Suriye karışırsa bölgede sıcaklık artar

Dünya kamuoyu gelişmeleri endişe ile izlerken BM Temsilcisi Kofi Annan devrede. Suriye Ulusal Meclisi Annan’ın temaslarını neticesiz olarak tanımladı.

MURAT EMEN - EMEN&EMEN
Haftanın Ekonomik Görünümü 19-25 Mart 2012
İSTANBUL-
Suriye konusu ciddiyetini koruyor. Gelişmelerden ders almayan Başer Esad kendi kuyusunu kazmaya devam ediyor. Dünya kamuoyu gelişmeleri endişe ile izlerken BM Temsilcisi Kofi Annan devrede. Suriye Ulusal Meclisi Annan’ın temaslarını neticesiz olarak tanımladı. Kofi Annan şiddetin önlenmesi konusundaki BM isteklerine aldıkları cevabı Konsey’e iletti. Daha önce veto yiyen Suriye için bu sefer bir karar çıkabilecek mi merak konusu.
Sınırdan Türkiye’ye göçlerin sayısı son günlerde hız kazanırken toplamda 15bin’i geçti. Türkiye sayının artmasından endişeli. BM Suriye’ye insani yardımın ulaşması konusunda yeni bir heyet gönderecek. Tampon bölge kurulması eli kulağında. Bu hafta o konuda gelişme yaşanabilir.
Birçok kesime göre Esad’ın sonu yaklaşıyor. Ordusuna güveniyor. Şimdilik ordu desteği güçlü. 300 bin kişilik ordusundan bugüne kadar 60 bin kopma olmuş ve muhaliflerin safına geçmiş deniyor. Duruma göre bu sayı çok artabilir.
Temennimiz Esad’ın önünü görüp çark etmesi ve Annan faktörünü değerlendirmesi. ABD’nin Türkiye’ye müdahale konusunda baskı yaptığı biliniyor. RTE direniyor. Türkiye ABD, Fransa veya İngiltere gibi uzaktakilerin müdahalesine taraftar değil. Sıcak temasta Türkiye’nin kaybedeceği çok şey var. Öncelikle müdahale Suriye’nin bütünlüğünün bozulmasına fırsat yaratabilir. Kürt tarafının Barzani’ye bağlanması ve güçlenmesi ile sünni-şii ayrımı gündeme gelebilir. Bunlar Türkiye’nin hiç istemediği gelişmeler.
Bölgede sıcaklığın artması 2012 Turizm sezonunu büyük ölçüde menfi etkiler. Rakip pazarlar bu sıcak gelişmeleri çok rahat kullanabilirler. Esad sonrası Suriye’sinde istikrarlı bir hükümetin kurulması zaman alabilir bu da karışıklıkların devamı demektir. Ama Esad ile devam eden bir Suriye’de Türkiye’nin uzun vadeli menfaatine uygun değil.
Türkiye bölgenin jandarmalığına hiçbir şekilde soyunmamalı diye düşünüyoruz. Bu konudaki baskılara direnmeli. Bize faturası pahalı olacaktır.Bu bölgede eninde sonunda gene biz bize yaşayacağız. Birbirimize bakacağız.Elimizden geldiğince sıcak temas olmadan BM faktörünü kullanarak Esad’a baskı yapıp , çekilmesini veya şiddete son vermesini ve reformlara girişmesini sağlamak en akıllı yol.

AVRUPA RAPORU



AB ile Macaristan arasında siyasi bir kriz yaşanıyor.

Birliğin maliye bakanları bu hafta Macaristan'a gelecek yıl verilmesi öngörülen 495 milyon euro'luk kalkınma fonlarını geri çekme kararı aldı.
Gerekçe, Macaristan'ın yüksek bütçe açığı...
Macaristan ise kararın siyasi olduğu görüşünde..
Avrupa Birliği'ni sömürgeci politikalar gütmekle suçlayan Macaristan Başbakanı, "Brüksel bağımsızlığımıza saygı göstermiyor, iç işlerimize karışıyor." diyor.
Yunanistan sorunu büyük tavizlerle yoluna girer gibi olurken, Sarkozy ile Merkel arasındaki Fransa seçimlerine ilişkin dayanışma darbe aldı. Merkel’in Sarkozy’nin seçim kampanyasına destek vaadini Fransız muhalefeti iyi kullandı ve “Fransa’yı Alman Başbakanına mı emanet ediyoruz” kampanyası Sarkozy’ye çark ettirdi.İkili seçim ittifakı bozuldu. Sarkozy bu sefer La Pen’in milliyetçi oylarını toplamak için Fransa’daki yabancılara yüklenmeğe ve Shengen’den çıkabileceğini dillendirmeğe başladı.. İhtimaller nisan ayında yapılacak seçimlerde muhalefeti şanslı görüyor.
Sarkozy gençler arasındaki işsizliğin %23’ü bulduğu ve ihracatın azaldığı Fransa’da Alman modeline hakim olan “ daha uzun çalışma saatleri ve ve daha az iş güvenliği” sistemini vaad ediyor. Burada güzel bir deyiş hakim. “Fransızlar yaşamak için çalışıyor. Almanlar çalışmak için yaşıyor”
ECB Yunanistan’dan alacaklı bankaların pozisyonunu ve likiditesini karşılığı olmayan sanal eurolar ile devamlı takviye ediyor ve piyasadaki Euro miktarını artırıyor. Verilen para bir trilyon euroyu geçti.İzlenen strateji alacaklı bankaları fonlamak, rahatlatmak ve zordaki devletlerin yeniden borçlanmalarına olanak sağlamak üzerine kuruldu.
Hepimizin aklına mesele bu kadar basitse niye şimdiye kadar bu yapılmadı sorusu gelebilir. ECB’nin yeni Başkanı Draghi’nin politikası gelir gelmez matbaaları çalıştırmaya başladı. Gerçi Sanal paralarla reel değerlerde bir balon yaratıldığını da unutmamak gerekir. Ancak alacaklı bankaların pozisyonları ve likiditeleri rahatladı ve imkanlarının önemli bir kısmı ile borçlu ülke tahvillerine alıcı oldular.Çark dönmeye başladı. Hatta paranın bir kısmıda bizim gibi ülkelere kaydı. Şimdilik Draghi’nin politikası tutmuş gözüküyor.
İtalyan otomobil üreticisi Fiat, devam eden ulaşım grevi nedeniyle ülkedeki beş fabrikasını kapattı. Amerikan otomotiv şirketi Chrysler'in de kontrolünü elinde tutan Fiat Otomotiv Grubu İtalya'nın en fazla vergi veren özel sektör
İngiltere zengin vergilerini düşürme gayretine girdi. Öbür tarafta Obama zenginler daha fazla vergi vermeli politikasını yürütürken, İngiltere’de iktidar İşçi partisi tarafından %50’ye yükseltilen en üst dilim vergi nisbetini düşürme hazırlığı yapıyor.
Bu arada Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, İngiltere'nin AAA olan kredi notunun görünümünü 'negatife' düşürdÜ.

AMERİKA RAPORU

FED toplantısının arkasından yapılan açıklamalar piyasalarda belirsizlikleri artırdı ve dalgalı bir hafta yaşandı.

FED açıklamasında ABD ekonomisindeki düzelmeye ve enflasyona vurgu yaptı. Bu açıklama piyasalarda daha fazla para basılacağı beklentilerinin kırılmasına neden oldu. Hemen ABD tahvil faizleri yükseldi. 10 yıllık tahvil faizi 2’den 2.35’e yükseldi. Avrupa aynı şekilde yükselişe geçti.
Petrol fiyatları zaten yüksekliğini korurken enflasyon dünyayı zorlamaya ve ülkelerin artık rahatça para basamayacakları algısı piyasalara hakim oldu..



Amerika’da seçim havası devam ediyor. Demokratların yarışı ufak farklarla sürüyor.

Hala Mitt Romney önde götürüyor.

Seçim yılında sıcak sorunlardan uzak kalmak isteyen Başkan Obama İran konusunda İsrael’i ve Netenyahu’yu dizginlemekte zorlanıyor. Suriye konusuna da şimdilik uzak kalmasının nedeni bu. İçerde giderek düzelmekte olan bir ekonomi Başkanın ekmeğine yağ sürüyor. İşsizlik rakamları iyi geldi. FED’in likit politikası ve Amerikan ekonomisi hakkındaki olumlu değerlendirmesi dış piyasaları karıştırdı ama iç piyasaları rahatlattı.
Makro verilerin iyi gelmesi ve enflasyona vurgu yapması acaba FED artık sıkı para politikasına geçermi sorusunu tekrar akla getiriyor. Bu arada FED’den şimdilik yeni bir parasal genişlemeye gitmeyeceğinin sinyalinin geldiğini unutmayalım.
Gazetelerde yeralan bir diğer haber,FED’in 19 büyük ABD bankasına uyguladığı stress testini aralarında ülkenin en büyük üçüncü bankası olan Citigroup’unda bulunduğu dört finans kuruluşunun geçemediği haberi idi. Bilindiği gibi Citi 2008 yılında bankalara yapılan yardımda en büyük pastayı almıştı. Duyumlara göre bu yıl temettü dağıtımı yapılmayacağı gibi, yeni bir sermaye artış planı FED’e sunulacak. Bu arada sınıfta kalan diğer 3 finans kuruluşu ise Sun-Trust Bank Inc. Ally Financial ve Metlife oldu.
Citinin dünya çapındaki iştiraklarini de gözden geçireceği ve rasyonel çalışma içinde olmayanları kapatma yönüne gideceğide belirtiliyor. Özellikle Türkiye Citi’nin yerel rasyonel piyasa koşullarından uzak bir çalışma içinde olduğu ve beklenenin altında performans gösterdiği belirtiliyor.Bunun en büyük nedenide internet üzerinde yoğunlaşarak şubelerini kredi konusunda devre dışında bırakması konuşuluyor.

ÇİN RAPORU
Çin’den gelen haberler ilgi ile izleniyor.Çin’in enflasyon ve dış ticaret rakamları açıklandı. Enflasyon beklentilerin altında gelince para politikasında biraz gevşeme şansı doğdu. Dış ticaret açığının neredeyse 30 yılın en yüksek seviyesine çıkması maliye politikasında esnekleşmesine neden oldu. Bunun olumlu yönleride var.
Çin’in ithal girdileri olan bakır, demir ve en önemlisi petrol fiyatlarının son zamanlarda hızla artması bu ciddi açığın nedeni. Diğer taraftan Yuan’ın değerinde belirgin bir artış da söz konusu.Dünya ve özellikle yüksek değerli Yuan’dan memnun.ABD bundan memnun. Çin yetkilileri zaman ve cephane açısından yedekli oldukları için şimdilik bu konuda bir şey yapmıyorlar.



DÜNYANIN EN İYİ 100 ÜNİVERSİTESİ

Dünyanın en iyi 100 üniversitesi listesinde zirveyi Harvard ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü paylaşıyor.

Listenin genelinde Amerikan Üniversitelerinin hakimiyeti dikkat çekiyor.
İngiltere'de Cambridge ve Oxford üniversiteleri listede ilk ona girse de listeye giren başka hiç bir İngiliz üniversitesi yok. Asya eğitim kurumları da yükselişte.



Listenin genelinde Amerikan Üniversitelerinin hakimiyeti dikkat çekiyor.
İngiltere'de Cambridge ve Oxford üniversiteleri listede ilk ona girse de listeye giren başka hiç bir İngiliz üniversitesi yok. Asya eğitim kurumları da yükselişte.

En iyi üniversite listesi 17,000 akademisyenin görüşleri doğrultusunda hazırlandı.
Dünyanın her yerinden akademisyenlerin görüşleriyle hazırlanan listede amaç yüksek öğretimde en kaliteli üniversitelerin sayılarını verebilmek.



Doğu Yükseliyor

Times Higher Education dergisinde geçen yıl ilk beşe giren üniversitelerin bu yıl da yerlerini koruduğu görülüyor.Listenin ilk beşinde Boston merkezli iki üniversite var.
Bunlardan Hardvard birinci ve MIT kısa adıyla da bilinen Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ikinci sırada bulunuyor.

Cambridge İngiltere'nin en iyi üniversitesi olarak üçüncü sırada. Cambridge Üniversitesini, ABD'den Stanford ve California Üniversitesi takip ediyor.

Listede İngiliz üniversitelerinin düşüşte , Uzak Doğu üniversitelerinin ise yükselişte olması dikkat çekiyor.Çin, Japonya, Singapur ve Güney Kore üniversiteleri listede daha yoğun yer alıyor.
Düşük nüfusuna oranla en iyi 100 üniversite listesinde İsviçre'nin üç üniversitesinin bulunması, İsviçre üniversitelerinin kalitesini vurguluyor.
En iyi 100 üniversite listesinin resmi bir geçerliliği yok. Ancak yüksek öğretimin globalleştiği günümüzde listeye girebilmek üniversitelerin prestijleri açısından çok büyük bir avantaj.



TÜRKİYE RAPORU
Ocak ayı ödemeler dengesi rakamları döviz açığının ciddi bir sorun haline geldiğini gösteriyor.

6 milyarlık açığa karişılık ocak ayında 2.5 milyarlık bir doğrudan sermaye girişi oldu.
Kaynağı belirsiz döviz girişi 800 milyonda kalınca ocak ayı net döviz açığımız 2.7 milyar dolar olarak gerçekleştive TCMB reservinden karşılandı.
Döviz talebi sadece cari açık değil. Özel sektör(banka ve şirketler) 2012 içinde 65 milyar borç çevirmek durumunda. Yani özel sektör her ay 5 milyar dolar yeniden borçlanmak durumunda.
Sorun mevcut 2.7 milyar dolarlık cari açığın her ay devam edip etmeyeceğini öngörmenin zorluğu. Rakam büyük. Mutlaka her ay böyle olmayacaktır demek çıkış yolu değil.
Petrolün yüksek olduğunu dikkate alır ve yüksek seyreden kurlarıda yanına katarsak, enflasyonun yükseleceğini öngörmek zor değil. Ayrıca ortadoğu’daki başta Suriye olmak üzere bazı çıban başlarını gözönüne alırsak önümüzde zor ve belirsiz günler olduğunu kabul etmemiz ve temkinli olmamız gerekiyor.

Borsa 61 bin üstüne çıktı
İMKB geçtiğimiz haftanın son günlerine alım ağırlıklı girerek endeksi 61 bin’in üstüne çekti. Bunda uluslararası piyasalardaki olumlu hareketlenmenin etkisi vardı. Ancak olumsuz gelen işsizlik ve döviz sepetinin değer kaybı bu yükselişi sınırlandırdı. Tahvil ihalesi olumlu geçerken endeks Perşembe günü 61250 seviyesine kadar çıktı. Günü 61.400’den kapattı. Haftanın son gününe yükselişle giren borsa günü artışla 62.336 puanla kapatan endeks bu haftadan çok ümitli.

FAİZLER
Geçtiğimiz hafta faizler 9.50 seviyesini test etti ve 9.50 den yerli alım geldi ve yükselişin önü kesildi.

İç piyasada belirleyici ABD tahvil getirisi oluyor. Oradaki.23 yükselmenin yansımasını 9.50 ile hemen gördük. Bereket ki içerden gelen alım yükselişin önünü kesti. Hazine geçtiğimiz hafta 90 milyar yen tutarındaki 10 yıl vadeli tahvil ihracını tamamlarken yılbaşından buyana 3.6 milyar dolarlık dış kaynak sağlayarak ilk üç ayın dış borçlanma takviminin %80’nini tamamlamış oldu.

DÖVİZ
Petrol fiyatlarının yüksek seyri ve küresel bazda doların kuvvetlenmesi ile TL de ani bir değer kaybı yaşadık. Dolar 1.80’in üzerine çıktı. Uluslararası piyasalardaki olumlu hava döviz ve hisse senedi piyasasını hareketlendirdi. Bunda FED’in son ABD ekonomisine ilişkin değerlemeleri etken oldu. Bu yükseliş gelişmekte olan ülkelere paralel seyretti. Daha sonra aynı paralellikteki gevşeme ile 1.80’nin altına çekildi.Haftayı 1.7940’dan kapatan dolar için analistler bu hafta 1.80 etrafında bir fiyatlama bekliyorlar. Euro haftayı 2.3530 olarak kapadı.
Türkiye’deki özel sektör hareketlerinden ufak notlar:
TAV Hava Limanları hisselerinin önemli bir kısmını Fransız Şirketine sattı. Güzel bir gelişme. Giderek bu konuda çok uluslu uygulamaya geçiyoruz.Özellikle kriz döneminde işlettiği pekçok hava limanında zorlanan TAV’ın bu hisse satışı ile bir nebze rahatladığını belirtelim.
İş Bankası Azerbaycan ve Mısır’da banka almak peşinde. En son Bulgaristan’da bu amacını gerçekleştiren İş Bankası Adnan Bali yönetiminde başarısını devam ettiriyor.
Bu konuda üzerinde durulması gereken geçmişteki hataların tekrarlanmaması. Para maliyetinin ucuz ülkelerde banka satın alıp, ucuz parayı Türkiye’ye transfer edip burada kullanmayı amaçlayan bankalar geçmişte başarısız oldular. Bugün bile bu politikalarına devam edenler var. Olaya bu açıdan bakmadan iki ülkenin ticaret hacmına katkıda bulunmayı düşünmek hedeflenmeli diye düşünüyoruz.

Esenlikle Kalın

Manşetler

Skal Marmara 2026’yı “şekerpare” lezzeti ile karşıladı
Osmanlı Ege’sinde ezanla çanın buluştuğu yılbaşı
2026'da ‘Dupe Destination’lar öne çıkıyor
Demre'de 11 coğrafi işaretli ürün tescili için başvuru yapıldı
Celestyal’den Arap Körfezi’nde global tanıtım gezisi
Kemer'de Bana Ülkeni Tanıt Festivali yapıldı
Türkiye’nin en güzel kızı Sıla Saraydemir oldu
Çin, otonom uçan taksilerin seri üretimine onay verdi
Universal, Avrupa'daki ilk tema parkını inşa edecek
1.000 otel, Booking.com'dan tazminat alabilir