05 Aralık 2025
  • İstanbul10°C
  • Ankara-1°C
  • Antalya10°C

DÜNYANİN EN ÖZEL  SAĞLIKTA MUCİZE ANTİK ŞEHRİ, ASSOS

Antik çağlarda Assos yakınlarındaki taş ocaklarından çıkarılan andezit taşı, eşsiz bir özelliğe sahiptir. Ayrıca Assos antik çağdan günümüze kadar bir “Açık Hava Hastanesi” kimliğiyle tanınıyor.

Dünyanin en özel  sağlıkta mucize antik şehri, Assos

19 Ağustos 2025 Salı 16:00

ÇANAKKALE - Çanakkale'nin Ayvacık ilçesi sınırlarında, sönmüş bir volkanik tepenin üzerine kurulu olan Assos, tarihi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan, Ege'nin en etkileyici antik kentlerinden biridir. Edremit Körfezi'ne hakim bir konumda, muhteşem bir manzaraya sahiptir.

Assos, M.Ö. 7. yüzyılda Midilli Adası'ndan gelen Aioller tarafından kuruldu. Antik çağlarda önemli bir liman kenti ve ticaret merkezi oldu. Şehrin tarihi, M.Ö. 4. yüzyılda ünlü filozof Aristoteles'in üç yıl boyunca burada bir felsefe okulu kurmasıyla zirveye ulaştı. Aristoteles'in öğrencisi olan Assos tiranı Hermias'ın daveti üzerine kente gelen filozof, burada biyoloji ve zooloji alanında önemli çalışmalar yaptı.

assos.jpg

DOĞAL OZONTERAPİ

Assos'un "sağlık mucizesi" olarak anılan özelliği, lahit yapımında kullanılan özel bir taşa dayanır. Ancak Doğu Roma döneminde başka bir mücizesi daha keşfedildi. Çok önemli özellikleri ile Assos antik çağdan günümüze kadar bir “Açık Hava Hastanesi” kimliğiyle tanındı.
Assos’un deniz suyu buz gibidir. Bunun sebebi ise kara kesiminde uzanan Yenice ormanları ve Kaç Dağları’ndan süzülerek gelen yeraltı sularıdır. Kar sularının derinlerden gelen yeraltı sularına karışması ile dereler denizin altından tuzlu suya karışır. Tatlı ve tuzlu suyun karışmasıyla yeraltı suları köpürerek yüzeye doğru çıkar. Bol oksijenli H2O yüklü kabarcıkları denizin yüzeyine çıkar ve havadaki oksijenle karışarak O3 denilen ve insan vücuduna çok faydalı olan ozon tabakası haline gelir. Günümüzde ozonterapi ile hücre yenileme uygulaması yapılıyor. Ancak Assos antik çağdan bugüne sağlık sunan bir bölge olarak dikkat çekiyor. Astım, romatizma, eklem ağrıları gibi rahatsızlıkları olan kişilerin bu bölgede tüm hastalıklarını unuttukları, hatta gençleştikleri görüldü. Bu özelliği çok önceden keşfedilen Assos bir terapi bölgesi olarak tarih boyunca önemli konukları ağırladı. Bizans İmparatoru Konstantin’in tedavi için Assos’a geldiği ve dönüşte İstanbul Sultanrahmet’te Akbıyık Caddesi’nde hala kalıntıları bulunan Tıp Fakültesi‘nin kurduğu bilinir.
1934 yılında ise Atatürk’ün beraberinde İran Şahı Pehlevi ile bu bölgeye geldiği, daha sonra Tuzla İçmeler’de termal tedavisi gördüğü bilinir. Halen Altınoluk, Akçay ve Assos (Behramkale) bölgesi bu özelliği ile sağlık sunan bir merkezdir.

HİPOKRAT’A ÖRNEK OLMUŞ

Assos’un bu özelliğinden Ege’de bulunan Kos (İstanbul) Adası’da nasibini aldı. Assos’un sağlık özellikleri M.Ö. 460-370 yılları arasında yaşayan, antik çağın en önemli hekim "Modern Tıbbın Babası" olarak bilinen Hipokrat, içinde ufuk açtı. Hipokrat, Kos Adası'nda doğdu ve burada kendi adıyla anılan tıp okulunu kurdu.

"Hipokrat Yemini", Hipokrat'ın etik ilkelerini ve hekimlik mesleğinin temel kurallarını belirleyen bir metindir. Bu yeminin orijini ve Hipokrat'ın kendisiyle ilişkisi doğrudan Kos Adası'na dayanıyor.

assos-001.jpgASSOS’UN SAĞLIK MUCİZESİ

Homeros'un İlyada destanına konu olan Truva Savaşı'nın, yani Tunç Çağı'nın sonlarında gerçekleştiği düşünülüyor. Assos ve Truva stratejik olarak önemli bir konumda olan ve tarihsel olarak "Troas" adı verilen bölge içinde yer alır. Bu nedenle, coğrafi ve kültürel olarak birbirleriyle bağlantılıdır. Tunç Çağı’ndan bu yana Assos'un "sağlık mucizesi" olarak anılan özelliği, aslında bilimsel bir temele dayanan ve antik çağlardan beri bilinen, lahit yapımında kullanılan özel bir taşa dayanmaktadır. Bu durum, halk arasında ve antik kaynaklarda bir "mucize" gibi anlatılıyor.

ASSOS'UN LAHİT TAŞI VE 'ET YİYEN' ÖZELLİĞİ

Nekropol ve "Et Yiyen" Lahitler: Kentin girişinde bulunan nekropol (mezarlık alanı), Assos'a özgü, cesetleri hızlıca çürüten özel bir taştan yapılan lahitleriyle bilinir. Bu taşın özelliği, Yunanca "et yiyen" anlamına gelen "Sarcophagus" kelimesinin kaynağı oldu.

Antik çağlarda Assos yakınlarındaki taş ocaklarından çıkarılan andezit taşı, eşsiz bir özelliğe sahiptir. Bu taştan yapılan lahitler (sarkofajlar), içine konulan cesetlerin normalde 50-200 yıl süren çürüme sürecini yalnızca “40 gün” gibi çok kısa bir sürede tamamlayarak tamamen yok ediyordu (dişler hariç).

polyksena-lahti.jpgpolyksena-lahti-001.jpgPolyksena Lahti, Troya Savaşı mitolojisinin lahit üzerine işlenmiş bilinen en eski örneğidir. 

Bu şaşırtıcı durum, Yunanca'da "et yiyen" anlamına gelen “Sarcophagus" kelimesinin ortaya çıkışına da ilham verdi. Romalı doğa filozofu “Yaşlı Plinius” (M.S. 1. yüzyıl), eserlerinde Assos lahitlerinin bu özelliğinden bahsederek, cesetleri kısa sürede yok ettiğini anlattı. Bu nedenle "sağlık mucizesi" veya "et yiyen taş" ifadesi, bu taşın cesetleri adeta tüketen hızlandırıcı etkisinden kaynaklanıyor.

KİM KEŞFETTİ VE BİLİMSEL AÇIKLAMASI NEDİR?

Bu taşın özellikleri modern anlamda tek bir kişi tarafından keşfedilmedi. Assoslular bu taşın etkisini antik çağlardan beri biliyor ve bu taşın ticaretini yaparak lahitlerini başta Roma olmak üzere Akdeniz coğrafyasına ihraç ediyorlardı.
Günümüz arkeolojik ve jeolojik araştırmaları, bu fenomenin arkasındaki bilimsel gerçeği ortaya koyuyor. Andezit taşının yüksek oranda ‘alüminyum silikat ve şap’ gibi mineraller içermesi, cesetlerin çürüme sürecini hızlandıran kimyasal bir reaksiyona neden oluyor. Bu minerallerin nem ve organik maddelerle teması, ayrışmayı tetikleyerek lahitin içindeki bedenin hızla çözünmesini sağlıyor.

DAHA SONRA NELER OLDU?

Ticaret açısından bakarsak, bu lahitler, antik dönemde Assos Limanı'ndan Roma ve Mısır'a kadar birçok farklı bölgeye ihraç edilerek kent ekonomisi için önemli bir gelir kaynağı oldu.

Arkeolojik Kazılar ise bazı bulgular ortaya çıkardı. Antik kentin modern kazıları 1881'de “Amerikan Arkeoloji Enstitüsü” tarafından başlatıldı. Ardından 1981'den itibaren “Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu” tarafından devam ettirildi. Günümüzde kazı çalışmaları “Prof. Dr. Nurettin Arslan” başkanlığında yürütülüyor.
Lahitler dünya müzelerine götürüldü. Assos lahitlerinin bir kısmı, Boston ve Paris'teki Louvre Müzesi de dahil olmak üzere dünyanın önemli müzelerinde sergileniyor. Ancak en önemli örneklerden bazıları bugün Çanakkale Troya Müzesi’nde yer alıyor.

Etiketler:
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA