MALATYA- Malatya gezimizin son gününde dünyanın yeni harikalarından nemrut Dağı gezimiz vardı. Tanrı heykellerinin arasından güneşin doğuşunu izleyecektik.
Nemrut mistik ortamı ile görülmeye değerdi.
Malatya gezimizde Türkiye"nin en tanınmış turizm fotoğrafçılarından Halil Tuncer ilerlemiş yaşına rağmen herkesten gençti. Otelde en erken kalkan o oluyor ve hep bir yerleri görmek istiyordu. Tabii en çok istediği Nemrut Dağı"na çıkarak tanrı heykellerini ve güneşin doğuşunun fotoğrafını çekmekti.
Halil Tuncer'in, yıllar önce Nemrut Dağı'nda çektiği fotoğraf Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından poster yapılarak bütün dünyaya dağıtılmıştı. Aynı dönemde Danimarka'nın başkenti Kopenhag'ta yapılan "Turizm Fotoğrafları " yarışmasında Dünya ikincisi olmuştu. Halil Tuncer'e kazanılan ödül bakanlık tarafından ulaştırılmıştı.
Allahtan programda Nemrut Dağı gezisi vardı.
Ancak programda olmayan Malatya"nın en önemli tarihi bölgelerinden milattan önce 5'inci yüzyıldan kalma, dünyanın ilk şehri Aslantepe kazısıydı. Kazı 60 yıldanberi Roma Üniversitesi tarafından yapılıyordu. Orada bulunan eserlerin bir bölümü Malatya Müzesi"nde, büyük bölümü ise Ankara Müzesi"nde sergileniyordu.
Halil Tuncer ile bize tahsis edilen aracı çağırarak erkenden Aslantepe kazı yerine gittik. Yanımızda Malatya"nın turizm rehberi, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü görevlisi vardı.
Aslantepe"nin kazı yapılan bölümü kapalıydı. Rehberimiz yapılan çalışmaları anlattı. Bize orada olmakta yetiyordu. Kazıya katılan işçiler bile İtalyan kazı ekibinden öğrendikleri bilgileri verdiler.
Daha sonra müzeye giderek çıkan eserlerden bazılarını gördük.
YEMEKTEN KALKAMADIK
Sonra ise fuar alanına giderek Malatyalı hanımların katıldığı yemek yarışını izledik. Yarış uzun sürdü. Sonra hep birlikte Tüm Aşçılar Federasyonu-TAF Başkanı Yalçın Manav"ın konuğu olarak Altınyunus restorana gittik. Hepimizin niyeti sofradan erken kakmaktı. Çünkü gece 02.00"de Nemrut Dağı"na yollanacaktık. Yol bozuktu ve iki saat sürüyordu. Otele gidip biraz dinlenmeyi düşünüyorduk. Ama ne mümkün
Yemekler geldi. Sonra sahneye sanatçı geldi. Peşinden sazı elinde İrfan Hoca geldi Her şey çok güzeldi. Kalkalım diyenleri çeşitli mazedetlerle oyaladılar.
Masadan kalktığımızda saat 01.00 idi. Otele gittiğimde bir banyo yapıp kendimi yatağa attım Yarım saat kadar uyumuşum. Telefonla uyandım.
UYUMADAN YOLA ÇIKTIK
Nemrut Dağı soğuktu yanıma üst üste giymek için birkaç tişort ile ince kazağımı aldım. Hatta dağda sarınmak için banyodan birde havlu aldım.
Bizi dağa götürecek araca nasıl bindiğimi hatırlamıyorum. En arka koltuga geçerek uzanmaya çalıştım. Sonra yorgun argın, uykusuz yola çıktık.
BOZUK YOL İŞKENCE GİBİYDİ
Bize Malatyalı gazeteci arkadaşımız Said Yalçın eşlik ediyordu. Her gittiğimiz yerde gazetecilerin yanımızda olması bizi memnun etmişti. Aralarındaki dayanışma ve Malatya için birlik olmaları çok güzel bir davranıştı.
Gideceğimiz yolun bir bölümün asfalt olduğu sonrasının ise virajlı ve bozuk olduğu söylendi. İlk başta önemsemedim. Ama yorgunluktan uyumaya gayret edince uyumanın mümkün olmadığını anladım. Taşlı yolda zıplayan araç yüzünden başımı dayadığım yerden iki defa dayak yiyordum. Sonunda başımı dayamaktan vazgeçtim. Bozuk yol işkence gibiydi. Malatya valisinin yolu yaptıracağız sözleri aklıma geldi. Yaptırması gerekiyordu, yoksa bu yol çekilmezdi.
MALATYA-ADIYAMAN YOLU NEMRUT'TA BİRLEŞMELİ
Malatya Valisi Doç.Dr. Ulvi Saran, Adıyaman"dan gelen yolu düzelterek Nemrut"ta birleştirmek istiyor. Ancak Adıyamanlılar Turist Malatya"ya kaçar diye karşı çıkıyorlardı.
Sohbetimizde Vali Saran Sanki Malatya"ya gelen turist de Adıyaman"a geçmeyecek. Aksine Adıyaman"a daha çok turist gider. Adıyaman bizden su istedi. Yolu birleştirelim veririz dediğini söyledi. Adıyaman valisine bu birleştirme ile ilgili mektup yazdığını söyleyen Vali Saran Mecburlar su sıkıntıları var dedi.
Adıyaman"dan Nemrut Dağı"na yürüyerek çıkmak çok eziyetli oluyor. Malatya tarafından ise araçlar 100 metre kalana kadar yaklaşabiliyorlar. İki tarafın yolu birleşirse proje ile bu sıkıntı ortadan kalkacak.
LAZ FIKRASI GİBİ OLAY YAŞADIK
Malatya"ya gelirken uçakta sigara içen arkadaşta Nemrut Dağı gezimize katıldı. Geldiğimizden beri bir çok geziye katılmamıştı. Ama nedense Nemrut Dağı"nı görmek istiyordu. Ancak uçakta herkesi güldüren davranışına Nemrut gezisinde de yenisi ekledi.
Hepimizin bilgidi bir laz fıkrası vardır:
Temel ile Dursun Karadeniz"in kıyısında dururken, Dursun Temel"e sormuş:
Yahu biz yüzerek karşı sahile gidebilir miyiz?
Temel ileri doğru bakmış. Karadeniz çarşaf gibi uzanıyor. Acaba ne kadar çeker?demiş
Dursun: Bilmem ki? diye cevap vermiş.
Bunun üzerine Temel, Haydi yüzelim deyince iki arkadaş denize atlayıp yüzmeye başlamışlar. Fıkra bu ya Saatlerce kulaç atmışlar ve ilerde Sivastopol kalesi görünmüş. Dursun Az kaldı varıyoruz demiş.
Ama Temel"in nefesi kesilmek üzere imiş.
Birkaç kulaç daha attıktan sonra Dursun"a seslenen Temel Ben yoruldum geri dönüyorum demiş.
ŞOFÖRE DİNLENECEĞİM DEMİŞ
Valiliğin aracıyla hoplaya zıplaya,virajları döne döne iki saatte Nemrut Dağı"na vardık. Uzaktan heykelleri gördük. Yol üzerinde ise Milli Park"ın giriş kapısı duruyordu. Dağın eteğindeki Güneş Motel"de mola verdik. Herkes ihtiyacını giderdi.
Neden sonra araca binerek yaklaşık 100 metrelik bölümü gittikten sonra 5 dakikalık yürüyüşle Nemrut"a varacaktık.
Araca bindik şoför hareket edince herkes sigara içen arkadaşı aradı. Yoktu. Aranırken söze şoför karıştı ve Bana dinleneceğim dedi diye cevap verdi.
Şaşırmıştık. O kadar yolu uykusuz gelip, tam dağın dibinde Dinleneceğim diyen arkadaş yine olay yaratmıştı. Herkes bu tuhaf davranış karşısında gülmeye başladı. Milli Park kapısını geçip aracı park edip, dağa doğru yürümeye başlayana kadar güldük. Gerçekten davranışı fıkra gibiydi.
Dağın tepesine çıkarken Güneş Otel"den bize verilen battaniyelere sarıldı. Sabah ayazı insanın içine işliyordu.
Dağın üzeri kalabalıktı. Yerli yabancı bir sürü turist vardı. Güneşin doğuşunu izleme platformu üzeri doluydu. Herkes ellerinde makineler fotoğraf çekiyordu.
Saat 05.15"te ufukta güneşin kızım ışıklarını gördük. Gün ağarıyordu.Güneş yükseldikçe tanrı heykellerine yansıyor ve onları kırmızı renge bürünmesini sağlıyordu. Mistik bir ortam yaratıyordu. Herkes gibi sizde fotoğraf çektik.
Güneş tam yükseldikten sonra dağın üzerindeki kalabalık dağılmaya başladı. Dağın çevresini dolaşarak arkadaki heykelleri de gördük.
Neden sonra dağdan aşağı indik ve aracımızla Güneş Otel"e vardık. Otelde bizler için kahvaltı hazırlanmıştı. Tam kahvaltımız biterken Dinleneceğim diyen arkadaş gözlerini oğuşturarak ortaya çıktı. O da kahvaltıya katıldı. Sonra bizimle birlikte araca binerek Malatya&ya dönüşe katıldı. Onun bu davranışı üzerine herkes soru yağmuruna tuttu. Madem nemrut"u görmeyecektin neden otelde yatmadın da bu eziyeti çektin? dediler. O ise sadece Çok yoruldum. Dinlendim diye cevap vererek daha fazla gülmemize neden oldu.
BİLGİSAYARLI ANJİYO OLAMADIK
Nemrut gezisinden bir gün önce Kültür ve Turizm Şube Müdürü Ali Cengiz bizleri İnönü Üniversitesi Turgut Özel Tıp Merkezi"ne götürdü. Üniversite hastanesinin imkanlarını görünce bayağı heyecanlandık.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakülkesi Dekanı Prof.Dr. Ramazan Öztürk özel branşlarda hizmet verdiklerini ve önemli cihazlara sahip olduklarını anlattı. Sözlerinin arasında 5 dakikada yapılan bilgisayarlı anjiyodan bahsedince herkes anjiyo olmak istedi.
Nemrut Dağı dönüşü üniversiteye uğradık. Bilgisayarlı anjiyo için tansiyonumuzu ölçtüler. İki günde yarım saat uykuyla tansiyonum tavana vurmuştu. Aynı şekilde Halil Tuncer"in ki de zirvedeydi. Tansiyonu normal olan Güneş Otel"de uyuyan arkadaştı. Ona anjiyo yapıldı. Göğsündeki ağrılardan şikayet ediyordu. Daha sonra gidip sonuçları aldı. Günde 5 paket sigara içn birisi olarak sağlam çıkarak hepimizi şaşırttı.
Otelde toparlanıp İstanbul"a dönmek üzere Malatya Havalimanı"na giderken hepimiz yorgunluktan bitap haldeydik. Uçağa bindiğimde başımı dayadığım yerde uyudum ve İstanbul"da uyandım.