Turizmi bekleyen tehlikeler

Türk turizminin üzerindeki kara bulutlar yoğunlaşıyor. Büyük emeklerle bugünlere gelen turizmimiz, üstüste yapılan yanlışlarla, geri basıyor artık.
Kimse kendini kandırmasın, turist sayısındaki ve gelirindeki artış, birgün aniden kesilebilir. Disiplinsiz, plansız ve programsız yürüyen sektör, denizleri geçmişken yönetim hataları nedeniyle çayda boğulabilir.
Turizmden para kazanan kentlerin doğal güzellikleri hançerleniyor. Turizm bölgelerimiz betonlaşıyor. Böyle giderse toprağın yüzünü göremeyeceğiz. Altyapı noksanlarına yetişemiyoruz. Nüfus artışları ve göçler, yapılan geçici iyileştirmeleri bile bozuyor. Yerel değerlerimizin yerine çakma tekstillerle boğuyoruz turisti. Her yer kebapçı, her yer lokanta, heryer bar-pavyon. Bir estetiği yok işletmelerin, dükkanların.Giderek arabeskleşiyor görüntüler.
Önüne gelen dernek, cemiyet ,vakıf, birlik kurmuş.Türk turizmine tek kuruşluk menfaatleri yok. Habire konuşup duruyorlar. Başkandan geçilmiyor, kendisini uzman sananların cenneti haline geldi Türkiye…
Nerede projeleriniz, turizmin eksiklerini giderecek tek bir öneriniz yok. Yapılan bunca hataya itiraz bile edemiyorsunuz. Ondan sonra ortalıkta uzman diye geziniyorsunuz. Gölge etmeyin, turizm başka ihsan istemiyor sizden.
Güzelim koylarımız tehlikede, denizlerimiz kirleniyor. Ormanlarımız yokoluyor.
Yok HES’miş, yok RES’miş, yok madenmiş dümdüz ediliyor yeşilimiz.
İtiraz eden tek bir turizmci gördünüz mü hiç?
Turizm bölgelerimizde peynir kalıbı gibi evlerden, üfleseniz yıkılacak yapılardan geçilmiyor. Yeter artık, durdurun şu inşaatları.
Bomboş duran evler, iki ay bile çalışmayan oteller turizmimize ne kazandırıyor?
Arz talebi fersah fersah geçti. Artık büyük oteller devri, dünyada yavaş yavaş kapanıyor. Betondan kaçan turistler, daha mütevazi otelleri, butik otelleri, pansiyonları tercih ediyor. Yerel yaşamı tanımak, yerel tadları tatmak, yerel hediyeleri almak istiyor artık.
Bunu bile fark edemiyoruz.
Haydi bunlardan geçtik diyelim, ya yönetimin ısrarlı ve belki de bilinçli yanlışlarına ne demeli?
Sigara yasağı, içki yasağı, tesettürlü oteller filan derken, Türk Hava Yollarını greve zorlarken, bindiğimiz dalı kestiğimizi göremiyor muyuz halâ?
İktidar bizim ve ülkemize gelen konuklarımızın yaşam biçimine, yaşam özgürlüklerine niye karışıyor?
Bu hakkı nereden alıyor?
Adam izine çıkmış, almış çoluğunu çocuğunu gelmiş ülkemize.
Akşamları şarabını, viskisini, rakısını içecek. Üstüne de purosunu, piposunu yakacak.
Buna yasak getirirseniz, yok camiye yakındı, yok okula şu kadar mesafedeydi derseniz, yakında turiste hasret kalırsınız. Dinle turizmin ne ilgisi var?
Ülkeyi Suudi Arabistan’a çevirmek istiyorsanız, açıkça söyleyin.
Yok niyetiniz bu değilse, insanları ve turistleri özgür bırakın. Tatillerinde diledikleri gibi yesinler, içsinler ve eğlensinler.
Bazı belediyeler mahalle baskısıyla içkiyi yasaklamaya çalışıyorlar. İşletmelerin ruhsatlarını yenilemiyorlar, yeni ruhsat vermiyorlar. Türkiye’nin çok yerinde yayıldı bu terör. Ama şimdi, turizm bölgelerini de etkisi altına almaya başladı. Bu tehlikeye dur demezsek, yarın önünü hiç alamayız.
Bazı milletvekilleri yapacak başka işleri kalmamış gibi, turizme ince ayar vermeye çalışıyorlar. Yahu Türkiye yangın yerine döndü, yanlış politikalarla başımız belâdan kurtulmuyor.
Sınırımızı kevgire çeviren Suriyeliler bugün yarın başımıza çok büyük iş açacaklar. Bunlarla uğraşacaklarına, bin bir emekle bugünlere getirdiğimiz turizmimize çelme takıyorlar. Pes doğrusu…
Turizm hassas bir sektördür. Şakaya, yanlışa, puslu havaya
hiç gelmez. Oy tribünlerini okşamak için turizme yapılan ve yapılacak en küçük bir müdahale, sadece sektöre değil, ülkemize ve gelecek dövizlere de çok büyük zararlar verecektir.
Yönetim artık turizme çaktırmadan çelme atmaktan vazgeçmeli ve turizmin geleceğini, sektörün tümüyle işbirliği yaparak ciddi biçimde plânlamalıdır.