsü"nün muhteşem manzarasını seyrettik. Gemide günlük olarak dağıtılan ve içersinde programların yer aldığı “Cruise Journal” gazetesinde ise Korfu Adası"na varmadan 30 dakika önce gemi güvertesinden muhteşem manzaraları seyredebileceğimizden bahsediliyordu. Buna göre erkenden kalkıp geminin güvertesinde yerimizi almamız gerekiyordu.



Bir türlü geminin güvertesinden kurtulup kamaramıza giremiyorduk. Geminin geçtiği yerlerdeki manzaralar bizi cezbediyordu.
Gemi gezilerinin en güzel yanı kaplumbağa gibi gezmekti. Yani eviniz yanınızda ama çok yer gezebiliyordunuz. Apex Tur"un gemi gezilerinin rağbet görmesinin en büyük nedeni gemi gezilerindeki rahatlıktı.







GÜVERTEDE ÇILGIN EĞLENCE
Akşam yemeğinden sonra gemide “Güverte Partisi” vardı. Biz yemek yerken orkestra güvertede hazırlandı. Cristina mikrofonu alarak yolcuları coşturan bir konuşma başladı.



Sonra animasyon ekibi sahne aldı. Şarkılar, danslar başladı. Önce dansçılar gösteri yaptı, sonra yolcular onlara katıldı.



Püfür püfür esen sıcak rüzgarda herkes kendini piste attı ve geç saatlere kadar çılgınca dansetti. Güvertede birikim nedeniyle masalarda yer kalmamıştı.



Havuzun ve jakuzunun duvarlarına oturuldu. Bazıları ise ayakta seyrettiler. Bülent ve Sylvia"nın popüler müzikleri, daha sonra diskjokeyin müziği Korint Körfezi"nin karanlıklarında çınladı durdu.
Müzik istemeyenler diğer salonlarda otururken, bir bölümü de casinoda şanslarını denediler.





Ertesi sabah erkenden uyandık. Gemi yaklaşık yarım saat önceden iskeleye bağlanmak için demir salma motorlarını çalıştırıyordu. Burun bölümünde olduğumuz için bizi uyandırıyordu. Saat kurmaya gerek yoktu. Mendirekten bir limana girdik ve iskeleye yanaştık.



KORFU LİMANINDA ÇIMACI KÖPEK
Gemi iskeleye kalın halatı atmadan önce ucunda ağırlık olan ince bir ip atıyor, sonra çımacı gelerek bu ipi çekiyor ve ana halatı iskelenin babalarına bağlıyordu. Güverteden bu işlemi izliyorduk.

 

İnce ip atıldı birdenbire ortaya çıkan bir köpek ipi ağzıyla tutarak çekmeye başladı. Daha sonra yanına gelen iskele görevlisi ipi alarak ana halatı çekti. Aynı işlem birkaç kez tekrar edildi. Köpek her seferinde koşarak ince ipi ağzıyla yakalayıp çekti. Yolcular ilgiyle çımacı köpeği izlerken fotoğrafını çektiler.



KORFU LİMANI VE İSTANBUL

Rıhtım denizin ortasına kadar uzanıyor ve rahatlıkla bir kaç yolcu gemisi alıyordu. İstanbul'a kruvaziyer limanı yapmaya uğraşanların gelip luraları görmesi ve Zeytinburnu'da böyle bir liman yaparak şehri kurtarmaları gerektiğini düşündüm. Galata'ya yapılacak limanın şehre ne kadar yük bindireceğinin farkında olmayanlar buraları görmeliler. Galata rıhtımı İstanbul'a para kazandıracak bir alışveriş cenneti olabilir. her gittiğimiz şehirde eski kentleri ve sokakları gezdik. Galata'ta İstanbul'un elinde mücevher gibi duruyor. Ancak tarihi yokedip modern binaları koymakla turizm olmayacağı düşünülmüyor. Turist tarih, kültür ve alışveriş istiyor. Galata ve Sirkeci İstanbul'un tarih kokan son kalesidir. Onu da kaybedersek ne yapacağız. İstikla Caddesi, Bağdat Caddesi, Galata ve Sirkeci'nin tarihi, kültür, eğlence, alışveriş yapısını taşıyor.



Aslında Galata, Perşembe Pazarı, Sirkeci ve Unkapanı'ndan Haliç'e uzanan alanın dünyada benzeri yok. İstanbul dışına çıkarsak katlettiğimiz Antalya Kaleçi'de bunlardan biri. Türkiye'ye vizyonu olan ve geleceği görenler gerekiyor. Sadece Dubrovnik'in içinde dolaşssınlar çok yey görürler.
Ama bizde onu görecek vizyon yok. Buralara proje üretenlerin Korfu, Dubrovnik, Split, Kotor'u görmeleri gerikir.



REHBERİMİZ ASLEN MISIRLI OLAN BAYAN VEFA İDİ

Gemimiz Yunanistan"ın Korfu adasına limanına girerken planda denize girmek vardı. Kahvaltıyı yaptıktan sonra mayolarımızı ve havlularımızı yanımıza alarak dışarı çıkış için beklemeye başladık. Saat 09.00 sıralarında rıhtıma ginerek bizi bekleyen otobüslerin yanına gittik.



Bizi gezdiren rehberimiz Hamza Şahin, yerel rehberimiz bayan Wafaa"yı tanıştırdı. Aslen Mısırlı olan Korfu"da doğup büyüyen Wafaa"nın adı Türkçe"deki “Vefa” idi. İstanbul'da Vefa semtinin bulunduğunu ve benim tarihi Vefa Lisesi'ni bitirdiğimi söyleyince oldukça şaşırdı. Güleryüzlü ve neşeli olan rehberimiz. İngilizce, Arapça, Yunanca rehberdi.





TARİHİ KÖYLERDEN GEÇTİK

Otobüslerle adanın güneyinde yer alan inanılmaz güzellikteki yerleri ziyaret için yola çıktık. 45 dakikalık yolculuktan sonra ilk olarak güzel bir koya yerleşen “eski küçük kale” anlamına gelen Paleokastritza"ya vardık. Yol boyunca dik yamaçlarda yer alan eski yerleşim yerlerindeki binaları gördük.



İnsanların bir zamanlar güvenlik nedeniyle Akdeniz korsanlarından korunmak için buralara kurdukları Makrades köyünün hala kullanıldığını izledik. Günümüzde ise insanlar artık deniz kıyılarını yerleşim alanı haline getirmişlerdi. Yeşillikler içindeki Korfu adası özellikle Avrupalı turistlerin tercih ettiği tatil beldesiydi. Yol boyunca kiralık otomobiller, jipler, motorlar ve atv"ler kullanan yabancıları gördük.



Paleokastritza"dan yukarı tırmanan otobüsümüz muhteşem manzaralar eşliğinde daracık yoldan bizi Bizans dönemine ait manastıra götürdü. Buralarda yollar o kadar dardı ki araçların geçişi için trafik ışıkları konulmuştu. Yoldan inenlerin bitmesi için oldukça uzun süre yeşil ışığı bekledik. Allah"tan otobüsün klimaları iyi çalışıyordu. Yoksa sıcaktan bitebilirdik.



Neden sonra Korfu"nun en güzel yerinde bulunan 13. yüzyıldan kalma manastıra çıktık. Çiçekler içersindeki manastırda 8 keşiş yaşıyordu ve en önemli ziyaret yeriydi. İçersinde birde Ortodoks kilisesi var.



Manastırın çevresinde Yunanlı bayanlar el sanatlarını sergiliyorlar.





Manastırın kapısında geleneksel giysileriyle turistlerle fotoğraf çektiren kızlar biz fotğraf çekince direndiler. Ancak gazeteci olduğumuzu ve haber yapmak istediğimizi söyleyince fotoğrafçı izin verdi. Ancak kızların yüzünden hiç te memnun olmadıkları okunuyordu. Halil Tuncer benim fotoğrafımı çekerken kızlar soğuk durdu. Halil Tuncer'in fotoğrafını ben çekerken birisi hala direniyordu. Çıkışta fotoğrafçı Halil Tuncer'e fotoğrafını armagan ederken kızlar hala surat asıyordu. İki müşteriyi kaçırdıkları için sıkıntılıydılar.


Manastırın keşişleri kendilerine gelir getiren manastırın bakımını yapıyor, elinde fırça kaldırımlara kadar boyuyorlardı.


Manastıra akın akın turist geiyor.


Rehberimiz Vefa manastırdaki keşişlerin birbirleriyle haberleşme çanını gösterdi


Manastırın kilisesi İstanbul Büyükada'daki Aya Yorgi Kilesis'nin benzeriydi.



KARTON ZEYTİN AĞAÇLARI İLE AB'DEN GELEN PARA ARTTI
Yunan adalarında önemli sayıda zeytin ağacı bulunuyor. Bunlar için Avrupa Birliği Çevre Fonu"ndan yüklüce para alıyorlar. Girit'te 9 milyon, Midilli"de 3 milyon zeytin ağacı bulunduğu söyleniyor. Korfu"da ise Venediklilerin hakimiyeti döneminde dikilen yaklaşık 600 yıllık zeytin ağaçları bulunuyor.
Zeytin ağacı için AB"den para alan Korfu"dan bahsedilince, Midilli adası gezimizde bir Yunanlı rehberin anlattıklarını hatırladık. AB"den uzmanlar ağaç başına belli bir miktarda para ödemek için ağaçları saymaya gelmişler. Ancak ağaçları saymak kolay değil. Belli bir mesafeden yaklaşık 50 ağacı içine alan bir çerçeveden ileriye bakarak saymaya başlamışlar. Bazı yerlerde 10-15 ağaç çıkınca, uyanık Yunanlılar hemen bir hile keşfetmişler. Kartondan ağaçlar yapmışlar. Her birine birer Yunanlı yapışmış. Adamlar ağaçların tenha olduğu -bakacakları zaman önceden oraya koyarak karton ağaçları dik tutup sayıyı arttırmışlar. Rehberin anlattığına göre Midilli Adası"nda 1.5 milyon zeytin ağacı var ama bu taktikle sayıyı 3 milyona çıkarıp, alınacak parayı artırmışlar.



KORFU 6 AYDA 1 MİLYON TURİST ALIYOR
Korfu adasında şarap, üzüm ve meyve bulunuyor. Bir de sadece bu adaya özel kumkiad denilen bir narenciye bulunuyor. Çiğ yenen, acı tadı olan narenciyeden reçelde yapılıyor. Adada koyun, keçide bulunuyor.
Korfu adası 6 ay turist alıyor. Yaklaşık 1 milyon turist geliyor. Sadece gemiyle 600 bin kadar turist gelirken, gerisi havayoluyla geliyor. Yağmur alan Korfu"nun kuzeyi yemyeşil. Nemli olan bu bölgede bazen nem oranı yüzde 100 olabiliyor.
Adanın en yeşil ve dağlık olan 911 metre yüksekliğinde Pantokrator Tepesi"nde eskiden güvenlik için yapılmış bir kale bulunuyor. Korfu adası 588 kilometrekare büyüklüğünde ve 150 bin kişi yaşıyor. Bunların yaklaşık 25 binini çalışmak için gelen Arnavutlar oluşturuyor.
Avrupalılarn tercihi olan Korfu"ya jet sosyetede geliyor. Yunanistan"ın Kapri adası olarak tanınıyor. İyon Denizi"ndeki İyon adaları son yılların rağbet gören turizm merkezleri olarak dikkati çekiyor.



ODYSSEIA'NIN KAYAYA DÖNÜŞEN GEMİSİ

Mitolojiye göre Korfu denilince akla ilk başta Odysseus gelir. Odysseus, Troya savaşında Poseidon"un oğlunu kör edince onun hışmına uğrar. Troya Savaşı sonrası evine dönmek ister. Phaeacia , Homeros"un Odysseia"sında adı geçen , Odysseus"un Ithaca"ya varmadan önceki son durağıdır. Bu ada Korfu ile özdeşleştirilmektedir. Phaecia kralı Alkinoos, Odysseus"u Ithaca"ya götürmek üzere bir gemi ve mürettebat sağlamıştır. Bu gemi Odysseus"u bıraktıktan sonra Poseidon"un hışmına uğramış ve tam ülkesinin limanına yaklaşırken bir kayaya çevrilmiştir. Odysseus, kurtulmak için yüzerek Korfu Adası"na kaçar. Burada
Korfu Adası"nı incelediğimizde limanının tam karşısında bu tasvire uygun bir kaya bulunmaktadır ve öte yandan bu ada Ithaca"ya çok yakındır. Dolayısıyla Scheria (Phaeacia) ile Korfu"yu bir tutmak gayet mantıklıdır. Korfu Adası Yunanistan"ın doğal güzelliklere sahip önemli bir adasıdır.





KORFU'DA KENDİMİZİ BUZ GİBİ DENİZE ATTIK
Yol boyunca rehberimiz Korfu"yu anlattı Hamza Şahin tercüme etti. Korfu"nun denizinin soğukluğundan bahseden rehber Vefa “Öyle soğuk ki… İngilizler bile girince üşüyor” diyerek onlara görede İngilizlerin soğuk bir millet olduğunu vurguladı.



Manastır gezimizden sonra uçurumların dibinde bulunan iki yanında plajı bulunan kıstakta durduk. 45 dakika süremiz vardı.



İsteyenler motorla çevredeki deniz mağaralarını gezdi. Biz ise denizi tercih etti. Deniz suyu gerçekten soğuktu. Ama hava da bir o kadar sıcaktı. Her ikisi de birbirini dengeliyordu. Denize girince alıştık ve çıkmak istemedik. İnsan eli değmeyen noktada, tertemiz bir deniz. Öyle ki dipteki taşları sayıyor ve derinliği fark edemiyorsunuz. Sanki altımızda şeffaf bir dünya var. Bir zamanlar İstanbul"un tüm denizlerinin böyle olduğunu hatırladık. Nereye insan girse kirletiyor. Daha buraları kirletecek kadar insan gelmemişti. Zaman çok hızlı geçti ve denize doyamadık. Sudan çıkmak istemedik.



Manastıra çıkılan yolun başında restoranlar, kafeteryalar ve mağaralara gezi yapan motorların iskeleleri vardı. Bir şeyler atıştırıp otobüsümüze bindik.






BELLA VİSTA'DAN GÖRÜNTÜ MUHTEŞEMDİ

Paleokastritza"nın en güzel göründüğü Bella Vista, “Güzel Manzara” tepesine yollandık. Bölgenin enfes görüntüsü hepimizi büyüledi. Zamanız doluyordu. Troumbeta dağını geçerek balcılık yapan köylerin arasından geçerek Korfu limanına döndük. Bir bölüm gemiye dönmedi ve çarşıya çıkarak alışveriş yaptı. Çoğunluk kumkiad narenciyesi reçeli ve şarap aldı. Korfu"da şehir yaşamı gidilen yerler kadar güzel değildi.



Saat 16.30"da son biniş oldu, gemi demir aldı va 17.00 sıralarında 210 deniz mili uzaklıkta bulunan Hırvatistan"ın Dubrovnik Limanı"na doğru yola çıkıldı. Herkes heyecan içinde gezinin ana konusunu oluşturan Dubrovnik"i merak ediyordu. Son yılların gözde turizm merkezi Dubrovnik"e ertesi sabah 07.00"de varılacaktı.





Geminin güvertesinden son kez Korfu"yu seyrettik. Daha sonra mayolarımızı giyerek geminin havuzuna ve jakuzisine girerek gün batımına kadar güneşlendik.

YARIN: AVRUPA'NIN İNCİSİ DUBROVNİK
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.