• BIST 4.721,24
  • Altın 1253.762
  • Dolar 20.0559
  • Euro 21.5512
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 19 °C
  • Antalya 18 °C

Midilli AB'yi nasıl aldattı?(2)

Midilli AB'yi nasıl aldattı?(2)
Midilli, 11 milyon zeytin ağacıyla gıda krizine karşı AB tarafından korumaya alındı. Ancak sayıyı 11 milyona çıkarıp yardımı artırmak için Yorgo'nun hilesi ilginçti!

ÖZKAN ALTINTAŞ-TÜRKİYE TURİZM


MİDİLLİ-Türkiye"den Pronto Tour ile Yunan Adaları ve Atina"ya seferler yapan Ankara gemisi ile yolculuğumuzun ikinci günü sabah 10.00"da şair Sapho"nun yazdığı aşk şiirleri nedeniyle lezbiyenlerin adası Lesbos adıyla bilinen Midilli"ye vardık. 11 milyonu aşan zeytin ağacı ile ve Osmanlıların 'Ege'nin bahçesi' dediği büyük ada günümüzde daha önem kazandı. Midilli muhtemel gıda krizi için zeytin ağaçlarıyla AB için önemli bir ada olarak gödrülüyor. Ağaçların korunması için sayıma giden AB uzmanlarını uyanık Yorgo'nun nasıl aldattığını diğer satırlardan öğreneceksiniz.



MÖ 3 bin yılından kalan ve adını mitolojik kahraman Makaros"un kızından alan Midilli"nin 5 yy"a kadar olan bölümü karanlıklarla dolu. 7 yy"da devletleşme görülüyor. Günümüzde ise Yunanistan"ın üçüncü büyük adası olarak biliniyor.



Pronto Tour"un 6 gün 7 gecelik İstanbul"dan hareket eden kruvaziyer turunda Midilli, Rodos, Santorini, Mikonos, Atina (Pire) limanlarına gidiyoruz. Midilli turu için 65'e euro ödeme yapılıyor. Bunun içinde rehberlik, transfer hizmetleri, müze girişleri yanında yolda verilecek kumanyada yer alıyor.
İlk liman olan Midilli"de Yunanistan'a ilk girişi yaptığımız için pasaportlarımızın damgalanmasını bekledik.



Gemiden bize önceden verilen kartları bilgisayara okutarak çıktık ve bizi bekleyen otobüslere bindik.



Rehberimiz İsmail Erbaş gecikmenin başlangıçta olacağını ve bir daha olmayacağını belirterek, diğer adalara elimizi kolumuzu sallayarak gireceğimizi bildirdi.
Otobüsümüz Midilli Arkeoloji Müzesi"ne yol alırken rehberimiz ada hakkında bilgiler verdi. Adanın lezbiyenler adası olarak tanındığını vurgulayan rehber İsmail Erbaş mitolojide yer alan hikayeleri anlattı.



MÜZEDEKİ MUHTEŞEM ESERLER

Midilli Arkeoloji Müzesi"nde adanın kuzeyindki Termi bölgesinden çıkarılan muhteşem eserler vardı. Çanaklar, çömlekler yanında MÖ 3 yy"dan kalma zeminleri mozayiklerle kaplı evlerin müzede sunumu herkesi hayran bıraktı. Ayrıca mermer heykeller ve başlar çok iyi korunmuştu. Müzede fotoğraf çekmenin yasak olduğu bildirildi. Hem sanat tarihçi, hem de gazeteci olmanın getirdiği merakla böyle bir müzedeki sunum şeklinin örnek olarak kalması gerekiyordu. Görevlinin polis çağıracağım uyarısına kadar bir kaç kare çekmeyi başardım.



Mozayikler zeminde Menander House (342-291) denilen kare şeklindeki ev biçiminin orijinaline uygun olarak yerleştirilmişti. Villanın konumunun kare şiklinde yapılması ile rüzgarın içeri girerek klima görevi yapması sağlanmıştı.Midillili prensesin evi, mezar lahitleri üzerindeki asker kitabeleri, biblolar, Roma işgali sonrası yapılan heykelleri ilgiyle izledik.



Bu arada rehberin down sendromu olan bir çocuk başının yapılmasında Romalıların Yunanlıları küçük düşürmeyi amaçladıklarını belirtti.



OSMANLI ESERLERİ NEDEN ONARILMIYOR?

Müze çıkışı sonrası Midilli"nin dar sokaklarında yürüyerek eski şehre geldik. Aziz Theodoros"un kemiklerinin bulunduğu St.Thedori Kilisesi"nin gezdik. Bizans döneminde inşa edilen 1759'daki yangından sonra gümnümüzdeki halini alan kilisede hristiyanlık açısından çok önemli olan Aziz Thedos'un mezarı bulunuyor. Kiliseye girenler azizi bir tabutta yatan kemiklerini izlediler. Daha sonra Ermu caddesinden yürüyerek Osmanlı mahallesini dolaştık. Osmanlı evleri ve semtin sembolü olan Yeni Cami'yi gördük.



Osmanlı döneminde kiliselerin çan kulelerinin minare boyunu geçmesinin yasak olduğunu belirter rehberimiz, Midilli Yunanlılara geçince ilk fırsatta camilerin minarelerini yıktıklarını söyledi. Avrupa Birliği koruması altında olan minaresi yıkılan Yeni Cami ve Paşa Camii buna örnek olarak duruyordu.



AB"nin baskısına rağmen restore edilmeyen Osmanlı eserleri için Yunanlılar bir kılıf uydurmuşlardı. Sözde tarihi eserleri yıllarına göre onarıyorlardı ve MÖ"den onarıma başlamışlardı. Osmanlı eserleri ise daha geç döneme aitti ve hepsi harap olarak kalınca yavaş yavaş çürüyor, tahrip oluyordu.



AB'Yİ KARTONDAN ZEYTİN AĞAÇLARI İLE ALDATTILAR

Adalarda su olmadığı için tarım yapılamadığını belirterek “Türkiye olmazsa adalarda yaşayanlar açlıktan ölürler” dedi. Adaların kaderinde işgaller, katliamlar ve depremlerle dolu olduğunu belirten rehber, 1946"dan bu yana Yunanlılar yaşadığını, ladotiri peyniri, zeytinyağı ve uzo rakısı ile çanak, çömlek üretildiğini söyledi.







Çarşıda bizi iki lezbiyen hanımın Maro Kritikou'nun seramik atölyesini ziyaret ettik. Osmanlı kalesine yakın Ermiş krıaathansinde kahve molası verdik.
Daha sonra otobüsle yaklaşık bir saat uzaklıkta Mantamados köyüne  hareket ettik. Yol boyunca rehberimiz bizleri bilgilendirdi.
Ada nüfusunun 20 bin olduğunu ve 11 milyon adet zeytin ağacı olduğunu belirten rehber şunları anlattı:
”AB zeytin ağaçları için gıda krizine karşı destek veriyor. Bu nedenle bir ekip gelerek adadakı ağaçları saydı. Tek tek sayamadkları için bir çerçeve yaparak ağaç yoğunluğuna belli mesafeden tutup sayıyı tahmin yöntemiyle saydılar. Ancak çerçeve ile uzaktan yapılan sayımı farkeden uyanık Yorgo hemen kartondan ağaçlar yaparak aralara yerleştirdiler. Böylece zeytin ağaçları 11 milyon olarak çıktı. AB'nin ödediği para arttı. Aslında 9-10 milyon adet kadar vardır.”



MANTOMADOS'TA YOĞURT VE LOKMA

Zeytin ağaçları ormanı içindeki Mantomados Kilisesi"nin kapısında insan kanıyla yoğrularak yapılan cebrailin siyah ikonası bulunuyordu. Tüm dileklerin kabul edildiğine inanılan manastırın bahçesinde bulunan kafeteryanın ünlü koyun yoğurdu ve lokmasını tattık. Yoğurt ve lokma 3 euro idi. Lokmalar nefisti. Çekilmiş fındıkla birlikte tarçın ekilmişti. Yoğurt ise bep o kadar iyi değildi. Ama açlıktan mı yoksa yorgunluktan mı hepimize çok güzel geldi. Ayazmasından su içenlerin şifa bulduğu manastırdan ayrılarak adada üzüm bağlarıyla ünlü Molivas'a hareket ettik.









İkinci durağımız Molivos"tı. Büyük arazi sahibi Türklerin 3 katlı ahşap malikaneler yaptırarak yama yeri seçtikleri adanın en güzel yerlerinden biriydi. Yüksek bir tepenin üzerine kurulu olan antik Mytimna akropolünü ve eski Bizans kalesini gördük. Arnavut kaldınımı döşeli dar sokaklardan gezerek sahile girdik. Yolda minaresi yıkılmış camiyi gördük. Daha sonra yanında yazlık bir sinema olan kahvede sallama çay içerek yorgunluk attık. Artık deniz zamanı gelmişti.



Otobüslere binerek küçük koylardan geçerek Petra sahil köyüne vardık. Antik devrin ünlü kadın şairi ve adaya Lesbos adası adının verilmesine neden olan Sapho'nun yüzdüğü plaja kedimizi attık. Plajda dünyanın her yanından gelen Sapho hayranı kadınları görebiliyordunuz.  
Bir çoğumuz denize girerken, bazılarım çarşıyı gezip kafelerde oturmayı tercih etti. Şezlonglar ve şemsiyeler 3 Euro idi. Kumsalı tercih ettik ve denize girerek güneşlendik. Otobüsün kalkmasına yakın zamanda ise çarşıyı dolaştık.



KALLONİ'DE FLAMİNGOLARI GÖZLEDİK
Otobüslerimizle Olimpos dağı eteklerini dolaşarak Midilli Adası'nde sardalye üretim çiftliklerinin yer aldığı Kalloni Koyu"na gittik. Antik çağ filozoflarının yemekli eğelenceylerinin, Roma imparatorlarının ünlü şölenlerinin vazgeçilmez mezesi Kalloni sardalyaları yüzyıllardır Midilli'nin en önemli ihracat ürünü olarak biliniyor. Koruma altındaki milli park olan koy  göçmen kuşların konaklama yeri ve flaminfoların anavatanı olarak biliniyor. Gözlem kulesine çıkarak flamingoları izledik.
Daha sonra tekrar başkent Mitilini'ye döndük. Geminin kalkmasından bir saat  öncesine  kadar şehri gezdik. Daha sonra limandaki free shoptan alışveriş yaptık.





KAÇAKLARIN TEKNELERİ VE BOTLARI
Midilli Limanı"nda Türkiye"den kaçanları taşıyan tekneler ve botlar sahilde yatıyordu. Teknelerin dpleri delinmiş, lastik botlar ise patlamıştı. Uzakdoğu"dan gelen kaçakların Türkiye sahillerinde birileriyle anlaşıp ölümüne yolculuk yaptıkları teknelerin Ege Denizi"ni geçemeyecek durumlarını görünce cesaretlerine hayran kaldım. Daha sonraki günlerde ise kendilerini Atina"ya atan Uzakdoğuluların kendilerini göre iş tutarak şemsiye, saat ve oyuncak sattıklarını farkettim. Alışveriş merkezinin kaldırımlarında satıcılık yapan bu kişilerin bir süre sonra birer dükkan sahibi olarak sokakları Çin pazarına çevirecekleri kaçınılmazdı.
Gemiye kartlarımızı okutarak girdiğimizde çok yorgunduk. Yemek yedikten sonra hemen yattık. O gece yapılacak kıyafet balosu ve sanat güneşi gösterisini kaçırdık.

YARIN: RODOS ADASI
https://www.turkiyeturizm.com/news_detail.php?id=12234

YUNAN ADALARI GEZİSİ YAZILARININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN LINKLERİ SIRAYLA TIKLAYABİLİRSİNİZ
https://www.turkiyeturizm.com/news_detail.php?id=12164
https://www.turkiyeturizm.com/news_detail.php?id=12223
https://www.turkiyeturizm.com/news_detail.php?id=12234
https://www.turkiyeturizm.com/news_detail.php?id=12242
https://www.turkiyeturizm.com/news_detail.php?id=12274
https://www.turkiyeturizm.com/news_detail.php?id=12298
Bu haber toplam 0 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.