Türkiye siyasal gelişmeler bakımından dünya basının ilgisini çekmeğe devam ediyor. Önde gelen gazeteler kürt açılımı konusuna müsbet yaklaşır ve cesaretinden dolayı Erdoğanı alkışlarken, bir kısım yerli ve yabancı basın Türk diş politikasındaki eksen değişimini irdeliyor. Bu konuda Türkiye ABden uzaklaşıyor mu sorusu gündemi işgal ediyor. Gerçekten son günlerde yapılan dış ziyaretler, anlaşmalar, vize kolaylıkları ve Ortadoğu ülkeleri ile yakınlaşma siyaseti bu eksen değişimini kuvvetli olarak hissettiriyor. Bilmiyorum tabii bunlar ülkemize ne kazandıracak! Dış ticaretimize ne kazandıracak. Temenni edelim ki faydası olsun. Ancak yıllardır Ortadoğu ülkelerinin birçoğuna iş gereği giderim. İlgili DEİK toplantılarına katılırım. Müteahhit firmaların dışında fazla bir şey yapılabileceğine esasen inanamıyorum. Herkes batı ülkelerinin tadını almış, cazibesine ve güçlerine teslim olmuşken bize buralardan çok fazla bir şeyler gelebileceğine inanamıyorum. Keşke inanabilsem. Bir şeye inanmak için, bu ülkeler vatandaşına ne vermiş diye düşünürüm. Bakınız bunların hepsine. Allahın verdiği petrolun nimetlerini yıllardır tüketmeğe ve harcamaya devam ediyorlar. Halkları perişan. Yaşam koşulları , kültür düzeyleri çağın çok gerisinde. 21.inci yüzyılda kral var, emir var, diktatörler var. Demokrasiden ve laiklikten eser yok. Din kılıcı altında çağdışı adalet kuralları ile ülkelerini idare ediyorlar. Biz onları idare edenler için kötü örnek oluyoruz, halklarını uyandırırız diye korkuyorlar. Bizide kendi çizgilerine çekmek için para harcıyorlar ve bu konudaki gayretlere gizli gizli paralar döküyorlar. Demokrasi havariliği yapan batı ülkeleri niçin bu ülkelerde bu yönde gayret harcamazlar. En başında Amerikanın Ortadoğu politikasına bakmak yeterli.
Global kriz sırasında Ortadoğu ülkelerinden para geldiği söyleniyor. İnanasım gelmiyor. Geldi de niye böyle esrarlı geldi onu da anlamıyorum.
Bütün bunlar yani ticari ve siyasi yakınlaşmalar tabii ki doğrudur. . Ama bunlar için kalkıp üstümüze vazife olmayan şeylere bulaşmak, akılcı dış politikamızdan uzaklaşıp, bugüne kadar getirdiğimiz batılılaşma çabalarına sırt çevirmek veya ihmal etmek bana pek akılcı gelmiyor.
Bu ülke Atatürkün ulus-devlet çizgisinde bu noktalara geldi ve dünyanın 17.inci büyük ekonomisi oldu. Bu ülke gene ulus-devlet çizgisinde ve batılılaşma sürecinde aksama olmadan yoluna devam edecektir. Benim temennim AB ve batılılaşma hedefinden taviz vermeden yolumuza devam edelim.