Başbakan’ın ustalık dönemi farketmeğe başladı. Özellikle çıraklık ve kalfalık döneminde ekonomiye veya faizlere fazla temas etmeyen Sn. Erdoğan, ustalık döneminde ben ekonomiden de faizden de anlarım demeğe başladı. Hedefinde Merkez Bankası var. İnsan o zaman düşünüyor ister istemez. 2004 den 2009’a kadar niye “doğru zamanda” yanlış ekonomi politikası başka bir ifadeyle; yüksek faiz-düşük kur rejimi uygulayıp başımıza bugün bir türlü kurtulamadığımız heyula cari açık problemini açtık.? Ülkeyi ithalat cenneti haline çevirip,.İnsanları tüketim borçlanması içine ittik.Balonlar baloncuklar büyüttük.
O yıllar göz boyama yılları olarak arkasında devasa bir cari açık problemi bırakarak geldi geçti.İthalat yerli sanayii giderek küçültürken, büyük şehirlerde başlayan AVM zenginliği, dünyanın bütün markalarını ülkeye taşıdı. Övündüğümüz tekstilde bile gerilerde kaldık. Gidişattan şikayet ettik mi? Zannetmiyorum. Galiba zahiri zenginlikten hepimiz memnunduk. Her tarafımızda yabancı markalarla dolu mağazalar, yabancı isimli restoranlar. Elimizde kredi kartları kaptırdık yalancı zenginliğe ve Keynes’in “foolish paradise”nı yaşamağa başladık. Buna bir diyeceğim yok. Ama her ay her yıl benim cari açığım tersine çalışıyorsa devasa bir yük olmaya başlıyorsa ve devamlı cepten yiyorsam bu gidişe dur demek gerekir diye düşünmedik.
Yatırıma ihtiyaç vardı ülkede. Ama konut, AVM ve yol geçit yapmayı yatırım diye gösterdik. Eskiden fabrika kurmaya gelen yabancı yatırımcıya AVM, otel gibi gayrimenkul satma yolunu tercih ettik. Müteahhit hükümeti olduk çıktık.Betonlaşma ile övünmemiz yıllar sürdü. Bugün bile temeli atılan yeni havalimanı ile övünüyoruz. 30 milyon turistin geldiği ülkede dünyanın en büyük havalimanını yapıyoruz. Dünya k.. ile gülüyordur.120 milyon turist çeken Fransa’nın veya 90 milyon turisti olan İspanya’nın böyle bir en büyüğünü yapma derdi yok. Bir taraftan ülkenin ve İstanbul’un tarihi dokusunu yokediyoruz. Ayasofya’yı cami yapmayı düşünüyoruz, ondan sonrada turist gelsin diye bekliyeceğiz.Türkiye sadece İstanbul demek değil ki. Anadolunun yatırıma ihtiyacı olan o kadar boş yerleri var ki.Bu ülkenin ihracata ve tutumluluğa ihtiyacı var. İhracat demek yatırım demek. Ben anlıyamadım. Havaalanını ister devlet yapsın, isterse (yap-işlet-devret) olsun bu para gene bu ülkeden çıkacak. Bu para dışardan borçlanarak alınacak. Bu parayı harcayabilecek dünya kadar olanak ve ihtiyaç varken biz işin kolayına kaçıyoruz.Amaç üzüm yemek mi,bağcı dövmek mi ben anlıyamadım. Askerliğimi yaptığım o güzelim yerler artık yok olacak. Müteahhitlerimiz şimdiden her tarafı parsellediler.
Başbakan feryat ettiği ve “indirin” dediği faizleri on sene önce indirseydi bugün bu durumda olmazdık. Böyle bir cari açıkla uğraşmak durumunda kalmazdık.Keynes’in başkalarının tasarrufu ile yarattığı yalancı cennet birgün bitecek. Karınca misali yazın çalışıp kışlığı depolamak varken, biz ağustos böceği gibi vur patlasın çal oynasın dedik. Yarın yalancı cennet bitince hepimize allah kolaylık versin.
Başka ülkelerin tasarrufu ile Lord Keynes’in “Foolish paradise” dediği suni refah yaşanırken, bugün faize yüksek diye karşı çıkanların 2004-2009 döneminde aklı nerede idi diye sormak hakkımız herhalde.İnsanlar Mecliste görüşülen geniş kapsamlı parasal affın sebebini birbirlerine soruyorlar. Durum ortada. Yalancı cennetin suyu giderek çekilmeğe ve insanlar ödeme güçlüğü çekmeğe başladılar. İsteniyor ki biraz nefes alalım.