İSTANBUL - Kediler binlerce yıldır insanları büyülüyor: Antik tanrıçalardan uğur figürlerine ve sosyal medya yıldızlarına kadar. Antik Mısır'dan Instagram'a uzanan yolculukta, Putin bile onların cazibesine karşı koyamıyor. 10 bin yılı aşkın süredir hayatımızın bir parçası olan kediler, sosyal medyanın da "olmazsa olmazları" arasına girdi. Dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca kedi tutkunu için aslında her gün Dünya Kedi Günü sayılır; özellikle sosyal medyada.yer alıyor,
Kedi paylaşımları, en popüler ve en çok tıklanan içerikler arasında yer alıyor. Bir kedi paylaşımı yapmayan, beğenmeyen ya da en azından görüntülemeyen sosyal medya kullanıcısı hemen hemen yoktur. Halihazırda Instagram'da yaklaşık 4,5 milyonla en çok takipçiye sahip kedi, nala_cat. Siyam-tabby melezi olan Nala, yalnızca bir sosyal medya fenomeni değil; aynı zamanda kendi mama markasına sahip ve oldukça geniş bir cat-a-log (kedi kataloğu) sunuyor.
İki göz rengi birbirinden farklı Van kedileri, en nadide ve ünlü kedi türlerinden biri
Taylor Swift, Miley Cyrus ve Justin Bieber gibi dünya yıldızları kedileriyle pozlar paylaşmaktan geri kalmıyor. Yine de kedilerin şöhreti yalnızca dijital çağda değil çok daha öncesine uzanıyor.
Kediler 10 bin yılı aşkın süredir hayatımızda
Bağımsız doğalarıyla tanınan bu sessiz avcılara insanların ilgisi yaklaşık 10 bin yıl öncesine dayanıyor. Tarımın ve erzak depolamanın başladığı, M.Ö. 9000 civarında, kediler insanların yaşam alanlarına yaklaşmaya başladı. Bu süreç bugünkü Irak, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin ve Mısır'ın bir kısmını kapsayan ve tarihte "Bereketli Hilâl" olarak adlandırılan bölgede başladı.
Daha sonra fare ve sıçanları avlamaları için gemilere alınarak dünyanın dört bir yanına yayıldılar. Günümüzde, Antarktika hariç her kıtada kedilere rastlamak mümkün.
Pek çok kültürde kediler hem işe yarar hem de gizemli canlılar olarak görülüyor. Zararlılarla mücadelede güvenilir işçilerken evcilleştirilemeyen doğaları insan hayal gücünü daima harekete geçirmiştir.
Mısır'dan Doğu Asya'ya: Kültür tarihinde kediler
Antik Mısır'da ev kedisi, tanrıça Bastet'in olumlu özelliklerini simgeliyordu. Güneş tanrısı Ra'nın "kedi kılığındaki kızı" olarak kabul edilen Bastet evi koruyan, kötü ruhları ve hastalıkları uzaklaştıran bir tanrıçaydı.
Kedi şeklinde tasvir edilen "antik Mısır tanrıçası" Bastet'in bronz figürü, Londra'daki British Museum'da sergileniyor
Antik Mısırlılar, kedilerine büyük saygı gösterirdi. Yunan tarihçi Herodot'un (M.Ö. 490/480–424) aktardığına göre, bir kedi öldüğünde sahipleri yas tutmak için kaşlarını tıraş ederdi. Ölen kedi mumyalanır, kutsal bir kapta gömülürdü.
Doğu Asya kültürlerinde de kediler uzun bir geçmişe sahip. Çin'de yaklaşık M.Ö. 1400'lerden itibaren evcilleştirilip ipekböceği üretim alanlarını ve çay tarlalarını fare ve kuşlara karşı korumak amacıyla kullanıldılar.
Japonya'da ise insanlar ve kediler, bu tarihten yaklaşık 1800 yıl sonra karşılaştı. O yıllarda kedilerin, şeytana dönüşme yetisine sahip olduğuna inanılıyordu.
Patisini sallayan Japon kedisi Maneki-Neko
Bugün Japonya'dan dünyaya yayılan Maneki-Neko, yani "el sallayan kedi" figürü, neredeyse her yerde karşımıza çıkıyor. Bu uğurlu kedinin, salladığı patisiyle şans ve bolluk getirdiğine inanılıyor.

Özellikle Japonlar ve Çinlilerin uğur getirdiğine inandıkları "Maneki Neko" kedilerinin figürleri tüm dünyada ilgi görüyor
Patisinin yönü ise anlam taşıyor: Sağ patisini kaldıran kedilerin erkek olduğuna, zenginlik ve refah getirdiğine inanılıyor. Sol patisini kaldıran dişi kediler ise müşteri veya misafir çekmek için kullanılıyor.
Orta Çağ'da kediler: Şans simgesinden günah keçisine
Ancak kediler her zaman ve her yerde sevilmedi. Avrupa Orta Çağ'ında kediler ağır sınavlardan geçti: Uzun süre veba salgınlarının sorumlusu olarak görüldüler.
Kedi düşmanı olarak bilinen Papa VIII. Innocentius (1432–1492), kedileri "putperest hayvanlar" ilan etti ve şeytanla iş birliği içinde olduklarını öne sürdü. Bu nedenle kediler yıllarca işkenceye uğradı, yakıldı, öldürüldü.
İstanbul'un kedileri
İstanbul deyince akla sadece Boğaz değil, başına buyruk, özgür sokak kedileri de geliyor. Yönetmen Ceyda Torun'un kedilerin gözünden anlattığı "Kedi" adlı belgesel, kentin minik sakinlerinin hikayelerine ışık tutuyor.
Karakter sahibi erkek kedi
İstanbul'daki çok az kedi, "Aslan Parçası" nın yaptığı gibi masa üstündeki lezzetli yiyeceklere kayıtsız kalabiliyor. O, mahallesini farelerden uzak tutarken, gelen her davetsiz misafiri de dikkatlice izlemeyi ihmal etmiyor. Karnını nerelerde doyurabileceğini ise iyi biliyor. Sokak kedileri sadece atıkları yemek zorunda değil, insanlar onları büyük bir istekle besliyor.
Gizli uyku yerleri
Yönetmen Ceyda Torun ve kameraman Charlie Wuppermann İstanbul'un semtlerini karış karış dolaşarak, başrol oyuncuları olacak kedileri bulmaya çalıştı. Kedileri genelde ikinci kez baktıklarında görebildiler. Zira birçoğu fotoğraftaki tente üstünde yatan kedi gibi gizli saklı yerlerinde gözlerden uzak uyuyorlar. Ekibin, bolca zamana ve sabra ihtiyacı oldu.
Sokak kaplanı
İstanbul sokaklarında milyonlarca sahipsiz kedi yaşıyor. Bazılarının çok nadir terk ettikleri sabit yerleri bulunuyor. Kediler sokaklarını paylaştıkları birlikte yaşadıkları insanlarla da güzel ilişkilere sahip. Söz konusu güzel bir öğünse, okşanmaya ve sevilmeye de izin veriyorlar.
Bölge savaşları
Güneşin altında keyiflice yatan her sevimli kedi, mevzu bahis yaşadığı bölgeyi savunmak olduğunda birden bire kısa süreliğine de olsa bir savaşçıya dönüşüyor. Genellikle yiyecek için savunmaya geçiyorlar. İnsanlar tarafından beslendikleri bir köşe bulanlar, o köşeyi kaptırmamak için sonuna kadar mücadele ediyor. Özellikle de yavrularını besleyen anne kediler birden bire kaplan kesilebiliyor.
Yavru kediler
İstanbul'daki tüm yavru kediler, güvenli bir çatının altında büyüme şansına sahip değil. Birçok yavru kedi, hırçın sokak kedileri arasındaki varolma mücadelesini yenemiyor. Belgeselde, kedi yaşamının üzücü bölümlerine de yer veriliyor: Küçük bir yavru kedinin hırçın sokak kedilerinden birinin kurbanı oluşu da belgeselde yer verilenler arasında bulunuyor.
Tüm kediler geceleri gri olur
Yönetmen Ceyda Torun ve kameraman Charlie Wuppermann filmleri için en güzel sahneleri sabahın ilk ışıklarında ya da akşamın çökmeye başladığı ilk saatlerde yakaladı. Güneş batımında Boğaz manzarasında bir kedi… "Kedi- Kedilerden İnsanlara" adlı belgesel aynı zamanda bir kedinin bakış açısından çok farklı görünen İstanbul'u da anlatan bir belgesel.
Kedistanbul
İstanbul'un adı Kedistanbul da olabilirdi. 20 milyonluk kentte kediler, narin tarzlarıyla kentin görünümünü şekillendiriyor. Dev bir metropolde kedi olmanın ne olabileceğini yönetmen Ceyda Torun işte bu belgeselle anlatmaya çalışıyor. Üstelik de şiirsel, güçlü görüntüler ve gerçekçiliğin dışına çıkmadan...
Türkiye dâhil bazı ülkelerde ise kedilerin, büyük ilgi ve sevgi görmelerine rağmen "nankör" olduğuna inananlar da yok değil. Hatta gördüğü iyiliğin kıymetini bilmeyen insanlar için "nankör kedi" yakıştırması bile yapılır.

Kediler nerede daha çok seviliyor?
En fazla ev kedisi, yaklaşık 74 milyonla ABD'de yaşıyor. Onu 53 milyonla Çin takip ediyor. Ancak hane başına en yüksek kedi sahipliği oranı Rusya'da: Ülkedeki hanelerin yüzde 58'inde en az bir kedi bulunuyor.
Peki Rusya'daki bu sevginin kökeni ne?
Katolik inancının aksine, Ortodoks Kilisesi kedilere faydalı oldukları gerekçesiyle olumlu bakıyordu. Bu nedenle özellikle varlıklı evlerde kediler, refahın bir sembolü olarak görülüyordu. Keyiflerine düşkün olan kediler, aynı zamanda "rahatlama ustaları" olarak da biliniyor
St. Petersburg'daki ünlü Ermitaj Müzesi'nin bodrumlarında yüzyıllardır çoğunlukla erkek kediler yaşıyor. Dünyanın en büyük sanat müzelerinden biri olan bu yapı, geniş mahzenlerini farelerden korumaları için kedilere ev sahipliği yapıyor. Hatta bu "Ermitaj kedilerini" sertifikalı olarak sahiplenmek bile mümkün.
Bu sanatsever kedilerin bakımı ve beslenmesi ise gönüllü hayvanseverler tarafından üstleniliyor. Rus devleti bu konuda herhangi bir harcama yapmıyor.
Ancak Rusya'daki kedi sevgisinin artık Başkan Vladimir Putin'in de işine yarayacağı düşünülüyor: Putin'in, Sovyet döneminden bu yana Rusya'da çok sevilen "Prostokvaşino" adlı klasik çizgi film serisinde kedi "Matroskin" ile bir ikili oluşturması planlanıyor. Yapım şirketinin bu yöndeki açıklamasına Kremlin itiraz etmemesi, "Putin'in de kedilerin cazibesine karşı koyamadığı" şeklinde yorumlandı.
Ama Putin'in onları sevip sevmemesi ise muhtemelen kedilerin asla umurunda olmayacak!



































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.