• BIST 9524.59
  • Altın 2504.807
  • Dolar 32.5602
  • Euro 34.555
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 10 °C
  • Antalya 15 °C

THY 5 yılda vizyonunu kaybetti

THY 5 yılda vizyonunu kaybetti
2010 yılı öncesinde atılan doğru adımların, sonrasındaki beş yılı kapsayan dönemde, bayrak taşıyıcı havayolunu hangi seviyelere ulaştırdığını görmek için rakamlara bakmak yeterli olacaktır.

İSTANBUL- Türk Hava Yolları'nın, ‪2010 -2015‬ ve ‪2015-2020‬ yılları arasını kapsayan 5'er yıllık iki bölümünü siyah ile beyaz gibi birbirinden ayırmak gerekiyor. 2010 yılı öncesinde atılan doğru adımların, sonrasındaki beş yılı kapsayan dönemde, bayrak taşıyıcı havayolunu hangi seviyelere ulaştırdığını görmek için rakamlara bakmak yeterli olacaktır. Ama tabiki onun öncesinde, 2006 ve 2010 yılları arasında temelleri atılan projelerin neredeyse tamamının başarılı olması ( Siyasi etkilerle kurulan Air Bosna ortaklığı hariç), sonrasındaki yıllarda şirket rakamlarına pozitif olarak yansımıştı.

thy-filo-001.jpg+

Airport Haber'de Murat Herdem, THY"'yi yazdı. Herdem'in yazısı şöyle devam ediyor...
Tüm bunların etkisiyle 2009 yılı sonunda 132 olan uçak sayısı, 2015 yılına gelindiğinde iki katın üzerinde artarak 299'a, yolcu sayısı ise 25 milyondan 61 milyona kadar ulaşmıştı. Yine 2006 öncesinde sadece 1989 yılında Lufthansa ile ortak kurulan Sunexpress markası varken, bu dönemde kurulan 12 iştirak şirketinin THY'yi getirdiği nokta inanılmaz bir seviye idi...

İkram için kurulan Turkish DO&CO, Yer Hizmetleri için kurulan TGS, yakıt tedariki için kurulan THY Opet, kabin içi sistemleri ve koltuk üretimi için kurulan şirketler vs...

12 şirketin neredeyse tamamının bilançosu artıda olduğu için THY'ye bırakın yük olmayı, THY'ye para kazandıran akılcı projelerdi... Dolayısıyla THY, küresel krizin etkili olduğu 2008 krizi dahil bütün yılları kârlı bilançolarla kapatırken hem kasasını doldurdu hem de yeni yatırımlarla büyümesini sürdürmeyi başardı.

İkinci beş yıllık dönemde ise bu tablonun tam olarak tersine döndüğünü söylemek abartılı olmaz sanıyorum...

2015'ten günümüze kadar geçen dönemi; şirketin başarısından ziyade, koltuk kavgaları ve kişisel gelecek kaygısıyla Beştepe nöbetlerinde daha çok vakit harcayan yönetim anlayışından dolayı, hemen her krize tek ayak üzerinde yakalanan bir THY dönemi olarak değerlendirmek gerekir.

2015 yılına kadarki yönetim anlayışı ve vizyonun, sonraki dönemde yerini yukarıda saydığım sebeplerden ötürü başarısız yönetim anlayışına bırakması, belki de bugün THY'nin içinde bulunduğu sancılı dönemin diğer şirketlere göre daha da sancılı geçmesindeki en önemli etken olarak değerlendirilebilir.

Tabiki her havayolu için bazı dönemler parlak ve bazı dönemler durağan geçebilir ama THY özellikle son 5 yılda en önemli silahını, yani vizyonunu kaybetti.

Büyük düşünen ve büyük oynayan, uluslararası arenada alkış alan projeleriyle ve temsil gücüyle ses getiren bir THY'den, kabuğuna çekilen, kurum içerisinde çatışan, gruplara bölünen, Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı'nın etrafında kümelenen küçük bir grup tarafından idare edilen ve bütün enerjinin kişisel bekâ için harcandığı, kurum içinde kavga ve küslüklerin hiç olmadığı kadar arttığı bir döneme geçildi...

Barcelona, Manchester United, Kobe Bryant, Messi ve Eurolig gibi dünya çapında sponsorluk projelerinden, tamamen iç siyasete oynayan ve küçük düşünen bir THY vizyonuna ulaşmak yıllardır bayrak taşıyıcının attığı her adımı takip eden bir gazeteci olarak en üzüldüğüm noktalardan biri olabilir. Küçük düşünen, dar vizyonlu, kabuğuna çekilen bir THY değil, kabuğuna sığmayan bir THY görmeye alıştığımız için görünen manzara birçoğumuz için oldukça can sıkıyor.

 

2015 yılı hedeflerini 2010 yılında tutturan ve İstanbul Havalimanı fikrinin temellerinin atılmasına öncülük eden ve hatta yeni havalimanında kendine ait terminal projesi hedefi olan bir THY'den; İstanbul Havalimanı'na kira ve konma/konaklama borcunu dahi ödeyemeyen bir THY'ye nasıl ve neden gelindi buna bir miktar kafa yormak gerekmez mi?

THY'nin vizyonu, uçuş olmayacağı kesin olmasına rağmen yolculara bilet satarak kasasına sıcak para sokmak olmamalı değil mi?

THY'nin akılcı adımlara, içi dolu projelere, elindeki değerlerin kıymetini bilmeye ihtiyacı var. Çalışanlarının aidiyet duygusunu bu denli yitirdiği ve gelecek konusunda belirsizlik yaşadığı bir dönemde, neredeyse bütün mali tasarrufların çalışanlar üzerinden gerçekleştiriliyor olması da bu yönetim anlayışının, yönetme zaafiyetinden kaynaklanmıyor mu?

Yukarıda 2010 ile 2015 yılları arasında ve onun öncesinde yapılan THY'yi sağlam ayaklar üzerinde tutan projelere örnek verdim...

Peki son 5 yıl içerisinde bunların yanına yeni bir örnek eklemek mümkün mü?

Kameralar karşısında imzalanan gösterişli törenlerin bir türlü arkası gelmiyor...

THY çalışanları için 10 bin konut yapılacaktı mesela... 29 Ekim 2018'de lansmanı yapıldı ve 16 ayda ilk etabı bitecekti... Ne oldu o proje?

Air Albania ile ortaklık kuruldu, aylar sonra güç bela bir uçak gönderildi onun da sağlıklı olarak operasyona devam ettiğini söylemek mümkün mü?

Çinli kargo şirketi ZTO ve Hong Konglu Pal Air ile şirket kurulmuştu... Bu şirketin fonksiyonu ve son durumu nedir mesela?

Ya da yüzde 50'sine ortak olunan THY Opet yerine; İGA, Demirörenler ve Kalyoncular'a ait Zirve Holding ile birlikte kurulan ve yüzde 25'ine ortak olunan TFS Akaryakıt Hizmetleri A.Ş ile, önceki ortaklıktaki yüzde 25'lik hak kaybını nasıl izah edebilirsiniz? Sahi, 5 yıl önce 500 milyon dolara müşterisi bulunan THY Opet neden bir gecede yok edildi?

İkram şirketi Turkish DO&CO' ya kişisel sebeplerle bir anda tavır alınması ve Singapurlu ikram şirketi SATS ile flört edilmesi sebebiyle İstanbul Havalimanı'na kurulması gereken ikram tesislerinin gecikmesi ve sırf bu yüzden ikramların Atatürk Havalimanı' ndan taşınmak zorunda kalınması yönetim hatası değil mi?

Bu süreçte kurulan diğer şirketler; Uluslararası Yatırım ve Taşımacılık A.Ş. ve Cornea Havacılık Sistemleri San. Ve Tic. A.Ş. Ne işe yarıyor, ne kadar kâr elde ediyor?

Birinci sınıf sponsorluklardan sonra hatır gönül işi üçüncü sınıf sponsorlukları da tek tek saymıyorum...

THY'nin bir numarasının kurum imajına doğrudan zarar veren keyfi tutumlarının, kamuoyunda THY'ye karşı nasıl bir negatif algı oluşturduğunun takdirini de yine kamuoyuna bırakıyorum.

Özetle THY için gerileme  tanımı, bu son 5 yıllık süreç için abartılı olmaz. Önceki 5 yıllık dönemde yüzde 126'lık filo artışı, yüzde 144'lük yolcu sayısı rağmen ikinci 5 yıllık dönemde yüzde 17 filo büyümesi ve yüzde 21'lik yolcu artışı, zaten çok şey anlatıyor...

Üzerine çok da konuşmaya gerek yok aslında.

Kaynak: Muret Herdem / Airport Haber
Bu haber toplam 2794 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.