Dünyanın tarihi dokusunda çok önemli bir yeri vardır Mısırın. Firavunlar döneminden Piramitlere, Kleopatradan Saba Melikesine ve Hıristiyanlığın doğuşuna şahit olmuş Mısır toprakları, Süveyş kanalı ile birlikte dünyanın önemli geçiş bölgelerinden olmanın ötesinde, sahip olduğu tarihi zenginliklerle dünyanın en ilginç turistik yerlerindendir.
Siyasi olarak dünyanın gündeminde olan Mısırda halk 19 günlük direnişinin sonucunda 30 yıl hüküm süren bir diktatörden kurtuldu ancak demokratik düzene kavuştu mu orası henüz belli değil.
Asker Mübareki evine gönderdi, kendisi idareyi ele aldı. 72 yaşındaki Milli Savunma Bakanı General ne yapar ne eder, onu zaman gösterecek.Mısırın kaderi hep böyle olmuştur.
Mehmet Ali Paşanın torunu olan son Kral Faruk 1952 yılında Cemal Abdül Nasır idaresindeki hür subaylar tarafından tahtan indirilip, İtalyaya sürgüne gönderilmişti. Batılıların kuklası olarak kabul edilen Faruk halkın sevmediği bir liderdi. O tarihtenberi asker kökenli başkanlar yönetmiştir Mısırı. Galiba bu kaderi kolay kolay değişmeyecek gözüküyor.Hele ortada Iran tarzı bir İslam devleti modeli varken, askerin demokrasiyi uzatmasına ABDde karşı çıkmayacaktır.
Tunusla başlayıp, domino etkisi ile Mısıra sıçrayan özgürlük hareketinin Ortadoğunun düzenini değiştirebilmesi mümkün olabilecek mi onu tahmin etmek zor. Varsayımlar üzerine konuşmak zor.
Bana sorarsanız bu iş burada biter. Çünkü bu iş bir kültür meselesidir. Mısırdaki gibi fakirliğin sokağa dökülmesi Mübarekin kendi kabahatidir. 30 yıl iktidar ol. Bir Kaddafi kadar bile halkına bir şey verme.Mübarek dünyanın saygınlığını kazanmış bir devlet başkanı çizgisinde görülmüştür her zaman. Hiç değilse bende öyle bir havası vardı.
Ama dünyanın saygınlığını kazanmak bir şey ifade etmiyor. Önemli olan halkının saygınlığını kazanmak.
Mübarek tarzı iktidardan ayrılmalar ve hatta sürgünde yaşamalar hiçbir devlet başkanının hayali değildir. Allah kimseyede öyle ayrılmalar göstermesin.
İşte Riza Şah Pehlevi ve sülalesinin sürgün yılları ve çocuklarının çektiği sıkıntılar hepimizin belleğinde. Unutmayalım ki en büyük yargı Allah ve ondan sonra yönettiğin milletin. İnsanlığın hizmetinde olan hiç kimse bu tür muamelelere maruz kalmamıştır. Zaman zaman yanlışlıklar olsada sonunda millet dürüst ve kendisi için mücadele etmiş yöneticilerine sahip çıkmıştır.
İşte Mandela örneği. Yıllar sonra ülkesi onu onurlandırdı. Bütün iktidar sahipleri bu örneklerden ders almalı ve milletine hizmet ilkesi olmalı.
Ancak insanoğlu bir garip. İktidar koltuğuna oturunca her şeyi unutuyor ve kendi sonunu kendi belirliyor