22 Haziran 2025
  • İstanbul23°C
  • Ankara25°C
  • Antalya27°C

URLA’NIN KARANTİNA ADASI

ABD’de Elisa Adası, Hırvatistan Dubrovnik’te bulunan Karantina Adası ve Ülkemiz İzmir İli Urla İlçesi' nde bulunan Urla Karantina Adası’dır.

Urla’nın Karantina Adası

05 Ekim 2014 Pazar 12:00

URLA- 1800'lü yılların başında bütün dünyayı kasıp kavuran kolera, veba, tifo, tifus, çiçek, sarıhumma, lekeli humma gibi salgın hastalıkların yayılmasını önlemek için Osmanlı İmparatorluğu tarafından bazı bölgelerde Tahaffuzhaneler kurulmuştur. Karantina adası adından da anlaşılacağı üze olası bir hastalık durumunda salgınlar ve ölümlerin artmasını engellemek için Ulusal ve Uluslar arası kanunlarla oluşturulmuş ve stratejik öneme haiz kompleks bir adadır. Dünyada tescilli olarak 3 adet Karantina Adası bulunmaktadır. Bunlar; ABD’de Elisa Adası, Hırvatistan Dubrovnik’te bulunan Karantina Adası ve Ülkemiz İzmir İli Urla İlçesi' nde bulunan Urla Karantina Adası’dır.    

urla-karantina-adasi-3.jpg

KARANTİNA ADASI, TAHAFFUZHANE

Ülkemiz ve Dünya sağlığına yıllarca son derece önemli hizmetler vermiş olan Tahaffuzhane sistemi Osmanlı İmparatorluğu döneminde ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde Ülkemizin ve Sağlık Bakanlığımızın güzide yerlerinden biridir. Türk Dil Kurumu Tahaffuzhaneyi "sefer sırasında, yolcu ve çalışanların arasında bulaşıcı hastalık görülen gemilerin karantina sürelerini geçirmeleri, gerekli sağlık önlemlerinin alınması ve hastaların iyileştirilmeleri için büyük limanlara yakın kıyılara kurulmuş sağlık kuruluşu"  olarak tanımlamaktadır. Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek için 1823'te Osmanlıların ilk karantina bölgesi kuruldu. 1865'te Klazomen (Urla) Tahaffuzhanesi, Osmanlılar tarafından Fransızlara yaptırıldı. Klazomen (Urla) Tahaffuzhanesi ticaret gemileri, yolcu gemileri ve özellikle kuzey hac yolu için yani Anadolu, Rumeli, Bosna ve Rusya’ya gidip gelen hacılar için düşünülmüş 1950 yılına kadar işlevini aynen sürdürmüştür Fransızlar bu adayı çeşitli teçhizatlarla döşeyip Tahaffuzhane haline getirdi. Bu dönemde adanın karayla bağlantısı olması için bir de köprülü yol yaptırıldı.

urla-karantina-adasi-5.jpg

İNSANLAR VE GEMİLER DEZENFEKTE EDİLİRDİ

1865 yılından 1950’li yıllara kadar işlemini sürdüren tahaffuzhanede işlem şöyle işliyordu: Ticaret, yolcu, hac v.b  amaçlarla gelen gemiler ada açıklarında demir atar, yolcuların küçük teknelerle/filikalarla karaya taşınmasından sonra soyunma ve banyo bölümlerine alınması ile başlar. Daha sonra sistem kişilerin, eşyalarının ve geminin dezenfekte edilmesi şeklinde devam eder. Yolcular eşyaların içeri alındığı kapının haricinde bulunan diğer kapılardan içeri alınarak kayıt ve ön muayeneden sonra duş yerlerine gönderiliyordu.  Önce kıyafetleri çıkarılıp numaralı filelere (bu numaralar kişilerin bilekliklerine de yazılırdı) konulurdu. 360 derece dönebilen dolaplarla soyunma odalarının arka tarafında olan görevliler kıyafetleri alıp dezenfeksiyon ve sterilizasyon işleminin yapılacağı bölüme gönderiyorlardı. Kıyafetler, gelen yolcuların şahsi eşyaları ile gemide kullanılan yıkanabilecek bazı müştemilatlarda dezenfeksiyon kazanlarında dezenfeksiyon işlemine tabi tutuluyordu. Daha sonra görevliler tarafından yolculara sabun, peştamal, havlu ve takunya verilerek duşluklar bölümüne yönlendirilirler, burada kendilerine verilen sabunlar ve özel sterilize edilmiş suyla yıkanırlar. Duştan çıkanlara Dezenfeksiyon kazanlarında tüm mikroplardan arındırılmış kıyafetleri iade edilir.

ÖLENLER İÇİN YAPILAN MEZARLIKTA HER MİLLETTEN 350 YOLCU
Gelen yolcular banyo işlemi bittikten sonra temiz bir şekilde Doktor muayenesinden geçerler; hasta  olanlar karantinaya alınır sağlıklı olan yolcular üç gün misafir edildikten sonra yolculuklarına devam eder. Hastalık taşıyanlar bir daha asla adadan çıkamaz. Hastalığı iyileşene ya da ölene kadar adada misafir edilirler. Eğer bu durumda ölüm vaki olursa da karantina adasının arka tarafında yani doğusunda bulunan mezarlığa sönmüş kireç dökülerek defin işlemi yapılır. Bu mezarlıkta her milletten 300-350 kadar yolcunun yattığı söylenmektedir.

urla-karantina-adasi-4.jpg

KÜKÜRT VE GAZYAĞI YAKILIYORDU

O dönemlerde meydana gelen hastalıkların bulaşma yolu olarak fare, bit, pire ve çeşitli haşereler gösteriliyordu. Gemilerle gelen yolcuların karadaki temizlik ve dezenfeksiyon işleminin yanında gemideki bulaşmayı sağlayan bu haşerelerin de yok edilmesi gerekiyordu. Bu yüzden geminin dezenfektesi için tüm ambar kapakları ve kamara kapakları kapatılarak içeride yakılan kükürt ve gazyağına benzer bir maddenin dumanı kullanılıyordu. Bu işlem üç gün boyunca tekrarlanıyordu.
Muayeneler ve tüm işlemler bittikten sonra seyrine devam etmesi veya yurda girişi uygun görülen gemiler için bir görevli ile İzmir Paşasına  (Valisine) rapor gönderiliyordu. Hastalıkların ne kadar önemli olduğu buradan da anlaşılıyor ki paşa gelen haberciye müjdeli haber getirdiği için ödül verir ve paşanın izni olmadan kesinlikle gemilerin gidişine müsaade edilmezmiş.

urla-karantina-adasi-2.jpg

1950 YILINA KADAR AKTIF OLARAK KULLANILDI

Tahaffuzhane 1950 yılına kadar aktif olarak kullanılmıştır. Kore gazileri için kullanıldığı ve Kıbrıs Barış harekatında da hazır bulundurulduğu söylenmektedir. Günümüzde dahi olası durumlarda kullanılmak üzere hazır tutulmaktadır. Hatta 1984-86 yılları arasında o dönemde Kemik Hastalıkları Hastanesi olarak kullanılan Urla Devlet Hastanesinin Sterilizasyon kazanlarının bozulması nedeniyle tahaffuzhanedeki otoklavlar iki yıl boyunca hastanenin sterilizasyon işlemlerini yürütmüştür.

MÜZE OLARAK HAZIRLANIYOR
Tahaffuzhane işlemi şanlı tarihimizde ülkemize, bakanlığımıza ve genel müdürlüğümüze üstün hizmetlerde bulunmuş ve her zaman yüz akı olmuştur. Bundan sonrada hem olası bir karantina esnasında görevini yerine getirmek hem de geçmişte yaşanan bu olayları çekilecek olan kısa bir film, belgesel ve bakanlığımız tarafından kurulması planlanan (Özel müze kurulması ile ilgili her türlü evrak tarafımızdan hazırlanarak Kültür Bakanlığına onaya gönderilmiştir) Karantina Adası Sağlık Açık Alan Müzesi ile hem geçmişte tahaffuzhanenin üstlenmiş olduğu misyon hem de Türk dünyasında buluş yapmış ve Türklere has olup da dünya üzerinde kullanılan tıbbi alet edevat veya sistemlerin (su ile tedavi, Müzikle tedavi vb.) ayrı ayrı pavyonlarda tanıtılması bakanlığımız ve ülkemiz için çok önem arz etmektedir.

ASLINA UYGUN RESTORE EDİLECEK
Kültür bakanlığına yapmış olduğumuz müze başvurusunu kabulü halinde Bu yapıların tamamının aslına uygun bir şekilde restorasyonları yaptırılarak ; biz tarihte bu işlemleri yaptık ve her zaman da yapabilecek güç ve kudretteyiz vurgusuyla gelecek nesiller aydın kılınıp, dünya uluslarına  ecdadımızın ve ülkemizin  sağlığa yüzyıllar öncesi verdiği önem çok güzel bir kompozisyon şeklinde anlatılabilir ve gösterilebilir..

urla-karantina-adasi-6.jpg

1955’TE KARANTINA HASTANESI YAPILDI

Aşıların çıkması ve teknolojinin ilerlemesiyle tahaffuzhane sistemi 1950 lere kadar işlemiş ve daha sonrasında günün koşullarına uygun olarak olası bir salgın ve bulaşıcı hastalıklarda kullanılmak üzere Karantina Adası üzerinde ayrıca;1955’te Karantina Hastanesi yapılmıştır. Yukarıda da değindiğimiz gibi olası durumlarda kullanılacak olan bu stratejik öneme haiz hastane binası boş kalmasın ve hizmet versin diye ilk önce “Deniz ve Güneş Tedavi Enstitüsü” olarak kullanıldı daha sonra “1960’ta “ Kemik ve Mafsal Hastalıkları Hastanesi” ve 1986’da itibaren de Devlet Hastanesi statüsü kazanan bu günde hizmet veren Urla Devlet Hastanesi olarak kullanılmaktadır. Olası bir karantina durumunda Acil eylem planı çerçevesinde tekrar karantina hastanesine döndürülecek olan bu sisteme ülkemizdeki  bulaşıcı hastalıklar üzerine yetişmiş çalışanların katılması ile ülkemiz ve dünya sağlığı emin ellerde olacaktır

SAĞLIK BAKANLIĞI EĞİTİM MERKEZİ KURULDU
Adadaki bir diğer oluşumda   2006 yılından itibaren İzmir İl Sağlık Müdürlüğü Eğitim Merkezi olarak hizmet veren ve hizmet içi eğitimleri sürdüren, sağlık alanında ki yenilikleri uygulamalı olarak ta sunan ülkemiz sağlık misyonuna eğitim anlamında katkı sağlayan Sağlık Bakanlığı Urla Eğitim Merkezi Müdürlüğüdür. Eğitim Merkezinde eğitim ortamı hazırlamada tamamen kendini eğitime ve eğitime gelenlere yardımcı olmaya odaklanmış çalışanlarının olması ve buna uygun eğitim salonları ve uygulama sahası olması bakanlığımız ve ülkemiz için bir artı değerdir. Eğitim merkezin huzurlu ve sakin bir ortamda olması ise Sağlık çalışanlarının mesleki yeterliliklerini, eğitimin başarısını arttırdığı gibi böyle bir yerde eğitim çalışanlara ek motivasyon da sağlamaktadır. Eğitim Merkezinde yapılan eğitimlerin bir kişinin hayatını kurtarılmasına vesile olması veya bir kişinin hayatını daha sağlıklı şekilde yürütmesine vesile olacaksa bunu vereceği vicdani huzurun bile bulunmaz bir fırsat olması biz sağlık camiasını ziyadesiyle mutlu etmektedir. Günümüz şartlarına uygun olarak Sağlık Bakanlığımızın ciddi yatırımlar yaparak ülkemiz hizmetine kazandırdığı Ulusal ve Uluslar arası simülasyonlu eğitim araçları da merkezde bulunmaktadır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA

Yükleniyor...