Başka yerde şubemiz yoktur!

Ali Yalnız

Turizm nedir?
Turizm ‘Bacasız Sanayi’dir ve bir turizm ülkesi için  gereken potansiyel tarihi, kültürel ve coğrafi özelliklerdir.

Turizmde somut olarak üretilerek satılan her hangi  bir meta yoktur.

Bunun yerine sunulan, genel olarak hizmettir.

Turizm’de evinize kadar gelmiş insanlara “hayal” satarak para kazanmış olursunuz.

Turist 1 valizle gelir, 1 hafta gezer, bir sürü para harcar ve gene 1 valizle evine döner; elinde ne vardır giderken?

Koca bir hiç.

İşte bu kötüdür.

Çünkü turist illaki tatil yaptığı ülkeyi anımsatacak bir şeyler de götürmek ister.

Bütçesine göre o ülkeye özgün bir şeyler mutlaka almak ister.

İşte ülkemize gelen turiste burada üretilen bir mal sattığımız zaman bu resmen ihracat olur.

 

24 Ocak 1980 kararları ile birlikte, “ihracata dayalı sanayileşme” stratejisi benimsenmiş  ve bu sayede ihracatta önemli artışlar gerçekleşmiştir.

Türk ihraç ürünleri 3 ana grupta sınıflandırılmıştır

1-Sanayi ürünleri toplam ihracatımızın  %86,6’sı

2-Tarım ürünleri, %11,2’lik bölümü

3-Madencilik %2,2’lik bölümü.

Türk Halısı 1. Gruptadır. El halısı ihracatımız 2008 yılında 141.4 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

Zenginler topluluğu olarak bilinen OECD ülkelerine yapılan ihracat bu rakamın %29.7’sidir.

Bu ülke grubunda ve tüm ülkeler içerisinde en çok el halısı ihracatını gerçekleştirdiğimiz ülke ABD’dir  ve payı %14.8 dir. İkinci Japonya’dır.

 

2008 yıl itibariyle;

Gelen yabancı turist sayısı: 26 küsur milyon kişi

Türkiye'nin turizm geliri: 17 milyar dolar

Toplam el halısı ihracatı 141 milyon dolar!

Halı kültür turizmiyle alakalıdır ve kültür turizminin, Türk turizmi içindeki payı % 5 bulmaz bile…

Bu ikisini birbirinden iyi ayırmak gerekir.

Türk turizminin %95'inin zaten halıyla alakası yoktur.

Halı‘ya sırtınızı dönmeyi düşüneceğinize her köşesi ayrı bir kültürel zenginliğe sahip ülkemizde her şehrin, her bölgeyi kendine has ürünlerle daha fazla tanıtımının yapılması ve yerli yabancı turistlere buralarda üretilen mamüllerin satışının yapılması gerekmektedir.

40 yıl önce eşekten başka bir şey olmayan Kapadokya’ya da günümüzde var olan zenginlik işte buna güzel bir örnektir.

Türk insanı ticaretten hiç ama hiç anlamaz. Tarihsel olarak cepheden cepheye koşturarak ömür tüketen Türk erkeği oğluna miras olarak bırakacak askerlik anılarından başka bir şey bulamaz.

Ticareti daima birlikte yaşadığı gayri müslimlere bırakmıştır.

Gayri müslimler de yıllardır Türkleri “Aman sen paşasın, sen kahramansın, sen aslansın, kaplansın, ticarette neymiş? Yalan dolan işi” diyerek uzak tutmaya çalışmış ve malı götürmüştür.

 

Zengin bir Türk bulun çevrenizde ve sorun mutlaka dedesi Paşa’dır. 

Değilse de mutlaka fakir bir asker çocuğudur; ikisinin arası yoktur.

İşte o yüzden Türklerde burjuva sınıfı yoktur.

En güzel örnek Kapalıçarşı örneğidir.

500 yıllık süreçte dünya’nın en büyük ticaret merkezi olan bir çarşı, Cumhuriyet kurulduktan sonra yaşanan nüfus yapısındaki değişikliklerden dolayı ticaretin ustası gayri müslimlerin elinden çıkmıştır.

Ticaretten anlamayan Türklerin ve de özellikle Mardin’den gelen Süryani’lerin eline geçerek günümüzde  adeta can çekişir hale gelmiştir.

100 yıl önce 100’den fazla değişik ürünün satıldığı çarşının tamamında bugün en fazla 4 değişik ürün satılmaktadır!

 

Türklerin ticaretten anlamadığına bir diğer örnekte şudur:

Türkiye dışındaki tüm perakendeciler sahip oldukları şube sayısının fazlalığı ile övünürken; Türkiye de dükkanın en görünen yerine gururla asılan bir levha dikkatimizi çeker:

“Başka yerde şubemiz yoktur”

Aferin!

Büyük başarı.