M. OKHAN KATIRCI
BURGAZ - Bulgaristan seyahatim 31 Temmuz 2008 günü başladı. Otobüsle gittiğim için sırasıyla Silivri, Çorlu, Kırklareli ve sınıra geldik. Dereköy sınır kapısında durduk, hayda bütün otobüs bir koşuşturma içinde, ben de indim, herkesin elinde pasaportu içeri gidiyor ben de gittim girdim sıraya.
Bir tek polis memuru pasaportumu kontrol ettikten sonra yurtdışı çıkış harcımın yatırılmamış olduğunu söyledi ve pasaportumu geri verdi. Neyse gittim, harcımı yatırdım, tekrar sıraya girdim, çıkış işlemim oldu, vurdular damgayı, çıktım, otobüsün yanına gittim.
BULGAR POLİSİ AYAĞIMIZA GELDİ
Biraz sonra, hareket etmeden önce bir polis, arabanın içine girdi başladı insanları ve pasaportları kontrol etmeye
Bir baktım otobüsün yarısından çoğunluğunda kırmızı pasaport var. Hatta yanımdaki çocuk da bile. Yolculuk uzun, biraz sonra sorarım dedim, sustum. İki dakika sonra Bulgaristan sınır kapısından içeri girdik.
Burası farklı, her yerde Avrupa Birliği bayrağı var, hani şu bol yıldızlı olan. Elli yaşlarında bir Bulgar polisi girdi şimdi de otobüsün içine, hem insanların suratına bakıyor hem de pasaportları topluyor. Burada hizmet farklı, gidip sıraya girmek yok, görevli yapıyor, kızmayın ama insan muamelesi yapılıyor. Otobüsten inebilirsiniz dendi ve biz de indik.
Yanımdaki arkadaşın adı Adem ama onun da Bulgar adı varmış, Miladiv. İnşallah Bulgar adımla çağırmazlar dedi, anlamıyormuş, hatta tek kelime Bulgarcası yokmuş. Ben bile az biraz biliyorum (kolko leva = kaç leva) gibi. Bütün otobüs dışarıda ama bu sefer hava almak için bekliyoruz, memurlar da bizim pasaportla Bulgaristan giriş işlemi yapıyor.
Miladiv"den öğrendiğim, eskiden Bulgaristan"dan Türkiye"ye göç eden vatandaşlarımız, şimdi Bulgaristan pasaportu çıkartıp Bulgaristan"a gidip geliyorlarmış, sebebi Bulgaristan"ın Avrupalı olmasıymış.
OTELDE BEDAVA HIZLI İNTERNET
Az sonra polis geldi ve bizim pasaportları dağıttı. Bindik otobüse düştük Bulgaristan yollarına, bende bir merak bir merak, sağa, sola bakıp duruyorum değişiklik var mı acaba? diye.
Yok bir değişiklik, biraz köy mimarileri farklı ama, bizim köylere göre daha modern biçimde dizayn edilmiş. İki buçuk saat sonra geldik Burgaz"a, Opet benzin istasyonunda indim, yoldan gelince en çok hoşuma giden, birinin karşılaması olur. Plastmasovi fabrikasının şoförü ve bir elemanı karşıladı beni
Oturduk arabaya, başladık sohbete
Bu arada otele gittiğimizi söyledi şoför. Normal bir otel olduğunu söylediler, pahalı olmayan ve iyi fiyatlı. Bulova otel
Resepsiyonda bir bayan, yine elli yaşlarında, İngilizcesi güzel, 65 leva olduğunu söyledi...
Sabah kahvaltısı dahil bir de bizim hiç görmediğimiz kadar hızlı internet. Şoförle sabah 9:00 da buluşmak üzere sözleştik ve odama çıktım, yerleştim, üzerimi değiştirdim ve hemen sokağa attım kendimi.
SOKAKLARDA ÖZGÜRCE DOLAŞTIM
İnsanın bilmediği bir yerde özgürce gezmesi çok zevkli. Hiç kimseye bir şey sormadan, trafiğe kapalı bir sokağa girdim, bizim Talimhane"ye benziyor, köşe başında bir gazete kulübesi
Gittim incelemeye, içeride yine elli yaş üzeri bir bayan tek kelime İngilizcesi yok ama yine de birkaç gazete ve dergi aldım. Bulgar meslektaşlarımı anlamak için. Sokaklar sokakları kovaladı ve saat 17:00 oldu
Burgaz"daki bütün insanlar parmak arası terliklerini ve şortlarını giymiş çoluk çocuk sokağa atmış kendini, işte dedim, bu insanlar işten sonra rahatlamaya çıkmışlar. Kimisi en şık kıyafetlerini giymiş kimisi en rahatını. Her köşe başında seyyar dondurmacı
Birine yanaştım beğenmedim. Diğerine gittim 20 yaşlarında bir bayan, hemen sordum şu ney bu ney
Kız iyi İngilizce biliyor, 3 levalık dondurmamı aldım yürümeye devam
Market arıyorum bir yandan sora sora buldum. Burada marketler bizimkiler gibi değil, dışarıdan market olduğu belli olmuyor. Girdim içeri, büyük ve modern bakkal gibi. Her şey var. Kızmayın ama hem de çok ucuz. Alışverişten sonra karnım aç ve yemek yiyecek bir yer aramaya başladım
BEŞ LEVAYA ESNAF LOKANTASINDA DOYDUM
Her sokakta cafeler var, ama ben farklı bir şeyler arıyorum, sonunda buldum
. Bir esnaf lokantası
Aynı bizimkiler gibi
Yemekler dizili yan yana, tavuk, patates ve salata, verdim 5 leva oturdum yedim afiyetle. Döndüm otele yattım, uyudum sabah kahvaltıdan sonra saat 9:00 ve şoför gelmiş bekliyor, bindim arabaya çıktık yola, Sredets denilen kasabaya, Plastmasovi fabrikasına
.
Bildiğimiz plastik fabrikası ama buranın özelliği, sahibi yok, sahibi Sredets halkı. Halkın fabrikası ve halkın seçtiği insanlar tarafından yönetiliyor. Beni Vilma hanım karşıladı ithalat ihracat müdürü, İngilizcesi süper sonra bay İvan Todorov katıldı. Bütün fabrikayı gezdik, binaların özellikle ilgimi çeken yanı çalışanların klimalı ortamda çalışması.
Burada, Bulgaristan"ın ihtiyacı olan bütün gıda kapları üretiliyor, hatta Türkiye"ye bile ihracatları varmış. Öğle oldu yemeğe çıktık, bizde devamı olan Istıranca dağları kenarında bir yerde yemek yedik. Bulgar adetiymiş önce şahane bir salata geldi, sonra da balık ve tavuk.
Yemekten sonra herkesle fotoğraf çektirip çıktım yola, artık dönmem lazım. Saat 14:00"de yine Opet"ten bindim otobüse biraz uyuduktan sonra geldik sınıra, dönüşte şoförümüz çok hızlı, Bulgar sınır kapısındayız
Gene bir memur geldi ve topladı pasaportlarımızı biraz sonra da dağıttı geri. Bindik otobüse ve bizim kapıdan içeri girdik. Bu sefer tecrübem var, ilk inen benim. Hemen koştum pasaport kontrolüne
Bir kalabalık ki sormayın, neyse giriş işlemi oldu ve otobüsün yanına geldim. Bir de ne göreyim bütün otobüs boşaltılmış, içi dışı kontrolde. Sonra gümrük muhafaza ekipleri geldi, tek tek bagajlara baktı, otobüs didik didik incelendi, bayağı bekledik ve bindik otobüsümüze geldik evimize
Uyuya uyuya geldim eve, Cuma trafiğinde Bulgaristan seyahatim bitti, ama aklım hâlâ orada kaldı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.