• BIST 10505.11
  • Altın 2472.776
  • Dolar 32.2824
  • Euro 35.0451
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 16 °C
  • Antalya 25 °C

Artan petrol faturası uçakları yere indirir

Musa Alioğlu

Dünya ekonomisini en fazla etkileyen girdi olan petrolün bir varilinin 140 dolara yaklaşmasının sivil havacılık sektörüne olan olumsuz etkisini ve çözüm yollarını  irdelemeden önce  bir mutlu haberi sizlerle paylaşmak istedim. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürü Mehmet Uysal'ın yaptığı "Karadeniz'den çıkarılacak petrol 2015-2016'da Türkiye'nin ihtiyacının yarısını karşılayacak. 2023'te Türkiye enerji bağımsızlığını ilan edecek" açıklaması, enerji uzmanları tarafından soru işaretiyle karşılandı.

Yıllardır Türkiye'de varolduğu söylenen ancak yer üstüne çıkarılması bugüne kadar mümkün olmayan petrolün çıkarılmasına ilişkin ciddi adımlar atılacağına yönelik açıklama, kamuoyunda heyecanla karşılandı. Çünkü eğer Uysal'ın söyledikleri doğru ise Türkiye ekonomisinin üzerindeki en büyük yüklerden biri olan enerji faturasından kurtulma olanağına sahip olacak.

Türkiye'nin yıllık enerji faturası yükselen hammadde fiyatları nedeniyle 30 milyar doları aşıyor.Enerji uzmanları, Türkiye'de bulunan petrolün bugüne kadar çıkarılamamasının nedenini hem petrol kalitesinin çok düşük olmasına hem de çıkarma maliyetlerinin fizibl olmamasına bağlıyordu. Petrol fiyatları 140 dolarlara dayanınca, bu maliyetlere rağmen petrolü çıkarma imkanları araştırılmaya başlandı.

Şimdi biz bu haberin gerçek olması için temennilerimizi sunalım ve kendi gerçeğimize geri dönelim. Henüz teknoloji uçakların havayla veya suyla çalışmasını gerçekleştiremediği için biz yine petrole muhtacız demektir. Petrolün bugün geldiği seviyeyi geçen yılla veya bir önceki yılla karşılaştırdığımızda vahim bir tablo ile karşı karşıya  geliriz.

Ülkemizin petrol üreten değil, petrol tüketen bir ülke olması bizim biraz daha dikkatli adım atmamızı gerekli kılıyor. Elbette bunun yolu daha az yakıt tüketmekten geçer. Ama bu nasıl olacak derseniz, bunun için bir takım önlemler sıralayabiliriz.  Bunlarla nereye kadar gidebiliriz bilinmez ama teker teker sıralamak lazım.

En başta, winglet diye tabir edilen kıvrık kanatların uçakların yakıt tüketimini yüzde 3 oranında azalttığı bir gerçek. Ama bütün uçaklarda bu teknoloji henüz yok. Yine uçaklarda bazı ağırlıklardan kurtularak yakıtta tasarruf yapılabilir. Örneğin bagaj taşımacılığının  ve başüstü dolaplarındaki yolcu el çantalarının belli bir kısıtlamaya tabii tutulması uçakları hafifletebilir ve daha az yakıt yakılmasını sağlar. Yine troleylerin, fırınların ve  buna benzer diğer uçak içi araç ve sistemlerin azaltılması de bir çözüm olarak görülebilir.

Bunların dışında ülkemize özel bir durum olarak da yurt içi uçuşlarda Genelkurmay Başkanlığı'nın bazı uçuş koridorlarında ve hava sahalarında uyguladığı notam uygulaması vardır. Örneğin İzmir, Adana ve Antalya uçuşlarında yapılacak yeni bir düzenleme ile gidilecek mesafe yerine göre 8 ile 10 dakika kadar kısalabilecektir. Bunun da yıllık faturasının en az 250-300 milyon dolar olduğu kesin bir gerçek.

Petrolden etkilenen yerli havayolu şirketlerinin uçak bilet fiyatlarına zam yapması böyle giderse kaçınılmaz olacaktır. Türk halkının uçma sevdasının yarım kalmaması için herkesin bir şeyler yapması lazım. Şirketler yukarıda saydığımız tedbirleri  alırken, devlet baba da kendine düşen fedakarlıkları yapmalıdır. Yapmalı ki "Uç Türkiye uç" sloganı gerçek olabilsin..

Anadolu halkının uçağı tam da sevmeye başladığı bir sırada 250 veya 300 YTL'ye bilet satılırsa bilin ki, Başbakanın o çok sevdiğim deyimi ile "Garip gureba" bu zevkten mahrum kalacaktır. Bir hükümet politikası olarak hayata geçirilen ve iktidara puan ve oy kazandıran bu ulaştırma politikasının mimarı olan Ulaştırma Bakanı Sayın Binali  Yıldırım bu gerçeği en iyi bilen ve gören kişi konumundadır. Sivil havacılık sektörünün tüm aktörleri Binali Bey'in elleriyle büyüttüğü çiçeğin solmaması için üzerine düşeni fazlasıyla yapacağına olan inancı korumaktadırlar.

Ama bir başka gerçek daha var ki, hükümetin belli bir süre için bir takım ücretlerde indirim veya sübvansiyona gitmesi kaçınılmazdır.

Paranın başında olan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın Devlet Hava Meydanları İşletmesi'nin gelirlerine bakarak kalem kalem neler yapılacağını sektörle kafa kafaya verip gözden geçirmesi kaçınılmazdır. Şayet bu yapılmaz ise ne havacılık kalır, ne uçak kalır, ne de turizm ve turist kalır. Ve sonunda bu enkazın altında hep beraber kalırız. 

Bu yazı toplam 2393 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.