2000’li yılların başında Harvard’daki Kennedy School of Government günlerimde Fransa Maliye Bakanı haftalık Forum ‘da konuşmacı idi. Türkiye açısından o günlerde önem arzeden Avrupa Birliği konusuna çok merak salmıştım. Hatta bu konuda derste alıyordum.
AB ağırlıklı konuşacağını tahmin ederek kendisini dinledim. Çok önemli vurgular yaptı kanımca. Aklımda kalan önemli bir sözü “ Birgün gelecek dünya kıtalar tarafından yönetilecek” oldu.
Gerçekten globalleşen dünyada büyüklükler önem taşımaya başladı. Bakanın söylediği “Eskiden her bir Avrupa ülkesi küçük nüfuslu aynı niş markete hitap eden ve birbirleri ile rekabet içinde ülkelerdi. Şimdi birleştik 385 milyon nüfuslu bir devlet haline geldik. Dünya Ticaret Organizasyonunda bizim elimiz kalkınca herşey halloluyor”
Dünya birbiri ile entegre olmaya giderken, AB sürecinden sanki isteyerek uzaklaşmaya çalışan AKP Hükümetinin yarının dünyasında kimlerle işbirliği yapacağını cidden merak etmeğe başladım. Mahallenin kabadayısı havalarına bürünmüş, astığı astık kestiği kestik kendine özgü bir demokrasi anlayışı olan AKP İktidarının ne yapmak istediğini kendimce sorgulamaya başladım.
Komşularımızla dost politikası ile başladığımız dış politika sürecinden eser kalmadı. Bırakın dostluğu, düşman olmadığımız komşumuz kalmadı neredeyse.
Önüne gelene çatan, Müslüman kardeşler edebiyatı ile dostluk süreci götüren, sonunda da pısıp kalan AKP İktidarı gecikmeden dış politikasına çeki düzen vermelidir. Bunun içinde Sn. Başbakan’ın önce sert iç ve dış politikasını bırakması, kaybolan ülke imajını yeniden kazanacak hamleler yapması gerekir. Ermeni taziyeti ile yaklaştığı uyum sürecine devam etmesi gerekir.
Önceliğimiz AB üyeliği. Alırlar almazlar onu bilmem. Ancak bu sürecin açılan fasıllarına sağladığımız uyum bile bizi bir yerlere taşıdı. Bütün gücümüzle sürece devam etmemiz ve AB saflarından kopmamamız gerekir. Ancak radikal ve totaliter tutumlu bir iktidarın ne derece bu sürece uyum sağlayacağı bizim kadar batılı dostlarımızın da gündeminde.
En son örneği Almanya Cumhurbaşkanının samimi eleştirisine verilen cevabı hiç yerinde bulmadım. Cevap zaten misliyle geri geldi ve bizi biraz daha gerilere attı.
Batılı dostlarımızın alternatifini arıyorsanız öyle bir alternatif yok. Küçük hesaplar için bu dostlukları heba etmeyelim. Ciddi, tutarlı ve stratejisi olan bir dış politikaya ihtiyacımız var. İleride birleşen, entegre olan dünyada tek başımıza kalmamak için buna mecburuz..