• BIST 8990.32
  • Altın 2291.731
  • Dolar 32.3264
  • Euro 35.0657
  • İstanbul 21 °C
  • Ankara 18 °C
  • Antalya 19 °C

Uluslararası bir fuar nasıl olmamalı?

Uluslararası bir fuar nasıl olmamalı?
Tatil Bahçesi Seyahat Acentesi sahibi Fatih Cansızoğlu, Travel Turkey İzmir Fuarı’nda “Uluslararası bir fuar nasıl olmamalı?” diye gereken herşey yapılmıştı.

İZMİR- Tatil Bahçesi Seyahat Acentesi sahibi Fatih Cansızoğlu turkiyeturizm.com adına Travel Turkiye İzmir Fuarı hakkında “Uluslararası bir fuar nasıl olmamalı?” başlığı altında görüşlerini yazdı.

Satıcıların bulunduğu ancak yabancı alım heyetlerinin bulunmadığı fuarın sadece düzenleyicilere kar sağlayan bir yapıda olduğunu belirtti.
Cansızoğlu, Travel Turkey İzmir Fuarı’nda “Uluslararası bir fuar nasıl olmamalı?” diye gereken herşey yapılmıştı. Cansızoğlu bir, iki yabancı davetli getirilerek “uluslararası” denilmesinin yanlış olduğunu belirterek “Travel Turkey İzmir Fuarı’nda “Uluslararası bir fuar nasıl olmamalı?” diye gereken herşey yapılmıştı” dedi.

fatih-cansizoglu,.jpg

Fatih Cansızoğlu’nu yazısı şöyle:

Uluslararası bir fuar nasıl olmamalı?

İzmir Travel Turkey Fuarı 16’ci kez 8-10 Aralık 2022 tarihlerinde İzmir’de kapılarını açtı. Fuar’a katılım bir önceki yıla göre %10 daha fazla idi.
 

ULAŞIM

Fuar merkezinin konumu şehir dışında ve ulaşımı çok zor.
Arabanız yoksa toplu taşıma ile ulaşmanız son derece zor.
Aktarmalar ile dolu bir yolculuk yapmanız gerekiyor.
Bu durum muhtemelen katılımın az olmasının önündeki etkenlerden biri oluyor.
Dünyanın fuarcılıkta başarılı ülkelerine bakın fuar merkezleri şehrin içinde veya yakınında. Ulaşım ise ne kadar rahat.

Fuar alanına girişteki 100 basamak ise engelli vatandaşlar için üzücü bir engel oluyor. Hatta fuarın ikinçi günü içerde bulunan yürüyen merdiven bozuldu ve hiç kimse ilgilenmeyince ileri yaş ve enelliler için işkence daha da arttı.
Ana girişteki yürüyen merdivene yönlendirme ise yok.
Varlığını farkeden kullanıyor.

FUAR NEDİR?

Fuarlar, iş dünyasında hangi amaca hizmet için yapılır?
Fuarların ana karakteri alıcı ile satıcıyı buluşturmaktır.
Fuarlar yurtdışından gelecek alım heyetleri ile ürün tedariği sağlayan satıcıların ortak paydada buluşmaları için cazibe yaratan pazar alanıdır.

Burası,
- Stratejik ürünler ve fikirler ile tanışılan,

- Karşılıklı işbirliği geliştirilen

- İtibar yönetiminin sağlandığı güvene dayalı show business platformlardır.

- Kurulan bağar ile sürdürülebilir, ithalat ve ihracatta ticaret ekonomisi oluşur.

fatih-cansizoglu,-001.jpg

İŞ DÜNYASININ BEKLENTİLERİ NEDİR?

1-Yeni ürünlerin tanıtımını yapmak

2- Marka tanınırlığını artırmak

3- Geniş bir hedef kitleye tek seferde ulaşmak

4- Uluslararası müşteri portföyünü genişletmek

5- Kurum imajını güçlendirmek

6- Sektörel gelişmeleri yakından takip etmek

7- İş birliklerini güçlendirmek

8- Pazar payını artırmaya yönelik stratejiler üretmek

JAPONLAR NE DER?

Pazarda ürününü satamayan, alıcının olmadığı pazarlarda stant açmak karlı olur mu?

Eder mi?

Değer mi?

Der Japonlar…

Maalesef geçen yıllarda stant açan Japon firmalar bu yıl yoktu

b2b-salonu.jpgB2B RANDEVU SİSTEMİ ÖNEMLİ Mİ?

B2B randevu sisteminin olmadığı fuarlar başarılı olur mu?
Yurt dışı fuarlarda katılımcılara, verimlilik elde edilebilmesi için minimum 25 adet B2B randevu sağlanır.

Yurtdışında ki alım heyetleri bu ortamın sağlanamadığı platformlara katılmıyorlar.


fatih-cansizoglu,-002.jpg

BIZ NE YAPTıK?

Travel Turkey Fuar’nda B2B için yabancı ülkeden gelecek acente, otel vb turizm paydaşları ile randevulaşmak istedik.
Randevu sistemi yurt dışı fuarlarda olduğu gibi zannettik.
Bu gibi ilişkilerde ille de fuar katılımcısı olmak gerekmiyor.
Çünkü iş yapan kimsenin büyüğü küçüğü olmaz.
Önemli olan aynı kulvarda koşan iş ortakları olmak yeterlidir.
Fakat, maalesef randevu verilmedi ve yabancı katılımcıların kim olduğunu öğrenemedik
Bu tarz bir sistemden mahrum bir fuar organizasyonu ne yapabilir?
Ancak her zaman birbirini görenlerin hasret giderme noktası olarak kalır.
Halbuki fuarlar business network platformu için ideal sosyal bir alandır.

İZMIR TURIZM FUARıNDA NE VARDı?

Satıcılar yerini almıştı.
Büyük masraflar yapmışlar, stantlar kurmuşlardı.
Ürünlerini sergiliyorlardı.
Yurt içinden gelen yerel belediyeler ve bölgeler, acenteler, oteller, sağlık turizmi paydaşlarının stantları vardı.

Yani, satıcılar malını satmak üzere bekliyordu.
Ama malı alacaklar yoktu…
Fuarın adı ‘uluslararası’ olmasına rağmen yurtdışından gelen alım heyetleri yeterli oran ve kalitede yoktu.
Yani, Türkiye turizmine katkı sağlamak üzere turist gönderecek hedef ülkelerden alım heyeti yoktu. Bir kaç Afrika ülkesinden medet uman bir anlayış vardı.
Bu durumda ortam herkesin diline dolanan şekilde”Körler sağılar birbirini ağırladı. Turizmciler birbirini gördü. hasret giderdi” şekline dönüşüyor.

Doğru yabancı alım heyeti yoksa fuarda stant kiralayan firmalar ürün ve hizmetlerini kime satacaklar?

Böyle bir ortamda satıcı var, alıcı yoksa, turistte yoktur!

PEKI BU IŞTEN KIM KARLı ÇıKıYOR?

Sadece fuarı düzenleyerek yer satan ekip kazanıyor!
Dünya kadar masraf yapıp umduğunu bulamayan katılımcılar ise kaybediyor.
Ama kısa vadede fuarı düzenleyenler için durum karlı görünüp günü kurmak şeklinde görünse de, uzun vadede onlarda kaybedecek.
Bugün umduğunu bulamayan, yarın fuara katılmayacak.

Fuarı düzenleyenler yurtdışından kaliteli ve doğru alım heyetleri getirmek için neden yeterince çalışmıyor?
Fuarın adını “uluslararası” koymakla işin bittiğini sanıyor.
Bu göz boyama yöntemi ile fuarın ömrünün kısa olacağını neden düşünmüyor?

Türkiye’de ki fuarlarda eş dost görmek için gidilen “kahve kültürü” yerleşmiş
“Ben yaptım oldu” veya “Dostlar alışverişte görsün’ diye fuar yapılmaz.

Yeni potansiyel müşteriler bulmak, pazar paylarını büyütmek, “business network” kurmak için fuara gelenler hüsrana uğruyorlar.
Burada “marketing” yapılmıyor.
“Destinasyon yönetimi”nin ise “davul-zurna” eşliğinde yapıldığı sanılıyor.
Şehirleri dünyaya açmanın ve tanıtmanın “destinasyon yönetiminde” farklı özellikleri, imkanları, değerli tesisleri, kültürleri sunmak olduğu düşünülmüyor.

En önemlisi pandemi sonrasında dünyanın turizmde kıran kırana tanıtıma yüklendiği bir ortamda “niş pazarları zorlamak” kavramının ne kadar önemli olduğu hala anlaşılmıyor.
Yani “markalaşma” kavramından uzak ve teknolojinin, yeni anlayışların nimetlerinden uzak turizm sektörü, dijital çağda hala olta balıkçılığı yapıyor.

ALGI YÖNETİMİ UNUTULUYOR

“Marketing” denildiğinde “pazarlama” anlıyorlar.
Aslında bu işlemin anlamı daha derin…
Burada bir ürüne ihtiyacınız yok!
Farklı söylemlere ihtiyacınız var.
Algı yönetimi yapmanız gerekiyor.
Öyle bir algı yönetimi yapılmalı ki, alıcı gönüllü olarak “Bu ürüne sahip olma şarttır” demelidir.
İşte farkı söylemlerle, kıvrak zeka ile geliştirilen bu algı yönetiminin tümüne “marketing” deniliyor. Olmayan malı varmış gibi satan anlayışla başarılı olan satıcılar ‘marketing’in ‘piri’ olarak tanımlanırlar.
Bizim olmayan malımız yok.
Türkiye gibi turizmde dünyanın gözbebeği olması gereken bir ülkemiz var.
Empati kurulması gerekiyor.
Neden gelsinler denilmeli. Sunulan ürüne karşı ihtiyaç yaratılmalı.
Kendimize göre değil, müşterinin beklentilerine göre çalışarak “marketing” yapmalıyız.
Bu durumda kim kazanır?
Gereksiz ayrıntılar yerine gerçek hedefe ulaşmaya çalışanlar.
Markalaşma yolculuğunda “akıl terine önem verenler” kazanır.

fatih-cansizoglu,-005.jpg

Gelelim Travel Turkey Fuarı’na…
Bu fuarda bu anlayış ve bu yöntemler var mıydı?
Hiçbiri yoktu!
Yanı aklımızı başımıza almanın zamanı geldi de geçiyor bile…

Travel Turkey İzmir Fuarı’nda “Uluslararası bir fuar nasıl olmamalı?” diye gereken herşey yapılmıştı.
Turizmcilerin kendi söküğünü dikemediği son günlerin en büyük örneği Travel Turkey Fuarı oldu.
Öte yandan şehirleri fuara katıp, destinasyon yönetimini unutarak “davul-zurna” ile “kebap, tatlı” ikramlarıyla kimi kime tanıtıyorsunuz?
“Kendin pişir kendin ye mantığını bir kenara bırakmak zamanı ne zaman gelecek?
Fuarlar artık bayramlaşma yeri veya panayır görüntüsünden çıkmalı mıdır?
Artık aklımızı başımıza alıp “uluslararası” ibaresini kullanacağımız fuarın nasıl olması gerektiği konusunda biraz daha mı çalışmalıyız.
Veya dünyadaki başarılı ülkeleri örnek mi almalıyız.
Turizmcilerin yıllardır katıldıkları Berlin, Londra, Berselona, Milano, Dubai gibi fuarlardan ders almaları gerekir.

Bunları yapmazsak!
Biz bu kafayla ancak panayır veya çadır tiyatrosu yapabiliriz.
Fuarcılık başta olmak üzere MİCE sektöründe 180’inci sıralardan kurtularak eskiden olduğu gibi ilk 10’larda yer almamız hayal olur.

fatih-cansizoglu,-004.jpg
FATİH CANSIZOĞLU KİMDİR?

1978, İstanbul doğumlu olan Fatih Cansızoğlu, 2000 yılında İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi’nden mezun oldu. Daha sonra Management; Yönetim & organizasyon, Marketing ve Pazarlama ve Sermaye Piyasasında Dealer eğitimleri aldı.Üniversite’de öğrenim görürken Akdeniz ve Ege bölgesinde tur liderliği, kültür turlarında rehber olarak çalışarak turizme başladı. Bu arada sermaye piyasasında, sertifikasyon eğitimi, gördü. Staj sonrası borsa şirketinde çalıştı.
Üniversite ve okullarda düzenlenen çeşitli konferanslarda, kurumların daveti üzerine konuşmacı olarak bilgi ve deneyimlerini paylaştı.
2005’te kurduğu Tatil Bahçesi Seyahat Acentesi ile başta eğitim turları olmak üzere incoming, outgoing yapıyor. Yaklaşık 10 yıldanberi Alaçatı’da 360 Kemerlihan Butik Oteli’ni işletiyor.

Bu haber toplam 1883 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.