MURAT EMEN-EMEN&EMEN
Haftanın Ekonomik Görünümü 5-10 Eylül 2011
İSTANBUL- 11 Eylül 2001 Amerikan tarihinin en karanlık günlerinden biridir. El-Kaide teröristlerinin Newyork’taki dünyanın en yüksek binalarına iki uçakla gerçekleştirdikleri saldırıda kompleksin üç binası WTC one, WTC two ve WTC binaları tamamiyle çöktüler.
Teröristlerce kaçırılan bir diğer uçağın hedefi Pentagon’du. Hedefini buldu. Newark Havaalanından kalkan dördüncü uçak muhtemelen Beyaz Saray’ı hedeflemişti. Ancak amacına ulaşamadan düştü veya düşürüldü. Bu olayda 2753 masum insan hayatını kaybetti.
El Kaide örgütünün sorumluluğunu üstlendiği 11 Eylül 2001 saldırıları, dünyanın en büyük terör olayı olarak tarihe geçmesine rağmen, eylemi bu örgütün tasarladığı ya da gerçekleştirdiği somut olarak ispat edilememiştir.
Aradan on yıl geçmesine rağmen ABD halkı olayın hala şokunu yaşıyor diyebiliriz. Her zaman saldırılamaz diye düşündüğü ülkesi tam kalbinden ve beklenmedik şekilde vurulmuştu. Bu olaydan sonra ABD Hükümeti ve Başkan Bush El Kaide’ye ve lideri Usama Bin Ladin’e karşı savaş açtı 2 Mayıs 2011 tarihinde izi bulunan Ladin kıstırılarak öldürüldü.
ABD bankacılık devlerine 'batık kredi' davası
Amerikan New York Times gazetesine göre, Washington yönetimi bir düzine kadar banka aleyhinde milyarlarca dolar tazminat talebiyle dava açmaya hazırlanıyor.
Aralarında Bank of America, Goldman Sachs Deutsche Bank ve JP Morgan Chase gibi dünya liderlerinin yer aldığı bankalara yöneltilen suçlamalar, emlak fiyatlarının iyice şiştiği dönemde sattıkları değerli kağıtların kalitesine odaklanıyor.
Gazetenin haberine göre bankalar, teminatı konut kredileri olan menkul kıymetlerin ne derece sağlam olduğu konusunda, yükümlü oldukları detaylı incelemeleri yapmamakla suçlanıyor. Ancak bu doğrudan bir 'yanlış yönlendirme' suçlaması değil.
İddialara göre kredi borçlularının gelirinin olduğundan çok gösterildiği ya da yalan beyanda bulunulduğu yönündeki kanıtlar gözden kaçırıldı, krediler geri ödenmeyince bunlara bağlanan kağıtlar hızla değer kaybederek yatırımcıları zarara uğrattı.
ABD'nin en büyük konut kredisi kurumları olan Fannie Mae ve Freddie Mac, bu nedenle 30 milyar doları aşkın zarara uğramış, ekonominin kilit dayanakları olan bu şirketlerin batmaması için zararın büyük bölümünü hazine, vergi mükelleflerinin parasıyla kapatmak zorunda kalmıştı.
Bankaların bu şekilde 2008 yılındaki mali krizin derinleşmesinde önemli rol oynadığı öne sürülüyor.
Devlet destekli konut kredi kuruluşlarının bağlı olduğu Federal Konut Finansmanı Kurumu, bankaların bu kağıtların risklerinin bilincinde olması gerektiğine inanıyor.
Açılan ilk dava olmayacak
Konut kredilerine dayanan menkullerin risklerinin yatırımcıya tam olarak izah edilmediği suçlamalarıyla daha önce de bir dizi dava açıldı.
Kurum, Temmuz ayında da UBS bankası aleyhinde benzer gerekçelerle 900 milyon dolar talebiyle dava açmıştı.
Ellerinde konut kredisi kağıtları bulunan bazı özel yatırımcılar yargı yoluna giderek bankaları bunları geri satın almaya zorlama peşinde.
Bugün ya da en geç Salı günü açılması beklenen bu davada ise, kağıtların geri alınması değil, devlet destekli Fannie Mae ve Freddie Mac şirketlerinin zararının karşılanması hedefleniyor.
Finans sektöründen bazı yöneticiler kayıpların kağıtların teknik olarak iyi hazırlanmamasından değil, ekonominin genelindeki sıkıntılardan kaynaklandığını savunuyor. Bazıları ise bankaların milyarlarca dolar ödeme ihtimali ile karşı karşıya kalmasının onları yeni bir darboğaza sokup Amerikan ekonomisinin toparlanmasına zarar vereceği endişesini dile getiriyor.
New York Times gazetesi, Bank of America, Goldman Sachs ve JPMorgan'ın konu hakkında konuşmaya yanaşmadığını; Deutsche Bank sözcülerinden Frank Kelly'nin ise "Henüz açılmamış bir dava konusunda yorum yapamayız" dediğini aktarıyor.
Dava başvurusunda bulunması beklenen Federal Konut Finansmanı Kurumu, 2008 yılında krize giren federal konut kredisi kurumları Fannie Mae ve Freddie Mac'e destek vermek üzere, çatı örgütlenme olarak yaratılmıştı.
Bu şekilde devlet, ABD'deki konut kredilerinin yüzde 90'ının sahibi ya da teminatçısı konumunda.
Ancak bu dava bankacılık tarihinin önemli köşebaşlarından birini oluşturacak. Gerek iddialar ve gerekse savunmalar buna karşılık yüksek yargının bu konuda oluşturacağı karar, bankacılığın geleceğini vesorumluluk hudutlarını belirleyecektir.
Ünlü ekonomist Nouriel Roubini, küresel ekonomiyi desteklemek için şapkadan çıkaracak fazla tavşanın kalmadığını söyledi.
Küresel ekonomik kriz İtalya'nın Como gölü kıyısında başlayan Ambrosetti Forumu'nda masaya yatırıldı. Foruma katılan kriz kahini ünlü ekonomist Nouriel Roubini, CNBC'ye yaptığı açıklamada gelişmiş ülkelere kemer sıkmanın hakim olacağını söyledi.
Roubini "ABD'nin büyümesinde büyük bir yavaşlama var. Bir uçak ne zaman irtifa kaybetse ya düşer, ya da hızlanarak kalkışa geçer. Ne zaman bir ekonomik yavaşlama ve piyasalarda gerileme yaşadıysak, her zaman elimizde politika mermilerimiz oldu. Şapkadan başka bir politika tavşanı çıkartıp ekonomiyi ve piyasaları destekledik ama bu sefer gelişmiş ekonomilerde kemer sıkma olacak. Bankaları ve mali kurumları destekleme yeteneğimiz sınırlanacak ve her ülke para birimini zayıflatamayacak." dedi.
Amerika'da üçüncü parasal gevşemenin yolda olduğunu savunan Roubini, "ABD'de üçüncü niceliksel gevşeme yıl sonuna kadar devreye girecektir ancak etkisi bazı nedenlerle sınırlı kalacak. Çünkü geçmişte paranın çoğu kredilere değil, bankaların rezervlerine gitti. Öte yandan, niceliksel gevşeme doları zayıflatabilir, bu ticaret ve büyüme için olumlu bir gelişme olur ama dolar zayıflarsa emtia fiyatları artıyor. Bu da en sonunda ticaret dengesini bozar. Ayrıca,, piyasalar üçüncü paketle yükselecek ama reel ekonomik verilerin desteği olmazsa o zaman varlık fiyatlarında gerileme yaşanacak" diye konuştu.
Avrupa'nın krizi aşması için gereken formülü de açıklayan Roubini şunları kaydetti: "Öncelikle Avrupa mali istikrar fonunun genişletilmesine veya ortak tahvile ihtiyaç var. Ayrıca kemer sıkma ve yapısal reform gerekiyor ama eğer sorunlu ekonomilerde bir büyüme yoksa, kemer sıkma yeterli olmayacaktır. Çünkü kemer sıkmanın kısa vadede ekonomik büyüme üzerinde olumsuz bir etkisi var. Yani bir makro teşviğe ihtiyacınız var. Bence Avrupa Merkez Bankası faiz oranlarını arttırarak bir hata yaptı. Daha genişlemeci bir parasal politikayla Euro'nun değerini zayıflatılması gerekir. Hatta, Almanya ile başlayarak, mali kemer sıkmaların biraz
ertelenmesi gerekir.
Zollieck ,” dünyanın büyüme konusunda itici güce ihtiyacı var”
Dünya Bankası Başkanı Zoellieck, Avrupa’daki finansal krizin parasal birlik, bankalar ve bazı ülkelerin rekabetçiliği üzerinde ciddi bir borç krizi haline geldiğine dikkati çekti. ABD’nin özel sektörün desteklenmesi için vergi reformu, harcama ve borç sorunlarıyla karşı karşıya bulunduğuna işaret eden Zoellick, mevcut uluslar arası konjöktür dikkate alındığında büyümenin yavaşladığını, güveninse zayıfladığını vurgularken, dünyanın büyüme konusunda itici güce ihtiyacı olduğunu belirtti.
PİYASALAR
Geçtiğimiz hafta Türkiye bayram tatilinde idi. Sadece Cuma günü faaliyette olan Borsa günü %2.65 artışla 55.375’den kapattı. Tatil sürecinde inişe geçen dolar Cuma itibariyle 1.7527, euro ise 2.4898 olarak haftayı kapattılar.
Dünya piyasalarında belirgin bir tedirginlik var. Özellikle son çeyrekte sıkıntı olacak yorumları güveni zayıflatıyor. Reubininin dediği gibi şapkadan çıkarılacak tavşan kalmadı. Amerika için reçete belli. Şimdiye kadar çıkan paranın önemli kısmının bankaların rezervine gittiği düşüncesine katılıyorum. Onun için üçüncü bir paket gerekiyor. Avrupa’ya gelince kemer sıkma politikası şu konjöktürde doğru bir politika değil. Büyümeye ihtiyaç var. Genişlemeci politika izlenip, euronun değeri düşürülmeli diyen Reoubini doğruyu söylüyor.
Geçmiş bayramınızı tekrar kutlarken esenlikler diliyoruz.
(DİKKAT: Haftalık ekonomik ve politik yorum Emen&Emen tarafından turkiyeturizm.com için hazırlanmaktadır. İzinsiz kopyalanıp kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Aksi takdirde Basın Yasası ve Telif Hakları Yasası'na göre yasal işlem yapılacaktır)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.