Talat Paşa'yı hayırla hatırlıyoruz

İsmail Emen

Talat Paşa’yı anlatmağa benim dağarcığım yetmez. Ben bu yazımda Meşrutiyet’in bu mütevazi, sevecen ve ince ruhlu paşasını, 1916 yılının Sadrazamının dürüstlükle ilgili bir yanını anlatmağa çalışacağım.
Fakir bir aileden gelip onca makam ve yetkiden sonra geride kalan ailesini fakru zaruret içinde bırakan başka bir Sadrazam tahayyül edilemez..
Meşrutiyetin kahramanlarından Talat Paşa Edirne milletvekili, Meclis Başkan Vekili, Ulaştırma Nazırı, Dahiliye Nazırı, Parti Başkanı ve 1916 yılında Sadrazam olmuştu. 1918 yılında mütareke imzalanınca Berlin’e geçti ve 1921 yılında Berlin’de bir ermeni tarafından öldürüldü. Cenazesi 1943 yılında yurda getirildi..
İstanbul’a nasıl fakir gelmişse; onca makam ve sadrazamlık nüfusuna rağmen, ölümünde zaruretten başka miras bırakmayan bu idealist devlet adamının bu faziletine herkes hayret ederdi. Ölümünden sonra geride kalan eşinin sıkıntı içinde yaşadığı biliniyor. Paşa eğer isteseydi benzeri sadrazamlar gibi yiye yiye bitmeyecek bir serveti, hiç değilse eşi için gereken kadarını temin edebilirdi.
İşte halktan gaspedilmiş malın hakkını gazabını çekeceğini bilip, şerefli yoksulluğu utandırıcı varlığa tercih eden Talat Paşa’ın bu hasletini dostları ve yakın çevresi çok iyi bilirlerdi. Hatta dost meclislerinde devlet adamlığına. tevazu ve dürüstlüğüne ait menkıbeler anlatılırdı.
N.Rüştü Efe’nin Talat Paşa hakkındaki bir yazısından hatırladığım bir anekdotu devlet adamlığı örneği olsun diye anlatmak isterim.
Talat Paşa Dahiliye Nazırı bulunduğu sıralarda; her nedense şahsından hiç hoşlanmadığı halde Süleyman Nazif’i Basra Valiline tayin eder. Buna biraz hayret edenlere; “Sempati başka, meziyet takdiri başka...” demiş. Sevmediği adamlara kin güdüp, sevdiği ehliyetsizleri yükselten amir, kendini alçaltır.
Gene bir yurt gezisinden dönüşte cebinde kalan parayı vezneye iade etmek istemiş. Alamayız efendim demişler. Harcasanızda harcamasanızda kanunen bu sizin hakkınız dediklerinde “kızmış” ve “hadi git oradan. Hazineye gelir kaydet ve makbuzunu getir bana” demiştir. Sonra odasındaki insanlara dönerek “Herif kanun zoruyla insanı hırsız yapacak” demesi ne kadar düşündürücü.
Nereden nereye! Günümüzdeki yolsuzluk ve rüşvet hikayelerini dinledikçe ve utandırıcı servet sahibi kişileri gördükçe insanın havsalası almıyor ve ister istemez Talat Paşa gibi değerleri hayırla hatırlıyoruz