Obama, Erdoğan'la İsrail'i görüşecek

Başkan Obama Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için Newyork’a gelecek Başbakan Erdoğan ile gerginleşen Türk-İsrail ilişkilerini görüşecek

MURAT EMEN-EMEN&EMEN
Haftanın Ekonomik Görünümü 19-25 Eylül 2011

İSTANBUL- Bu haftanın Economist Dergisi, Başkan Obama’nın ay sonu yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için Newyork’a gelecek Başbakan Erdoğan ile gerginleşen Türk-İsrail ilişkilerini görüşecek. İki dost ülkenin Gazze nedeniyle bozulan dostluklarının batı dünyasında özellikle ABD nezdinde endişe yarattığı biliniyor. Bu nedenle hem Netenyahu hemde Erdoğan ile görüşecek olan Obama’nın diğer yandan Mübarek sonrası bozulan Mısır- İsrael ilişkilerine de müdahalesi bekleniyor.
Filistin’in Birleşmiş Milletler’e tam üyeliği konusu açmazda. Hamas, İsrael ve ABD’nin konuya sıcak bakmadığı biliniyor. ABD’nin bu konuda “ hayır” demesi ABD’yi başta Suudi Arabistan olmak üzere pek çok arap ülkesi nezdinde zor durumda bırakacak.

KARARSIZLIK BATIRIR



Dünya Bankası Başkanı Robert Zolleick, katıldığı bir toplantıda verdiği demeçte”Sorumluluklarınızla yüzleşin, yoksa kendinizle birlikte herkesi yakacaksınız” çağrısı yaptı. Küresel ekonominin yeni tehlikeli bir bölgeye girdiğini söylerken,” Avrupalı ülkeler ortak para birimi konusundaki ortak sorumluluklarına ilişkin zorlu gerçeklere direnç gösterdikleri için küresel ekonomi yeni bir tehlikeli döneme girdi.” dedi.japonya’nın yapısal reformlarını geçiktirmesini de riskleri artıran bir diğer unsur olarak gösterdi. Avrupa, Amerika ve Japonya ‘nın sorunlarını çözmek için zor kararları almayı uzun süredir geçiktirdiklerine işaret ederek” Avrupa, Amerika ve Japonya sorumlulukları ile yüzyüze gelmedikleri sürece sadece kendilerini değil, küresel ekonomiyide perişan edecekler.” dedi:



Borçlu, Alacaklıyı aşağı çekiyor


Economist Mustafa Sönmez, Cumhuriyet’teki köşesinde Avrupa’daki kriz gelişmelerini değerlendiriyor. Oradaki gelişmelerin Türkiye’ye yansımalarını tahmin etmeğe çalışıyor. Sn. Sönmez’in görüşlerini özetleyerek aşağıda veriyorum.

“Avrupa’da olan şu; Bir yanda borçlu ülkeler var, diğer yanda alacaklı bankalar var.
Borçlular özel kesimden çok kamu kesimleri ve başınıda Yunanistan çekiyor. Ama yanında Portekiz, ispanya ,İtalya gibi diğer güney Avrupa ülkeleri var. İrlanda, Macaristan gibilerinide bu hesaba katmamız gerekir. Bu ülkeler küresel krize önemli bütçe açığı ve kamu borç stoku ile yakalandılar. Ortaya çıkan rakamlar AB kriterlerinin çok ötesinde. Kriz başladığında görüldü ki, bu ülkelerin bu borç yapılarını çevirebilmeleri mümkün değil. Dolayisiyle bunların devlet tahvilleri de hızla gözden düşmeye başladı.Kısır döngüleri başladı.

Avrupa borçlularının alacaklılarının da Alman, Fransız, Avusturya ve İngiltere bankaları olduğu görüldü. Borçlu İtalya ve İspanya’nın bankalarıda bu alacaklılar arasında. Devreye IMF ve AB Merkez Bankası’nda bu amaçla oluşturulmuş fon girdi. Gerekli destekler bazı sert kemer sıkma tedbirleri şartı ile verildi. Bu acı reçeteler alışık olmayan insanları sokaklara döktü. Sendikaların önayak olduğu bu protesto gösterilerinin önü arkası kesilmiyor. Önce Yunanistan, sonra Macaristan ve Çek Cumhuriyetinde toplanıp kemer sıkma politikalarına karşı gösteri yapan protestocular en son AB Maliye Bakanları toplantısının yapıldığı Polonya’nın Wroclav kentinde 40.000 civarında bir kalabalık yarattılar.

Yunanistan’a sağlanan can simitlerinin işe yaradığını söylemek mümkün değil. Verdikçe yenileri isteniyor. Öyle olunca da en son gündeme “Bırakalım Yunanistan’ı kendi haline” tezi gündeme geldi. Kurtarma operasyonlarına başta Alman ve Fransız seçmeni karşı. Merkel ve Sarkozy’de her adım atışta kaybedeceği oyun hesabını yapıyor. Dolayisiyle Zolleick’in demek istediği noktaya geliyoruz. Sorumlulukları ile yüzleşmiyorlar.

Bize gelince;
Avrupa’nın gireceği hızlı durgunluk, bu bölgeye olan ihracatımızı düşürür. Nitekim siparişlerde Ağustos’tan buyana düşme başladı. Bu içerde üretimin düşmesi demektir ve işsizlik sorununu gündeme taşır. ABD yeni bir parasal genişlemeye gitmez ise, beklenen sıcak para bizi Güney Avrupa paketi içinde düşünüp bizden uzak durursa işte o zaman sorunlar başlar. 300 milyar dolarlık dış borç stokunu döndürmek zorlaşabilir. Kaçış pariteyi yukarı çekeceğine göre 1.80’lerin üstündeki kurlarla baş başa kalırız.”

Sn. Sönmez’in krize yaklaşımı ve beklentilerine katılıyorum. Düşecek dediğimiz ihracata alternatif pazarlar bulunursa sorun yok. Özellikle sıcak paraya alışmış olan ülkemizin önümüzdeki en önemli sorunu sıcak para ile dönen borç stokunu çevirebilmek.

PİYASALAR

Çözüm bekleyen piyasalar ve umut

Polonya’nın Wroclav kentinde toplanan AB Maliye Bakanları toplantısında, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Trichet, AB ülkelerinin bir bütün olarak durumlarının, diğer büyüklere göre daha iyi olduğunu söyledi. Trichet yılsonunda AB’nin toplam borcunun birliğin milli gelirine göre %4.5 seviyesinde olmasını öngördüklerini belirtirken, bu hedefin yakalanması halinde %10’larda dolaşan ülkelerden daha iyi bir durum yakalıyoruz dedi.
Bu arada Barrasso’dan gelen Euro tahvil sinyali piyasaları umutlandırdı.
ABD’de Hazine Bakanı Geitner’in FED’in Avrupaya dolar cinsi fonlama takviyesi yaptığı yolundaki açıklamalar moral getirdi. Geçtiğimiz hafta pozitif ayrışan yurtiçi piyasalar bu hızı devam ettiremedi.

Bu hafta hareketli bir hafta olacak. Bir taraftan FED toplantısı merakla bekleniyor.
Diğer bir etkinlik yıllık Dünya Bankası Toplantısı Washington D.C. de 23-25 Eylül tarihleri arasında yapılacak. Zoellick, Bernanke ve Bn. Lagarde’’ın yapacakları konuşmalar merakla bekleniyor.Piyasalar ABD’nin dolardaki genişlemeci politikasının devamını can simiti gibi bekliyorlar..

Diğer taraftan içerde 20 Eylül’de TCMB’nin PPK Toplantısı var.Bekle gör politikasının devamının ifade edileceği toplantıda faizlerde ve karşılıklarda değişme beklenmiyor. 8.8 ile oldukça yüksek gelen ikinci çeyrek büyüme rakamlarının ve sanayi üretimindeki aylık artış oranının faiz indirimi alternatifini şimdilik ertelediği söyleniyor.
Geçtiğimiz hafta iç piyasalar açısından iki iyi olayımız var. Birincisi ikinci çeyrek büyüme beklenenin üstünde 8.8 geldi. İkincisi ; yükselen kurlar cari açığı frenledi.
İthalatın baskılanması sonucu cari açık temmuz ayında 5.3 milyar dolarla son dokuz ayın en düşük seviyesine indi.

Borsa
Borsa geçtiğimiz haftayı , yakaladığı pozitif ayrımı fazla değerlendirememekle birlikte 57.897 den kapattı. Son gün %1.5 artış yakalayan borsanın bu hafta daha pozitif bir seyir izlemesini bekliyoruz.

Dolar
Döviz piyasasında bazı Fransız bankalarının notlarının düşüşü ile ilgili olarak yükselişe geçen döviz piyasası, gün içinde Barraso’nun euro tahvil haberi ile toparlandı. Bu hafta yurtdışı piyasalar takip edilecek. Genel olarak TL primli gidiyor. Haftayı 1.7815 ile kapatan dolar’ın seyrini FED toplantısı belirleyecek. Euro ise 2.4545’den haftayı kapatırken, çözüm bekleyen sorunlar askıda.

Faiz
PPK Toplantısında faizlerde değişme beklenmiyor. İndirme ihtimali oldukça zayıf.
Geçtiğimiz hafta Fransız bankalarındaki not düşmesi 27 baz puan artış yarattı. 10 yıllık tahvildeki 10 baz puan artışı daha sonra piyasaların AB ‘den Euro tahvil haberiyle geriledi 8.16’ya geriledi. Bu hafta faizde değişiklik olmazsa ki olmayacak yabancı çıkışları yaşanabilir.

Esenlikle Kalın

(DİKKAT: Haftalık ekonomik ve politik yorum Emen&Emen tarafından turkiyeturizm.com için hazırlanmaktadır. İzinsiz kopyalanıp kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Aksi takdirde Basın Yasası ve Telif Hakları Yasası'na göre yasal işlem yapılacaktır)
 

Manşetler

Yayla Çorbası, CNN'nin "Dünyanın En İyi 20 Çorbası" arasında
''Noel Baba; dünyaya yayılan bir iyilik çağrısı''
Dört otel, airbnb rekabeti nedeniyle kapanıyor
Zindan Kalesi'nden 5 sanduka taşındı
Trevi Çeşmesi'ne bedava ziyaret bitti
Endülüs, Amsterdam'ın termometrelerini hackledi
Elazığ TSO Üyelerine Seyahat İndirimi
ITA Airways, Roma'dan Malaga ve Valencia'ya uçuyor
Arap turistler Türk gibi yaşamaya, semt pazarlarına geliyor
Dertour, Alman Seyahat Sigorta Fonu'na karşı davayı kazandı