• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 19 °C
  • Antalya 30 °C

Türkiye ekonomik uçurumun kıyısında

Türkiye ekonomik uçurumun kıyısında
Prof. Dr. Yaşar Uysal, “Doların 3,40 liraya kadar yolu var. 2002’den bu tarafa doğru hesap yapınca doların 3,40 olması sürpriz olmaz” dedi.

EKONOMİK BAKIŞ
İSTANBUL-
İktisat profesörü Yaşar Uysal’dan Türkiye için çarpıcı uyarılar geldi. Şirketlerin ve vatandaşın yüksek borçluluğuna dikkat çeken Uysal, Türkiye’nin uçurumun kıyısında olduğunu belirtti. Uysal, işsizliğin ve doların artacağını ifade etti.

Türkiye’nin üretim yapmayı cezalandıran, ithal ürün, girdi kullanımını cazip hale getiren kur politikası izlediğini ve şu anda bunun bedelini ödediğini belirten Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Birimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal, “Doların 3,40 liraya kadar yolu var. 2002’den bu tarafa doğru hesap yapınca doların 3,40 olması sürpriz olmaz” dedi.

yasar-uysal.jpg

2001'DEN DAHA AĞIR KRİZ
Ekonomideki sıcak gelişmeleri BUGÜN'e değerlendiren Uysal, Türkiye ekonomisinin hızla bir krize sürüklendiğini belirtti. Prof. Dr. Uysal, olası bir krizin maliyetinin 2001 krizinden çok daha ağır olacağını söyledi. 7 yılda bir kriz yaşayan ülke olduğumuzu hatırlatan Uysal, “Tesadüf değil. Bakın 1994’te kriz var, 2001’de, 2008’de yaşadık. 7'inci yıldayız" dedi.

BORÇ 1 TİRLYONU GEÇTİ
"2001’de şirketlerin ticari kredi borcu 22 milyar lira iken şu anda 1 trilyon 36 milyar liraya, vatandaşın tüketici kredisi borcu 2001’de 4,8 milyar lira iken, şu anda 377 milyar liraya çıktı" diyen Uysal, "Bankalarımız güçlü ama eğer vatandaş ve şirketler borcunu ödeyemezse bankalar da sıkıntıya girer. Borçluluk rakamlarına bakınca yaşanabilecek bir krizin maliyetinin 2001 ile kıyaslanamayacak kadar ağır olacağını düşünüyorum. Türkiye bir uçurumun kıyısında dans ediyor” dedi.

İŞSİZLİK ARTACAK
Artan terör olaylarının üretim ve yatırımları vurduğunu belirten Uysal, işsizliğin ciddi şekilde artacağından endişe ettiğini kaydetti.

ELEKTRIĞE FAZLADAN 666 MILYON LIRA ÖDEYECEĞIZ
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK), Vangölü Elektrik Dağıtım’ın kayıp-kaçak hedeflerinde vatandaşın cebini yakacak değişiklik yaptığı belirtildi. Bu nedenle ülke genelinde vatandaşın cebinden 3 yılda fazladan 666 milyon lira çıkacak.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), Kasım 2012’de kayıp-kaçak oranlarında revizyona gittiği 5 dağıtım bölgesinden biri olan Vangölü Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (VEDAŞ) için 20 Ağustos 2015'te yeni bir revizyon kararı daha aldı.

KONUTTAN 133 MILYON LIRA
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), kararın ardından kayıp-kaçak hedeflerindeki değişiklik nedeniyle oluşan toplam maliyeti hesapladı. BUGÜN’ün ulaştığı çalışmaya göre yalnızca meskenlerden Van, Bitlis, Muş, Hakkâri illerini kapsayan VEDAŞ’ın kayıp ve kaçak hedef oranlarında yapılan değişiklikler nedeniyle ilk belirlenen hedeflere göre 3 yıl için toplamda 133,2 milyon lira fazladan
tahsilat yapılacak.

MESKENLERIN TÜKETIMININ
Toplam tüketimin 5’te 1’i olduğu dikkate alınarak ve diğer tüketicilere de aynı oranda kayıp ve kaçak tüketim yükünün paylaştırılacağını varsayımıyla bu tutar 666 milyon lirayı aşacak.

CEZADAN DA KURTULDU
Bu kaynak aktarımı yanında, kayıp ve kaçağı indirebilmek için ödül-ceza sistemi olarak açıklanan, şirketin cebinden karşılaması gereken tutardan da kurtarılması söz konusu olduğu için örtülü olarak ayrıca şirkete aktarım yapılacak. Bu kapsamda 2014 ve 2015 yıllarında şirketin, kasasından çıkacak olan 275 milyon liralık zarardan kurtarıldığı da öğrenildi.

TOPLAM 941 MILYON TL
Bu durumda 3 yıl için tüketicilerden kayıp-kaçak hedefleri artırılarak fazladan 666 milyon liralık tahsilat yapılırken, diğer taraftan cezadan kurtarılarak yapılan 275 milyon gizli aktarımla birlikte toplamda yaklaşık 941 milyon liraya varan maddi aktarım olduğu hesaplandı.

5 BÖLGE IÇIN 5,2 MILYAR LIRA FATURA
EPDK’nın Kasım 2012’de 5 dağıtım bölgesi için yaptığı kayıp-kaçak hedefi değişiklikleri ile de 2013-2015 dönemini kapsayan 3 yıllık dönemde, yalnızca meskenler için 1,6 milyarı fazladan olmak üzere 5,2 milyar liralık fatura çıkmıştı. Kapsama yine Vangölü, ayrıca Dicle, Aras, Toroslar, Boğaziçi dahil olmuştu.

‘İLK KEZ GERIYE DÖNÜK TAHSILAT KARARı ALıNDı'
EMO tarafından hazırlanan çalışmada, EPDK’nın daha önce de başka bölgeler için kayıp-kaçak hedeflerini artırarak kullanıcılar üzerinden dağıtım şirketlerine kaynak aktarımı yoluna gittiği anımsatıldı. Bunların maliyetlerinin çok daha yüksek olduğunun kaydedildiği çalışmada, şu vurgu yapıldı:

BU UYGULAMA HUKUKSUZ
“Bu uygulamaların tümü hukuksuz olup, yapılan özelleştirme işlemlerinin kayıp-kaçak miktarlarını aşağıya çekeceğine ilişkin iddiaların da geçersiz olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca ilk kez Vangölü için yapılan bu düzenleme ile gelecek yıllara ya da içinde bulunduğumuz yıla değil, geriye dönük olarak kayıp-kaçak hedefleri arttırma yoluna gidildiği resmi olarak kamuoyuna açıklan-
mıştır.”

YÜZDE 60'A KADAR ÇıKıYOR
VEDAŞ'ın faaliyet gösterdiği bölgede, son revizyon öncesi kayıp-kaçak oranları; 2013 yılı için yüzde 31,84, 2014 için yüzde 26,45 ve 2015 için yüzde 21,97 idi. Revizyon sonrası ise oranlar: 2013 yılı için yüzde 52,1, 2014 yılı için yüzde 52,1 ve 2015 yılı için yüzde 59,68'e yükseltildi.

kaynak-para.jpg

KAYNAĞı BELLI OLMAYAN 9 MILYAR DOLAR PARA GELDI
TCMB, 2015 yılı temmuz ayına ilişkin ödemeler dengesi verilerini yayımladı. Yılın ilk 7 ayında Türkiye'ye 9 milyar dolarlık kaynağı belli olmayan nakit girişi (net hata noksan) oldu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ödemeler dengesi verilerine göre, temmuz ayında bankacılık sektörü 2,3 milyar dolar, diğer sektörler de 1,3 milyar dolar net kredi kullandı. Buna göre, doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler (net yükümlülük artışı), temmuzda bir önceki yılın aynı ayına göre 1 milyar 822 milyon dolar artarak 2 milyar 515 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde portföy yatırımları 3 milyar 260 milyon dolar net çıkış kaydetti. Alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, yurt dışında yerleşik kişilerin hisse senedi piyasasında 474 milyon dolar, devlet iç borçlanma senetleri piyasasında ise 1 milyar 131 milyon dolar net satım yaptığı görüldü. Bunun yanı sıra yurt dışında ihraç edilen tahvil ve bonolarla ilgili olarak bankalar 847 milyon dolar net geri ödeme gerçekleştirdi.

16 MİLYAR DOLARLIK GİZEMLİ PARA
Yılın ilk 7 ayında Türkiye'ye 9 milyar dolarlık kaynağı belli olmayan nakit girişi (net hata noksan) oldu.

NET HATA NOKSAN NEDİR?
Net hata ve noksan, ülkeye kaynağı bilinmeyen döviz girişi olarak tanımlanıyor. Örneğin herhangi bir X ülkesinin, dünyanın diğer ülkeleri ile ekonomik ilişkilerini gösteren bir ödemeler dengesi var. Bu ödemeler dengesine ilişkin verilerin derlenmesinde ortaya çıkan hatalar ve eksikliklerin ödemeler dengesi tablosunda gösterildiği kaleme net hata ve noksan adı veriliyor. Net hata noksan kaleminin yüksek olması kur ve politikadaki belirsizlik durumlarında ortaya çıkabildiği gibi şirketlerin bazı hesap hareketlerini defterlerine geç işlemelerinden de kaynaklanabiliyor.

122 MİLYON DOLAR NET GERİ ÖDEME
Diğer yatırımlar kaleminden kaynaklanan net girişler, 5 milyar 845 milyon dolar oldu. Diğer yatırımlar altında, yurt içi bankaların yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 601 milyon dolar, yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları ise 739 milyon dolar net artış kaydetti. Yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili olarak, "Genel Hükümet" 122 milyon dolar net geri ödeme, bankacılık sektörü ve diğer sektörler ise sırasıyla 2 milyar 250 milyon dolar ve 1 milyar 283 milyon dolar net kullanım gerçekleştirdi. Bankalar, temmuz ayında kısa vadeli kredilerde net geri ödeyici, uzun vadeli kredilerde net kullanıcı oldu. Resmi rezervler temmuz ayında 2 milyar 19 milyon dolar arttı.
 

suleyman-yasar.jpg

SÜLEYMAN YAŞAR: TÜRKIYE ARTıK FAKIR BIR ÜLKE
Taraf Gazetesi Yazarı Süleyman Yaşar, Türkiye’nin artık fakir bir ülke olduğunu belirtti. Yaşar, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ikinci çeyrek büyümesini yüzde 3,8 olarak açıklasa da dolar bazında 2014’ün aynı dönemine oranla yüzde 10,7 küçülme görüldüğünü ifade etti.

Yaşar’a göre son 1 senede milli gelir 10 bin 390 dolardan 9 bin 901 dolara geriledi. Bu tablo ile Türkiye, orta gelirli ülkelerden fakir ülke kategorisine yol aldı.

SÜLEYMAN YAŞAR’ıN KALEME ALDıĞı KÖŞE YAZıSı ŞÖYLE:
“Dün Türkiye İstatistik Kurumu bu yılın ikinci çeyrek büyümesini açıkladı. Buna göre; Nisan- Mayıs- Haziran'da Türkiye ekonomisi Türk Lirası olarak sabit fiyatlarla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,8 oranında büyüdü. Ama dolar olarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,7 oranında küçüldü. Böylece son bir yılda milli gelir 799 milyar dolardan 772 milyar 337 milyon dolara geriledi. Böylece kişi başına gelir 10 bin 390 dolardan 9 bin 901 dolara düştü. İşte kişi başına gelir, on bin doların altına gerileyince, Türkiye orta gelirli ülkeler arasından çıkıp fakir ülke kategorisine doğru yol aldı.

Hani “orta gelir tuzağına yakalanmayalım, orta geliri aşalım” derken bırakın orta geliri aşmayı, orta gelirde bile kalamadık. Aşağıya doğru gittik.

Peki, ‘niye böyle oldu‘ sorusu akla gelebilir. Hemen cevaplayalım; Türkiye dış ticarete konu olan sanayi ve tarım ürünü yerine lüks alışveriş merkezi, lüks konut, lüks lokanta, lüks otomobile paraları yatırınca ihracat geriledi. Döviz kazançları azaldı. Bu nedenle ikinci çeyrekte ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,1 oranında azalırken, ithalat yüzde 1,6 oranında arttı. İşte ekonomide döviz cinsinden küçülmenin nedenini ithalat ve ihracat sayılarındaki bu gelişme bize açıklıyor. Şimdi bazıları ‘Türk Lirası olarak büyüdük, sevinmeyelim mi‘ peki, diye soracaklar. Evet sevinebilirsiniz. Ama yatırımcılardan pek sevinen olmadı bu türden büyümeye. Çünkü dün milli gelir rakamları açıklandığında BİST 100 endeksi düştü. Dolar Türk Lirası karşısında en yüksek düzeyine çıktı. Demek ki kendi paranla büyümeye yatırımcı pek sıcak bakmıyor.

VERGIDEN BUNALAN OKUYUCU MEKTUBU

Vergi ve sosyal güvenlik borçları nedeniyle çocuklarıyla zor durumda kalan, aile huzuru bozulan bir okuyucumuzun yayınlanmasını istediği mektubunu çocuklara ve aileye çok önem verdiğini sık sık belirten mevcut iktidarın gereğini yapması için bilgilerine sunuyoruz:

‘1992 Yılında ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümünden mezun oldum. 1998 yılında limited şirket kurarak küçük çaplı taahhüt işleri yapmaya başladım. Ancak ilerleyen yıllarda ülkemizdeki ve dünyadaki ekonomik krizlerden etkilendim ve işlerim kötü gitmeye başladı. Özelliklede ülkemizdeki anayasa fırlatma olayından sonra tamamen iflas ettim.

Bu arada vergi ve SSK borçlarımı da ödeyemez hale geldim. Zamanla bu borçlar faizleriyle beraber katlanarak çok büyük meblağ haline geldi. Bu arada tabii ki hiçbir ihaleye giremedim, ticaret yapamadım. Hiç bir bankayla çalışamadım. Her yönden tamamen kilitlendim. 1 Temmuz 2012 de çıkan yeni TTK göre de şirketim kapanacakmış veya kapandı. (Şirketim faal olmadığı için veya münfesih olduğu için.) Ama borçlar da ortaklara kalacakmış. Çıkan vergi barışı yasası da bana çözüm olmadı. Çünkü borç bayağı artmış indirimden dahi ödeyecek gücüm kalmamıştı. Şu anda da çok zor durumdayım. Çünkü yaklaşık on beş yıldır vergi borcuma faiz işleniyor ve borcum katlanıp gidiyor. Ödenecek gibi de değil. Ben ise hiçbir şekilde ticaret yapamıyor, ihalelere giremiyor, hiçbir bankayla çalışamıyorum.

Ancak maaşlı olarak çalışarak hayatımı idame etmeye çalışıyorum. Onda bile sıkıntı yaşıyorum. Maaşıma gelen hacizlerden dolayı ya işime son veriliyor ya da kesintiden dolayı ben ve ailem mağdur olup geçim sıkıntısı yaşıyoruz. Bu sefer de aile içi kavgalar başlıyor. Dolayısıyla aile huzurum diye bir şey kalmıyor. Bütün aile bireylerinin bundan dolayı psikolojileri bozuk ve her gün aile içinde tartışmalar oluyor. Her yerde haciz var üzerimde. Şimdi bu durumda ben bu borcu nasıl ödeyeceğim.

Ben ve benim gibi Türkiye'de binlerce kişi var. Verilere göre Türkiye de yaklaşık 250 bin kapanacak şirket var. Bu olaydan dolayı da yaklaşık 1.500.000 kişi mağdur olacak. Bizleri tekrar ekonomiye kazandırma adına bizlere yeni bir şans, yeni bir sayfa açılamaz mı? Şirket kapanınca, ticaret yapamayınca kişilere kalan bu borçların ödenmesi zor olmayacak mı? Bu konuda bir çalışma yapılarak benim durumuma düşen (Türkiye de yaklaşık bir milyon beş yüz bin kişi var) insanlar için bir çalışma yapılarak bizleri bu borçlardan kurtaracak bir formül bulunamaz mı? Bizleri tekrar ekonomiye kazandıracak bir yasal düzenleme yapılarak bu borç ve hacizlerden kurtarılarak bizler için yeni bir şans ve beyaz sayfa açılabilir mi?
Ben ve benim gibi olanlar gerçekten vergi yüzsüzü değiliz. Bizler ailelerimizle beraber çok mağdur durumdayız. Her yerden haciz var. Maaşlı olarak çalışamıyoruz. Hemen maaşımıza haciz geliyor, İşveren de bu durum karşısında işimize son veriyor. Hiç bir şey yapamıyoruz. Dolayısıyla bu borçları da ödeyemiyoruz. Bu konuyu gazetenizdeki köşenizde dile getirmenizi sizden rica ediyoruz.‘

FITCH: TÜRKIYE FED'IN FAIZ ARTıŞıNDAN EN ÇOK ETKILENECEK ÜLKELERDEN BIRI

Uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch, Türk bankalarının son durumu ile ilgili bir açıklama yayınladı.

Türk bankaların dış borçlarının yükselmeye devam ettiğini belirten Fitch, gelişmekte olan ülkeler arasında Türkiye'nin Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) faiz artırımına karşı en duyarlı ülkelerden bir tanesi olduğuna dikka çekti.

Kuruluş açıklamasında, "Türk bankalarının dış borçları artış göstermeye devam ediyor ve 2010’dan bu yana ülkenin ana dış borçluları olmakla birlikte küresel yatırımcı güvenindeki değişimlere karşı kırılganlığı devam ediyor." ifadelerine yer verildi. Gelecek günlerde FED’in faiz artırma durumunun Türkiye’ye muhtemel etkisini de raporuna yansıtan derecelendirme kuruluşu "Türkiye, gelişmekte olan ülkelerden FED’in faiz artırımına karşı en korumasız ülkelerden biridir. Ama ana konumuz ülkenin ani ve uzun süreli piyasa kaybı veya sermaye akışlarında hızlı bir şekilde tersine dönüşten kaçınacağı yönünde." ifadelerine yer verildi.

Fitch, Türkiye Merkez Bankası'nın (TCMB) bankaların dış borçları hakkında paylaştığı bilgilere yer veren Fitch, "Türk bankalarının 2015’in ilk yarısında borcu 5 milyar dolar yükselerek 178 milyar dolara ulaştı. Bu artış önceki yıllara göre önemli derecede yavaş gerçekleşti. Bunda döviz kurunun özellikle doların euro ve lira karşısında güçlenmesi etkili oldu. Kurumsal borç 2015’in ilk yarısında 134 milyar dolarla yatay seyretti ve ülkenin dış yükümlülükleri (borçlar toplamı) 17 milyar dolar gerileyerek 107 milyar dolara indi.” değerlendirmesini yaptı.

Bankaların kısa vadeli dış borç oranlarının yüksek kalmaya devam edeceğini kaydeden kuruluş, bankaların döviz likiditesinin 12 ay boyunca makul kalmasını beklediklerini ifade etti.

Fitch, TCMB’nin bankaların kısa vadeli dış ödemeleri için döviz likiditesini sağlamaya yönelik hareket ettiğini; ancak Türkiye’nin döviz rezervlerindeki sınırından dolayı döviz likiditesine de limit getirebileceği uyarısında bulundu.

 

Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.