Görenlerin yalancısıyım. Hani bu sene çok değişik bir Berlin Fuarı göreceğiz deniyordu. Özellikle Türkiye'nin çok farklı hazırlandığı yolunda önbilgiler vardı. Pek farklı değilmiş aldığımız bilgilere göre. Ancak 2012 sezonu gene eski yıllardaki gibi kıran kırana geçmeğe namzet. Krizler yok oldu veya hafifledi. Tunus, Mısır gibi rakiplerde ortalık duruldu. En kötü konumdaki Yunanistan can derdinde ve fiyat indirimleri yapıyor. Ama ne kadar derseniz. Cevap “size yaklaşıyor” demiyorlar mı afakanlar basıyor. İndirimli hali ile ile bize yaklaşamıyorsa tahmin edin ne kadar ucuz bir ülke olduğumuzu. Tur operatörlerinin yıllar boyu bizi nasıl sömürdüğünü düşünmek bile istemiyorum.
İspanya gene birinci. Arkadan İtalya geliyor. Üçüncü sırada biz varız. Şükür bu halimize. Ama hesaplı kitaplı bir turizm politikası uygulayabilsek, birlik beraberlik içinde birbirimizi kırmadan bir turizm stratejisi belirleyip uygulayabilsek, eminim ki sayı olarak da gelir olarak da çok daha iyi pozisyonda olabiliriz.
Avrupa'da tatil yapan en büyük nüfus Almanlar. Ama biz onların çok önemli bir kısmını İspanya'ya kaçırıyoruz. Mayorka'ya İbiza'ya veya Barselona'ya gidiyorlar. Hatta arabalarıyla kolayca bu bölgelere ulaşabiliyorlar. Rekabette İspanya'nın avantajı çok fazla. Ama bizde her halimizle İspanyolların ekmeğine yağ sürüyoruz. Örneğin THY gidip Barselona takımına sponsor oluyor. Bazen düşünüyorum. Hedef Almanya ve Alman halkı ise çekmemiz gereken, THY niye gidip bir mesela Bayern Münich gibi alman takımına sponsor olmaz diye düşünüyorum. Hangisi ülke menfaatine diye düşününce yanlış mı düşünüyorum diye kendimi sorguluyorum.
Ülkenin turizm politikası bir bütündür. Sadece Turizm Bakanımızın koşturması yetmez. Topyekün olarak ülke politikasına destek olmamız gerekir. Turizm sektörü “Hospitality” sektörüdür. Misafirperverlik gerektiren, güleç yüz isteyen meşakkatli bir hizmet sektörüdür. En son Sultanahmet meydanındaki Ukraynalı grubun “EFEMEN” gösterisi bile bu sektöre zarar vermiştir. Neden polisimizin kaba davranışıdır neden. Ekibin açıklamalarını okudunuz. Hiçbir ülkede karşılaşmadıkları bir muamele görmüşler. 8-9 saat gözaltında kalmışlar. İngilizce koşuşan bir polis bile yokmuş. Bilmedikleri bir kağıdı zorla imzalatmışlar. Sonucun bu olacağı malumu evveldi. Amaçları da buydu. Alın temizleyin bakalım şimdi. Nasıl bir imaj verdiler dünya kamuoyuna siz tahmin edin. Kendi kendimizi karalamakta beis görmüyorsak mesele yok gerçekten. Ama kazın ayağı öyle değil. Bu ülkenin ciddi bir cari açığı var ve turizm bizim için çok önemli. Tabii anlayana.