Yaza girerken bölge ısınıyor

İsmail Emen

Suriye konusundaki gelişmeleri izlerken turizmcilerin kalp atışlarını duyar gibiyim. Hayırlısı ile ortalık karışmadan şu sezonu bir atlasam diyenler çogunlukta. Ortadoğu ilginç günler yaşıyor. Geçtiğimiz yılın arap baharı masumluğundan uzaklaşarak son durağını Suriye'de yaşıyor. Mezheplerarası kavgaya doğru giden Suriye'de sanki dizginler Esad'ın elinde değil gibi. Kofi Annan'ın dediği gibi “Esad'ın dedikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyor”. Arkasına Rusya ve Çin desteğini alan Esad çılgınlığına devam ediyor. Hule katliamı gerçekten bir insanlık suçu. Bunu ortalık tam yatışma noktasında iken Esad'ın yaptırmış olması eğer doğru ise tam bir çılgınlık. O değilde iddia ettiği gibi muhaliflerin işi ise o zaman daha büyük bir acımasızlık ve delilik. Masum insanların haris amaçlar için öldürülmeleri affedilir gibi değil.

Irak, Afganistan ve Libya'ya tereddüt etmeden müdahale eden batılı güçlerin Suriye için neden beklediği herkesin merak konusu. Anladığımız kadarıyla seçim yılını yaşayan ABD ve Obama patırtı istemiyor. Eski bildik metodlarlamı işi bitirmek istiyor diye insan merak ediyor. O kadar çok CIA, FBI filmi seyrettik ki bu işlerin nasıl döndüğünün senaryosunu yazacak hale geldik.

Suriye kaynıyor. Durum Kofi Annan'ın en son Katar'da söylediği gibi mezheplerarası bir savaşa doğru hızla giderken , diğer ülkelere özellikle Lübnan'ada yayılma temayülünde. 14 ayrı mezhebi bünyesinde barındıran Lübnan ve Beyrut 20 yıl öncesini hatırlatır günleri ensesinde hissediyor. Rusya'nın Suriye'ye tavrı eski soğuk harp yıllarını hatırlatmaya başladı. Ben en fazla Kofi Annan'ın sözlerine kulak veriyorum. “Esad'ın dedikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyor”. Bu sözler önemli. O zaman Hule Katliamını eğer Esad istedi ise kendi defterini dürmüş demektir. Yapılmaması gerekendi. Dünya kamuoyu Esad hakkında hükmünü verdi. Ama yangın yayılmadan kontrol altına alınmalı.

Ateş düştüğü yeri yakar diye meşhur sözümüzü unutmayalım. Suriye halkının yaşadığı sıkıntı ve acılar tarif edilir gibi değil. Petrolun üzerine oturduğu sürece Müslüman dünyasının derdi bitmeyecek. Ama bizde can derdindeyiz. Aman 2008 krizi gibi bu da sıyırıp geçse diye dua ediyoruz. Turizm sektörü havalar ısınırken komşudaki ısınmadan endişeli. Taşeronluk falan deyip biryerinden bulaştırmasınlar diye korkuyoruz. İçerde dünya kadar derdimiz var iken başımıza birde komşu Suriye derdi çıkmasın. Allah korusun.