BEYAZIT KULESİNİN SIRRI
Her sır herkes tarafından açıklanamaz, sırrın sır olduğunu bilen biri gerekir. İşte Beyazıt Kulesinin sırrı da böyle bir hikayedir.

25 Mayıs 2010 Salı 17:00
Dr.YAVUZ DİZDAR
İSTANBUL- Sırlar sanıldığı gibi, ölüm döşeğinde birinin bir diğerinin kulağına fısıldamasıyla taşınmazlar, sırların çoğu zaten vardır, bir gün biri onu fark ediverir. Bu keşif kimseye zarar vermeyecekse söylenir. Lakin her sır herkes tarafından açıklanamaz, sırrın sır olduğunu bilen biri gerekir. İşte Beyazıt Kulesi"nin sırrı da böyle bir hikayedir.
TABELASINDA İSTANBUL İTFAİYESİ YAZAR
Bir akşam günü onu yeniden karşımda gördüğümde, aslında kim bilir kaç yüzüncü görüşümdü. Üniversitenin merkez binasına gidişim bile sadece bir tesadüftü, belki de daraltılı günlerden bir soluk alma ihtiyacı. Malum bahçe büyük, ağaçlıklı güzel mi güzel bir alan. Elimde fotoğraf makinesi dolaşıyordum. Hah dedim içimden, kapının fotoğrafını çok çektim ama, kulenin fotoğrafını hiç çekmemiştim. Gittim yanına, uzaktan sırım gibi görünen o kule ben yaklaştıkça büyüdü de büyüdü. Kapısının üzerinde cılız bir tabela, rüzgardan sallanır: İstanbul İtfaiyesi yazar üzerinde. Kule"nin kapısı ise ebette kapalı, işte o mahyadır ki gördüğüm anda üzerinde, Kule bana adeta gülümsedi.
Kapı aslında belli ki sonradan yapılmış, peki ama bu mahyayı bu kapıya kim ve neden nakşedip kazımış. İçimden bir ses, olsa olsa aslını yeniden yaptırmışlardır dedi; ahşap üzerine nakşedilmiş bir mahya, yenisinin üzerine dövülüp bezenmişti. Ve bir de Kule"deki o ihtişam, üzerine asılı sallanan tabeladan çok fazla muktedir. Bir kule ki, minare kadar yüksek uzanır, ama bir o kadar da vakur. Döndüm etrafını, üzerinde eski dilden bir kitabe, benim gibi cahili aşar. O zaman sordum ben de Kule"ye Kule, Kule, söyle senin sırrın nedir? diye. Kule hiç oralı olmadı, üzerinde aynı vakur eda, belli ki ara belki de bulursun derdi.
VAKUR BAKIŞLI KULE
Sonraki günler, evden işe işten eve geçen yollarda Kule"yi hep uzaktan gördüm. Bu kule başka bir Kule"ydi, yangını mesele etmeyecek kadar vakur bir bina, öyle tepeden bakardı ki İstanbul"a, söylediği hep şuydu: Gözlerim üzerinizdedir. Yirmi metrekareye sığışmış ve üç kediyle geçen bir yaşamın en güzel yanı kitap okumaktır. Ben de evdeki kitapları açtım, artık Beyazıt Kulesi"nin hikayesiyle sarmaş dolaştım. Kitaplar Kule hakkında şunları yazar:
Beyazıt Kulesi, Beyazıt"ta İstanbul Üniversitesi merkez binasının bahçesinin doğu kesimindedir. 1749"da yapılan ilk kule ahşaptandı. 1756"daki Cibali yangınında bu kule de yandı ve yenisi yine ahşaptan yaptırıldı. 1826"da Yeniçeri Ocağı"nın kaldırılması sırasında Tulumbacı Ocağı da kaldırılarak kule yıktırıldı. Aynı yıl çıkan Hocapaşa yangınından sonra bir kez daha ahşap olarak yaptırıldı. Bir kez daha yeniçerilik yandaşları tarafından yeniden yakıldı. Nihayet 1828"de II. Mahmud"un emriyle Senekerim Balyan"a yaptırıldı.
SOĞAN BİÇİMİNDE TABANI VAR
Senekerim kalfanın bilinen tek yapısı olan kule toplam 85 metredir. İlk yapımında geniş saçaklı külah biçiminde ahşap bir örtü ile sonlanmakta idi. 1849"da değiştirilerek bugünkü sekizgen planlı ve yuvarlak pencereli üç kat eklendi. 1889"da da kulenin üstüne demirden bir gönder dikildi. Kule 1894 depreminde kısmen hasar gördü ve aslına uygun olarak onarıldı. Kule köşeleri yuvarlatılmış kesik piramit bir taban üzerinde yükselmektedir. Profilli ve geniş bir tabladan sonra soğan biçimli bir taban öğesi ile başlamaktadır. Taban pilastr benzeri eğrisel dilimlerle bölümlenmiştir. Dilimlerin alt başlarında ve gövdeye geçtikleri üst kesimlerinde sarmallar vardır. Bu biçimlendirme ile taban kesimi yapraksı bir çanak görünümünü almıştır. Tabanda başlayan dilimler gövdede pilastr olarak devam ederler. Gövdede halka görünümü veren profil kuşaklamalar vardır. Kule gövdesi üstte yine konsollu bir öğeyle son bulur. Dairesel planda gözetleme katı burasıdır. Yarım daire çerçeveli. pencereler çepeçevre sıralanmıştır. Gözetleme katının üstünde genişletilmiş bir tabla ve teras vardır. Yapının buraya kadar olan ana bölümü Osmanlı barok üslubunun çizgilerini taşımaktadır. Sonradan eklenen katlar birbirinin aynı plan ve biçimdedir. Oranlı bir küçülme ile üst üste yinelenmişlerdir. Dar ve küçük terasları olan, köşeleri birer yivli plastr ile belirtilmiş, ampir üslubunda parçalardır. Nöbet Katı, İşaret Katı ve Sancak Katı olmak üzere üç bölümden oluşur. Yangın, Beyazıt Kulesinden gündüz sarkıtılan sepetlerle, gece ise fener yakılarak haber verilirdi. 1997 yılında başlayan restorasyon çalışmalarına kadar kullanılamayacak durumda olan kule iki yıl süren çalışmalar sonucunda eskiden olduğu gibi yangın gözetleme, meteoroloji ve yol durumunu bildirmek amacıyla kullanılmaktadır.
KULE SÜS OLSUN DİYE YAPILMIŞ
Kitaplar Kule için böyle diyordu. Ancak uymayan bir şey vardı ki, Kule yangın gözetlemek için fazla ihtişamlı ve masraflı bir yapı olarak görünüyordu. Dahası yangınlarla hayli zarar gören bir kulenin merdivenlerini yine ahşaptan yapmak gerçekle ne kadar örtüşürdü?
Ve derken üzerindeki kitabe konuya biraz ışık tuttu. 2008 Kayıt Şenliği"nde bahçede bir gün Hüseyin Hatemi Hocamı gördüm. Bu kitabeyi okusa okusa o okurdu, ben de kendisinden yardım ricasında bulundum. Birlikte kulenin yanına gittik, Hatemi Hocam kitabeyi Osmanlıcasından okudu, zaten Kule"nin ne olduğuna da bu kitabe ışık tuttu. Şöyle diyordu özetle: Sultan Mahmud yenilenme amacıyla bu binayı yaptırmak zorunda kaldı. Yükseldikçe bina yerden, kendi ihtişamına şaştı. Hak bu kuleye muhtaç etmesin, sadece bir süs için yapılmış olsun.
Kule"nin yapıldığı II. Mahmut dönemi, Osmanlı"nın zenginliğinin doruğu olmadığına göre, böyle görkemli bir kule yaptırmanın nasıl bir gerekçesi olabilirdi? Bir kule ki, altın külahlı! Dahası, kitabede diyor ki, kulenin açılması hiç gerekmesin, peki ama bu kule zaten gözetleme için yapıldı ve hep açıktı. Yani içinde her zaman birileri beklemişti. O halde o bekleyenler neyi beklemişti? Çıkacak bir yangının dumanını mı, yoksa Kule"nin sırrı ve vakarını mı?
AHŞAP MERDİVENLI YANGIN KULESİ VE DEMİR BASAMAKLAR
Kulenin içini görmek şansım onunla tanışmamızdan iki ay sonra oldu. Kule"nin duvar kalınlığı yaklaşık 2 metreydi, tepeye ise 180 basamakla ulaşılıyordu. Nöbet katındaki genişleme bölümü demir gergilerle ana yapıya tutturulmuştu. Ahşaptan yapılmış ve 1997"de bakımdan geçirilmiş merdivenleri ilk günkü kadar güzeldi olasılıkla, ama Kule"nin esas ilginç olan merdivenleri bunlar değildi. Yerin altına inmek için duvara tutturulmuş demir basamaklar, üzeri taşla kaplanmış zeminde sonlanıyordu. İşte dedim, Kule"nin sırrı da işte burada, ve müteşekkirim Kule, sırrını dedin bana!. Kule bir kez daha gülümsedi, uzatıp kollarını arşa: Bu kuleye hiç muhtaç olunmasın, bir süs olarak kalsın!
Ve neyse ki Kule"nin sırrı hala orada saklanıyor. Bir sır ki, hem herkesin gözü önünde, lakin hem de saklı! Bir sır ki Kule"de ve acaba hangi hafızada saklı?
Kulenin levhasındaki hattat Yesarizade Mustafa İzzet
(1801-1876)
Tosyalı Destanağazade Yesari Mehmed Esad Efendi"nin oğlu olan Yesarizade Mustafa İzzet, İstanbul"da doğdu. Yazıyı babasından öğrendi, ondan icazet aldı, ayrıca Osman el-Üveysi Efendi de 1788"de kendisine ayrı bir icazet verdi. Babasının ölümünden sonra okumak için İstanbul"a nakletti Fatih"te Başkurşunlu Medresesi"nde çalışmaya başladı. Zamanın hükümdarı İkinci Mahmud"un dikkatini çekti ve saray okulu olan Enderun"a alındı.
Devlet memuriyetinde yüksek makamlara çıkan hattat, 1842"de Rumeli kazaskeri oldu. Çok sayıda eser verdi ve Türk hattının en önemli sanatkárlarından biri kabul edildi. Çok sayıda Kur"an"ın yanısıra 200"den fazla hilye ve yüzlerce levhaya imzasını attı. Ayasofya Camii"nde bulunan büyük levhalar da 1876"da vefat eden Kazasker"e aittir.
Yesarîzade"nin hat sanatımızdaki asıl önemi, "Türk Nestalik Ekolü"nü kurmuş olmasıdır. Nestalik yazı, onun yaptığı hamleyle Türk zevkinin hakim kılındığı bir sistem halini aldı. Bu ekolün kurulmasından sonra hattatlar İran"ın nestalik üslubunu terkettiler ve Yesarizade Ekolü"nü takibe başladılar. Bu tavrın eksik noktalarını da Mustafa İzzet Efendi"den sonra gelen Sami Efendi tamamladı.
Kulenin mimarı Senekerim Balyan (1768-1833)
Osmanlı döneminde yaşamış ünlü Balyan mimarlar ailesinden bir mimardır. Bir çok projesini kardeşi Krikor Balyan"la birlikte yapmış, kendisi daha ziyada arka planda kalmıştır. Kardeşi Krikor Balyan"ın ahşap olarak inşa ettiği Bayezid Kulesini, bir yangında büyük zarar görmesi üzerine 1826 yılında yeniden inşa etmiştir. Ayrıca İstanbul"un Ortaköy semtindeki Surp Asdvadzazdin Ermeni Kilisesine de imzasını atmıştır (1824).
Yesarizade İzzet"in hattı ve tarihi
Hicri 1244 / Miladi 1828
Hak bu kim Sultan Mahmûd"un Sarây-i Şevkete
Bir nazîri gelmemiştir olalı dünya bina
Bâni-i endîşesi tecdid kıldı devletin(i)
Köhne bünyân-i cihanı etmede hâlâ bina
Eyleyip Eski Saray"ın Bâb-i Ser-asker o Şah
Nev-be-nev yapmakta anda bir nice a"lâ bina
Emredup Ser-askeri Sabık Hüseyn Gazi"ye
Oldu bu kaaf-ı şecaat kule-i nâlâ bina
Eyleyüp Ser-asker-i lâhlk nezaret, hüsnüne
Ânı ma"nen eyledi gûyâ iki pâşâ bina.
Revzen-i eflâkden baktıkça zîr-i pâyine
Kaldı kendi kaddine hayrette bu vâlâ bina
Olmasa zerrîn külâhı âsumâna müntehî
Arz eder mi zer alemle, kevkeb-i zehrâ
Dâr-i mülkü etmesin bu kuleyle muhtâç Hakk
Ziynet îçûn etmiş olsun Şâh-i mülk-ârâ bina
Kulle-i eflâk durdukça o Şah"ın eylesin
Zirve-i çehre esas-i şevketin Mevlâ binâ
Sanki tâk-ı çehre yazdım İzzetâ tarihini
Kıldı Hân Mahmûd"un adli kule-i nâlâ binâ
1244 Yesarîzade Mustafa İzzet
İSTANBUL- Sırlar sanıldığı gibi, ölüm döşeğinde birinin bir diğerinin kulağına fısıldamasıyla taşınmazlar, sırların çoğu zaten vardır, bir gün biri onu fark ediverir. Bu keşif kimseye zarar vermeyecekse söylenir. Lakin her sır herkes tarafından açıklanamaz, sırrın sır olduğunu bilen biri gerekir. İşte Beyazıt Kulesi"nin sırrı da böyle bir hikayedir.
TABELASINDA İSTANBUL İTFAİYESİ YAZAR
Bir akşam günü onu yeniden karşımda gördüğümde, aslında kim bilir kaç yüzüncü görüşümdü. Üniversitenin merkez binasına gidişim bile sadece bir tesadüftü, belki de daraltılı günlerden bir soluk alma ihtiyacı. Malum bahçe büyük, ağaçlıklı güzel mi güzel bir alan. Elimde fotoğraf makinesi dolaşıyordum. Hah dedim içimden, kapının fotoğrafını çok çektim ama, kulenin fotoğrafını hiç çekmemiştim. Gittim yanına, uzaktan sırım gibi görünen o kule ben yaklaştıkça büyüdü de büyüdü. Kapısının üzerinde cılız bir tabela, rüzgardan sallanır: İstanbul İtfaiyesi yazar üzerinde. Kule"nin kapısı ise ebette kapalı, işte o mahyadır ki gördüğüm anda üzerinde, Kule bana adeta gülümsedi.
Kapı aslında belli ki sonradan yapılmış, peki ama bu mahyayı bu kapıya kim ve neden nakşedip kazımış. İçimden bir ses, olsa olsa aslını yeniden yaptırmışlardır dedi; ahşap üzerine nakşedilmiş bir mahya, yenisinin üzerine dövülüp bezenmişti. Ve bir de Kule"deki o ihtişam, üzerine asılı sallanan tabeladan çok fazla muktedir. Bir kule ki, minare kadar yüksek uzanır, ama bir o kadar da vakur. Döndüm etrafını, üzerinde eski dilden bir kitabe, benim gibi cahili aşar. O zaman sordum ben de Kule"ye Kule, Kule, söyle senin sırrın nedir? diye. Kule hiç oralı olmadı, üzerinde aynı vakur eda, belli ki ara belki de bulursun derdi.
VAKUR BAKIŞLI KULE
Sonraki günler, evden işe işten eve geçen yollarda Kule"yi hep uzaktan gördüm. Bu kule başka bir Kule"ydi, yangını mesele etmeyecek kadar vakur bir bina, öyle tepeden bakardı ki İstanbul"a, söylediği hep şuydu: Gözlerim üzerinizdedir. Yirmi metrekareye sığışmış ve üç kediyle geçen bir yaşamın en güzel yanı kitap okumaktır. Ben de evdeki kitapları açtım, artık Beyazıt Kulesi"nin hikayesiyle sarmaş dolaştım. Kitaplar Kule hakkında şunları yazar:
Beyazıt Kulesi, Beyazıt"ta İstanbul Üniversitesi merkez binasının bahçesinin doğu kesimindedir. 1749"da yapılan ilk kule ahşaptandı. 1756"daki Cibali yangınında bu kule de yandı ve yenisi yine ahşaptan yaptırıldı. 1826"da Yeniçeri Ocağı"nın kaldırılması sırasında Tulumbacı Ocağı da kaldırılarak kule yıktırıldı. Aynı yıl çıkan Hocapaşa yangınından sonra bir kez daha ahşap olarak yaptırıldı. Bir kez daha yeniçerilik yandaşları tarafından yeniden yakıldı. Nihayet 1828"de II. Mahmud"un emriyle Senekerim Balyan"a yaptırıldı.
SOĞAN BİÇİMİNDE TABANI VAR
Senekerim kalfanın bilinen tek yapısı olan kule toplam 85 metredir. İlk yapımında geniş saçaklı külah biçiminde ahşap bir örtü ile sonlanmakta idi. 1849"da değiştirilerek bugünkü sekizgen planlı ve yuvarlak pencereli üç kat eklendi. 1889"da da kulenin üstüne demirden bir gönder dikildi. Kule 1894 depreminde kısmen hasar gördü ve aslına uygun olarak onarıldı. Kule köşeleri yuvarlatılmış kesik piramit bir taban üzerinde yükselmektedir. Profilli ve geniş bir tabladan sonra soğan biçimli bir taban öğesi ile başlamaktadır. Taban pilastr benzeri eğrisel dilimlerle bölümlenmiştir. Dilimlerin alt başlarında ve gövdeye geçtikleri üst kesimlerinde sarmallar vardır. Bu biçimlendirme ile taban kesimi yapraksı bir çanak görünümünü almıştır. Tabanda başlayan dilimler gövdede pilastr olarak devam ederler. Gövdede halka görünümü veren profil kuşaklamalar vardır. Kule gövdesi üstte yine konsollu bir öğeyle son bulur. Dairesel planda gözetleme katı burasıdır. Yarım daire çerçeveli. pencereler çepeçevre sıralanmıştır. Gözetleme katının üstünde genişletilmiş bir tabla ve teras vardır. Yapının buraya kadar olan ana bölümü Osmanlı barok üslubunun çizgilerini taşımaktadır. Sonradan eklenen katlar birbirinin aynı plan ve biçimdedir. Oranlı bir küçülme ile üst üste yinelenmişlerdir. Dar ve küçük terasları olan, köşeleri birer yivli plastr ile belirtilmiş, ampir üslubunda parçalardır. Nöbet Katı, İşaret Katı ve Sancak Katı olmak üzere üç bölümden oluşur. Yangın, Beyazıt Kulesinden gündüz sarkıtılan sepetlerle, gece ise fener yakılarak haber verilirdi. 1997 yılında başlayan restorasyon çalışmalarına kadar kullanılamayacak durumda olan kule iki yıl süren çalışmalar sonucunda eskiden olduğu gibi yangın gözetleme, meteoroloji ve yol durumunu bildirmek amacıyla kullanılmaktadır.
KULE SÜS OLSUN DİYE YAPILMIŞ
Kitaplar Kule için böyle diyordu. Ancak uymayan bir şey vardı ki, Kule yangın gözetlemek için fazla ihtişamlı ve masraflı bir yapı olarak görünüyordu. Dahası yangınlarla hayli zarar gören bir kulenin merdivenlerini yine ahşaptan yapmak gerçekle ne kadar örtüşürdü?
Ve derken üzerindeki kitabe konuya biraz ışık tuttu. 2008 Kayıt Şenliği"nde bahçede bir gün Hüseyin Hatemi Hocamı gördüm. Bu kitabeyi okusa okusa o okurdu, ben de kendisinden yardım ricasında bulundum. Birlikte kulenin yanına gittik, Hatemi Hocam kitabeyi Osmanlıcasından okudu, zaten Kule"nin ne olduğuna da bu kitabe ışık tuttu. Şöyle diyordu özetle: Sultan Mahmud yenilenme amacıyla bu binayı yaptırmak zorunda kaldı. Yükseldikçe bina yerden, kendi ihtişamına şaştı. Hak bu kuleye muhtaç etmesin, sadece bir süs için yapılmış olsun.
Kule"nin yapıldığı II. Mahmut dönemi, Osmanlı"nın zenginliğinin doruğu olmadığına göre, böyle görkemli bir kule yaptırmanın nasıl bir gerekçesi olabilirdi? Bir kule ki, altın külahlı! Dahası, kitabede diyor ki, kulenin açılması hiç gerekmesin, peki ama bu kule zaten gözetleme için yapıldı ve hep açıktı. Yani içinde her zaman birileri beklemişti. O halde o bekleyenler neyi beklemişti? Çıkacak bir yangının dumanını mı, yoksa Kule"nin sırrı ve vakarını mı?
AHŞAP MERDİVENLI YANGIN KULESİ VE DEMİR BASAMAKLAR
Kulenin içini görmek şansım onunla tanışmamızdan iki ay sonra oldu. Kule"nin duvar kalınlığı yaklaşık 2 metreydi, tepeye ise 180 basamakla ulaşılıyordu. Nöbet katındaki genişleme bölümü demir gergilerle ana yapıya tutturulmuştu. Ahşaptan yapılmış ve 1997"de bakımdan geçirilmiş merdivenleri ilk günkü kadar güzeldi olasılıkla, ama Kule"nin esas ilginç olan merdivenleri bunlar değildi. Yerin altına inmek için duvara tutturulmuş demir basamaklar, üzeri taşla kaplanmış zeminde sonlanıyordu. İşte dedim, Kule"nin sırrı da işte burada, ve müteşekkirim Kule, sırrını dedin bana!. Kule bir kez daha gülümsedi, uzatıp kollarını arşa: Bu kuleye hiç muhtaç olunmasın, bir süs olarak kalsın!
Ve neyse ki Kule"nin sırrı hala orada saklanıyor. Bir sır ki, hem herkesin gözü önünde, lakin hem de saklı! Bir sır ki Kule"de ve acaba hangi hafızada saklı?
Kulenin levhasındaki hattat Yesarizade Mustafa İzzet
(1801-1876)
Tosyalı Destanağazade Yesari Mehmed Esad Efendi"nin oğlu olan Yesarizade Mustafa İzzet, İstanbul"da doğdu. Yazıyı babasından öğrendi, ondan icazet aldı, ayrıca Osman el-Üveysi Efendi de 1788"de kendisine ayrı bir icazet verdi. Babasının ölümünden sonra okumak için İstanbul"a nakletti Fatih"te Başkurşunlu Medresesi"nde çalışmaya başladı. Zamanın hükümdarı İkinci Mahmud"un dikkatini çekti ve saray okulu olan Enderun"a alındı.
Devlet memuriyetinde yüksek makamlara çıkan hattat, 1842"de Rumeli kazaskeri oldu. Çok sayıda eser verdi ve Türk hattının en önemli sanatkárlarından biri kabul edildi. Çok sayıda Kur"an"ın yanısıra 200"den fazla hilye ve yüzlerce levhaya imzasını attı. Ayasofya Camii"nde bulunan büyük levhalar da 1876"da vefat eden Kazasker"e aittir.
Yesarîzade"nin hat sanatımızdaki asıl önemi, "Türk Nestalik Ekolü"nü kurmuş olmasıdır. Nestalik yazı, onun yaptığı hamleyle Türk zevkinin hakim kılındığı bir sistem halini aldı. Bu ekolün kurulmasından sonra hattatlar İran"ın nestalik üslubunu terkettiler ve Yesarizade Ekolü"nü takibe başladılar. Bu tavrın eksik noktalarını da Mustafa İzzet Efendi"den sonra gelen Sami Efendi tamamladı.
Kulenin mimarı Senekerim Balyan (1768-1833)
Osmanlı döneminde yaşamış ünlü Balyan mimarlar ailesinden bir mimardır. Bir çok projesini kardeşi Krikor Balyan"la birlikte yapmış, kendisi daha ziyada arka planda kalmıştır. Kardeşi Krikor Balyan"ın ahşap olarak inşa ettiği Bayezid Kulesini, bir yangında büyük zarar görmesi üzerine 1826 yılında yeniden inşa etmiştir. Ayrıca İstanbul"un Ortaköy semtindeki Surp Asdvadzazdin Ermeni Kilisesine de imzasını atmıştır (1824).
Yesarizade İzzet"in hattı ve tarihi
Hicri 1244 / Miladi 1828
Hak bu kim Sultan Mahmûd"un Sarây-i Şevkete
Bir nazîri gelmemiştir olalı dünya bina
Bâni-i endîşesi tecdid kıldı devletin(i)
Köhne bünyân-i cihanı etmede hâlâ bina
Eyleyip Eski Saray"ın Bâb-i Ser-asker o Şah
Nev-be-nev yapmakta anda bir nice a"lâ bina
Emredup Ser-askeri Sabık Hüseyn Gazi"ye
Oldu bu kaaf-ı şecaat kule-i nâlâ bina
Eyleyüp Ser-asker-i lâhlk nezaret, hüsnüne
Ânı ma"nen eyledi gûyâ iki pâşâ bina.
Revzen-i eflâkden baktıkça zîr-i pâyine
Kaldı kendi kaddine hayrette bu vâlâ bina
Olmasa zerrîn külâhı âsumâna müntehî
Arz eder mi zer alemle, kevkeb-i zehrâ
Dâr-i mülkü etmesin bu kuleyle muhtâç Hakk
Ziynet îçûn etmiş olsun Şâh-i mülk-ârâ bina
Kulle-i eflâk durdukça o Şah"ın eylesin
Zirve-i çehre esas-i şevketin Mevlâ binâ
Sanki tâk-ı çehre yazdım İzzetâ tarihini
Kıldı Hân Mahmûd"un adli kule-i nâlâ binâ
1244 Yesarîzade Mustafa İzzet
Yorumlar
SON DAKİKA
Dünyanın en güçlü 100 kadını!Forbes’un açıkladığı 2025 “Dünyanın En Güçlü Kadınları” listesi, zorlu bir yılın ardından liderlikleriyle öne çıkan ve 37 trilyon dolarlık küresel etkiyi temsil eden kadınları bir araya getirdi.13 Aralık 2025 Cumartesi 10:00GÜNDEM
Ferit Şahenk'in Londra 'Rüya'sı bittiŞahenk 2016 yılında, ünlü borsa Restaurant'ın sahibi Rasim Özkanca ile ortak Rüya ismiyle bir restoran açmıştı.13 Aralık 2025 Cumartesi 09:00YEME İÇME
Voyager Station adlı uzay oteli geliyorOrbital Assembly CEO’su Rhonda Stevenson, uzaya yapılacak gezilerin süresinin dört gün kadar kısa veya iki hafta kadar uzun olmasının planlandığını ve “Bu, misafirlerin bütçesine ve bir uzay ortamına alışma becerisine bağlı”diyor12 Aralık 2025 Cuma 22:00KONAKLAMA
Notre-Dame Katedrali, yangın sonrası yeniden hayata döndüNotre-Dame'ı Katedrali kapılarını 8 Aralık 2024 itibarıyla yeniden açmasının üzerinden bir yıl geçti ve ziyaretçi yoğunluğu ile rekor kırdı.12 Aralık 2025 Cuma 21:00TURİZM
Japonya çorapları nasıl en havalı hediyelik eşya oldu?Marketlerde satılan basit bir çift çizgili çorap, Japonya'nın en beklenmedik kült hediyelik eşyalarından biri haline geldi ve yabancıları, gezginleri ve TikTok içerik üreticilerini kendine çekti.12 Aralık 2025 Cuma 20:00GÜNDEM
Yaratıcı sektörlerin OpenAI-Disney anlaşması endişesi!Sendika, 1 milyar dolarlık (740 milyon sterlin) anlaşmayla ilgili üyeleri arasında "gerçek bir endişe" olduğunu söylüyo12 Aralık 2025 Cuma 19:00MICE
Seyahat dünyası en sevilen geleneğini kurtarabilir mi?Dijital iletişim ve sosyal medya, seyahat ederken anında iletişimde kalmamızı sağlıyor, ancak geleneksel posta yoluyla gönderilen kartpostallar hala gezginleri bir araya getiriyor.12 Aralık 2025 Cuma 18:00TURİZM
Rusya, Ukrayna limanındaki Türk gemisini vurduUkrayna'nın Odesa bölgesindeki Chornomorsk Limanı'na düzenlenen saldırıda bir Türk gemisi isabet aldı. Kiev yönetimi, Rusya'nın limana İHA'larla saldırdığını açıkladı.12 Aralık 2025 Cuma 17:00ULAŞTIRMA
Turizm bölgeleri İspanyol ekonomisinin itici gücü olduFuncas CEO'su Carlos Ocaña'ya göre, Balear Adaları, Kanarya Adaları, Endülüs, Madrid ve Katalonya, 2025 ve 2026 yıllarında GSYİH'leri en çok büyüyecek bölgeler olacak.12 Aralık 2025 Cuma 16:00TURİZM
Dünya yenilikçi ve dijital turizme doğru hızla gidiyorCanarias Destino Hızlandırma Programı, adaların turizm sektöründeki işletmelerin çevrimiçi satışlarını ücretsiz olarak etkinleştirmelerine yardımcı oluyor.12 Aralık 2025 Cuma 15:00TURİZM
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2005 Türkiye Turizm











Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.