2000'li yıllarda Boston'da Harvard Üniversitesinde iken, şehrin içinde kalmış Üniversite'nin büyüme sorunları vardı. Mevcut kampus yetmemeğe başlamıştı. Ya Charles nehri boyunca Watertown istikametinde büyüyecekti. Ya da nehrin öbür tarafında Business School'un ve spor komplekslerinin olduğu yönde genişleyeceklerdi. Watertown, ABD ve Boston'da ermeni toplumunun yoğun bulunduğu nadir yerlerden olup hemen Universitenin bulunduğu Cambridge'e bitişik bir yerleşim bölgesidir. 1900'larda burada fabrikalar varmış. ABD o yıllarda özellikle 1915 sonrası göç alınca Ermeniler burada iskan edilmiş ve fabrikalarda çalıştırılmış. Daha sonra bölge geliştikçe fabrikalar şehir dışına çıkarılmış veya büyük kısmı kapanmış, Watertown tam bir ermeni şehri haline gelmiş. Bakkalı, çakkalı ve manavı ile Türk olarak özlediğiniz herşeyi bulabilecğiniz bir bölge haline gelmiş. Konuşulan dil %60 ingilizce ise rahat %30 Türkçe olduğuna inanabilirsiniz. Türkiye'nin muhtelif yerlerinden göç etmiş ermeni nufusün güçlü olduğu ve Boston içinde siyasi olarak etken oldukları bir bölgedir. İçlerinde üç yıl yaşadığım için buradaki alışkanlıklarımı bırakmadan yaşayabildiğim mutlu 3 yıl olarak hatırlıyorum.
Üniversite yönetimi büyüme kararı alınca önce Watertown'daki mevcut ama kullanılmayan fabrikalar (ki harp yıllarında silah fabrikası olarak kullanılmışlar) sahasına el attı. Hergün önünden geçtiğim için İlave bir kampus için fevkalade uygun bir bölge idi. Bölgeyi hemen kalkındırabilecek bir atılımdı. Böylece Harvard Charles nehri boyunca uzanıp yerleşimine bir gerdanlık gibi devam edecekti.
Ama yerel belediye Üniversitenin bu talebine hayır dedi. Emlak vergisi istedi. Üniversite veya Vakfa ilişkin yerleşimler muafiyetleri nedeniyle yerel idarelere emlak vergisi ödemiyorlardı. Uzun pazarlıklar yapıldı. Üniversite bağış vs önerdi olmadı. Belediye bu araziler üzerinde ticari alan planlıyordu ve yüksek vergi alacaktı. Sonunda Belediye kazandı ama Watertown kaybetti. Universite istemeyerek nehrin karşı tarafında Allston bölgesinde büyüme kararı aldı. Watertown'da eski mistik döküntülü perişan hali ile yaşamına devam ediyor. Halbuki müsaade etseydiler bölgede ikinci bir Harvard Square yaratmış olacaklar bambaşka bir gelişimin içinde olacaklardı. Ne demeli bilmiyorum. Vizyonsuzluk mu? Göçmen ruhun verdiği vurdum duymazlık mı? Bence Watertown yaşamındaki dönüm noktasını iki üç haris vizyonsuz yöneticisinin hırsına kurban etti. Yazık oldu.
Bugün aynı çalışmalar Fatih Belediyesi için söz konusu. Tarihi yarımada eşi benzeri olmayan bir bölge ve Fatih Belediyesinin ellerine bakıyor. Yıllık 30 milyon turist çeken bir bölge. Üç medeniyeti birlikte sunan kültür turizminin incisi konumundaki tarihi yarımada, alelacele projelerle üçbeş belediye çalışanının veya yetersiz proje şirketlerinin vizyonuna bırakılamayacak kadar büyük bir proje. Orada uzun vadeli düşünüp ermeni amerikalıların Watertown'a yaptığı tarihi hatayı yapmayalım.