İstanbul geçtiğimiz hafta bir ilki daha yaşadı ve İstanbullu şehrine sahip çıktı.Taksim Gezi Parkındaki asırlık ağaçların yıkımına engel olmak için verdiği mücadeleyi şimdilik kazandı.Erdoğan ve hükümeti iktidarı döneminin en büyük direnişine uğradı. Mizacının kurbanı olan Erdoğan halkın tepkisi karşısında kaybetti.Devlet gücü ile, polisle herşeyi yapabileceğini zannedenler bir kere daha yanıldılar.
Aldığı yüzde ellilere güvenerek, asıp kesen zihniyetin karşısındaki direniş, polis coplarına, sıkılan biber gazlarına ve su bombalarına rağmen kırılamayan direnişten ders almasını hala bilemeyenlere güzel ve temiz bir ders verdi Başbakan’ın neden sonra bırakın yürüsünler dedim demesi unutulacak gibi değil. Ya demeseydi neler olurdu acaba?
Bana göre bu konuda en doğru değerlendirmeyi Deniz Baykal yaptı derim.
“Kimse mizacının kurbanı olmamalıdır. Türkiye’de demokraside kimsenin mizacının kurbanı olmamalıdır.”
Pazar günü saat 13.30 Levent Çarşı’da alışverişteyim. Markette önümde iki tane genç kız ellerinde sırt çantaları belliki aceleleri var. Aldıklarına baktım. Şişe suları, limonata şişeleri, birkaç şişe sirke. Birde çöp torbası. Belli ki Taksim yolcusular. Biber gazına tedbir alıyorlar.Engüzelide siyah çöp torbası. Direnişlerini yapacaklar. Arkadan kendi çöplerinidekendileri toplayacaklar. Inanılmaz bir olgu. Bu başka bir heyecan. Erdoğan’ın dediği gibi bu gençlerin arkasında onları yönlendiren kötü niyetler yok. Tamamen kendi bilinçleri ve ülke sevgileri ile bu heyecanı duyuyorlar ve İstanbul’a sahip çıkıyorlar.
Artık bu iki genç kızımızdaki heyecanı görünce ülkemin geleceğinden, çocuklarımın istikbalinden endişe duymuyorum. İsterse on tane Erdoğan olsun, bu ülkeyi kimse Atatürk’ün yolundan çeviremez. Üç beş çember sakallı ile fakirliği ve cahilliği istismar ederek o istediğiniz noktaya gelemeyeceğinizin işaretlerini son beş günde oluk oluk Taksim’e akanlarda gördüm ben.Artık boş tehdidlerin değil, aklımızı başımıza almanın zamanıdır. Geriye dönüp yaptıklarınıza bir bakın. Ordunun bütün üst kademesini içeri aldılar. Tehlikeli gördüğünüz aydın kişileri olur olmaz suçlarla Silivri’ye hapsettiniz.
Yaşlı başlı masum insanlar 5-6 senedir sebepsiz hukuksuz içerdeler. Demokrasiye saygılı halkımız olgunlukla yaptıklarınızı seyrediyor.Amambir şahsın mizacının kurbanı olmaya artık tepki vermeğe başladı. İstanbul’luİstanbulUna sahip çıkıyor. Anadoluda ona sahip çıkıyor. Bütün dünyada maalesef sizi ağaç düşmanı ve zalim diye görüyor. Söylediklerinizle ters düşüyorsunuz. Nerede kaldı Mısır için Suriye için söyledikleriniz. Aynısını, aynı tahammülsüzlüğü siz gösteriyorsunuz. Bu ülkeyi sizin veya başkalarının yönetmesi önemli değil. Doğru ve düzgün yönetilmesi önemli. Yoksa tersi olsaydı size niye iktidarı versinler. Bu halk onlardan ve yaptıklarından memnun kalmadı ve size şanş vermek istedi. %50’nin tercümesi budur. Bu davranışlar sürerse ilk seçimlerde %20’lerde tekrar kendinizi bulursunuz. İtibar zor kazanılır ama unutmayın çok kolay kaybedilir. Kaybedilen sizin değil ülkenin itibarıdır